Mağdurların Anlatımıyla 28 Şubat
MALATYA - YETER ERDİNE - Malatya'da 28 Şubat sürecinde işten atılan ve 2006 yılında sicil affıyla yeniden görevlerine dönen iki kadın öğretmen, o dönem yaşadıklarını anlattı.
Orhan Bakış Anaokulu öğretmeni Nurcan Berber,AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1996 yılında Zübeyde Hanım Kız Meslek Lisesinin anaokulu bölümünde işe başladığını, 4 yıl çalıştıktan sonra görevine son verildiğini söyledi.
Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesinden mezun olduğunu belirten Berber, şöyle konuştu:
"Üniversiteyi başörtülü okudum. Akabinde başörtülü olarak görevime başladım. Hiçbir sıkıntım yoktu. Sonra hukuksuzca davrandılar, beni görevimden attılar. Bana verilen resmi yazıda 'amire itaatsizlik, kurumun huzur ve sükununu ideolojik sebeplerle bozmak' suçundan işimden atıldığım yazıyordu. Böyle bir kılıf uydurarak, sırf başörtüsünden dolayı beni görevden çıkardılar. O zaman kurum içinde hiçbir arkadaşımdan bu yönde bir şey duymadım. Çok mutlu bir şekilde çalışıyorduk. Aynı şekilde idarecilerimiz de memnundu."
İşine dönmek için talepte bulunduğunu ve 2006'de sicil affıyla açıktan atamayla göreve döndüğünü dile getiren Berber, o süreçte yaşadıklarıyla ilgili şunları anlattı:
"Okuldaki başörtülü olmayan arkadaşlarımız ve erkek arkadaşlarımız, bizimle üzüldüler. Hatta bize yardımcı olmaya çalıştılar ama o çok farklı bir ortamdı. Biz bir itilmişlik yaşadık. 'Bin yıl sürecek' diye söylemişlerdi ya, demek ki öyle bir çalışma yapılmış ki biz bu süreçten kurtulamadık. O süreçte ben sevk almak istiyordum. Müfettişler geliyordu. Hamileydim. Doğum iznine ayrılacaktım. İdare o süreyi bile bana vermedi. Uyarı, kınama, arkasından aylıktan kesme, uzaklaştırma cezası, bunları böyle arkası arkasına verdiler. Çok kısa bir süre içerisinde, 9 ayda beni görevimden atmış oldular. Müdire hanım çağırıyordu. Hamileliğin verdiği bir sıkıntı varken üstüne bu geliyordu. Onun sıkıntısıyla merdivenlerden inerken kaç kere düşme tehlikesi atlattım. Hatta çocuğum o kadar sinirli doğdu ki, demek ki o süreçte etkilenmiş. Görevime geri döndükten sonra öyle bir geçiş dönemi olmuş ki, insanlar başörtülü memur, öğretmen olamaz gözüyle görüyordu. Halk buna öyle alıştırılmıştı ki ilk göreve başladığım zaman bana, 'hizmetli misiniz, yeni mi geldiniz' diye soran veliler oldu. Bu içimi çok acıttı. Çünkü öğretmendim. Sonuçta döndüğümde aynı şeyi görmek istiyordum ama o 6 yıllık bir süreç insanlardan çok şey alıp götürmüştü."
-28 Şubat Kadın Mağdurları Platformu'nu kurdular
Başörtüsü sebebiyle görevinden atılan öğretmenlerle 28 Şubat Kadın Mağdurları Platformu'nu kurduklarını belirten Berber, şunları kaydetti:
"Platformumuzu sosyal medyaya da taşıdık. Türkiye'nin dört bir tarafından bize yazan mağdurlar var. Hepsiyle ayrı ayrı ilgilenmeye çalışıyoruz. Bu mücadeleyi kendimiz için değil çocuklarımız için veriyoruz. Artık biz başörtülü de çalışabiliyoruz. Hiçbir maddi sıkıntımız da yok. Çoluğumuzla çocuğumuzla huzur içerisindeyiz ama benim de kızım var. Belli bir yaşa gelecek. O da belki kapanmak isteyecek ama bu süreç içerisinde nereye gelebilecek bilemiyorum. Onun için bu mücadeleyi vermek istiyoruz. Artık bu başörtüsü yasağı bitsin."
Fatma Geçici de 2000 yılında öğretmenlikten atıldığını, 2006 yılında görevine geri döndüğünü söyledi.
