Kesik El Cinayetinde Kan Donduran İfadeler
Zonguldak’ta, taksici arkadaşı ve onunla arkadaşlık yaptığı iddia edilen eski sevgilisini öldüren tutuklu sanık Deniz P.
ve babası Ali P., hakim karşısına çıktı.
Olay, Kdz.Ereğli’de 7 Eylül 2013 tarihinde meydana geldi. Dedesine ait Uzunmehmet Mahallesi’ndeki bağ evinde öldürüldükten sonra cesetleri olaydan iki gün sonra bulunan Murat Erdoğan (29) ile sevgilisi Gizem Tunç’un (21) katil zanlısı eski sevgilisi Deniz P (22) ve babası Ali P (52) hakkında savcılık iddianamesini tamamlayarak Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açtı. Yedi sayfalık iddianamede savcılık elde edilen delil doğrultusunda Deniz ve babası Ali P’ın iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapsini istedi.
Zonguldak Adliyesi’ne getirilen tutuklu sanıklar, 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde duruşmaya çıkartıldı. Duruşmada, Gizem Tunç ile Murat Erdoğan’ın yakınları da katıldı.
İlk ifadeyi olayı işlediği öne sürülen Deniz P. verdi.
Gizem ile evlenmeye karar vermesi nedeniyle tecilini bozdurarak askere gittiğini ifade eden Deniz P., askerden izine geldiği sırada yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Murat Erdoğan ile 6-7 yıldır öz abim gibi bildiğim kendisine ‘abi’ diye hitap ettiğim kişiydi. Gizem ile de liseden beri duygusal arkadaşlığımız vardı. Kendisi ile zaman zaman tartışmalarımızda benim gibi abi bildiği maktul Murat’a gidip bizi barıştırmasını isterdi. Bu nedenle üçümüz arasında samimiyet vardı. Benim normalde askerliğim tecilliydi, ancak Gizem ile evlenmeye karar vermiştik. Bu nedenle bir an önce askere gidip gelmek için tecilimi bozdurdum. Askere gittim. Ancak askere gitmeden önce hatta maktül Murat, ‘Ben size abilik yapacağım’ diyerek yüzüklerin parasını da o vermek suretiyle Gizem ile aramızda sözlendik. Benim de onun da ailesi bu durumu biliyordu.”
İzine geldiğinde bazı arkadaşlarının ‘Yanlış anlama ama Gizem ile Murat birlikte takılıyorlar’ diye söylemelerine rağmen en ufak bir kuşku duymadığını anlatan Deniz P., sözlerini şöyle sürdürdü: "Ya Gizem'i evine, bizim eve ya da anne babasının evine götürüyordur diye düşündüm. Çünkü Murat sonuçta taksiciydi. Buna rağmen izinlere geldiğimde yine Murat’ın yanından hiç ayrılmıyordum. Olay günü vedalaşmak amacıyla askere gitmeden önce Hüsamettin’in arabasıyla önce Murat’ın evine gittik. Ancak evde olmayınca, yukarıda (bağ evinde) kafayı çekiyordur diye oraya gittik.”
“TAPULU MALIN MI DEYİP KÜFÜR ETTİ”
Bağ evine gittiğinde evden sesler geldiğini, seslerden birisinin de Gizem Tunç’a ait olduğunu anlatan Deniz P., sözlerine şöyle devam etti: “Evin önüne gelip kapıya yaklaştığımda içeriden acayip sesler duydum. Bu sözlüm Gizem’in sesiydi. Kalbim duracak gibi oldu. Yine de tam olarak inanamadım. Kapıyı hafif ittirdiğimde ikisini çırılçıplak ilişki halinde gördüm. Beni görür görmez Murat, ‘Senin ne işin var burada. Sen askere gitmedin mi?’ diye sordu. Gizem de bana yalvarmaya başladı.
Özür diledi. Bir an boşluğa düştüğünden bahsetti. Murat ise oldukça sarhoştu. Kendisini çok yakından tanıdığım için sarhoş olduğu zaman ne yaptığını bilememektedir. Ben kendisini abi olarak bildiğimi nasıl böyle bir şey yaptığını sorduğumda, bana ‘Tapulu malın mı lan’ deyip küfretti. Suratıma tokat vurmasıyla birlikte ben de ona vurdum. Boğuşmaya başladık. Biraz önce bana yalvaran Gizem de tırnaklarını benim gözüme sokmaya çalışıyordu. Bu sırada Murat, masanın üzerinden aldığı bıçağı karnıma doğru savurdu. Ancak ben elimde tuttum. Bıçağı elinden aldım. Zaten bundan sonra kendimi kaybettim. Bıçağı savurmaya başladım. Ancak, kaç kez nerelere vurdum hiç hatırlamıyorum”
Deniz P.’nin ifadesi sırasında tutuklu sanık babası Ali P. de “Kapıyı çekip gitseydin. Eşekoğlu eşek. Lanet olsun” diye ağlayarak tepki gösterdi. Deniz P. ise ifadesine şöyle devam etti:
“Daha sonra Gizem’in kaybolduğunu gördüm. Etrafa baktığımda kendisinin aşağıya atlamış olduğunu gördüm. Peşinden gittim, kendisini yakaladım. Yalnız peşinden koşarken elime bir cisim aldığımı ve kendisine ‘Bana vuran elleri keserim’ diye bağırdığımı hatırlıyorum. Sonra ne yaptığımı hatırlamıyorum. Elini neyle nasıl kestiğimi hiçbir şekilde hatırlamıyorum. 10-15 dakika sonra kendimi kapının önünde kendi kendimle konuşurken buldum. Yanımda nerede ne zaman aldığımı bilmediğim balta ya da keser gibi kırık saplı bir şeyle içerisinde maktullere ait bir torba eşya bulunan poşet gördüm. Eşyaları nasıl topladım nasıl poşetin içerisine koydum hiçbir şey hatırlamıyorum.”
