Dünya Gıda Günü

TMMOB Gıda, Ziraat ve Kimya Mühendisleri Odası Adana şube başkanları dünya gıda gününde Aile Çiftçiliğinin özendirilmesini isteyerek, “Dünyayı besle, yeryüzünü önemse" çağrısında bulundu.

Dünya Gıda Günü

Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’nde Dünya Gıda Günü nedeniyle Gıda Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Şehmus Alparslan, Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Semih Karademir ve Kimya Mühendisleri Odası Güney Bölge Şube Başkanı Ali Çelik ortak bir basın toplantısı düzenledi.

Hazırlanan ortak metni okuyan Gıda Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Şehmus Alparslan, “Açlık, yoksulluk, yetersiz beslenme, obezite insanlık hala mutsuz” dedi.

Açlık, yetersiz beslenme, gıda güvencesi ve gıda güvenliği konularının dünya kamuoyunun gündeminde sürekli yer aldığını, açlık ve dengesiz beslenmenin ise dönem dönem gündemde yer aldığına dikkat çeken Alparslan, şöyle konuştu:
“Dünyanın geri bırakılmış coğrafyalarında açlık kronikleşmiş bir sorunsa; açlıktan insanlar ölmeye devam ediyorsa, bu, yeryüzünün ve bütün insanlığın en önemli sorunudur.

Verilere göre dünyada yaklaşık 900 milyon insan aç. Bu bir insanlık ayıbıdır. Dünyadaki açların yaklaşık yüzde 62'sinin Güney Asya ve Sahra Altı Afrikasında, yaklaşık yüzde 27'sinin ise Doğu ve Güneydoğu Asya'da yaşıyor olması bu çelişkiyi bütün netliği ile ortaya koymaktadır.

Bunun yanı sıra tarımsal üretim aynı zamanda ticari bir faaliyet olarak görülmekte, gıda güvencesi kadar önemli bir diğer husus olan gıda güvenliği yani gıdanın sağlıklı olma zorunluluğu ekonomik kaygılar öne alınarak göz ardı edilebilmektedir. Bu ve diğer bazı sorunların tartışmaya açılması amaçlanarak Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) bu yıl Dünya Gıda Günü kutlamalarının ana temasını "Aile Çiftçiliği”, kampanyanın sloganını ise “Dünyayı besle, yeryüzünü önemse" olarak belirlemiştir.

Bu tema çerçevesinde düzenlenecek olan etkinlikler ile çiftçi aileleri ve küçük ölçekli çiftçiliğe dikkat çekilerek, aile çiftçiliğinin sürdürülebilirlik ve kırsal kalkınmanın etkin bir parçası olduğunun gösterilmesi amaçlanmaktadır. Bilinmelidir ki; dünyada ve ülkemizde bu yaklaşımı temel alacak politikaların ortaya konulması, açlık ve yoksullukla mücadelede önemli bir adım olacaktır.”

AİLE ÇİFTÇİLİĞİ NEDİR?
Şehmus Asparslan, aile çiftçiliğinin, aile temelli tüm tarımsal faaliyetleri kapsadığını ve kırsal kalkınmanın birçok alanı ile bağlantılı olduğunu ifade ederek bu konuda da şu görüşlere yer verdi:
“Aile çiftçiliği, bir aile tarafından yönetilen ve gerçekleştirilen, kadınlar ve erkekler dahil olmak üzere, ağırlıklı olarak ailesel işgücüne dayalı tarım, ormancılık, balıkçılık, meracılık ve su ürünlerine yönelik üretim faaliyetlerini kapsamaktadır. Aile çiftçiliği hem gelişen, hem de gelişmekte olan ülkelerde gıda üretimi sektöründe tarımın en etkin unsurlarından biridir.

Ulusal düzeyde aile çiftçiliğinin başarılı bir şekilde geliştirilmesi, tarımsal ve ekolojik koşullar ve bölgesel özellikler; çevre politikaları; pazarlara erişim; arazi ve doğal kaynaklara erişim; teknoloji ve yayım hizmetlerine erişim; finansman olanaklarına erişim; demografik, ekonomik ve sosyo-kültürel koşullar; uzmanlık alanlarında eğitim olanaklarına erişim gibi çeşitli faktörlere bağlıdır.

Tarım ve gıda ile ilgili hususlar uluslar arası ilişkilerde gittikçe daha stratejik bir hale gelmektedir. Gıda ve suyun gelecekte ülkelerin dünya üzerindeki önemini belirleyeceğini öngörülmektedir.

Türkiye gibi tarımsal potansiyeli yüksek bir ülkede üretimin bu gerçeğin göz önünde bulundurularak planlanması, güvenli gıda arzının ve bunun sürdürülebilirliğinin sağlanması için oldukça önemlidir.

Ülkemizde uygulanan gıda ve tarım politikaları, açlık ve yoksulluğu ortadan kaldırmada yetersiz kalmıştır. Üretim yetersizliği ithalat ile kapatılmaya çalışılmış, ancak bu seçenek sektörde bir rahatlama sağlamadığı gibi gıda fiyatlarındaki artışı da durduramamıştır. 2014 yılında gıda fiyatlarının ortalama enflasyonun üzerinde, %15,19 olarak gerçekleşmesi uygulanan politikaların yanlışlığını bir kez daha ortaya koymaktadır.

Tüketicinin gıdaya erişimi giderek zorlaşırken, gıda güvenilirliğini tehdit eden uygulamalar ve ilgili meslek örgütleri, kurum ve kuruluşların görüşü alınmadan yapılan hukuki düzenlemeler yaşanan sıkıntıları daha da artırmaktadır.

Tarladan çatala kadar tüm aşamalarda gıda güvenliğinin, gıda güvencesinin sağlanması ile halkın hem ucuz gıdaya hem de sağlıklı gıdaya ulaşabilmesi sağlanmalıdır. Güvenli, yeterli ve sürdürülebilir gıda arzı bir insanlık hakkıdır.

Unutulmamalıdır ki; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde de belirtildiği gibi insanların temel gereksinimi olan gıdanın eşit ve adil dağıtılmadığı bir dünya güvenli değildir.

Açlığın ve yetersiz beslenmenin gündemde olmadığı, güvenli gıdalar tüketebildiğimiz bir dünya ve Türkiye için başta politika oluşturucular ve yöneticiler olmak üzere, hep birlikte çaba sarf etmek bir görev olarak değerlendirilmelidir.”
Kaynak: İHA