'Aşk İletişim ve Emek Gerektirir'
Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Nuray Atasoy, aşkın bir insana veya nesneye duyulan doyurulamaz, dış gerçeklikten bağımsız ve tutkulu bir sevgi hali olduğunu belirterek, "Aşk istek dışında başlayabilir ama sevgiye dönüşmeye başlaması için iletişim ve emek gerekir" dedi.
Atasoy, AA muhabirine yaptığı açıklamada aşkın hissedilen nesneye karşı doyurulması imkansız ya da zor bir açlık hali yarattığını anlattı.
Sürekli aşık olunan nesneyi veya kişiyi düşünme, başka şeylere duyulan ihtiyacın azalmasının ve aşık olunan nesnenin aşırı yüceltilmesi gibi duyguyu içerdiğini anlatan Atasoy, "Bu nedenle doyurulamayan hasret dindirilemedikçe beraberinde kavuşamamanın acısı aşka eklenir. Karşılıksız aşklarda bu acı daha büyük ve dayanılmaz olabilir. Aşk acısı yaşayan kişi de başka şeylerle ilgilenememe, dikkati toplama zorluğu, gerginlik hisleri, yeme ve uyku davranışlarında bozulma, işleri yapmakta zorluk gibi belirtiler olabilir. Bazı kişilerde düşüncesizce davranma olabilir. Sonuçta hem kişi için hem de aşık olunan kişi için sağlıksız sonuçlar doğurabilir" diye konuştu.
- "Aşk yaşanarak öğrenilen duygudur"
İnsanların doğumundan itibaren kendisini ve dünyayı algılamasının isteği dışında şekillenmeye başladığını vurgulayan Atasoy, şöyle devam etti:
"Aşk istek dışında başlayabilir ama sevgiye dönüşmeye başlaması için iletişim ve emek gerekir. Nasıl fiziksel sağlık için iyi beslenmek ve spor yapmak gibi koruyucu faaliyetler gerekliyse ruh sağlığı için de duygusal açıdan güvende olmak, sosyal destek almak, iyi deneyimler yaşamak gerekir. Aşk yaşanarak öğrenen, yaşandıkça beslenen bir duygudur. Çocuklar ve gençler çevrelerinde insanları mutlu eden, birbirlerine bağlayan, sağlıklı aşklara ve sevgilere maruz kalırlarsa, kendileri de bunları yaşama fırsatı bulurlarsa aşkı, sevgiyi daha sağlıklı yaşama şansları olur."
Atasoy, insanların aşk acısını yenmesinde sosyal çevreden destek almaları gerektiğine dikkati çekerek, aşık olunan kişiyle sağlıklı bir iletişime geçip acıya neden olabilecek durumları ortadan kaldırmak, bazı durumlarda biraz uzaklaşıp başka şeylerle ilgilenmenin önemine vurgu yaptı.
Kaynak: AA
Sürekli aşık olunan nesneyi veya kişiyi düşünme, başka şeylere duyulan ihtiyacın azalmasının ve aşık olunan nesnenin aşırı yüceltilmesi gibi duyguyu içerdiğini anlatan Atasoy, "Bu nedenle doyurulamayan hasret dindirilemedikçe beraberinde kavuşamamanın acısı aşka eklenir. Karşılıksız aşklarda bu acı daha büyük ve dayanılmaz olabilir. Aşk acısı yaşayan kişi de başka şeylerle ilgilenememe, dikkati toplama zorluğu, gerginlik hisleri, yeme ve uyku davranışlarında bozulma, işleri yapmakta zorluk gibi belirtiler olabilir. Bazı kişilerde düşüncesizce davranma olabilir. Sonuçta hem kişi için hem de aşık olunan kişi için sağlıksız sonuçlar doğurabilir" diye konuştu.
- "Aşk yaşanarak öğrenilen duygudur"
İnsanların doğumundan itibaren kendisini ve dünyayı algılamasının isteği dışında şekillenmeye başladığını vurgulayan Atasoy, şöyle devam etti:
"Aşk istek dışında başlayabilir ama sevgiye dönüşmeye başlaması için iletişim ve emek gerekir. Nasıl fiziksel sağlık için iyi beslenmek ve spor yapmak gibi koruyucu faaliyetler gerekliyse ruh sağlığı için de duygusal açıdan güvende olmak, sosyal destek almak, iyi deneyimler yaşamak gerekir. Aşk yaşanarak öğrenen, yaşandıkça beslenen bir duygudur. Çocuklar ve gençler çevrelerinde insanları mutlu eden, birbirlerine bağlayan, sağlıklı aşklara ve sevgilere maruz kalırlarsa, kendileri de bunları yaşama fırsatı bulurlarsa aşkı, sevgiyi daha sağlıklı yaşama şansları olur."
Atasoy, insanların aşk acısını yenmesinde sosyal çevreden destek almaları gerektiğine dikkati çekerek, aşık olunan kişiyle sağlıklı bir iletişime geçip acıya neden olabilecek durumları ortadan kaldırmak, bazı durumlarda biraz uzaklaşıp başka şeylerle ilgilenmenin önemine vurgu yaptı.