“TESLİM OLMAYI DÜŞÜNDÜM”
Olayın ardından teslim olmayı düşündüğünü ancak bu düşüncesinden vazgeçerek askeri birliğine gitmeye karar verdiğin belirten Deniz P., şunları söyledi: “Önce teslim olmayı düşündüm sonra vazgeçtim. ‘Askere giderim. Beni bulamazlar’ diye düşündüm. Taksici Hüsamettin’i beni alması için çağırdım. Geldiğinde arkaya oturur gibi yaptım. Poşeti arkaya koydum. Ancak o benim poşeti attığımı sandı. Kendim ön tarafa oturdum. Bıçak ve baltayı belime sokmuştum. Hüsamettin bana ‘Ne oldu yüzünde kan var’ deyince ‘Seni ilgilendirmez. Sen kendi işini yap. Beni eve bırak’ dedim. Yolda ihtiyacımı gidereceğim bahanesiyle aracı durdurdum. Baltayı yoldaki çöp konteynerine attım." Eve geldiğinde üzerimde kot gömlek olduğunu anlatan Deniz P, ifadesine şöyle devam etti: "Onu da çıkarıp poşetin içine koydum. Kimse görmeden poşeti ağacın altına bırakıp ikinci kata çıktım. Burada eşofmanlarımı giydim. Üzerimdeki elbiseleri çıkarttım. Bu eşyalarla birlikte aşağıya indim. Ağacın yanına bıraktığım poşeti de alarak aşağıdaki mahalledeki bir çöp tenekesine üzerindeki çöpleri alıp benim attıklarım alta gelecek şekilde koydum. Gizem’in elleri var mıydı? Yoksa daha önce mi attım? Bilmiyorum. Olay yerinde mi yoksa bıçağı attığım çöp tenekesine atıp atmadığımı hatırlamıyorum. Daha sonra elimi yüzümü yıkayıp eve çıktım. Aileme evde hiçbir şey olmamış gibi oturdum. Sonra arkadaşlarımla gezmek için dışarıya çıktım. Ayakkabılarımı fark ettim. Bir tek atmadığım ayakkabılarım kalmıştı ve üzerlerinde kan vardı. Arabanın arkasında oturarak kanı paspasa silmeye çalıştım. Ancak tam geçmedi. Araba ile bir süre gezdik. Bu arada Denizli’ye askeri birliğime dönmek için bileti aldım. Olayın etkisiyle kafam iyi olsun diye esrar bulmak istiyordum. Tekrar eve geldim. Babam kardeşimle de vedalaşmamı istedi. Fakat kardeşim evde yoktu. Babamla kardeşimi aramaya çıktık. Kardeşim eve gelmemişti. Kardeşimin gidebileceği yerlere baktık. Ancak bulamadım. Daha sonra babamla eve döndük. Sonra ben evden tekrar ayrıldım. Gidip esrar buldum. O arada ayakkabılarımı poşetin içerisine koymuştum. Evimizden uzak başka bir çöp konteynerine ayakkabılarımı attım. Sonra eve geri döndüm. Evde Tuğçe, teyzem, annem, babam ile bir süre oturduktan sonra saat 03.00’e bilet almıştım. Tekrar taksici Hüsamettin’i çağırarak terminale gittik. Giderken Hüsamettin’e ‘Ben askere gidene kadar gördüğün hiçbir şeyi söyleme. Hatta beni gördüğünü dahi söyleme. Yoksa bozuşuruz’ diye tembihlemiştim.”
Mahkeme başkanı, Deniz P’ın ilk yakalandığı an vermiş olduğu ifadeleri okudu. Mahkeme başkanı, en son verdiği ifadesi ile ilk verdiği ifadelerinin çeliştiğini hatırlattı. Deniz P ise önceki ifadelerini kabul etmedi. Olayın en son anlattığı ifadesine göre yaşandığını belirtti.
