Tbb Hazırladığı Yeni Hsyk Modelini Kamuoyu İle Paylaştı

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyizoğlu, TBB tarafından önerilen yeni HSYK modeline ilişkin, “HSYK mutlaka bölünmeli, Yüksek Hakimler Kurulu ve Yüksek Savcılar Kurulu olarak ikiye ayrılmalıdır.

Tbb Hazırladığı Yeni Hsyk Modelini Kamuoyu İle Paylaştı
Savcının ve hakimin bloklaştığı bir yerde savunmanın etkinliğinden söz edilemez. İddia eden karar da vermeye başlar” dedi.


TBB Başkanı Feyizoğlu ve Yönetim Kurulu üyeleri tarafından Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nda (HSYK) değişiklik öngören kanun teklifi ve Türkiye Barolar Birliği tarafından önerilen yeni HSYK modeline ilişkin bir basın toplantısı düzenlendi.

Türkiye’nin cayır cayır adalet gündemi ile yandığını ifade eden Feyzioğlu, “Adalet için etkin, bağımsız, tarafsız ve adil yargılama yapacak bir sistemi kurmak zorundayız. Yaşamakta olduğumuz devlet krizinden yurttaşlarımız, milletimiz, ülkemiz, devletimiz ve çocuklarımız için çıkarmakla yükümlü olduğumuz fırsat işte budur. Gelin el ele verelim ve çözüm üretelim. Yolsuzluklarla mücadele kuşkusuz son derece önemlidir. Yolsuzluk soruşturmalarının engellendiği algısı hukuk sistemimize büyük zarar vermekte” dedi

Türkiye Barolar Birliği’nin önereceği yeni HSYK modelinin Abdullah Öcalan’ın affına ilişkin olmadığını belirten Feyzioğlu, şunları kaydetti:
“Önereceklerimizin Öcalan’ın affına ilişkin en ufak bir ilgisi yoktur. Daha önce önerdiklerimiz gibi sabit pencereden de okunmamasını veya değerlendirilmemesini de özellikle rica ediyorum. Geçen seferde yoktu, bu seferde de yok. Anlamak, dinlemek isteyen herkese de anlatmaya hazırız.”
HSYK Kanunu değişikliğinin yarattığı yeni bir kriz ve büyük bir gerginlik ortamı geçirdiklerini söyleyen Feyzioğlu, “Ülkenin bu en önemli meselesi konusunda yine bir uzlaşı ve diyalog ortamı oluşmadı. Bu yaşadıklarımızın toplumu rahata, huzura ve bütün bunları sağlayacak hukuki güvenlik hakkına yaklaştırmadığı ortadadır” ifadesini kullandı.

“HSYK’YI DÜZENLEMEYE YÖNELİK KANUN TEKLİFİ YARGI BAĞIMSIZLIĞINA AYKIRIDIR”
Feyzioğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“İktidar partisi mensubu bir kısım milletvekilinin teklifiyle Meclis’e gelen ve hükümet tarafından desteklenen HSYK’yı düzenlemeye yönelik kanun teklifi yargı bağımsızlığına aykırıdır. Bu konuda TBB olarak Meclis komisyonlarına katıldık ve ayrıntılı raporumuzu sunduk. Bu teklife yargı bağımsızlığını sağlamaya yönelik evrensel ilkeleri esas alarak karşı çıkışımız, bu gün HSYK’nın yapısını savunduğumuz ve HSYK’nın Türkiye’de yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını sağladığını düşündüğümüz anlamına asla gelmemelidir.”
Değişiklik teklifinin yanlış ve birçok bakımdan anayasaya aykırı olduğunu belirten Feyzioğlu, “Ülkenin ve yurttaşlarımızın üstün menfaatine olacak yapıcı bir tartışma ortamının sağlanması açısından geri çekilmesi gereklidir. Bu teklife karşı çıkarken, mevcut HSYK’nın yapısını savunur, devamını ister bir pozisyon almak ise asla savunulamaz. Daha dün, 12 Eylül 2010 referandumu öncesinde HSYK’nın o zaman önerilen yapısına karşı çıkanların bugünkü değişiklik teklifi karşısında bu yapıyı savunur algısı yaratmaları doğru değildir” şeklinde konuştu.

“ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ KONUSUNDA UZLAŞMALARI TEK ÇAREDİR”
Mevcut HSYK’nın üye yapısı, bağımsızlık ve tarafsızlığı sağlamaya çok uzak olduğunu ifade eden Feyzioğlu, şunları söyledi:
“Öyleyse bütün siyasi partiler, TBB ve ilgili sivil toplum örgütlerinin kısa sürede bir araya gelerek HSYK’nın yapısını ve işleyiş düzenini, yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını sağlayacak şekilde değiştirecek bir anayasa değişikliği konusunda uzlaşmaları tek çaredir. Tabiri caizse ‘onun değil benim olsun’ yaklaşımından vazgeçilerek yargının ‘milletin yargısı’ olduğu artık görülmelidir.”

“HSYK MUTLAKA BÖLÜNMELİ”
TBB Başkanı Feyzioğlu, yeni HSYK modeline ilişkin şunları söyledi:
“HSYK mutlaka bölünmeli, Yüksek Hakimler Kurulu ve Yüksek Savcılar Kurulu olarak ikiye ayrılmalıdır. Savcının ve hakimin bloklaştığı bir yerde savunmanın etkinliğinden söz edilemez. İddia eden karar da vermeye başlar. Bu sebeple iddia edeni ve karar vereni en üste koruyacak, özlük haklarını belirleyecek olan kurumların ikiye ayrılması savcıların Yüksek Savcılar Kurulu’nda, hakimlerin de Hakimler Yüksek Kurulu’nda ele alınması bir zorunluluktur. Kurullarda görev yapacak yüksek yargı kaynaklı üyelerin, bu yargı organlarının kendi yargı üyeleri arasından seçilmeleri esas olmalıdır. Yüksek yargıya ek olarak seçimler bugünkü sistemin aksine seçmenin hür iradesini gerçekleştirecek şekilde düzenlenmelidir. İlk derece ve istinaf derecesinde görev yapan ve belli bir kıdeme sahip olan hâkimlerin Yüksek Hâkimler Kurulu’na, ilk derece, istinaf derecesinde ve temyiz mahkemelerinde görev yapan savcıların da Yüksek Savcılar Kurulu’na üye seçilmeleri kabul edilmelidir. Yüksek Yargı Kurulları’na seçilenlerin görev sürelerini doldurduktan sonra Türkiye’nin diledikleri bir ilinde görev yapmaları anayasal güvenceye bağlanmalıdır. Genel Kurul’un yapısı itibariyle yürütme organına bağlı çalışan Türkiye Adalet Akademisi, yüksek kurullara üye seçmemelidir. Ayrıca da akademinin hâkim ve savcı adaylarının tarafsız ve bağımsız eğitimini sağlayacak yapıya kavuşturulması ve çoğulculuk ilkesi gözetilerek değiştirilmesi zorunludur. Yargı erkinin demokratik sistem içinde hesap verebilirliğinin sağlanması ve demokratik meşruiyetinin pekiştirilmesi açısından hâkim ve savcı kadrosunda olmayan belli sayıdaki üyenin TBMM tarafından ‘nitelikli çoğunlukla’ seçilmesi sağlanmalıdır. Bu çoğunluk oranı 2/3 olmalıdır. Cumhurbaşkanı tarafından üye atanması terk edilmeli ya da her iki kurula birer üye atanması ile sınırlandırılmalıdır. Türkiye Barolar Birliği Genel Kurulu’nun Yüksek Hâkimler Kurulu’na ve Yüksek Savcılar Kurulu’na belli sayıda üye seçmesi mutlaka sağlanmalıdır. Adalet Bakanının ve bakanlık müsteşarının doğal üyelik pozisyonuna son verilmelidir. Görev süresi biten kurul üyelerinin bir daha atanması mümkün olmamalıdır. Kurulun içyapısı ve çalışma düzeni anayasal güvence altına alınmalıdır. Yargı Yüksek Kurulları’nın kararlarına karşı hukuk devletinin gereği olarak idari yargı yolu açık olmalıdır.”
Feyzioğlu, yeni HSYK modelini ise şöyle sundu:
“YÜKSEK HAKİMLER KURULU
Başkan (Yargıtay Başkanı)
Yargıtay Genel Kurulu'nun mensubu olan hakimler arasından seçtiği 3 üye
Danıştay Genel Kurulu'nun mensubu olan hakimler arasından seçtiği 2 üye
Cumhurbaşkanının doğrudan atadığı 1 üye
TBMM'nin 2/3 nitelikli çoğunlukla doğrudan seçtiği 3 üye
İlk derece mahkemelerinde, bölge adliye mahkemelerinde, bölge idare mahkemelerinde, istinaf mahkemelerine, yüksek mahkemelerin tetkik hakimliklerinde görev yapan hakimlerin kendi aralarından seçtikleri 4 üye
Türkiye Barolar Birliği Genel Kurulu'nca avukatlar arasından seçilen 2 üye
Yargıtay Genel Kurulu'nun Yargıtay Başsavcılığı’nda görevli savcılar arasından seçtiği 1 üye.