1998 yılında başörtü meseleleri başladığı zaman Van'da görev yaptığını aktaran Geçici, şöyle devam etti:
"Sonra Malatya'ya tayin oldum. Burada Mustafa Necati İlköğretim Okulunda çalışıyordum. Orada da aynı sıkıntılar oldu. Hatta öğrenciler bir araya geldiler. 'Hocam, valiliğe gidip dilekçe verelim. Sizin başörtünüze karışmasınlar' diyorlardı. Sonra bizi İl Milli Eğitim Müdürü çağırdı. Dedi ki, 'isterseniz sizi böyle kenar yerlere verebiliriz. Belki burada başınızı açmak istemezseniz, oralarda açarsınız.' Bize sürgün yeri teklif etti. Hiç itiraz edemedik. 'Gidelim, belki orada başımızı örtebiliriz, merkezden uzak bir yer' diye düşündük. Kabul ettik. Benim gittiğim yer Kaynarca İlköğretim Okuluydu. Ben öyle bir yerde öğrencilik bile yaşamadım. İlk defa bir okulun sobalı olduğunu gördüm. O okulda öğretmen de yoktu ama müdür bey bana dedi ki, 'sen derse giremezsin.' O kadar üzüldüm ki. Müdür bey beni 6 ay öğretmenler odasında bekletti. Yukarıda ders boş, ben çıkamıyorum. Çok acı günlerdi gerçekten. Bakıyorsunuz öğrenciler, odanın kapısında size bakıyor, siz onlara bakıyorsunuz."
İnsanlara başörtüsünü ideolojik sebeplerle örtmediklerini anlatamadıklarını vurgulayan Geçici, "Herkes bizim başörtümüzü ideolojik gördü. Benim dinim bunu emrediyor. 'Devlet bunu emrediyor, sen bunu açmak zorundasın.' Bir tarafta dininizle çelişmek durumundasınız. Benim durumumu düşünün. 5 yıllık bir ilahiyat eğitimi almışım. Bütün Kuran ayetlerinden haberim var, hadisleri biliyorum. Size bir şey dayatılıyor. Bir yandan da o eğitimi vermek istiyorsunuz ama kendi değerlerinizle çelişiyorsunuz. Mecburen tabii kendi değerlerimizi seçmek durumunda kaldık" ifadelerini kullandı.
-"Sizin vereceğiniz hiçbir menfaate ihtiyacım yok"
Geçici, işten atıldığında doğum izninde olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Müdür Bey telefon açtı, 'hoca hanım, hemen gelmeniz lazım' dedi.
'Hakkınızda bir yazı var ',gittim. Müdürün odasına girdim. Müfettişlere beni yakalattı. Onlar da 'Evet, evet, başörtülü, işte gördük. Hadi hemen tutanağa geçin.' Orada tutanağa geçirdiler. Bana şu teklifi yaptılar. 'Hoca hanım, aç başını. Ben senin saçını göreyim. Buraya yazayım. Ben gittikten sonra artık müdür ne yapıyorsa yapsın.' Bu kadar akla muhal şeylerle karşılaştık. Ben orada, 'sizin vereceğiniz hiçbir menfaate ihtiyacım yok' diyerek imzayı attım. Sonra da zaten işten atıldım. Müfettişler bakanlık müfettişi de değildi. Bizi teftiş yetkileri bile yoktu. Mahkemeye başvurdum ama sonuç çıkmadı. Benim, huzur ve sükununu bozuyor, dedikleri okulda bir gün görev yapıp, herhangi bir öğrenciye bir kelime bile öğretmişliğim yoktu. 08.00'de okula gidiyordum, öğretmenler odasına giriyordum, 17.00'de çıkıyordum."
Mücadale için geç bile kaldıklarına değinen Geçici, "Bu platformu oluşturduğumuzda, birbirimizin hikayelerini duyduğumuzda dehşete kapıldığımız anlar oldu. Birbirimizden bile haberimiz yoktu. Aslında bizim bu yaşadıklarımızdan kimsenin haberi yoktu" dedi.
Fatma Geçici, görevlerine geri döndükten sonra çalışamadıkları yıllar için sigorta pirimlerinin devlet tarafından ödendiğini belirterek, "O yıllar hizmet yılımızdan sayılmadığı için kariyer basamaklarında yükselemiyoruz. O nedenle çalışmadığımız dönemin de hizmet yılına sayılmasını istiyoruz. Maaş kaybımızın da geri ödenmesini talep ediyoruz" ifadelerini kullandı.