Mahkeme başkanı tekrar sorduğu, ‘Gizem’in ellerini ölmeden önce mi, öldükten sonra mı kestin?’ sorusu üzerine Deniz P, ‘Ben Gizem’i arkasından kovalamaya başladıktan sonra hiçbir şey hatırlamıyorum. Sadece uçurumdan aşağıya atladığımı hatırlıyorum. Bu nedenle bileğini nasıl, ne zaman ve ne şekilde kestiğini, ölmeden önce mi, sonra mı kestiğimi kesinlikle hatırlamıyorum” dedi.
“GİZEM’E ‘KELEBEĞİM’ DERDİM”
Deniz P.’nin ardından ifadesi alınan tutuklu sanık baba Ali P. ise ifadesi alınırken sık sık ağladı. Hayatını kaybeden Gizem ve Murat’ı öz çocukları gibi sevdiğini söyleyen Ali P., şöyle dedi:
“Gizem ve Murat benim kendi öz çocuklarım gibiydi. İhtiyaçlarımızı Murat’a telefonla söylerdim. O da getirirdi. Gizem ise kız evladım olmadığı için, kız evladım gibiydi. Çoğu zaman bizim evde kalırdı. Benim annemin yatağında yatardı. Sabah harçlığını verir öyle gönderirdim. Hatta sırf oğlumu arasın mutlu etsin diye kontör alırdım. Kendisine ‘kelebeğim’ derdim. Telefonumda da kelebek olarak kayıtlıdır. Kendisinin saçını okşamadığım zaman, ‘Bu gün saçımı okşamadın’ diye darılırdı. Anladığım kadarıyla Gizem’in kendi ailesinden kaynaklanan bir sevgi eksikliği vardı. Bunu da bizim evde bulduğu için sık sık bizim eve gelirdi. Kızım gibi sevdiğim birine böyle bir şey yapmam. Hele hele ellerini kesmem nasıl mümkün olabilir. Ancak, oğlum ile duygusal ilişkilerine rağmen sık sık kavga ederlerdi. Bu nedenle ben oğluma da Gizem’e de ‘Size birbirinizden karı koca olmaz’ diye de söylerdim. Buna rağmen oğlum askerden izine geldiğinde, bana ‘Aşk böyle bir şey’ derdi. Son bir ay 15 gün öncesinden, itibaren aralarında bir soğukluk vardı. Tuğçe ise bizim hısmımızdır. Gizem, ‘Niçin sizin evde kalıyor’ diye arar kızardı. Olay günü oğlum Deniz askere gidecekti. Ancak bir hafta önce kardeşi Ulaş ile kavga etmişti. Ulaş eve geç geldiği için kendisini fena şekilde dövmüştü. O gün Ulaş eve gelmemişti. Bu nedenle Deniz’e, ‘Askere gitmeden önce Ulaş’ı bul onunla vedalaş’ demiştim. Arkadaşını çağırmıştı. Onunla birlikte çıkıp aradık. Ulaş’ı bir süre aradık bulamadık. Oğlum beni eve bıraktı. Olay bundan ibarettir."
Oğlunun ne yaptığından haberi olmadığını belirten Ali P, şunları söyledi: "Ben oğlumu yolcu ettikten bir gün sonra sabah, Yaman isimli bir arkadaşım beni aradı. Bana, ‘Oğlun iki kişiyi vurmuş’ dedi.
Ben de ‘Nasıl böyle bir şey olur. Bir gün önce askere yolladım’ dedim. Oğlumun bunları gerçekten öldürdüğü ise cezaevinde tutuklu iken oğlumla birlikte aynı koğuşta yatan Osman Öztürk’ün mektubu ile öğrendim. Mektupta ‘Sana bir şey söyleyeceğim ama kızma. Bunu oğlun yapmış’ diye söyledi.
Oysa oğlum mektuplarında ona sorduğumda ‘Rahat ol. Ben yapmadım’ diye söylüyordu.”
Tutuksuz yargılanan taksici Hüsamettin K. ise olay günü Deniz’i alıp bağ evine bıraktığını, tekrar bağ evinden aldığını ifade ederek “Deniz, Murat E ile vedalaşmak üzere yanına gitmek istediğini söyledi.
Murat’ın evine gittik. Ancak yoktu. Sonra bağ evinde olduğunu düşünerek oraya gitmemizi istedi. Kendisini bağ evine götürdüm. Ancak arabadan inmedim. Bana ‘Seni ararım’ diyerek arabadan indi. Ne kadar süre geçtiğini hatırlamıyorum ancak gece 23.00 sıralarında Deniz mesaj atarak onu arabayla almamı istedi. Tekrar bağ evine gittim. Kapının önünde bekliyordu. Karanlık olduğu için başlangıçta fark etmedim. Ancak yüzünde bir donukluk vardı. Ne olduğunu sorduğum sırada Murat’la kavga ettiklerini söyledi.
Ancak çok samimi olduklarını bildiğim için çok önemli olabileceğini düşünmedim. Arabadan inerken gömlekle pantolonda bir miktar kan olduğunu gördüm. Daha sonra saat 02.45 civarında bu kez başka bir telefonla arayarak kendisini terminale bırakmamı istedi. Kendisini terminale bıraktım. Olayla ilgim bu kadardır.”
