Aa'nın İlk Çalışanı Peşaveri'yi Akrabası Anlattı
Hindistan'da varlıklı bir ailenin çocuğuyken 26 yaşında, ceketini ve kitaplarını satarak, ailesinden gizli, zor durumda olan Müslümanlara yardım için 1912'de İstanbul'a gelen ve AA'nın kayıtlara geçen ilk çalışanı olan Abdurrahman Peşaveri'yi, İngiltere'de yaşayan akrabası anlattı.
Peşaveri'nin üçüncü kuşaktan yeğeni Muhammed Ömer Riaz, ajansın kuruluş aşamalarında da çalışan, Abdurrahman Samdani olarak da bilinen Peşaveri'yi Maçka Mezarlığı'ndaki kabri başında anarak dua etti.
Riaz, Türkiye'ye ilk kez geldiğini ve büyük şükran duyduğunu belirterek, "Şuan burada, Türkiye'de olmak benim için büyük bir gurur kaynağı. Türkiye bizim için dost ve kardeş bir ülkedir" dedi.
Türkiye'ye gelmeden önce Peşaveri hakkında çok az şey bildiğini aktaran Riaz, hem AA'nın hem de Abdurrahman Peşaveri Kardeşlik Platformu'nun çabaları sayesinde büyük büyük dayısı hakkında birçok şey öğrendiğini söyledi.
Riaz, "Şuan burada bu mezar başında duruyorsak, bunu hem platform başkanı Mücahid Arslan'a hem de AA'ya borçluyuz. Özellikle Arslan, mezarın bulunmasında ve yeniden bakımının yapılmasında büyük rol oynadı. Akrabaları olarak minnet duyuyoruz" diye konuştu.
1. Dünya Savaşı başladığında Gelibolu Cephesi'nde savaşan ve üç kez yaralanan Peşaveri'nin hiç tereddüt etmeden savaşmasını "büyük İslami ideallere" sahibi olmasına bağlayan ve onu bir İslam mücahidi olarak tanımlayan Riaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aile kayıtlarından bildiğim kadarıyla, Samdani ailesi İslami değerlerine düşkün bir aileydi. Peşaveri'nin canı pahasına savaşmasının en önemli nedeni İslami değerleriydi. O İslam uğruna savaştı."
Peşaveri'nin Kurtuluş Savaşı'nda da önemli rol oynadığını belirten Riaz, "Türkiye stratejik konumu ve de sahip olduğu halifelik tarihiyle çok önemli bir ülke. Peşaveri'nin uğruna savaştığı dönemlerde Türkiye, diğer Müslüman ülkeler arasında çok saygı görürdü. Ben inanıyorum ki Türkiye bugün de aynı kilit rolü oyanayabilecek güce sahip" dedi.
Riaz, Peşaveri'nin "Anadolu işgal altındayken dönemem" sözünün hatırlatılması üzerine, "Ben burada Peşaveri'nin yaşatıldığını görüyorum. Bugün Samdani ailesi adına getirdiğim en büyük mesaj şudur ki; Peşaveri ve onun gibi kahramanlar hakkında bildiğimiz her şeyi paylaşalım ve onları yaşatalım" diye konuştu.
Peşaveri'nin AA'nın ilk çalışanı olmasının çok gurur verici olduğunu söyleyen Riaz, "AA'nın kuruluş amacı çok kutsaldı, Anadolu'nun zulüm altında yaşayan halkının sesini dünyaya duyurmak için çalışıyordu. Görüyorum ki bugün de AA, Müslüman dünyanın sesi olmak için çalışıyor" dedi.
Riaz, AA'nın yaptığı haberlerle İslam dünyasına barışı getirebileceğine inandığını dile getirdi.
- "Türk Ağabey"
Yedikıta Kültür ve Tarih Dergisi'nin son sayısında TBMM Dış İlişkiler ve Protokol Başkanlığı'nda tercüman olarak da görev yapan, serbest tarih araştırmacısı Arslan imzasıyla yer alan habere göre, Peşaverli Abdurrahman Bey veya Abdurrahman Samdani olarak da bilinen Peşaveri, 1886'da Hindistan'ın kuzey-batı sınır eyaletinin, şu anda da Pakistan'ın Hayber-Peştunya Eyaleti'nin merkezi Peşaver'de doğdu.
Osmanlı tarihini okuyan Peşaveri'ye, Türklere duyduğu hayranlık ve sevgi nedeniyle kardeşleri "Türki Lala" yani "Türk Ağabey" diye hitap etti.
