Hopa Olayları Davası
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Hopa mitingi öncesi ve sonrasında yaşanan olaylara ilişkin davaya devam edildi.
Hopa Asliye Ceza Mahkemesinde görülen davanın bugün yapılan altıncı duruşmasına, tutuksuz yargılanan 20 sanık ile sanık avukatları Oya Meriç Eyüpoğlu, Çetin Tekdoğan katıldı.
Bazı sanık yakınları da duruşmayı izledi.
Mahkemece savunması alınan sanıklardan Ali Şükrü Kibar, 31 Mayıs 2011'de, HES'ler ve ÇAYKUR'un özelleştirilmek istenmesini protesto için yapılacak eyleme katılmak amacıyla Hopa meydanına geldiğini belirterek, şunları söyledi:
"Meydana geldiğimde Metin Lokumcu'nun öldüğünü duydum. Her taraf gaz bombasıyla kaplıydı. Ağlayan, sinir krizi geçiren insanlar vardı. Polis tarafından yapılan saldırıya ben de maruz kaldım. Hastaneye giderken karmaşanın içerisinde kaldım. Hastaneye gittiğimde ise Başbakan Erdoğan'ın korumasının yaralandığını ve hastaneye getirildiğini gördüm. Başka bir koruma silah çekerek havaya ateş etti, ağza alınmayacak sözler söyledi.
Biz de orada bulunan arkadaşlarımla olaya sözlü tepki verdik. Bunun dışında hiçbir davranışım olmadı. Beraatımı istiyorum."
Sanıklardan Tanju Aksu ise suçlu olmadığını savunarak, "Derelerin korunması ve ÇAYKUR'un özelleştirilmek istenmesiyle ilgili eylem yapılacağını biliyordum. Meydana geldiğimde herkes horon oynuyordu ve ben de horona katıldım .Slogan da attık ama attığım sloganlar derelerin korunması ve çayın özelleştirilmesi ile ilgiliydi. Horon bitmek üzereyken gaz bombası atıldı. Çevik kuvvetin saldırdığı sırada esnaf, vatandaş zarar gördü. Çevik kuvvet yaşlı genç demeden herkesi copladı. Çevik kuvvetten kaçarken sahilde, iddianamede yer alan çöp konteynerinin olduğu yöne gittim. Konteynerle yolu trafiğe kapatmadığım gibi tesadüfen orada bulundum. Suçsuzum" diye konuştu.
Aksu olayın üzerinden yaklaşık 3 yıl geçtiğini vurgulayarak, "Olaydan sonra askere gittim ve 3 ay önce geldim. Netleştiremediğim, unuttuğum şeyler olabilir. Şırnak'ta askerlik yaptığım için psikolojik olarak yıprandım" şeklinde konuştu.
Sanık Doğan Yıldız ise hiçbir etkinlikten haberi olmadığını vurgulayarak, şunları söyledi:
"Meydandaki horonu seyrediyordum. Birden polis gaz bombası atılınca panikle kaçmaya başladım. Şaşkınlıkla herkes bir yöne kaçıyordu. İşhanının içine kaçtım. Polis burayada biber gazı atınca nefes almakta zorlandım ve dışarı kaçtım. Bu sırada biber gazından etkilenmemek için bir bez parçası ile ağzımı kapattım. Biber gazının etkisi ile iş hanından çıkarken bir iki taş atmış olabilirim. Sahile doğru gitmek istedim ama jandarma yolu kapattığı için hastane tarafına gittim. Hastane yolunda ilerlerken arkadan 100-150 kez silah sesi geldi. Bu sırada Metin Lokumcu'nun da öldüğü söylenince hastaneye gittim. Polisin düştüğünü görmedim, konvoyun geçişini görmedim. Üzerime atılı hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum."
Yıldız'ın savunmasının ardından duruşmaya 20 dakika ara verildi.
Sanık yıldız, aranın ardından avukat Oya Meriç Eyüpoğlu'nun hazırlık aşamasında herhangi bir beyanda bulunup bulunmadığı yönündeki sorusuna şöyle cevap verdi:
"Olaydan iki gün sonra karakola götürüldüm. Karakolda 10 dakika kaldım. Sözlü olarak beyanda bulunduktan sonra bir kağıt getirdiler ve ben de imzaladım. Çünkü korku ve panik halindeydim ilk defa başıma böyle bir şey geliyordu. Hemen imzalayıp karakoldan çıkmak istedim."
Sanık Süleyman Ustabaş da olaylar çıktıktan sonra meydana gittiğini ifade ederek, olaylarla hiçbir ilgisinin bulunmadığını öne sürdü.