Deniz P.’nin arkadaşı Tuğçe K da ifadesinde şunları söyledi: “Olay günü 20.00 sıralarında işten çıktım. Deniz, beni Murat’ın taksisine bindirdi. Ancak arabayı Murat değil başka biri kullanıyordu. Beni bu taksi ile eve bıraktı. Tam saatini hatırlamıyorum ancak, 24.00 sıraları olabilir. Eve geldi. Herhangi bir anormal durum yoktu. Kardeşi Ulaş evde değildi. Babası, kardeşiyle de vedalaşmasını istedi. Bu sırada Deniz’in arkadaşları gelmiş. Babası ve Deniz, arkadaşlarıyla birlikte Ulaş’ı aramaya gitti. Ancak ben arabayla gittiklerini görmedim, yalnızca Ulaş’ı aramaya gittiklerini biliyorum. Yaklaşık 50 dakika sonra geri döndüler. Ulaş’ı bulamamışlar. Olay bundan ibarettir. Deniz ile arada bir telefonlarımızı değiştiriyorduk. Olay günü de saat 24.00’te eve geldiğinde Deniz kendi telefonunu bana verdi, diğer telefonu ise aldı. Ancak ‘Bu telefonu kullanma’ dedi.
Ben altında herhangi bir şey aramadım”
“SOYADIMIZ ONUNLA SÜRECEKTİ”
Murat’ın annesi Dürdane E ise Deniz P.’nin oğlu hakkında söylediklerinin doğru olmadığını ifade ederek şunları söyledi: “Ben Gizem’i hiç tanımıyorum. Oğlum Murat’ın böyle bir ilişkisi de olamaz. Eğer böyle bir ilişkisi olsa da kimseden korkusu yoktur. Benim evim iki katlıdır. Eve getirebilirdi. Bu nedenle oğlumun Gizem ile cinsel ilişkide bulunduğu yönündeki iddiayı kabul etmediğim gibi oğlumun alkol alışkanlığı da yoktur. Mahallede herkes bizi tanır. Murat benim tek erkek evladım. Soyadımız onunla birlikte sürecekti. Sanıklardan şikayetçiyim. Cezalanmasını istiyorum.”
Dürdane E’ın ifadesinde ağlayarak konuşması sırasında, tutuklu sanık baba Ali P. de ağlayarak oğlu Deniz’e ‘Allah belanı versin’ diyerek tokat attı. Tutuklu sanıklar baba oğul arasındaki kısa süreli gerginlik üzerine mahkeme başkanı iki sanık arasına asker yerleştirdi.
“POLİS BİRŞEY YAPAMAZ”
Gizem T’un annesi Gül Kapusuz da, Deniz’in kızını sürekli tehdit ettiğini söylediğini belirtti
“MESAJ, MURAT YERİNE DENİZ’E GİTTİ”
Gizem’in yakın arkadaşı Zeynep T. ise ifadesinde Deniz’in sık sık Gizem’i tehdit ettiğini söyledi.
Gizem’in Deniz’i hayatından çıkarmak istediğini söyleyen Zeynep T., sözlerini şöyle sürdürdü: “Ancak Deniz bunu kabul etmiyordu. Gizem’e ‘Sen benden başkasının olamazsın’ diyerek tehdit ediyordu. Bizim eve geldiğinde Gizem bunları bana anlatıyordu. Telefon konuşmalarına da tanık oluyordum. Konuşma bittikten sonra Gizem, Deniz’in kendisine ve ailesine kötülük edeceğini söyleyerek tehdit ettiğini bana söylüyordu. Deniz askere gittikten sonra da bu tehditler devam etti. Bir gün Gizem bizim evdeyken yine telefonda Deniz’in kendisini tehdit etmiş olduğunu söyledi.
Sonra Gizem, Deniz’in kendisini tehdit ettiğini mesaj olarak Murat’a yazdı. Ancak mesaj yanlışlıkla Deniz’e gitti. Hatta ben o zaman Gizem’in Murat ile arkadaşlığını bilmiyordum. Ona neden Murat’a mesaj attığını sordum. Bana, ‘Telaşla Murat abi bana yardım edebilir’ diye yazdım. Ancak yanlışlıkla Deniz’e gitti. Şimdi ne yapacağım’ dedi.
Sonra Deniz telefon etti. Telefonda konuştuktan sonra Gizem bana ‘Deniz’in kendisine, ‘Senin Murat yazan ellerini keseceğim’ diyerek tehdit ettiğini söyledi.
Ve ağlamaya başladı.
”
İfadelerin alınmasının ardından tanık olarak dinlenecek olan kişilerin bir sonraki duruşmada dinlenilmesine karar verildi.
Öte yandan, Gizem’in ellerinin ölümden önce mi yoksa sonra mı kesildiği konusunda Zonguldak Adli Tıp Kurumu’ndan görüş istenmesine karar verildi.
Tutuklu sanıklar Deniz P. ve babası Ali P.’nin ikişer kez nitelikli kasten öldürme suçu olduğu, tutukluluk hallerinin devam etmesine karar verildi.
