Akdeniz-pa 3. Daimi Komite Toplantısı

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu, "Bugün Akdeniz'in kuzeyindeki akımlara baktığımızda ortak değerlerimizin ciddi tehdit altında olduğunu görüyoruz. Irkçılık, yabancı düşmanlığı, göçmen düşmanlığı, nefret söylemi ve eylemleri ki bunların terör eylemlerine ve saldırılarına dönüştüğünü görüyoruz. Bunların hepsinin Avrupa'nın ortak değerleri ve uluslararası örgütlerin kuruluş amaçlarını tehdit edip, yok etmeye başladığını görmemiz lazım" dedi.

Bakan Çavuşoğlu, Akdeniz Parlamenterler Asamblesi (Akdeniz-PA) tarafından Su Otel'de düzenlenen "İnsan Hakları ve Medeniyetler arası Diyalog" konulu Akdeniz-PA 3. Daimi Komite Toplantısına katıldı.

Bugün aralarında husumet bulunan ülkelerin insanların Antalya'da birlikte tatil yaptıklarını, aynı havuzda yüzdüklerini, aynı ortamda çay içtiklerini dile getiren Çavuşoğlu, bu açıdan böyle bir toplantının Antalya'da yapılmasının önem taşıdığın söyledi.

Toplantının insan hakları ve medeniyetler arası diyalog konulu olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, bugün dünyaya bakıldığında çok doğru bir konunun tartışıldığını belirtti.

Bugün her zamankinden daha fazla diyaloğa ve ittifaka ihtiyaç duyulduğunu savunan Çavuşoğlu, Türkiye'nin de bu konuda özellikle son yıllarda etkin rol üstlendiğini kaydetti.

Akdeniz'de 22 ülke bulunduğunu, bunların farklı dilleri, dinleri, sosyal dokuyu, siyasi yapılanmayı barındırdığını anlatan Çavuşoğlu, tüm bu farklılıkların zenginliğe, barışa, fırsata dönüştürülmesi gerektiğine dikkati çekti.
Bu farklılıklarda fırsatlar kadar tehditlerin ve tehlikelerin de bulunduğunun görülmesi gerektiğine işaret eden Çavuşoğlu, "Terörizm, iklim değişikliği, çevre kirliliği, insan kaçakçılığı, sınır dışı suç örgütleri, yabancı düşmanlığı, hoşgörüsüzlük, nefret, siyasi sorunlar gibi Akdeniz ülkelerindeki insanlar için tehdit oluşturan unsurları görüyoruz. Bu tehdit ve tehlikelerin çözümünde Akdeniz'deki ülkelerin ya da uluslararası örgütlerin tek başına mücadele etmesi mümkün değil" diye konuştu.

- "Daha fazla diyaloğa ve ittifaka ihtiyacımız var"
Suriye'de hiçbir savaşta olmadığı kadar sivil insanın hayatını kaybettiğini, Mısır'daki darbenin insan haklarını, özgürlükleri, hukuku yok saydığının altını çizen Çavuşoğlu, Ortadoğu'da da çözümsüzlükler, Balkanlar'da siyasi, ekonomik, güven konularında kırılganlıklar yaşandığını kaydetti.

Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan gerginliğin Akdeniz'e kadar indiğini ifade eden Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Dünyaya baktığımızda yaşanan sorunları tek başımıza çözemeyeceğimize göre, bugün her zamankinden daha fazla diyaloğa, ittifaka ihtiyacımız var. Parlamenterler, diplomasisiyle bu sorunların gündeme getirilmesi, çözüm üretilmesi olarak bunların uygulanabilmesi için ülkelerimizde yasaların çıkarılması, kampanyaya dönüştürülmesi konusunda etkili rol oynayabiliriz. Bunun için sahip olduğumuz kapasitelerimizi küçümsemememiz lazım."
- "Suriyelilerin yaşadığı kamplar dünyaya örnek teşkil ediyor"
Dünyada yaşanan siyasi, ekonomik olaylardan en fazla çaresiz insanların etkilendiğine dikkati çeken Çavuşoğlu, değişik sebeplerle insanların ülkelerini terk etmek zorunda kaldıklarını, sığınmacı ya da mülteci şeklinde zor şartlar altında yaşadıklarını söyledi.

İnsan kaçakçılığının, köleliğin, istismarın, fuhşun ön plana çıktığını belirten Çavuşoğlu, "Avrupa'daki sığınma kamplarına baktığımızda, raporlar da öyle gösteriyor, gerçekten oradaki şartlar insani şartlar değil, bunların düzeltilmesi lazım. Mülteci de olsa kaçak da olsa illegal göçmen de olsa herkesin birinci sınıf insan gibi muameleye hak ettiğini unutmamak lazım. Bu durum insan haklarıyla örtüşmüyor" diye konuştu.

