Erzurum’da Şehir ve Medeniyet Konuşmaları
Şehir ve Kültür Araştırmaları Derneği (ŞEHİRDER)’ nin Şehir ve Medeniyet Konuşmaları etkinliğinin bu haftaki konuğu Erzurum Teknik Üniversitesi Öğretim Görevlisi Pouneh Abdollahıfard oldu.
Pouneh Abdollahıfard, Asya ve Avrupa edebiyatında derin izler bırakmış dünyaca ünlü şair Hâfız-ı Şirâzî’nin hayatını, sanatını ve edebiyat dünyasındaki tesirini anlattı.
Abdollahıfard, Hafız’In bilhassa İranlılar için çok önemli olduğunu dile getirdikten sonra açıklamalarına şöyle devam etti:
“Hâfız-ı Şirâzî ondördüncü yüzyılda yaşamış İran'lı şair. Şiraz'da doğmuştur. Farsçanın en büyük şairlerinden biri olduğu kabul edilir. İran tasavvuf şiirinin öncülüğünü yapmıştır. Şiirlerinde gerçeküstü öğeler de bulunur. Hafız-ı Şirazi, fikirlerindeki kuvvet, görüşlerindeki hususiyet ve edasındaki rindlik bakımından bütün şarkın en lirik şairlerinden biri sayılmış ve şöhreti gün geçtikçe doğuya ve batıya yayılmıştır. Kabri İran’ın Şiraz kentinde, şiirlerinde anlattığı gibi bahçelerin içerisindedir. İranlılara sorarsanız her evde mutlaka bulunması gereken 4 kitap var: “Kur’an, Hafız’ın Divan’ı, Sadi’nin Bostan ve Gülistan’ı ve Firdevsi’nin Şehnamesi”
Fars dili ve edebiyatının en büyük sanatçısı olarak kabul edilen Hafız ise, İranlıların kalbinde çok önemli bir yeri olan bir şair. İranlılar, buluşmalarda, dost meclislerinde, evlerde, pikniklerinde, kısaca bir araya geldikleri her yerde Hafız’ın gazellerini okumayı seviyor. Olağanüstü dil inceliği, lirik anlatım yeteneği ile yazılmış Hafız’ın gazelleri duyguları harekete geçirmeye yetiyor.
Hafız’dan etkilenen Alman şairi Goethe West-Östlicher Divan (Batı-Doğu Divanı) adlı eseri kaleme almış, Hafız'ı taklide çalışmış ve onun gibi gazeller yazıp, onun hakkında şöyle söylemiştir:
"Senin kafiyelerinde kendimi bulmak istiyorum ben, tekrarlamağı da hoş karşılayacağım.
Önce fikri, sonra kelimeleri bulacağım. Aynı sesi bir ikinci defa kullanmayacağım; kullandığım zaman da, müstesna bir manası olacak onun, tıpkı senin gibi yapacağım, ey herkesin takdirini kazanmış olan şair.”
Şairimiz Yahya Kemal Beyatlı ise Rind’lerin Ölümü şiirinde Hafız’dan bahseder. Ders arkadaşı olan Seyid Kasım Envar tarafından kitap haline getirilmiş Ahûy-i Vahşî adındaki mesnevisi ve Dîvanı, Hafız’ın onun en büyük eserleri sayılıyor. Farsçayı mükemmel bir ustalıkla kullanarak şiirlerinin başka dillere çevrilmesini bizzat kendisinin imkânsızlaştırdığı da söylenir.
Diğer birçok İranlı şair gibi, Hafız daha yaşarken şöhreti İran sınırlarını aşmış. Oysa O, hayatı boyunca kısa bir süre dışında Şiraz’dan dışarı hiç çıkmamış birisi. Öldüğünde de tüm ömrünü geçirdiği Şiraz’a gömülmek isteyen Hafız’ın dileği yerine getirilmiş. Halk arasında “Hafıziye” olarak bilinen ve şimdilerde türbe olan yere defnedilmiş.”