1. Dünya Savaşı başladığında Gelibolu Cephesi'nde savaşan ve üç kez yaralanan, Kurtuluş Savaşı'nda da önemli rol oynayan Peşaveri, İstanbul'un itilaf devletlerince işgal edilmesiyle burada gizlendi, İzmir'in işgalinden hemen sonra 25 Mayıs 1919'da Rauf Bey ile gizlice Bandırma'ya geldi.
Peşaveri, haziranda Amasya'ya geçerek, Kuva-yi Milliye'nin İngilizce yazışmalarında görev aldı, AA'nın kuruluş çalışmalarında bulundu.
AA'nın ilk çalışanı olarak kayıtlara geçen Peşaveri, ajansta çalıştığı süre boyunca özellikle Yunan ordusunun Anadolu'da yaptığı katliamların Avrupa kamuoyuna duyrulması için özel çaba sarf etti.
- Afganistan'a büyükelçi olarak atandı
Milli mücadelede büyük faydalar gösteren Peşaveri, TBMM adına Ağustos 1920'de Afganistan'a "Fevkalade Murahhas" unvanıyla ilk Türk büyükelçisi olarak atandı.
İngilizlerin takibinden kurtulmak için yaptığı 4,5 aylık zorlu yolculuk sonrası Kabil'e varabilen Peşaveri'ye burada Kral Emanullah Han tarafından büyük hüsnükabul gösterildi, kendisine saray tahsis edildi.
- Rauf Bey zannedilerek şehit edildi
Görevini 1922'de Fahreddin Paşa'ya devrettikten sonra İstanbul'a dönen Peşaveri, Rauf Orbay'ın maiyetinde hizmete başladı.
Peşaveri, 21 Mayıs 1925 gecesi Beşiktaş'tan Nişantaşı'ndaki evine dönerken meçhul 3 şahıs tarafından tabancayla vuruldu.
Bir ciğeri parçalanan ve bel kemiği zedelediğinden belden aşağısı felç olan Peşaveri, tüm çabalara rağmen 30 Haziran 1925'te hayata gözlerini yumdu ve Maçka Mezarlığı'na defnedildi.
Peşaveri'nin beyaz tenli olması ve sima olarak Rauf Orbay'a benzemesi, asıl hedefin Rauf Orbay olduğu iddiasını güçlendirdi.
Ölüm haberi Hindistan'da büyük bir üzüntüyle karşılanan Peşaverli Abdurrahman Bey'in ismi, okuduğu Aligarh Koleji'nde kaldığı yurt odasına verildi ve Ensari'nin davetlisi olarak 1933'te Hindistan'ı ziyaret eden Rauf Orbay tarafından aynı odaya bir kitabe konuldu.
Ayrıca Peşaver Üniversitesi'ne doğduğu şehir Peşaver'de okullararası spor müsabakaları için Rauf-Rahman Kupası adıyla bir kupa verildi.
Kaynak: AA
Riaz, Türkiye'ye ilk kez geldiğini ve büyük şükran duyduğunu belirterek, "Şuan burada, Türkiye'de olmak benim için büyük bir gurur kaynağı. Türkiye bizim için dost ve kardeş bir ülkedir" dedi.
Türkiye'ye gelmeden önce Peşaveri hakkında çok az şey bildiğini aktaran Riaz, hem AA'nın hem de Abdurrahman Peşaveri Kardeşlik Platformu'nun çabaları sayesinde büyük büyük dayısı hakkında birçok şey öğrendiğini söyledi.
Riaz, "Şuan burada bu mezar başında duruyorsak, bunu hem platform başkanı Mücahid Arslan'a hem de AA'ya borçluyuz. Özellikle Arslan, mezarın bulunmasında ve yeniden bakımının yapılmasında büyük rol oynadı. Akrabaları olarak minnet duyuyoruz" diye konuştu.
1. Dünya Savaşı başladığında Gelibolu Cephesi'nde savaşan ve üç kez yaralanan Peşaveri'nin hiç tereddüt etmeden savaşmasını "büyük İslami ideallere" sahibi olmasına bağlayan ve onu bir İslam mücahidi olarak tanımlayan Riaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aile kayıtlarından bildiğim kadarıyla, Samdani ailesi İslami değerlerine düşkün bir aileydi. Peşaveri'nin canı pahasına savaşmasının en önemli nedeni İslami değerleriydi. O İslam uğruna savaştı."
Peşaveri'nin Kurtuluş Savaşı'nda da önemli rol oynadığını belirten Riaz, "Türkiye stratejik konumu ve de sahip olduğu halifelik tarihiyle çok önemli bir ülke. Peşaveri'nin uğruna savaştığı dönemlerde Türkiye, diğer Müslüman ülkeler arasında çok saygı görürdü. Ben inanıyorum ki Türkiye bugün de aynı kilit rolü oyanayabilecek güce sahip" dedi.