Sonraki duruşmanın 11 Haziran 2014 tarihinde yapılmasına karar verildi.
Kaynak: İHA
Olay, Kdz.Ereğli’de 7 Eylül 2013 tarihinde meydana geldi. Dedesine ait Uzunmehmet Mahallesi’ndeki bağ evinde öldürüldükten sonra cesetleri olaydan iki gün sonra bulunan Murat Erdoğan (29) ile sevgilisi Gizem Tunç’un (21) katil zanlısı eski sevgilisi Deniz P (22) ve babası Ali P (52) hakkında savcılık iddianamesini tamamlayarak Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açtı. Yedi sayfalık iddianamede savcılık elde edilen delil doğrultusunda Deniz ve babası Ali P’ın iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapsini istedi.
Zonguldak Adliyesi’ne getirilen tutuklu sanıklar, 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde duruşmaya çıkartıldı. Duruşmada, Gizem Tunç ile Murat Erdoğan’ın yakınları da katıldı.
İlk ifadeyi olayı işlediği öne sürülen Deniz P. verdi.
Gizem ile evlenmeye karar vermesi nedeniyle tecilini bozdurarak askere gittiğini ifade eden Deniz P., askerden izine geldiği sırada yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Murat Erdoğan ile 6-7 yıldır öz abim gibi bildiğim kendisine ‘abi’ diye hitap ettiğim kişiydi. Gizem ile de liseden beri duygusal arkadaşlığımız vardı. Kendisi ile zaman zaman tartışmalarımızda benim gibi abi bildiği maktul Murat’a gidip bizi barıştırmasını isterdi. Bu nedenle üçümüz arasında samimiyet vardı. Benim normalde askerliğim tecilliydi, ancak Gizem ile evlenmeye karar vermiştik. Bu nedenle bir an önce askere gidip gelmek için tecilimi bozdurdum. Askere gittim. Ancak askere gitmeden önce hatta maktül Murat, ‘Ben size abilik yapacağım’ diyerek yüzüklerin parasını da o vermek suretiyle Gizem ile aramızda sözlendik. Benim de onun da ailesi bu durumu biliyordu.”
İzine geldiğinde bazı arkadaşlarının ‘Yanlış anlama ama Gizem ile Murat birlikte takılıyorlar’ diye söylemelerine rağmen en ufak bir kuşku duymadığını anlatan Deniz P., sözlerini şöyle sürdürdü: "Ya Gizem'i evine, bizim eve ya da anne babasının evine götürüyordur diye düşündüm. Çünkü Murat sonuçta taksiciydi. Buna rağmen izinlere geldiğimde yine Murat’ın yanından hiç ayrılmıyordum. Olay günü vedalaşmak amacıyla askere gitmeden önce Hüsamettin’in arabasıyla önce Murat’ın evine gittik. Ancak evde olmayınca, yukarıda (bağ evinde) kafayı çekiyordur diye oraya gittik.”
“TAPULU MALIN MI DEYİP KÜFÜR ETTİ”
Bağ evine gittiğinde evden sesler geldiğini, seslerden birisinin de Gizem Tunç’a ait olduğunu anlatan Deniz P., sözlerine şöyle devam etti: “Evin önüne gelip kapıya yaklaştığımda içeriden acayip sesler duydum. Bu sözlüm Gizem’in sesiydi. Kalbim duracak gibi oldu. Yine de tam olarak inanamadım. Kapıyı hafif ittirdiğimde ikisini çırılçıplak ilişki halinde gördüm. Beni görür görmez Murat, ‘Senin ne işin var burada. Sen askere gitmedin mi?’ diye sordu. Gizem de bana yalvarmaya başladı.
Özür diledi. Bir an boşluğa düştüğünden bahsetti. Murat ise oldukça sarhoştu. Kendisini çok yakından tanıdığım için sarhoş olduğu zaman ne yaptığını bilememektedir. Ben kendisini abi olarak bildiğimi nasıl böyle bir şey yaptığını sorduğumda, bana ‘Tapulu malın mı lan’ deyip küfretti. Suratıma tokat vurmasıyla birlikte ben de ona vurdum. Boğuşmaya başladık. Biraz önce bana yalvaran Gizem de tırnaklarını benim gözüme sokmaya çalışıyordu. Bu sırada Murat, masanın üzerinden aldığı bıçağı karnıma doğru savurdu. Ancak ben elimde tuttum. Bıçağı elinden aldım. Zaten bundan sonra kendimi kaybettim. Bıçağı savurmaya başladım. Ancak, kaç kez nerelere vurdum hiç hatırlamıyorum”
Deniz P.’nin ifadesi sırasında tutuklu sanık babası Ali P. de “Kapıyı çekip gitseydin. Eşekoğlu eşek. Lanet olsun” diye ağlayarak tepki gösterdi. Deniz P. ise ifadesine şöyle devam etti:
“Daha sonra Gizem’in kaybolduğunu gördüm. Etrafa baktığımda kendisinin aşağıya atlamış olduğunu gördüm. Peşinden gittim, kendisini yakaladım. Yalnız peşinden koşarken elime bir cisim aldığımı ve kendisine ‘Bana vuran elleri keserim’ diye bağırdığımı hatırlıyorum. Sonra ne yaptığımı hatırlamıyorum. Elini neyle nasıl kestiğimi hiçbir şekilde hatırlamıyorum. 10-15 dakika sonra kendimi kapının önünde kendi kendimle konuşurken buldum. Yanımda nerede ne zaman aldığımı bilmediğim balta ya da keser gibi kırık saplı bir şeyle içerisinde maktullere ait bir torba eşya bulunan poşet gördüm. Eşyaları nasıl topladım nasıl poşetin içerisine koydum hiçbir şey hatırlamıyorum.”