Programa İran İslam Cumhuriyeti Baş Konsolosu Rıza Kılıçarslan, İçişleri Bakanı Müşaviri Adnan Yazıcı, Erzurum Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Selami Keskin, İran İslam Cumhuriyeti Kültür Ataşesi, akademisyenler ve Hâfız meraklıları katıldı.
Kaynak: İHA
Abdollahıfard, Hafız’In bilhassa İranlılar için çok önemli olduğunu dile getirdikten sonra açıklamalarına şöyle devam etti:
“Hâfız-ı Şirâzî ondördüncü yüzyılda yaşamış İran'lı şair. Şiraz'da doğmuştur. Farsçanın en büyük şairlerinden biri olduğu kabul edilir. İran tasavvuf şiirinin öncülüğünü yapmıştır. Şiirlerinde gerçeküstü öğeler de bulunur. Hafız-ı Şirazi, fikirlerindeki kuvvet, görüşlerindeki hususiyet ve edasındaki rindlik bakımından bütün şarkın en lirik şairlerinden biri sayılmış ve şöhreti gün geçtikçe doğuya ve batıya yayılmıştır. Kabri İran’ın Şiraz kentinde, şiirlerinde anlattığı gibi bahçelerin içerisindedir. İranlılara sorarsanız her evde mutlaka bulunması gereken 4 kitap var: “Kur’an, Hafız’ın Divan’ı, Sadi’nin Bostan ve Gülistan’ı ve Firdevsi’nin Şehnamesi”
Fars dili ve edebiyatının en büyük sanatçısı olarak kabul edilen Hafız ise, İranlıların kalbinde çok önemli bir yeri olan bir şair. İranlılar, buluşmalarda, dost meclislerinde, evlerde, pikniklerinde, kısaca bir araya geldikleri her yerde Hafız’ın gazellerini okumayı seviyor. Olağanüstü dil inceliği, lirik anlatım yeteneği ile yazılmış Hafız’ın gazelleri duyguları harekete geçirmeye yetiyor.
Hafız’dan etkilenen Alman şairi Goethe West-Östlicher Divan (Batı-Doğu Divanı) adlı eseri kaleme almış, Hafız'ı taklide çalışmış ve onun gibi gazeller yazıp, onun hakkında şöyle söylemiştir:
"Senin kafiyelerinde kendimi bulmak istiyorum ben, tekrarlamağı da hoş karşılayacağım.
Önce fikri, sonra kelimeleri bulacağım. Aynı sesi bir ikinci defa kullanmayacağım; kullandığım zaman da, müstesna bir manası olacak onun, tıpkı senin gibi yapacağım, ey herkesin takdirini kazanmış olan şair.”
Şairimiz Yahya Kemal Beyatlı ise Rind’lerin Ölümü şiirinde Hafız’dan bahseder. Ders arkadaşı olan Seyid Kasım Envar tarafından kitap haline getirilmiş Ahûy-i Vahşî adındaki mesnevisi ve Dîvanı, Hafız’ın onun en büyük eserleri sayılıyor. Farsçayı mükemmel bir ustalıkla kullanarak şiirlerinin başka dillere çevrilmesini bizzat kendisinin imkânsızlaştırdığı da söylenir.
Diğer birçok İranlı şair gibi, Hafız daha yaşarken şöhreti İran sınırlarını aşmış. Oysa O, hayatı boyunca kısa bir süre dışında Şiraz’dan dışarı hiç çıkmamış birisi. Öldüğünde de tüm ömrünü geçirdiği Şiraz’a gömülmek isteyen Hafız’ın dileği yerine getirilmiş. Halk arasında “Hafıziye” olarak bilinen ve şimdilerde türbe olan yere defnedilmiş.”
Programa İran İslam Cumhuriyeti Baş Konsolosu Rıza Kılıçarslan, İçişleri Bakanı Müşaviri Adnan Yazıcı, Erzurum Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Selami Keskin, İran İslam Cumhuriyeti Kültür Ataşesi, akademisyenler ve Hâfız meraklıları katıldı.