Kavlak Açıklaması

Türk Metal Sendikası ve Uludağ Üniversitesi işbirliğiyle ortaklaşa yapılan “Söz, Çalışma Ekonomisi Öğrencilerinde” başlıklı kurultay, Türk Metal Sendikası Ereğli Şube Başkanlığı ev sahipliğinde Zonguldak'ın Ereğli ilçesinde başladı.

Kavlak Açıklaması

Büyük Anadolu Ereğli Otel kongre salonunda saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla başlayan kurultayda, ilk olarak Türk Metal’in sinevizyonla sunumu yapıldı. Uludağ Üniversitesi İİBF Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Başkanı Prof.Dr. Serpil Aytaç'ın açılış konuşmasının ardından kürsüye gelen Türk-İş Genel Sekreteri ve Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak, her 4 işçiden birisinin Türk Metal Sendikalı olduğunu söyledi.

Kavlak konuşmasında, sendikaları silindir gibi ezen, itibarsızlaştıran, güçsüzleştiren, örgütlenmeyi imkansız hale getiren 12 Eylül’ü burada tartışmayacağını belirterek şöyle konuştu: "İşçiyi bir meta haline getiren, emeği; alınıp satılabilen bir kaynak meselesi haline getiren, neoliberalizmi burada gündeme getirmeyeceğim. Evet, bunlar gerçekler ama bizim bulunduğumuz mevkiler yakınma yerleri değildir, çözüm yerleridir. 12 Eylül ve neoliberalizm uygulamaları karşısında gerçekten direnemedik, gücümüz yetmedi. Çünkü yalnız kaldık. Toplumun diğer kesimleriyle de, üniversitelerle de bağlarımızı kopardık. Sonuçta her yapı kendi içine kapandı, yalnızlaştırıldı."
Genel eleştiri öncesi çuvaldızı sendikalara batırmak istediğini anlatan Aytaç, sözlerini şöyle sürdürdü: "12 Eylül 1980’de ülke nüfusu 46 milyon, sendikalı çalışan sayısı 4,5 milyon. Sendikalı işçi sayısı 2,5 milyona yakın. Oysa bugünkü nüfusumuz 75 milyon, sadece kayıtlı çalışan sayısı 12 milyonun üzerinde, sendikalı işçi sayısı bir milyon 200 bin, toplu sözleşmeden yararlanan işçi sayısı 700 bin. Tablo bu. Bu rakamlara, bu tabloya biz ‘Çöküş’ diyoruz." Mazeret aramaya değil buraya iş yapmaya geldiklerini anlatan Kavlak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Nasıl olur da daha güzel, adil ve barış dolu bir dünya inşa ederiz diye geldik. O zaman geçmişi bırakıp, bugüne ve geleceğe bakacağız. Geleceğe bakmak için de değerli hocalarımıza, bilime üniversitelerimize ihtiyacımız var. Kazanmak için güçlü olmak yetmez, hazırlıklı olmak gerekir. O yüzden, çıkabilecek tehlikelere karşı önlem almak için sizin yakacağınız ışığa ihtiyacımız var. Işık olmazsa göz bir işe yaramaz."
Üniversitelerin artık bu toplumun ışığı olması gerektiğini anlatan Kavlak, şunları söyledi: "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir’ sözüne sahip çıkmalıdır. Yoksa hepimiz bizi bekleyen tehlikelere karşı hazırlıksız yakalanırız. Sizi önemli bir sorumluluk bekliyor. Umut siz de, sizi bekleyen sendikalardadır. Umut sizsiniz, umut biziz. Buradaki sihirli kelime umuttur."

"SORUMLUSU SADECE BİZ DEĞİLİZ"
Çöküşün sorumlusunun sadece kendileri olmadığına dikkat çeken Kavlak, sözlerine şöyle devam etti: "Peki bu çöküşün tek sorumlusu biz, sendikalar mıyız? Elbette değil bütün toplumun aktörlerinin bu tabloda payı var. Medyada uzmanların ağızlarından çıkan sözler hep aynıdır. Onlara göre sadece para çalışır. Ağızlarından bir kez bile emek, alın teri işçi sözcüğü çıkmaz. Hak, adalet, hukuk duyamazsınız. Onlar için borsa vardır, döviz vardır, kâr vardır. Onlar için işçinin kendi hakkını araması tehlikelidir. Onlar için işçinin saat ücretinin artması kötüdür çünkü kar düşer. Bunların saltanatına dokunan düşmandır. Bunlar bizi huzurun, barışın düşmanı yaptılar. Ülkenin dört bir yanında grevler var, gazetelerde tek bir grev haberi var mı? Başka işçilere örnek olmasın diye tek bir kazanılmış hak haberi var mı? Oysa üretim, verimlilik ödülü kazanan bütün işletmelerde sendika vardır. Çünkü sendika geldiğinde, o işyerlerine üretim kalitesi disiplin ve eğitim gelir. İş kazalarının en az olduğu iş yerleri de sendikaların olduğu yerlerdir. Ama bunları televizyonda göremezsiniz, radyolarda duyamazsınız, gazetelerde okuyamazsınız."

PERSONEL MÜDÜRLÜĞÜ YERİNE 'İNSAN KAYNAKLARI'
Kavlak, işyerlerinde artık 'personel müdürlüğü' biriminin kalmadığını, 'insan kaynakları' olarak değiştirildiğini belirtti.

