Milli Eğitim Bakanı Avcı'nın Basın Toplantısı (3)
Milli Eğitim Bakan Nabi Avcı, "Çocuklarımızı okulda, derste bulunmaları gereken saatte gösterilere, yürüyüşe götüren, yasal veya yasa dışı gösterilere katılmaya yönlendiren hatta zorlayan yöneticiler varsa ki olduğuna dair duyumlar var, bunlarla ilgili işlem yapılacak" dedi.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, gazete ve televizyonların Ankara temsilcileri ve eğitim muhabirleriyle Başkent Öğretmenevi'nde düzenlenen kahvaltılı basın toplantısında bir araya geldi. Toplantıda, Milli Eğitim Bakanı Yardımcısı Orhan Erdem, Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin ile Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Emin Karip'in de hazır bulundu.
Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Bakan Avcı, "SBS'deki ortak yazılı sınavlar 5, 6 ve 7. sınıflara da mı yapılacak. 8. sınıfın sonunda geçerli genel bir değerlendirme sınavı olacak mı?" şeklindeki soru üzerine, "Bir sınırlama değil talep belirleyici olacak. Yalnız değerlendirmelere esas teşkil edecek olan, Milli Eğitim Bakanlığı'nın denetiminde, gözetiminde yapılıp sonuçlandırılacak olan sene içi sınavlar daha sonra 5, 6 ve 7. sınıflarda da uygulanacak şekilde geliştirilecek. Ama şimdi sadece 8. sınıfla ilgili bir çalışmamız var. Diğer okullar da sene içi sınavlardan alınan notları da hesaba katan bir seçme sınavı yapabilecek" cevabını verdi.
Bir gazetecinin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın son yapılan AK Parti Grup Toplantısı'nda "Biz geleneklerimize uygun bir gençlik yetiştiremedik" yönündeki sözlerini hatırlatarak, "Sayın Bakan, biz sizce geleneklerimize uygun bir gençlik yetiştiremedik mi?" sorusu üzerine Avcı, "Şüphesiz, çocuklarımıza gönlümüzden geçen bütün becerileri kazandırdığımızı söyleyecek durumda değiliz. Zaten o durumda olsak sözünü ettiğim projelere ihtiyaç olmazdı. Bir Fatih Projesi gibi devasa bir projeyi başlatıyorsak, öğretmen strateji belgesi hazırlıyorsak bu alandaki eksiklikleri gördüğümüz için yapıyoruz. Evet, daha iyisini yapabiliriz, Türkiye olarak bizim gücümüz buna yeter" ifadelerini kullandı.
OKULLARDA SERBEST KIYAFET UYGULAMASI
Avcı, okullarda başlayan konulan serbest kıyafet uygulamasına yönelik soru üzerine, "Genel olarak özellikle kız çocuğu annelerden gelen yoğun talepler üzerine, gerek il ziyaretlerimizde ayrıca kamuoyu yoklamalarımızdan elde ettiğimiz sonuca göre, serbest kıyafet uygulaması olumlu karşılanmakla birlikte bu seçim yelpazesi içerisine formanın da dahil edilmesi gerektiğine dair bir talep kamuoyunda var. Yani velilerimiz, öğretmenlerimiz diyorlar ki, 'Tamam, serbest kıyafet olsun. Bu seçim seçenekleri içerisinde forma da olsun. Veliler olarak çocuklarımızın forma giymesini de seçelim' diyen geniş bir kitle var. Yönetmeliğe göre, özel okullarda velilerin yüzde 60'ı ne diyorsa o oluyor. Yani veliler, okul aile birlikleri toplanıyor, 'Veliler, önümüzdeki ders yılında çocuklarımız okula forma ile gelsin' dedikleri zaman bu uygulanıyor. Bizim öğretmenlerle, öğrencilerle ve velilerle yaptığımız görüşmeler gösteriyor ki özel okullara tanınmış olan tercih hakkı, devlet okullarına da tanınsın diye bir talep var. Biz bu talebi de dikkate alarak, yönetmeliği değiştiriyoruz. İster özel ister resmi olsun tüm okullarımızda okul aile birliklerinin, yani velilerimizin yüzde 51'inin tercihi doğrultusunda okullar kıyafet seçebilsinler. Bunu serbest kıyafetten bir geri adım olarak görmüyoruz, öyle de yorumlanmaması gerekir" ifadelerini kullandı.
