Başbakan Yardımcısı Bozdağ Açıklaması

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, AB Adalet Divanının bir Türk vatandaşının vize konusunda başvurusunu reddetmesiyle ilgili "Adalet Divanı adalet dağıtmalı. Benim şahsi görüşüm bu karar AB hukukuna uygun bir karar değildir. Günün tartışmalarından, siyasal bir takım bölgelerden etkilenmiş bir karar olduğu çok açıktır" dedi.

Bozdağ, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığında düzenlenen Sivil Toplum Kuruluşları Kapasite Geliştirme ve Eğitim Programı'nın ikincisinin açılışına katıldı.

Sivil toplum örgütlerini, demokratik hayatın olmazsa olmazları olarak tanımlayan Bozdağ, "Eğer bir ülkede sivil toplum örgütleri varsa ve bunlar özgür bir şekilde faaliyetlerini gösterebiliyorlar, anayasalar ve yasalar bunların bütün teminat altına almışsa ve rahat bir şekilde çalışıyorlarsa orada demokrasinin işleyişi de hukukun işleyişi de sağlıklı olur" değerlendirmesinde bulundu.

Yurt dışında 6,5 milyona yakın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının yaşadığını, bu vatandaşların oluşturduğu sivil toplum kuruluşu sayısının, yaklaşık 5 bini bulduğunu belirten Bozdağ, şöyle devam etti:

"Bu büyük bir güç büyük, bir imkandır, büyük bir kuvvettir. Bu sadece vatandaşlarımızın sayısı. Bir de akraba topluluklarımız var, gönül coğrafyamızdan giden insanlar var. Bunun dışında başkaca farklı insanlardan, ülkelerden, yapılardan insanlarla kurulmuş ortak sivil toplum kuruluşları var. Onları da koyduğunuz zaman Türkiye'nin bu anlamada büyük bir güce sahip olduğu da ortadadır. Yurt dışında kurulan sivil toplum kuruluşları bulundukları ülkelerdeki sorunların çözümünde etkin olarak görev almaları lazım. Sivil toplum kuruluşları bulundukları ülkelerde çocuklarını, torunlarını kurtarmak ve onlara daha iyi bir gelecek hazırlama mücadelelerini vermeleri lazım."

-"Türkiye Cumhuriyeti üst kimliğinde bir araya gelinmeli"

Bozdağ, Türkiye'deki siyasal bölünmüşlüklerin, Avrupa'da ve dünyadaki başka bir yerdeki iz düşümü şeklindeki yapılanmaların vatandaşların daha fazla ayrışmasına neden olduğuna dikkati çekerek, ırkçılığa, İslamafobi'ye karşı mücadele etmek ve eğitimde yaşanan sorunları ortadan kaldırmak için iş birliğine ihtiyaç olduğunu söyledi.

"Bir biriyle rekabet eden bir sivil toplum kuruluşu anlayışına değil,bir birini hasım gören bir sivil toplum kuruluşu değil bir birini kardeş gören, her sorunun karşısında omuz omuza vermeyi, el ele tutmayı, kucaklaşmayı prensip edinen bir STK anlayışına geçmemiz lazım. Buna geçmeyi başaramazsak, eskilerin bölünmüşlükleriyle biz kendi evlatlarımıza aynı kötülüğü, aynı yanlışlığı yapmış oluruz" diye konuşan Bozdağ, kendi içinde ayrışılması halinde kaybedenin Türkiye, kazananın ise her zaman başkaları olacağını vurguladı.

Yurt dışında yaşayan Türklerin ayrılıkları bir kenara koyarak, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı üst kimliği altında bir araya gelip, birlikte mücadele etmenin yollarının araması gerektiğini vurgulayan Bozdağ, yurt dışındaki vatandaşların sadece Türklerin olduğu STK'larda değil bulundukları ülkelerdeki diğer STK'larda da görev almasının önemine değindi.