Kavlak, bunun bir algı yönetimi olduğunu öne sürerek şöyle konuştu: "Türkçemiz, dilimiz bile değiştiriliyor. Allah aşkına, insanın kaynağı mı olur! Allah’ın en kutsal varlığı insandır. Ama işçi personel olmaktan çıkarıldı. Emek, üretim kaynaklarının basit bir unsuru haline getirildi.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Yasası değiştirildi, 'İş Sağlığı ve Güvenliği' oldu. Bu kadar önemli bir yasada işçinin adı bile geçmiyor. Bu basit bir unutkanlık, ihmal ya da iyi niyetli bir hata değildir. Artık algı değişmiştir. Artık önemli olan işçinin değil, işin güvenliğidir, sağlığıdır. Artık işçiye ‘takım üyesi’ deniliyor. Yani artık işçi kendi başına bir varlık, tek başına bir değer olmaktan çıkarılıyor. Bu değişim ve dönüşüm, tehlikeli bir gidişin işaretidir. Bu emeğin, alın terinin yok sayıldığı bir geleceğin işaretidir. Biz mazeret aramaya değil, buraya iş yapmaya geldik. Nasıl olur da daha güzel, adil ve barış dolu bir dünya inşa ederiz diye geldik. O zaman geçmişi bırakıp, bugüne ve geleceğe bakacağız. Geleceğe bakmak için de değerli hocalarımıza, bilime üniversitelerimize ihtiyacımız var. Değerli öğrenciler, durduğunuz yere göre gördüğünüz de değişir. Ovadan bakarken gördüğünüzle, dağdan bakarken gördüğünüz farklıdır. Bu durum üretim sürecinde de aynıdır."
Üretimde işverenin sermayeyi sendikanın da emeği temsil ettiğini anlatan
Kavlak, şöyle konuştu: "Siz de mezun olduktan sonra iş hayatına atılınca ya işverenin yanında ya da emeğin yanında yer alacaksınız. Eğer sermayenin yanında olup o gözle bakarsanız, o zaman işçiyi göremezsiniz. İşçi her şeyden önce bir insandır. Eğer emek en güzel değer diyorsak, işte o kutsal emeği yaratan işçidir. O emekçilerin de insanca çalışıp, insanca yaşamak haklarıdır. İnsanca yaşamakta demokrasi tek çözümdür. Demokrasi olursa insan hakları, adil ücret adalet olur. Bunların olduğu yerde mutluluk olur, huzur olur, barış olur. Türk Metal olarak biz böyle bakıyoruz. Biz işvereni, üretimdeki sosyal ortağımız olarak görüyoruz. Biz işvereni, işveren temsilcisini yok saymayız. Kazanacaksak iki tarafında kazanması gerektiğini iyi biliriz."
Sosyal sendikanın öncüsü olduklarını vurgulayan Türk-İş Genel Sekreteri ve Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak, öğrencilere şu tavsiyede bulundu: "Siz mezun olunca bir tarafta olacaksınız. Ama ne tarafta olursanız olun, sakın ola sakın taraftar olmayın. Çünkü taraftarlar gözleri kör eder. Bazen sermayeyi putlaştırır, bazen emeği birleştirir. Bizim bite de puta da ihtiyacımız yok. Bizim sadece gerçeklere ve adalete ihtiyacımız var. Biz sosyal sendikacılığın öncüsüyüz. Sosyal sendikacılık, paylaşarak acıyı azaltmak, paylaşarak sevinci çoğaltmaktır. Türk Metal, Sosyal Sendikacılık demektir. Bizi biz yapan, en büyük, en güçlü yapan işte bu özelliğimizdir."
Türkiye’nin en büyük 10 sanayi kuruluşundan 8’inde Türk Metal'in örgütlü olduğunu anlatan Kavlak, sözlerini şöyle tamamladı: "Hepsi dünyanın önde gelen şirketleridir, hepsinde iş barışı, huzur ve adalet vardır. Çünkü hepsinde örgütlü güç var, Türk Metal var. Nerede bir metal işçisi varsa orada Türk Metal vardır. Türkiye’de örgütlü her 4 işçiden biri Türk Metal üyesidir. Siyasi partiler de bu süreçte sendikalara karşı benzer tutum sergiledi. Sendikaları hep arka bahçesi yapmaya çalıştı. Yapabildiğine ‘iyi’, yapamadığını hep ‘kötü’ dedi.

O zaman işçinin sendikasına olan güveni azaldı. Ama bunun günahı sendikacıların olduğu kadar, sendikaları tahakküm altına almak isteyen siyasilerindir"
Erdemir Genel Müdürü Sedat Orhan, Alaplı Belediye Başkanı Nuri Tekin, Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Eyüp Alabaş, Türk Metal Sendikası Karadeniz Ereğli Şube Başkanı Yusuf Ziya Odabaş, GMİS Genel Merkez yöneticileri, Gülüç Belediye Başkanı Gökhan Demirtaş, GMİS Armutçuk Şube Başkanı İsa Mutlu, Uludağ Üniversitesi başta olmak üzere çeşitli üniversitelerden öğretim görevlileri, üniversitelerin öğrencileri ile bir grup Erdemir işçisinin katıldığı kurultayın ilk oturumu konuşmaların ardından başladı.

Üç gün sürecek kurultay süresi içerisinde konuklar çeşitli gezi ve ziyaretlere de katılacaklar.
Kaynak: İHA