Görevine döndükten sonra bir süre Hekimhan Anadolu İmam Hatip Lisesinde öğretmenlik yaptığını dile getiren Geçici, halen Malatya Müftülüğünde din hizmetleri uzmanı olarak çalıştığını sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesinden mezun olduğunu belirten Berber, şöyle konuştu:
"Üniversiteyi başörtülü okudum. Akabinde başörtülü olarak görevime başladım. Hiçbir sıkıntım yoktu. Sonra hukuksuzca davrandılar, beni görevimden attılar. Bana verilen resmi yazıda 'amire itaatsizlik, kurumun huzur ve sükununu ideolojik sebeplerle bozmak' suçundan işimden atıldığım yazıyordu. Böyle bir kılıf uydurarak, sırf başörtüsünden dolayı beni görevden çıkardılar. O zaman kurum içinde hiçbir arkadaşımdan bu yönde bir şey duymadım. Çok mutlu bir şekilde çalışıyorduk. Aynı şekilde idarecilerimiz de memnundu."
İşine dönmek için talepte bulunduğunu ve 2006'de sicil affıyla açıktan atamayla göreve döndüğünü dile getiren Berber, o süreçte yaşadıklarıyla ilgili şunları anlattı:
"Okuldaki başörtülü olmayan arkadaşlarımız ve erkek arkadaşlarımız, bizimle üzüldüler. Hatta bize yardımcı olmaya çalıştılar ama o çok farklı bir ortamdı. Biz bir itilmişlik yaşadık. 'Bin yıl sürecek' diye söylemişlerdi ya, demek ki öyle bir çalışma yapılmış ki biz bu süreçten kurtulamadık. O süreçte ben sevk almak istiyordum. Müfettişler geliyordu. Hamileydim. Doğum iznine ayrılacaktım. İdare o süreyi bile bana vermedi. Uyarı, kınama, arkasından aylıktan kesme, uzaklaştırma cezası, bunları böyle arkası arkasına verdiler. Çok kısa bir süre içerisinde, 9 ayda beni görevimden atmış oldular. Müdire hanım çağırıyordu. Hamileliğin verdiği bir sıkıntı varken üstüne bu geliyordu. Onun sıkıntısıyla merdivenlerden inerken kaç kere düşme tehlikesi atlattım. Hatta çocuğum o kadar sinirli doğdu ki, demek ki o süreçte etkilenmiş. Görevime geri döndükten sonra öyle bir geçiş dönemi olmuş ki, insanlar başörtülü memur, öğretmen olamaz gözüyle görüyordu. Halk buna öyle alıştırılmıştı ki ilk göreve başladığım zaman bana, 'hizmetli misiniz, yeni mi geldiniz' diye soran veliler oldu. Bu içimi çok acıttı. Çünkü öğretmendim. Sonuçta döndüğümde aynı şeyi görmek istiyordum ama o 6 yıllık bir süreç insanlardan çok şey alıp götürmüştü."
-28 Şubat Kadın Mağdurları Platformu'nu kurdular
Başörtüsü sebebiyle görevinden atılan öğretmenlerle 28 Şubat Kadın Mağdurları Platformu'nu kurduklarını belirten Berber, şunları kaydetti:
"Platformumuzu sosyal medyaya da taşıdık. Türkiye'nin dört bir tarafından bize yazan mağdurlar var. Hepsiyle ayrı ayrı ilgilenmeye çalışıyoruz. Bu mücadeleyi kendimiz için değil çocuklarımız için veriyoruz. Artık biz başörtülü de çalışabiliyoruz. Hiçbir maddi sıkıntımız da yok. Çoluğumuzla çocuğumuzla huzur içerisindeyiz ama benim de kızım var. Belli bir yaşa gelecek. O da belki kapanmak isteyecek ama bu süreç içerisinde nereye gelebilecek bilemiyorum. Onun için bu mücadeleyi vermek istiyoruz. Artık bu başörtüsü yasağı bitsin."
Fatma Geçici de 2000 yılında öğretmenlikten atıldığını, 2006 yılında görevine geri döndüğünü söyledi.