Sığınmacı kampları konusunda Türkiye ile gurur duyduğunu dile getiren Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Suriye'den gelen bir milyon kadar mültecinin 250 bini kamplarda yaşıyor. Bu kamplar dünyaya örnek teşkil ediyor. Bu insanlar için de ödenek ayırdık, harcama yapıldı. Çocukların eğitimini, kadınların, erkeklerin insan gibi yaşamasını sağladık. Lübnan, Ürdün'deki kamplardaki insanların acınacak halde.
Ülkeler arasında dondurulmuş itilaflar var, bunların çözümlenmesi gerekiyor. Bir sorun varsa zamanında çözümlenmediğinde büyüyor. Bu sorunların insani boyutları var. Bu sorunların çözümü için samimi bir şekilde katkı sağlamamız lazım. Uluslararası örgütler olarak bu olaylara ne kadar duyarlıyız, ne kadar duyarlı olduk. Bu konuda Akdeniz Asamblesi'nin rol oynaması gerekiyor, oynadığına da inanıyorum."
Kıbrıs'ta da dondurulmuş itilafın yaşandığını ancak iki ülke arasında görüşmeler başladığını anlatan Çavuşoğlu, Türkiye olarak her iki ülke için adil bir barışın sağlanmasını istediklerini kaydetti.

Her iki ülkenin haklarının korunacağı, insanların birlikte yaşayabileceği, geleceğe güvenle bakabileceği bir barış olmasını istediklerini dile getiren Çavuşoğlu, bu konuda diğer ülkelerin de katkısını beklediklerini bildirdi.
Dünyada önemli fırsatlar olduğu kadar sorunlar da bulunduğunun unutulmaması gerektiğini belirten Bakan Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
"Sorunların çözümü için birlikte hareket edilmesi gerekir. Herkesin ortak değerler üzerinde birleşmesi gerekiyor. Bugün Akdeniz'in kuzeyindeki akımlara baktığımızda ortak değerlerimizin ciddi tehdit altında olduğunu görüyoruz. Irkçılık, yabancı düşmanlığı, göçmen düşmanlığı, nefret söylemi ve eylemleri ki bunların terör eylemlerine ve saldırılarına dönüştüğünü görüyoruz. Bunların hepsinin Avrupa'nın ortak değerleri ve uluslararası örgütlerin kuruluş amaçlarını tehdit edip, yok etmeye başladığını görmemiz lazım."
- "Savunmasız gruplara yardımcı olmalıyız"
Akdeniz-PA Başkanı Senatör Francesco Amoruso, 3 oturumdan oluşacak toplantıda savunmasız grupların korunmasına yönelik çalışmalar yapılacağını söyledi.

İnsan kaçakçılığı, organların çalınması, kadınların fahişeliğe zorlanması gibi konuların insan ticareti kapsamında işlendiğini, bunların organize örgütlerin, insanların iyi bir hayata sahip olma hayaliyle ortaya çıktığını ifade eden Amoruso, binlerce insanın da bu organize örgütlerin hayali doğrultusunda mağdur olduğunu, kurban haline geldiklerini vurguladı.
Organize suç örgütleri vasıtasıyla sınırların ötesine kaçırılan kişiler ile insanların sömürülmesi, istismar, köle edilmesinin insan kaçakçılığı anlamı taşıdığını anlatan Amoruso, şöyle dedi:
"Savunmasız gruplara, kadınlara, çocuklara yardımcı olunması gerekir. Geçmiş toplantılarda bunlara yönelik çalışmalar yaptık. Uluslararası toplum olarak elimizdeki olanakları kullanıp, savunmasız gruplara yardımcı olmalıyız. İnsan hakları ihlalleri konuları da var. Bireylerin toplumların insan haklarını korumalıyız."
Akdeniz-PA Türk Grubu Başkanı Tevfik Ziyaeddin Akbulut da insan kaçakçılığının uyuşturucu ticaretinden sonra ikinci gelir kaynağını teşkil ettiğini söyledi.

İngiltere'nin köleliği kaldırmasının ardından Avrupa'da köleliği kaldıran ikinci ülkenin 1874'te Osmanlı İmparatorluğu olduğunu kaydeden Akbulut, "Türkiye, kölelik ve onun modern şekli olan insan ticaretiyle mücadele konusunda sarf ettiği yoğun çabalar ve geliştirdiği uluslararası işbirliği mekanizmalarıyla bu alanda dünyada en önde gelen ülkeler arasında yer almaktadır" dedi.

Antalya Valisi Sebahattin Öztürk de Antalya'nın her yıl 10 milyonun üzerinde farklı medeniyetten insan ağırladığını ifade etti.

Toplantıya katılamayan BM Medeniyetler İttifakı Yüksek Temsilcisi Nassir Abdelaziz Nasser'in konuyla ilgili mesajı ise video görüntüsüyle katılımcılara izlettirildi.
- İnsan ticareti, kölelik, cinsiyet konuları değerlendirilecek
Toplantıya Antalya Valisi Öztürk, Akdeniz-PA Başkanı Francesco, Akdeniz-PA Türk Grubu Başkanı Akbulut, Akdeniz-PA Başkan Yardımcısı ve 3. Daimi Komite Başkanı Maria Coceicao Pereira, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel ile Bosna Hersek'in de arasında bulunduğu komite üye ülkelerin temsilcileri katılıyor.
İki gün sürecek toplantıda "İnsan ticareti, modern dünyada kölelik, cinsiyet üzerine özel çalışma grubu, çatışma içinde yer değiştirmenin kadınlar ve çocuklar üzerindeki sonuçları, insan hakları alanında Akdeniz-PA'nın görevi, ulusal stratejileri" konuları değerlendirilecek.
Kaynak: AA