YÜKSEK SAVCILAR KURULU
Başkan (Yargıtay Başsavcısı)
Yargıtay Genel Kurulu'nun Yargıtay Başsavcılığı’nda görev yapan savcılar arasından seçtiği 2 üye, mensubu olan hakimler arasından seçtiği 1 üye
Danıştay Genel Kurulu'nun Danıştay Başsavcılığı’nda görev yapan savcılar arasından seçtiği 1 üye
İlk derecede görev yapan savcıların kendi aralarından seçtiği 3 üye
TBMM'nin seçtiği 1 üye
Cumhurbaşkanının atadığı 1 üye
Türkiye Barolar Birliği Genel Kurulu'nun avukatlar arasından seçtiği 1 üye"

“ÇÖZÜM KUŞKUSUZ İLKER BAŞBUĞ VE KUVVET KOMUTANLARININ YÜCE DİVAN”DA YARGILANMASIDIR”
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile kuvvet komutanlarının yeniden yargılanmasına yönelik yasa teklifinin sorulması üzerine Feyzioğlu, şunları söyledi:
"Yeniden yargılanmada siyasetin tartışmasını sağlamaya başladık. Bu işlerin doğru istikamette yürümeye başlayabileceği konusunda önemli bir işarettir. Yeniden yargılama formülü üzerindeki çalışma sürüyor. Anayasa’nın 148. maddesinde sayılı bir kişinin özel görevli bir mahkemenin savcısı tarafından tutuklamaya sevk edilmesi bir mesajdır. Sırada, 148. maddede yazan herkes vardır. Cumhurbaşkanından, başbakandan bakanlara ve yüksek yargı başkanlarına kadar gider. Anayasa 148'de Yargıtay Başsavcısı'nın dava açacağı ve Yüce Divan'ın yargılama yapacağıdır. Buradan sapan birilerinin işine öyle geldiği için bunu görmezden gelip, özel güvenlik mahkemede yargılama yapanlar sisteme büyük zarar verdiler. Çözümü kuşkusuz İlker Başbuğ ve kuvvet komutanlarının Yüce Divan’da yargılanmasıdır. Yüce Divan görevleri sırasında kendilerine verilen yetkileri kötüye kullanarak rüşvet alan, teşebbüs eden, darbeye teşebbüs eden kim olursa yargılamakla görevlidir. Şu halde Başbuğ ve kuvvet komutanlarının Yüce Divan’da yargılanması gerektiği her türlü anlamlı tartışmadan uzaktır. İzin şartı devam etmekte olan bütün davalar için de uygulanır denmesi gerekiyor. Bu dendiği takdirde izin verilmediğinde Yargıtay'ın bozma kararı vermesi gerekir. Ama bu haliyle yeterli olmayabilir. Yargıtay'ın takdiridir ama yeterli olmayabilir. Yine bir geçici maddeye ihtiyaç var."
Kaynak: İHA