Afrika'da ''dil Haritası''Değişiyor

Sahraaltı Afrikasında ''klasik dil haritası'' değişiyor. Mevcut resmi diller, siyasi ve ekonomik nedenlerden ötürü geri plana atılıyor ve bu dillerin yerini yenileri alıyor.

Afrika kıtasının batısındaki Gambiya'da yıllarca resmi dil İngilizce olsa da bu dil kısa süre önce yerini Arapçaya bıraktı. Gambiya Devlet Başkanı Yahya Jemmeh, 6 Mart'ta eski sömürge gücünün dilinden vazgeçme ve yerel dili benimseme niyetini dile getirmişti.
Jemmah, devlet televizyonu GRTS'ye açıklamasında, eski sömürge güçlerinin her şeyi ''yağmaladığını'', geride sadece İngilizceyi bıraktığını ve İngilizcenin de yerini yakında yerel dile bırakacağını belirtmişti.
Bu milliyetçi görüşler, Batı Afrika ülkesi Gambiya'yı İngiliz Milletler Topluluğu'ndan çekilmeye yönlendirdi. Hükümet, 2 Ekim 2013'te Gambiya'nın asla ''yeni sömürgeci'' bir kurumun üyesi olmayacağını belirtmiş, 24 Mart'ta yetkililer Arapçanın resmi dil olduğunu açıklamıştı.
Senegal'deki Şeyh Anta Diop Üniversitesi'nden Dilbilimci MameThierno Cisse, AA'ya açıklamasında, Gambiya Devlet Başkanı'nın İngilizce yerine köklerine dönmeyi hedeflese de bu dilin de ulusal mirasın bir parçası olduğunu ifade etti.

- Soykırımdan sonra Ruanda Fransızca ile yollarını ayırdı -
Gambiya İngiliz Milletler Topluluğu'ndan ayrılmayı seçerken, İngiltere ile sömürgecilik bağlantısı bulunmayan eski Belçika sömürgesi Ruanda, Kasım 2009'da bu topluluğa dahil oldu. Ruanda'da 1994'teki soykırımdan bu yana Fransızca, İngilizce karşısında verdiği savaşı kaybetmeye başladı.

Öldürülmesiyle soykırımın başladığı Ruanda Devlet Başkanı Juvenal Habyarimana'ya 1990'lı yılların başındaki Fransa desteği, tartışmaları alevlendirmişti. Suçlamaları reddeden Fransa, krizi yönetmekteki ''siyasi hatasını'' kabul etmişti. Şubat 2010'da dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Ruanda'yı ziyaretinde, Fransa ve uluslararası toplumun "çok ciddi hatalı değerlendirmeler" yaptığını söylemişti.
Ruanda uzmanlarından Marie France Cros, 2008'de Belçika gazetesinde yayımlanan makalesinde, Ruanda'nın Fransızcadan vazgeçerek, İngiliz Milletler Topluluğu aracılığıyla İngiltere'ye dayanarak Fransa'nın etki alanından kaçmayı düşündüğünü belirtmişti. Ruanda uzmanı bir diğer gazeteci olan Falila Gbadamassi da Afrik.com internet sitesindeki yazısında, Fransız dilinin reddedilmesinin 1994'teki soykırımdan sorumlu ''Hutu'' rejimiyle bağlantılı Fransızca konuşan ülkeleri dışlama anlamına gelebileceğini ifade etmişti.
Dilbilimci Thierno, Fransa'nın şubatta azınlıktaki Tutsilerin 1994'te çoğunluktaki Hutular tarafından katledilmesi olayına karışmakla suçlanan Claude Muhayimana, Innocent Musabyimana ve Laurent Serubuga'yu Ruanda'ya iade etmeyi reddetmesinin de Fransız dilinin ''reddi" görüşünü güçlendirdiği değerlendirmesinde bulundu.
Thierno, İngilizce konuşulan bir ülke olmamasına rağmen Ruanda'da birçok kişinin İngilizce konuşulan ülkelere göç ettiğini, bunun da İngilizcenin ''benimsenmesine'' katkıda bulunduğunu ifade etti.

Anayasaya göre Fransızca yerel ''Kinyarwanda'' dilinden sonra ikinci resmi dil olsa da Eğitim Bakanı Daphrose Gahakwa'nın 2008'de eğitim dilinin sadece İngilizce olacağını açıklamasıyla durum değişti.
- Güney Afrika'da yeni dilin lokomotifi ekonomi -
Güney Afrika'da ise ekonomi yeni dilin benimsenmesini tetikledi. Güney Afrika Cumhuriyeti'nin yönetim başkenti Pretoria ve Pekin arasında Mart 2014'te imzalanan işbirliği anlaşmasıyla Çin'in kuzeyinde ve güneydoğusunda konuşulan Mandarince bu ülkede yayılmaya başladı.

Ancak Amerika Pew Araştırma Merkezi'nin geçen yıl yaptığı araştırma, bazı Güney Afrikalıların bu politikayı geleceğe yönelik yatırım olarak görse de bazıları Çin kültürünün ülkede yayılmasından endişe ettiğini ortaya koydu.
Senegalli araştırmacı Cisse tüm bu ''dil evrimi'' ışığında ülkelerin çıkarlarının birbirine sıkıca bağlı olduğunu, dilin sadece kişiler arasındaki iletişimi sağlama aracı olmanın ötesinde tarihi ve ekonomiyi de taşıdığını vurguladı.
Kaynak: AA