Riaz, Peşaveri'nin "Anadolu işgal altındayken dönemem" sözünün hatırlatılması üzerine, "Ben burada Peşaveri'nin yaşatıldığını görüyorum. Bugün Samdani ailesi adına getirdiğim en büyük mesaj şudur ki; Peşaveri ve onun gibi kahramanlar hakkında bildiğimiz her şeyi paylaşalım ve onları yaşatalım" diye konuştu.
Peşaveri'nin AA'nın ilk çalışanı olmasının çok gurur verici olduğunu söyleyen Riaz, "AA'nın kuruluş amacı çok kutsaldı, Anadolu'nun zulüm altında yaşayan halkının sesini dünyaya duyurmak için çalışıyordu. Görüyorum ki bugün de AA, Müslüman dünyanın sesi olmak için çalışıyor" dedi.
Riaz, AA'nın yaptığı haberlerle İslam dünyasına barışı getirebileceğine inandığını dile getirdi.
- "Türk Ağabey"
Yedikıta Kültür ve Tarih Dergisi'nin son sayısında TBMM Dış İlişkiler ve Protokol Başkanlığı'nda tercüman olarak da görev yapan, serbest tarih araştırmacısı Arslan imzasıyla yer alan habere göre, Peşaverli Abdurrahman Bey veya Abdurrahman Samdani olarak da bilinen Peşaveri, 1886'da Hindistan'ın kuzey-batı sınır eyaletinin, şu anda da Pakistan'ın Hayber-Peştunya Eyaleti'nin merkezi Peşaver'de doğdu.
Osmanlı tarihini okuyan Peşaveri'ye, Türklere duyduğu hayranlık ve sevgi nedeniyle kardeşleri "Türki Lala" yani "Türk Ağabey" diye hitap etti.
1. Dünya Savaşı başladığında Gelibolu Cephesi'nde savaşan ve üç kez yaralanan, Kurtuluş Savaşı'nda da önemli rol oynayan Peşaveri, İstanbul'un itilaf devletlerince işgal edilmesiyle burada gizlendi, İzmir'in işgalinden hemen sonra 25 Mayıs 1919'da Rauf Bey ile gizlice Bandırma'ya geldi.
Peşaveri, haziranda Amasya'ya geçerek, Kuva-yi Milliye'nin İngilizce yazışmalarında görev aldı, AA'nın kuruluş çalışmalarında bulundu.
AA'nın ilk çalışanı olarak kayıtlara geçen Peşaveri, ajansta çalıştığı süre boyunca özellikle Yunan ordusunun Anadolu'da yaptığı katliamların Avrupa kamuoyuna duyrulması için özel çaba sarf etti.
- Afganistan'a büyükelçi olarak atandı
Milli mücadelede büyük faydalar gösteren Peşaveri, TBMM adına Ağustos 1920'de Afganistan'a "Fevkalade Murahhas" unvanıyla ilk Türk büyükelçisi olarak atandı.
İngilizlerin takibinden kurtulmak için yaptığı 4,5 aylık zorlu yolculuk sonrası Kabil'e varabilen Peşaveri'ye burada Kral Emanullah Han tarafından büyük hüsnükabul gösterildi, kendisine saray tahsis edildi.
- Rauf Bey zannedilerek şehit edildi
Görevini 1922'de Fahreddin Paşa'ya devrettikten sonra İstanbul'a dönen Peşaveri, Rauf Orbay'ın maiyetinde hizmete başladı.
Peşaveri, 21 Mayıs 1925 gecesi Beşiktaş'tan Nişantaşı'ndaki evine dönerken meçhul 3 şahıs tarafından tabancayla vuruldu.
Bir ciğeri parçalanan ve bel kemiği zedelediğinden belden aşağısı felç olan Peşaveri, tüm çabalara rağmen 30 Haziran 1925'te hayata gözlerini yumdu ve Maçka Mezarlığı'na defnedildi.
Peşaveri'nin beyaz tenli olması ve sima olarak Rauf Orbay'a benzemesi, asıl hedefin Rauf Orbay olduğu iddiasını güçlendirdi.
Ölüm haberi Hindistan'da büyük bir üzüntüyle karşılanan Peşaverli Abdurrahman Bey'in ismi, okuduğu Aligarh Koleji'nde kaldığı yurt odasına verildi ve Ensari'nin davetlisi olarak 1933'te Hindistan'ı ziyaret eden Rauf Orbay tarafından aynı odaya bir kitabe konuldu.
Ayrıca Peşaver Üniversitesi'ne doğduğu şehir Peşaver'de okullararası spor müsabakaları için Rauf-Rahman Kupası adıyla bir kupa verildi.