1998 yılında başörtü meseleleri başladığı zaman Van'da görev yaptığını aktaran Geçici, şöyle devam etti:
"Sonra Malatya'ya tayin oldum. Burada Mustafa Necati İlköğretim Okulunda çalışıyordum. Orada da aynı sıkıntılar oldu. Hatta öğrenciler bir araya geldiler. 'Hocam, valiliğe gidip dilekçe verelim. Sizin başörtünüze karışmasınlar' diyorlardı. Sonra bizi İl Milli Eğitim Müdürü çağırdı. Dedi ki, 'isterseniz sizi böyle kenar yerlere verebiliriz. Belki burada başınızı açmak istemezseniz, oralarda açarsınız.' Bize sürgün yeri teklif etti. Hiç itiraz edemedik. 'Gidelim, belki orada başımızı örtebiliriz, merkezden uzak bir yer' diye düşündük. Kabul ettik. Benim gittiğim yer Kaynarca İlköğretim Okuluydu. Ben öyle bir yerde öğrencilik bile yaşamadım. İlk defa bir okulun sobalı olduğunu gördüm. O okulda öğretmen de yoktu ama müdür bey bana dedi ki, 'sen derse giremezsin.' O kadar üzüldüm ki. Müdür bey beni 6 ay öğretmenler odasında bekletti. Yukarıda ders boş, ben çıkamıyorum. Çok acı günlerdi gerçekten. Bakıyorsunuz öğrenciler, odanın kapısında size bakıyor, siz onlara bakıyorsunuz."
İnsanlara başörtüsünü ideolojik sebeplerle örtmediklerini anlatamadıklarını vurgulayan Geçici, "Herkes bizim başörtümüzü ideolojik gördü. Benim dinim bunu emrediyor. 'Devlet bunu emrediyor, sen bunu açmak zorundasın.' Bir tarafta dininizle çelişmek durumundasınız. Benim durumumu düşünün. 5 yıllık bir ilahiyat eğitimi almışım. Bütün Kuran ayetlerinden haberim var, hadisleri biliyorum. Size bir şey dayatılıyor. Bir yandan da o eğitimi vermek istiyorsunuz ama kendi değerlerinizle çelişiyorsunuz. Mecburen tabii kendi değerlerimizi seçmek durumunda kaldık" ifadelerini kullandı.
-"Sizin vereceğiniz hiçbir menfaate ihtiyacım yok"
Geçici, işten atıldığında doğum izninde olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Müdür Bey telefon açtı, 'hoca hanım, hemen gelmeniz lazım' dedi.
'Hakkınızda bir yazı var ',gittim. Müdürün odasına girdim. Müfettişlere beni yakalattı. Onlar da 'Evet, evet, başörtülü, işte gördük. Hadi hemen tutanağa geçin.' Orada tutanağa geçirdiler. Bana şu teklifi yaptılar. 'Hoca hanım, aç başını. Ben senin saçını göreyim. Buraya yazayım. Ben gittikten sonra artık müdür ne yapıyorsa yapsın.' Bu kadar akla muhal şeylerle karşılaştık. Ben orada, 'sizin vereceğiniz hiçbir menfaate ihtiyacım yok' diyerek imzayı attım. Sonra da zaten işten atıldım. Müfettişler bakanlık müfettişi de değildi. Bizi teftiş yetkileri bile yoktu. Mahkemeye başvurdum ama sonuç çıkmadı. Benim, huzur ve sükununu bozuyor, dedikleri okulda bir gün görev yapıp, herhangi bir öğrenciye bir kelime bile öğretmişliğim yoktu. 08.00'de okula gidiyordum, öğretmenler odasına giriyordum, 17.00'de çıkıyordum."
Mücadale için geç bile kaldıklarına değinen Geçici, "Bu platformu oluşturduğumuzda, birbirimizin hikayelerini duyduğumuzda dehşete kapıldığımız anlar oldu. Birbirimizden bile haberimiz yoktu. Aslında bizim bu yaşadıklarımızdan kimsenin haberi yoktu" dedi.
Fatma Geçici, görevlerine geri döndükten sonra çalışamadıkları yıllar için sigorta pirimlerinin devlet tarafından ödendiğini belirterek, "O yıllar hizmet yılımızdan sayılmadığı için kariyer basamaklarında yükselemiyoruz. O nedenle çalışmadığımız dönemin de hizmet yılına sayılmasını istiyoruz. Maaş kaybımızın da geri ödenmesini talep ediyoruz" ifadelerini kullandı.
Görevine döndükten sonra bir süre Hekimhan Anadolu İmam Hatip Lisesinde öğretmenlik yaptığını dile getiren Geçici, halen Malatya Müftülüğünde din hizmetleri uzmanı olarak çalıştığını sözlerine ekledi.