Sanık avukatı Eyüpoğlu, sanık Doğan Yıldız'ın ifadesinin ne soruşturma ne de kovuşturma sürecindeki dosyada rastlanılmadığını kaydederek, şunları söyledi:
"Kolluk fezlekesinde Doğan Yıldız'a ait atıf dışında hiçbir şeye rastlamadık. Sanık Yıldız'a ait atıfta "30 Mayıs 2011 günlü ifadesinde" denilmektedir ama olay zaten 31 Mayıs 2011 tarihinde gerçekleşmiştir. 4 gün gözaltı sonrasında serbest bırakılanların hiçbir beyanı yoktur. Beyanı bulunanlar avukat aracılığı ile beyanda bulunmuştur. Hazırlık aşamasında müvekillerin bazıları aleyhinde özel olarak delil yaratılmaya çalışılmıştır. Bu durum fezlekede kullanılarak tutuklanmalarına zemin hazırlamıştır."
Sanıkların fotoğraf ve görüntüler konusunda samimi itiraflarda bulunduğunu vurgulayan Eyüpoğlu, şunları kaydetti:
"Fotoğraf ve görüntülerin bir çoğunun teşhise müsait olmadığı görülmüştür. Ayrıca görüntü ve fotoğraflar hukuka aykırı elde edilen delillerdir. Video görüntülerinde mekan zaman bakımında ciddi tutarsızlıklar vardır. 31 Mayıs akşamı sanık Ali Aksu gözaltına alınmış, Aksu 1 Haziran'da Metin Lokumcu'nun cezanesinde slogan atmakla suçlanmıştır. Delil toplama sadece aleyhe delil toplama olarak yapılmış, lehte deliller dosyaya eklenmemiştir. İddianame hukuksal dayaktan yoksun olmakla birlikte polis fezlekesinin aynen kopyasıdır. Fezlekenin hataları dahi aynen iddianameye aktarılmıştır. Bu da yargılamada maddi gerçeğe ulaşmayı güçleştirmektedir."
-"Ben otopark bekçisi miyim?"-
Avukat Eyüpoğlu'nun konuştuğu sırada mübaşirin hatalı araç parkı yapıldığı yönünde iki kez uyarı yapması üzerine hakim Pına Çağşur, "Duruşmada ciddi olalım. Karşılıklı nezaketi bozmayalım. Bir daha da plaka almayalım. Ben otopark bekçisi miyim? dedi.
Mahkeme, savunmaların ardından üç sanığın talimat yanıtının beklenmesine, şikayetçilerin mağduriyetlerinin tespitine, bir gazetede yayımlanan olaylara ilişkin fotoğrafların orjinallerinin istenmesine karar vererek, duruşmayı 21 Şubat 2014 tarihine erteledi.
Kaynak: AA
Bazı sanık yakınları da duruşmayı izledi.
Mahkemece savunması alınan sanıklardan Ali Şükrü Kibar, 31 Mayıs 2011'de, HES'ler ve ÇAYKUR'un özelleştirilmek istenmesini protesto için yapılacak eyleme katılmak amacıyla Hopa meydanına geldiğini belirterek, şunları söyledi:
"Meydana geldiğimde Metin Lokumcu'nun öldüğünü duydum. Her taraf gaz bombasıyla kaplıydı. Ağlayan, sinir krizi geçiren insanlar vardı. Polis tarafından yapılan saldırıya ben de maruz kaldım. Hastaneye giderken karmaşanın içerisinde kaldım. Hastaneye gittiğimde ise Başbakan Erdoğan'ın korumasının yaralandığını ve hastaneye getirildiğini gördüm. Başka bir koruma silah çekerek havaya ateş etti, ağza alınmayacak sözler söyledi.
Biz de orada bulunan arkadaşlarımla olaya sözlü tepki verdik. Bunun dışında hiçbir davranışım olmadı. Beraatımı istiyorum."
Sanıklardan Tanju Aksu ise suçlu olmadığını savunarak, "Derelerin korunması ve ÇAYKUR'un özelleştirilmek istenmesiyle ilgili eylem yapılacağını biliyordum. Meydana geldiğimde herkes horon oynuyordu ve ben de horona katıldım .Slogan da attık ama attığım sloganlar derelerin korunması ve çayın özelleştirilmesi ile ilgiliydi. Horon bitmek üzereyken gaz bombası atıldı. Çevik kuvvetin saldırdığı sırada esnaf, vatandaş zarar gördü. Çevik kuvvet yaşlı genç demeden herkesi copladı. Çevik kuvvetten kaçarken sahilde, iddianamede yer alan çöp konteynerinin olduğu yöne gittim. Konteynerle yolu trafiğe kapatmadığım gibi tesadüfen orada bulundum. Suçsuzum" diye konuştu.
Aksu olayın üzerinden yaklaşık 3 yıl geçtiğini vurgulayarak, "Olaydan sonra askere gittim ve 3 ay önce geldim. Netleştiremediğim, unuttuğum şeyler olabilir. Şırnak'ta askerlik yaptığım için psikolojik olarak yıprandım" şeklinde konuştu.