ANADİLDE KÜRTÇE EĞİTİM
Milli Eğitim Bakanlığı'nın Kürtçe eğitim konusunda bir çalışması olup olmadığının sorulmasına yönelik Avcı, şunları kaydetti: "Kürtçe konusunda iki lehçe var. Bunlar farklı farklı öğretim materyalleri ile okutulmaz zorunda Kırmanci ve Zazaki eğilimi seçmeli ders olarak geçtiğimiz yıl başladı.
Büyük çoğunluğu Kırmanci daha az çoğunluğu Zazaki olan ve anadali olmasa da seçmeli ders olarak alan öğrencilerimiz var. Onlarla ilgili hazırlanan ders kitabımız var. Yenilerinin de hazırlandığını biliyoruz. Seçmeli ders olarak, Kırmanci, Zazaki ve Abazaca'nın seçmeli ders olarak okutulmasının önünde önemli bir yasal engel yok. Ancak Eğitim dilinin Türkçe'den farklı bir dil olması konusunda öncelikli bir Anayasa değişikliği gerekiyor"
Seçmeli dersler konusunda zorlandıklarını belirten Avcı, şunları kaydetti:
"Bu alanda çalışan akademisyenler arasında bile ciddi bir doktrin tartışması olduğu görülüyor. Mesela Zazaki, Kürtçe'nin lehçesi midir, değil midir? Bu konudaki tartışmalar bize kadar yansımış durumda. Talim ve Terbiye Kurulumuzun önüne bir sorun olarak getirildi.
Çünkü bazı akademisyenler, 'Bunu Kürtçe'yle ilgili halk dili olarak okutulmaya kalkarsanız, biz bundan çekiliriz' gibi çok fazla ayrıntılarına girmek istemediğim tartışmalar yaşandı. Ama biz bunu başardık, yani toplam 20 bine yakın öğrencimiz, Kırmanci veya Zazaki'yi seçmeli ders olarak okuyor" açıklamasında bulundu. Avcı, seçmeli derslerle ilgili öğretmenleri kadroya alamadıklarına dikkat çekerek, "Çünkü hangi okulda, ne kadar öğrencinin, hangi dersi seçeceğini bilmediğimiz için oraya bir kadrolu öğretmen ataması yapamıyoruz. Ancak öğrenciler seçtikten sonra öğrenci sayısı ve hangi dersin seçildiği belli olduktan sonra bu dersler için ücretli öğretmen görevlendirebiliyoruz. Sadece bu dillerle ilgili değil Siyer-i Nebi yani Hz. Peygamberin hayatına yönelik Kur'an-ı Kerim derslerinde kadrolu öğretmen değil öğrenci tercihlerinden sonra ihtiyaç duyulduğu kadar öğretmen görevlendiriyoruz. Eğer bu konularda eğer okulda kadrolu öğretmen varsa onu o derste görevlendiriyoruz yok ücretli öğretmen görevlendiriyoruz."
4+4+4 EĞİTİM SİSTEMİ
Bir gazetecinin 4+4+4 eğitim sistemiyle ilgili bazı sıkıntıların yaşandığını hatırlatarak, "60 ay meselesiyle ilgili yeni bir düzenleme yapılacak mı?" şeklindeki sorusuna da Avcı, "Onlarla ilgili sistem oturdu. Bu haberler çıktıktan sonra MEB olarak yazılı bir açıklama yaptık ama nedense yazılı ve görsel medyanın pek çoğu bu açıklamayı değerlendirmedi. Hemen ertesi gün açıklamayı bir kez daha işleme koydum" dedi.
Ardından söz konusu basın açıklamasını okuyan Avcı, "4+4+4 eğitim sistemiyle 60-66 aylık öğrencilerin okula devamlılığının sağlanmasına yönelik uygulama bundan sonraki eğitim dönemlerinde de aynı kararlılıkla sürdürülecek olup Bakanlığımızın gündeminde söz konusu sistemden uzaklaşmaya veya geriye dönüş anlamına gelebilecek bir çalışma düzenleme bulunmamaktadır" ifadelerini kullandı.
