'Aşk Mektuplarının Yerini Kısa Mesajlar Aldı'
Bartın Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmet Emre, gelişen teknolojiyle "yeryüzünün en yüce duygusu" olarak tanımlanan aşkı ifade etmenin yollarının da değiştiğini belirterek, geçmişteki aşk mektuplarının yerini 2-3 cümlelik cep telefonu mesajlarının aldığını söyledi.
Emre, AA muhabirine yaptığı açıklamada, mektubu diğer yazı türlerinden ayıran en önemli özelliğinin, doğallık ve içtenliğin en çekici belgesi özeliği taşıması olduğunu söyledi.
Mektubun salt yazıdan ibaret olmadığını, saygı, sevgi, karakter hatta kültürün bile mektuplara yansıdığını aktaran Emre, şöyle konuştu:
"Mektup, kişiliğin aynasıdır. Tarihte aşklar çoğu zaman mektuplarla dile getirilmiştir çünkü mektubun sınırı yoktur, ufku geniştir. Mektup sayesinde anlatılmak istenen en yüce duygular, kelimeler dans ettirilerek dile getirilebilir ancak gelişen teknolojiyle yeryüzünün 'en yüce duygusu' olarak tanımlanan aşkı ifade etmenin yolları da değişti. Geçmişteki sayfalar dolusu aşk mektuplarının yerini, günümüzde 2-3 cümlelik kısa cep telefonu mesajları aldı. Teknolojinin gelişmesi, insanların daha kolay ve daha çabuk birbirine ulaşması sayesinde mektupla yazışma neredeyse durma noktasına geldi. İnsanlar artık mektup yerine telefonu veya elektronik postayı kullanıyor. Acaba bunlardan hangisi bir mektubun yerini tutabilir? Kalemle özene bezene yazılmış, ruhumuzun coşkusunu, elimizin izlerini, tenimizin kokusunu taşıyan ve adeta kalple birleşen bir mektubun yerini bir e-posta ya da telefon mesajı nasıl alabilir? Teknoloji, eski duygularımızı kaybetmemize de neden oldu."
- "Makineler, insana özgü tazelikleri aldı"
Prof. Dr. Emre, aşkı ifade etmek için yazılan mektupların geçmişte büyük önem taşıdığını, aşıklara yardımcı olmak için aşk mektubu örneklerinin bulunduğunu dile getirerek, bu konuda kitapların basıldığını ancak bunların sahafların tozlu raflarında kaldığını belirtti.
İlk insandan günümüze yükseltilen insanlık abidesinin temelinin "aşk" olduğunu vurgulayan Emre, "Adem'in de Havva'nın da oluşunda, mayasında aşk vardır. Tanrı, aşk üzerine yaratmıştır dünyayı. Yeryüzünün bütün insanlarını birbirlerine ve hayata bağlayan da aşk değil mi? Ne zaman ki modernizm bütün ağırlığı, mekanikliği, bulanıklığı ve katılığıyla hayatımıza girdi, aşk, çekip gitti o gün. Kendisine layık olmadığımızı düşünerek bizi makinelerin dişlileri arasına terk etti" ifadesini kullandı.
Emre, makinelerin insana özgü ne denli tazelik varsa, hepsini alıp götürdüğünü anlatarak, bunların yerini bilgisayar ekranları, televizyon kutuları ve cep telefonlarının aldığını söyledi.
Kaynak: AA
Mektubun salt yazıdan ibaret olmadığını, saygı, sevgi, karakter hatta kültürün bile mektuplara yansıdığını aktaran Emre, şöyle konuştu:
"Mektup, kişiliğin aynasıdır. Tarihte aşklar çoğu zaman mektuplarla dile getirilmiştir çünkü mektubun sınırı yoktur, ufku geniştir. Mektup sayesinde anlatılmak istenen en yüce duygular, kelimeler dans ettirilerek dile getirilebilir ancak gelişen teknolojiyle yeryüzünün 'en yüce duygusu' olarak tanımlanan aşkı ifade etmenin yolları da değişti. Geçmişteki sayfalar dolusu aşk mektuplarının yerini, günümüzde 2-3 cümlelik kısa cep telefonu mesajları aldı. Teknolojinin gelişmesi, insanların daha kolay ve daha çabuk birbirine ulaşması sayesinde mektupla yazışma neredeyse durma noktasına geldi. İnsanlar artık mektup yerine telefonu veya elektronik postayı kullanıyor. Acaba bunlardan hangisi bir mektubun yerini tutabilir? Kalemle özene bezene yazılmış, ruhumuzun coşkusunu, elimizin izlerini, tenimizin kokusunu taşıyan ve adeta kalple birleşen bir mektubun yerini bir e-posta ya da telefon mesajı nasıl alabilir? Teknoloji, eski duygularımızı kaybetmemize de neden oldu."
- "Makineler, insana özgü tazelikleri aldı"
Prof. Dr. Emre, aşkı ifade etmek için yazılan mektupların geçmişte büyük önem taşıdığını, aşıklara yardımcı olmak için aşk mektubu örneklerinin bulunduğunu dile getirerek, bu konuda kitapların basıldığını ancak bunların sahafların tozlu raflarında kaldığını belirtti.
İlk insandan günümüze yükseltilen insanlık abidesinin temelinin "aşk" olduğunu vurgulayan Emre, "Adem'in de Havva'nın da oluşunda, mayasında aşk vardır. Tanrı, aşk üzerine yaratmıştır dünyayı. Yeryüzünün bütün insanlarını birbirlerine ve hayata bağlayan da aşk değil mi? Ne zaman ki modernizm bütün ağırlığı, mekanikliği, bulanıklığı ve katılığıyla hayatımıza girdi, aşk, çekip gitti o gün. Kendisine layık olmadığımızı düşünerek bizi makinelerin dişlileri arasına terk etti" ifadesini kullandı.
Emre, makinelerin insana özgü ne denli tazelik varsa, hepsini alıp götürdüğünü anlatarak, bunların yerini bilgisayar ekranları, televizyon kutuları ve cep telefonlarının aldığını söyledi.