“TESLİM OLMAYI DÜŞÜNDÜM”
Olayın ardından teslim olmayı düşündüğünü ancak bu düşüncesinden vazgeçerek askeri birliğine gitmeye karar verdiğin belirten Deniz P., şunları söyledi: “Önce teslim olmayı düşündüm sonra vazgeçtim. ‘Askere giderim. Beni bulamazlar’ diye düşündüm. Taksici Hüsamettin’i beni alması için çağırdım. Geldiğinde arkaya oturur gibi yaptım. Poşeti arkaya koydum. Ancak o benim poşeti attığımı sandı. Kendim ön tarafa oturdum. Bıçak ve baltayı belime sokmuştum. Hüsamettin bana ‘Ne oldu yüzünde kan var’ deyince ‘Seni ilgilendirmez. Sen kendi işini yap. Beni eve bırak’ dedim. Yolda ihtiyacımı gidereceğim bahanesiyle aracı durdurdum. Baltayı yoldaki çöp konteynerine attım." Eve geldiğinde üzerimde kot gömlek olduğunu anlatan Deniz P, ifadesine şöyle devam etti: "Onu da çıkarıp poşetin içine koydum. Kimse görmeden poşeti ağacın altına bırakıp ikinci kata çıktım. Burada eşofmanlarımı giydim. Üzerimdeki elbiseleri çıkarttım. Bu eşyalarla birlikte aşağıya indim. Ağacın yanına bıraktığım poşeti de alarak aşağıdaki mahalledeki bir çöp tenekesine üzerindeki çöpleri alıp benim attıklarım alta gelecek şekilde koydum. Gizem’in elleri var mıydı? Yoksa daha önce mi attım? Bilmiyorum. Olay yerinde mi yoksa bıçağı attığım çöp tenekesine atıp atmadığımı hatırlamıyorum. Daha sonra elimi yüzümü yıkayıp eve çıktım. Aileme evde hiçbir şey olmamış gibi oturdum. Sonra arkadaşlarımla gezmek için dışarıya çıktım. Ayakkabılarımı fark ettim. Bir tek atmadığım ayakkabılarım kalmıştı ve üzerlerinde kan vardı. Arabanın arkasında oturarak kanı paspasa silmeye çalıştım. Ancak tam geçmedi. Araba ile bir süre gezdik. Bu arada Denizli’ye askeri birliğime dönmek için bileti aldım. Olayın etkisiyle kafam iyi olsun diye esrar bulmak istiyordum. Tekrar eve geldim. Babam kardeşimle de vedalaşmamı istedi. Fakat kardeşim evde yoktu. Babamla kardeşimi aramaya çıktık. Kardeşim eve gelmemişti. Kardeşimin gidebileceği yerlere baktık. Ancak bulamadım. Daha sonra babamla eve döndük. Sonra ben evden tekrar ayrıldım. Gidip esrar buldum. O arada ayakkabılarımı poşetin içerisine koymuştum. Evimizden uzak başka bir çöp konteynerine ayakkabılarımı attım. Sonra eve geri döndüm. Evde Tuğçe, teyzem, annem, babam ile bir süre oturduktan sonra saat 03.00’e bilet almıştım. Tekrar taksici Hüsamettin’i çağırarak terminale gittik. Giderken Hüsamettin’e ‘Ben askere gidene kadar gördüğün hiçbir şeyi söyleme. Hatta beni gördüğünü dahi söyleme. Yoksa bozuşuruz’ diye tembihlemiştim.”
Mahkeme başkanı, Deniz P’ın ilk yakalandığı an vermiş olduğu ifadeleri okudu. Mahkeme başkanı, en son verdiği ifadesi ile ilk verdiği ifadelerinin çeliştiğini hatırlattı. Deniz P ise önceki ifadelerini kabul etmedi. Olayın en son anlattığı ifadesine göre yaşandığını belirtti.
Mahkeme başkanı tekrar sorduğu, ‘Gizem’in ellerini ölmeden önce mi, öldükten sonra mı kestin?’ sorusu üzerine Deniz P, ‘Ben Gizem’i arkasından kovalamaya başladıktan sonra hiçbir şey hatırlamıyorum. Sadece uçurumdan aşağıya atladığımı hatırlıyorum. Bu nedenle bileğini nasıl, ne zaman ve ne şekilde kestiğini, ölmeden önce mi, sonra mı kestiğimi kesinlikle hatırlamıyorum” dedi.