-"Siyasal katılıma öncelik verilmeli"

Bozdağ, yurt dışındaki vatandaşların siyasal hayatta da etkin olmasının önemli olduğunu ifade ederek, siyasal katılımda etkin olunması halinde o ülkelerde yönetime talip olanların Türk toplumunun sonuçlar üzerindeki etkisini fark edebileceğini kaydetti.

Almanya'daki seçimlerde 11 Türk'ün milletvekili seçilmesinin bu anlamda büyük bir başarı olduğunu vurgulayan Bozdağ, "Seçilenleri tebrik ediyorum. Eminim ki bu başarılar başka yerlerde de daha fazlasıyla tekrar edilebilir. Çünkü potansiyel buna müsait. Siyasal katılıma öncelik verilmesini bir kez daha belirtmek isterim" dedi.

-İstanbul Türkçesi ve Hannover Almancası

Yurt dışındaki vatandaşların entegrasyon konusunda bir sıkıntısının olmadığını, Türk toplumunun bulunduğu ülkeye en çabuk uyum sağlayan toplumların başında geldiğini ifade eden Bozdağ, entegrasyon kelimesinin olumsuz bir anlam içerdiğini bunu kabul etmediklerini, bunun yerine eşit katılımın söz konusu olması gerektiğini savundu.

Eşit katılım konusunda vatandaşlara büyük sorumluluk düştüğünü, Türklerin bulundukları ülkelerin dillerini o ülkedekiler kadar güzel konuşmasının önemli olduğunu belirten Bozdağ, şöyle konuştu:

"Bunu yaparken kendi dilimizi de unutmayalım. Dilimizi İstanbul Türkçesi kadar güzel konuşup yazmayı başarmalıyız. Bunu yapamazsak cebimizdeki bir hazineyi çöpe atarken, diğeri cebimize koyuyoruz. iki dil zenginliktir. İki dilinde çok güzel konuşulması lazım. Türkçe'yi İstanbul Türkçesi gibi konuşurken, Almanca'yı da Hannover Almancası gibi konuşmalıyız. Dilimizi gibi dinimizi de çocuklarımıza öğretmeliyiz. Dinimizi iyi öğretirsek İslamafobi'ye karşı daha etkin mücadele etmiş oluruz."

-AB Adalet Divanının vize kararı

AB Adalet Divanının vize konusunda geçtiğimiz günlerde verdiği red kararına da değinen Bozdağ, "Daha önce aynı konu üzerinde açılmış 54 davada, davanın kabulü yönünde karar verirken, değişen hiçbir şey yokken davanın reddi yönünde karar verilmesi üzücü. Adalet Divanı adalet dağıtmalı. Benim şahsi görüşüm bu karar ABi hukukuna uygun bir karar değildir. Günün tartışmalarından, siyasal bir takım bölgelerden etkilenmiş bir karar olduğu çok açıktır" dedi.

-"Grup iç yönetmeliğinin gereği yapılmalı"

Başbakan Yardımcısı Bozdağ, toplantının çıkışında basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Bir basın mensubunun, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in partilerin grup toplantılarına, partililerin alınmasına belli bir düzenleme getirilebileceğine yönelik açıklamalarının hatırlatılması üzerine Bozdağ, siyasi partilerin grup toplantılarının süresinin ve kimlerin katılacağının partilerin grup iç yönetmeliğiyle belirlendiğini belirtti.

Son dönemde siyasi partilerin grup toplantısına çok sayıda vatandaşın katıldığını, bu katılımın da zaman zaman çalışmaları zorlaştırdığını ifade eden Bozdağ, "Siyasi partilerin grup iç yönetmeliği hükümlerini yeteri kadar uygulamamaktadırlar. Umarım Meclis Başkanımızın bu çağrısından sonra siyasi partiler kendi grup iç yönetmeliğinin gereğine göre hareket ederler ve daha sağlıklı bir ortamda çalışma imkanı olur" dedi.

Kaynak: AA