Sanık Doğan Yıldız ise hiçbir etkinlikten haberi olmadığını vurgulayarak, şunları söyledi:
"Meydandaki horonu seyrediyordum. Birden polis gaz bombası atılınca panikle kaçmaya başladım. Şaşkınlıkla herkes bir yöne kaçıyordu. İşhanının içine kaçtım. Polis burayada biber gazı atınca nefes almakta zorlandım ve dışarı kaçtım. Bu sırada biber gazından etkilenmemek için bir bez parçası ile ağzımı kapattım. Biber gazının etkisi ile iş hanından çıkarken bir iki taş atmış olabilirim. Sahile doğru gitmek istedim ama jandarma yolu kapattığı için hastane tarafına gittim. Hastane yolunda ilerlerken arkadan 100-150 kez silah sesi geldi. Bu sırada Metin Lokumcu'nun da öldüğü söylenince hastaneye gittim. Polisin düştüğünü görmedim, konvoyun geçişini görmedim. Üzerime atılı hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum."
Yıldız'ın savunmasının ardından duruşmaya 20 dakika ara verildi.
Sanık yıldız, aranın ardından avukat Oya Meriç Eyüpoğlu'nun hazırlık aşamasında herhangi bir beyanda bulunup bulunmadığı yönündeki sorusuna şöyle cevap verdi:
"Olaydan iki gün sonra karakola götürüldüm. Karakolda 10 dakika kaldım. Sözlü olarak beyanda bulunduktan sonra bir kağıt getirdiler ve ben de imzaladım. Çünkü korku ve panik halindeydim ilk defa başıma böyle bir şey geliyordu. Hemen imzalayıp karakoldan çıkmak istedim."
Sanık Süleyman Ustabaş da olaylar çıktıktan sonra meydana gittiğini ifade ederek, olaylarla hiçbir ilgisinin bulunmadığını öne sürdü.
Sanık avukatı Eyüpoğlu, sanık Doğan Yıldız'ın ifadesinin ne soruşturma ne de kovuşturma sürecindeki dosyada rastlanılmadığını kaydederek, şunları söyledi:
"Kolluk fezlekesinde Doğan Yıldız'a ait atıf dışında hiçbir şeye rastlamadık. Sanık Yıldız'a ait atıfta "30 Mayıs 2011 günlü ifadesinde" denilmektedir ama olay zaten 31 Mayıs 2011 tarihinde gerçekleşmiştir. 4 gün gözaltı sonrasında serbest bırakılanların hiçbir beyanı yoktur. Beyanı bulunanlar avukat aracılığı ile beyanda bulunmuştur. Hazırlık aşamasında müvekillerin bazıları aleyhinde özel olarak delil yaratılmaya çalışılmıştır. Bu durum fezlekede kullanılarak tutuklanmalarına zemin hazırlamıştır."
Sanıkların fotoğraf ve görüntüler konusunda samimi itiraflarda bulunduğunu vurgulayan Eyüpoğlu, şunları kaydetti:
"Fotoğraf ve görüntülerin bir çoğunun teşhise müsait olmadığı görülmüştür. Ayrıca görüntü ve fotoğraflar hukuka aykırı elde edilen delillerdir. Video görüntülerinde mekan zaman bakımında ciddi tutarsızlıklar vardır. 31 Mayıs akşamı sanık Ali Aksu gözaltına alınmış, Aksu 1 Haziran'da Metin Lokumcu'nun cezanesinde slogan atmakla suçlanmıştır. Delil toplama sadece aleyhe delil toplama olarak yapılmış, lehte deliller dosyaya eklenmemiştir. İddianame hukuksal dayaktan yoksun olmakla birlikte polis fezlekesinin aynen kopyasıdır. Fezlekenin hataları dahi aynen iddianameye aktarılmıştır. Bu da yargılamada maddi gerçeğe ulaşmayı güçleştirmektedir."
-"Ben otopark bekçisi miyim?"-
Avukat Eyüpoğlu'nun konuştuğu sırada mübaşirin hatalı araç parkı yapıldığı yönünde iki kez uyarı yapması üzerine hakim Pına Çağşur, "Duruşmada ciddi olalım. Karşılıklı nezaketi bozmayalım. Bir daha da plaka almayalım. Ben otopark bekçisi miyim? dedi.
Mahkeme, savunmaların ardından üç sanığın talimat yanıtının beklenmesine, şikayetçilerin mağduriyetlerinin tespitine, bir gazetede yayımlanan olaylara ilişkin fotoğrafların orjinallerinin istenmesine karar vererek, duruşmayı 21 Şubat 2014 tarihine erteledi.