“GİZEM’E ‘KELEBEĞİM’ DERDİM”
Deniz P.’nin ardından ifadesi alınan tutuklu sanık baba Ali P. ise ifadesi alınırken sık sık ağladı. Hayatını kaybeden Gizem ve Murat’ı öz çocukları gibi sevdiğini söyleyen Ali P., şöyle dedi:
“Gizem ve Murat benim kendi öz çocuklarım gibiydi. İhtiyaçlarımızı Murat’a telefonla söylerdim. O da getirirdi. Gizem ise kız evladım olmadığı için, kız evladım gibiydi. Çoğu zaman bizim evde kalırdı. Benim annemin yatağında yatardı. Sabah harçlığını verir öyle gönderirdim. Hatta sırf oğlumu arasın mutlu etsin diye kontör alırdım. Kendisine ‘kelebeğim’ derdim. Telefonumda da kelebek olarak kayıtlıdır. Kendisinin saçını okşamadığım zaman, ‘Bu gün saçımı okşamadın’ diye darılırdı. Anladığım kadarıyla Gizem’in kendi ailesinden kaynaklanan bir sevgi eksikliği vardı. Bunu da bizim evde bulduğu için sık sık bizim eve gelirdi. Kızım gibi sevdiğim birine böyle bir şey yapmam. Hele hele ellerini kesmem nasıl mümkün olabilir. Ancak, oğlum ile duygusal ilişkilerine rağmen sık sık kavga ederlerdi. Bu nedenle ben oğluma da Gizem’e de ‘Size birbirinizden karı koca olmaz’ diye de söylerdim. Buna rağmen oğlum askerden izine geldiğinde, bana ‘Aşk böyle bir şey’ derdi. Son bir ay 15 gün öncesinden, itibaren aralarında bir soğukluk vardı. Tuğçe ise bizim hısmımızdır. Gizem, ‘Niçin sizin evde kalıyor’ diye arar kızardı. Olay günü oğlum Deniz askere gidecekti. Ancak bir hafta önce kardeşi Ulaş ile kavga etmişti. Ulaş eve geç geldiği için kendisini fena şekilde dövmüştü. O gün Ulaş eve gelmemişti. Bu nedenle Deniz’e, ‘Askere gitmeden önce Ulaş’ı bul onunla vedalaş’ demiştim. Arkadaşını çağırmıştı. Onunla birlikte çıkıp aradık. Ulaş’ı bir süre aradık bulamadık. Oğlum beni eve bıraktı. Olay bundan ibarettir."
Oğlunun ne yaptığından haberi olmadığını belirten Ali P, şunları söyledi: "Ben oğlumu yolcu ettikten bir gün sonra sabah, Yaman isimli bir arkadaşım beni aradı. Bana, ‘Oğlun iki kişiyi vurmuş’ dedi.
Ben de ‘Nasıl böyle bir şey olur. Bir gün önce askere yolladım’ dedim. Oğlumun bunları gerçekten öldürdüğü ise cezaevinde tutuklu iken oğlumla birlikte aynı koğuşta yatan Osman Öztürk’ün mektubu ile öğrendim. Mektupta ‘Sana bir şey söyleyeceğim ama kızma. Bunu oğlun yapmış’ diye söyledi.
Oysa oğlum mektuplarında ona sorduğumda ‘Rahat ol. Ben yapmadım’ diye söylüyordu.”
Tutuksuz yargılanan taksici Hüsamettin K. ise olay günü Deniz’i alıp bağ evine bıraktığını, tekrar bağ evinden aldığını ifade ederek “Deniz, Murat E ile vedalaşmak üzere yanına gitmek istediğini söyledi.
Murat’ın evine gittik. Ancak yoktu. Sonra bağ evinde olduğunu düşünerek oraya gitmemizi istedi. Kendisini bağ evine götürdüm. Ancak arabadan inmedim. Bana ‘Seni ararım’ diyerek arabadan indi. Ne kadar süre geçtiğini hatırlamıyorum ancak gece 23.00 sıralarında Deniz mesaj atarak onu arabayla almamı istedi. Tekrar bağ evine gittim. Kapının önünde bekliyordu. Karanlık olduğu için başlangıçta fark etmedim. Ancak yüzünde bir donukluk vardı. Ne olduğunu sorduğum sırada Murat’la kavga ettiklerini söyledi.
Ancak çok samimi olduklarını bildiğim için çok önemli olabileceğini düşünmedim. Arabadan inerken gömlekle pantolonda bir miktar kan olduğunu gördüm. Daha sonra saat 02.45 civarında bu kez başka bir telefonla arayarak kendisini terminale bırakmamı istedi. Kendisini terminale bıraktım. Olayla ilgim bu kadardır.”
Deniz P.’nin arkadaşı Tuğçe K da ifadesinde şunları söyledi: “Olay günü 20.00 sıralarında işten çıktım. Deniz, beni Murat’ın taksisine bindirdi. Ancak arabayı Murat değil başka biri kullanıyordu. Beni bu taksi ile eve bıraktı. Tam saatini hatırlamıyorum ancak, 24.00 sıraları olabilir. Eve geldi. Herhangi bir anormal durum yoktu. Kardeşi Ulaş evde değildi. Babası, kardeşiyle de vedalaşmasını istedi. Bu sırada Deniz’in arkadaşları gelmiş. Babası ve Deniz, arkadaşlarıyla birlikte Ulaş’ı aramaya gitti. Ancak ben arabayla gittiklerini görmedim, yalnızca Ulaş’ı aramaya gittiklerini biliyorum. Yaklaşık 50 dakika sonra geri döndüler. Ulaş’ı bulamamışlar. Olay bundan ibarettir. Deniz ile arada bir telefonlarımızı değiştiriyorduk. Olay günü de saat 24.00’te eve geldiğinde Deniz kendi telefonunu bana verdi, diğer telefonu ise aldı. Ancak ‘Bu telefonu kullanma’ dedi.
Ben altında herhangi bir şey aramadım”
“SOYADIMIZ ONUNLA SÜRECEKTİ”
Murat’ın annesi Dürdane E ise Deniz P.’nin oğlu hakkında söylediklerinin doğru olmadığını ifade ederek şunları söyledi: “Ben Gizem’i hiç tanımıyorum. Oğlum Murat’ın böyle bir ilişkisi de olamaz. Eğer böyle bir ilişkisi olsa da kimseden korkusu yoktur. Benim evim iki katlıdır. Eve getirebilirdi. Bu nedenle oğlumun Gizem ile cinsel ilişkide bulunduğu yönündeki iddiayı kabul etmediğim gibi oğlumun alkol alışkanlığı da yoktur. Mahallede herkes bizi tanır. Murat benim tek erkek evladım. Soyadımız onunla birlikte sürecekti. Sanıklardan şikayetçiyim. Cezalanmasını istiyorum.”
Dürdane E’ın ifadesinde ağlayarak konuşması sırasında, tutuklu sanık baba Ali P. de ağlayarak oğlu Deniz’e ‘Allah belanı versin’ diyerek tokat attı. Tutuklu sanıklar baba oğul arasındaki kısa süreli gerginlik üzerine mahkeme başkanı iki sanık arasına asker yerleştirdi.
“POLİS BİRŞEY YAPAMAZ”
Gizem T’un annesi Gül Kapusuz da, Deniz’in kızını sürekli tehdit ettiğini söylediğini belirtti
“MESAJ, MURAT YERİNE DENİZ’E GİTTİ”
Gizem’in yakın arkadaşı Zeynep T. ise ifadesinde Deniz’in sık sık Gizem’i tehdit ettiğini söyledi.
Gizem’in Deniz’i hayatından çıkarmak istediğini söyleyen Zeynep T., sözlerini şöyle sürdürdü: “Ancak Deniz bunu kabul etmiyordu. Gizem’e ‘Sen benden başkasının olamazsın’ diyerek tehdit ediyordu. Bizim eve geldiğinde Gizem bunları bana anlatıyordu. Telefon konuşmalarına da tanık oluyordum. Konuşma bittikten sonra Gizem, Deniz’in kendisine ve ailesine kötülük edeceğini söyleyerek tehdit ettiğini bana söylüyordu. Deniz askere gittikten sonra da bu tehditler devam etti. Bir gün Gizem bizim evdeyken yine telefonda Deniz’in kendisini tehdit etmiş olduğunu söyledi.
Sonra Gizem, Deniz’in kendisini tehdit ettiğini mesaj olarak Murat’a yazdı. Ancak mesaj yanlışlıkla Deniz’e gitti. Hatta ben o zaman Gizem’in Murat ile arkadaşlığını bilmiyordum. Ona neden Murat’a mesaj attığını sordum. Bana, ‘Telaşla Murat abi bana yardım edebilir’ diye yazdım. Ancak yanlışlıkla Deniz’e gitti. Şimdi ne yapacağım’ dedi.
Sonra Deniz telefon etti. Telefonda konuştuktan sonra Gizem bana ‘Deniz’in kendisine, ‘Senin Murat yazan ellerini keseceğim’ diyerek tehdit ettiğini söyledi.
Ve ağlamaya başladı.
”
İfadelerin alınmasının ardından tanık olarak dinlenecek olan kişilerin bir sonraki duruşmada dinlenilmesine karar verildi.
Öte yandan, Gizem’in ellerinin ölümden önce mi yoksa sonra mı kesildiği konusunda Zonguldak Adli Tıp Kurumu’ndan görüş istenmesine karar verildi.
Tutuklu sanıklar Deniz P. ve babası Ali P.’nin ikişer kez nitelikli kasten öldürme suçu olduğu, tutukluluk hallerinin devam etmesine karar verildi.
Sonraki duruşmanın 11 Haziran 2014 tarihinde yapılmasına karar verildi.