"Geçen yıl ortalama çağ nüfusu 1 milyon 200 bin civarındayken 300 binden fazla 60-66 aylık yaş grubunda öğrenci sisteme ilave oldu" diye konuşan Avcı, "Dolayısıyla bunlara yer açmak, bunlara öğretmen bulmak, bunlara ders materyali geliştirmek gibi sorunlar geçen yıl çok yoğun bir şekilde yaşadığımız sorunlardı ve öğretmenlerimizin sabrı, fedakarlığı ve gayreti sayesinde bunları aştık. Bu sene bu sorun ortadan kalktı" dedi.
GEZİ EYLEMLERİ
"Gezi eylemleriyle ilgili değerlendirmeniz nedir?" sorusuna ise Avcı, "Gezi eylemleri tek bir başlık altında toplanabilecek eylemler değil. Gezi eylemi diye anılan farklı illerde, farklı mekanlarda, farklı gruplar tarafından gerçekleştirilen pek çok eylem var. Onun için bunların hepsini tek bir başlık altında toplayıp bunlarla ilgili genel bir değerlendirme yapabilecek durumda değilim. Doğru da olmaz" karşılığını verdi.
"Gezi parkı eylemlerine katılan öğrencilere ve öğretmenlere yönelik listelerin oluşturulduğu yönünde sizin bir talimatınız oldu mu ya da milli eğitim müdürlükleri durumdan vazife mi çıkarmış?" şeklindeki sorusu üzerine Avcı, "Bizim böyle bir talimatımız olmasına gerek yok çünkü yasalar çok açık. Bunu durumdan vazife çıkarmak olarak nitelemek de çok doğru olmaz. Bu konulardaki incelemeleri yapan il milli eğitim müdürlüklerimiz ve okul müdürlerimiz görevlerinin gereğini yapıyorlar. Çünkü aldığımız duyumlar, bizlere ulaşan bilgilere göre bazı okul yöneticileri ve öğretmenlerin öğrencilerini yasa dışı veya yasal ama derste olmaları gereken saatlerde topluca gösterilere götürdükleri, gösterilere gitmek için teşvik ettikleri konusunda aldıkları duyumları değerlendiriyorlar, değerlendirmek zorundalar. Bu yasaların onlara yüklediği bir görevdir. Bunun için bizim ayrıca hatırlatmamıza gerek yok. Ama ben Meclis'teki benzer bir soru üzerine yaptığım açıklamada da onu söyledim. Bunu milli eğitim müdürlükleri, okul yönetimleri bu konuda yasaların emrettiği görevleri yerine getirmek durumundadırlar. Çocuklarımızı okulda, derste bulunmaları gereken saatte gösterilere, yürüyüşe götüren, yasal veya yasa dışı gösterilere katılmaya yönlendiren hatta zorlayan yöneticiler varsa ki olduğuna dair duyumlar var, bunlarla ilgili işlemleri yapmak zorundalar ve yapıyorlar. Okul müdürleri sayısı tespit etmişler" cevabını verdi.
"DERSHANELERİN KAPATILMASIYLA İLGİLİ EŞ ZAMAN SINAV SİSTEMİ ÜZERİNDE DE ÇALIŞILIYOR"
"SBS kalkıyorsa mevcut üniversiteye giriş sisteminde bir değişiklik olacak mı?" sorusuna yönelik Avcı, şunları kaydetti: "Son yapılan Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu Toplantısı'nda üniversiteye giriş sistemine ilişkin düzenlemeler yapma görevi YÖK ve Tübitak'a verilmişti. Onlar bizimle işbirliği dahilinde yine SBS ve diğerlerinde olduğu gibi teste dayalı olmayan bir sınav sisteminin nasıl geliştirilebileceğine yönelik çalışmaları sürdürüyorlar. Dershanelerin kapatılmasıyla bunlar eş zamanlı yürürse umulan fayda her iki taraf için de sağlanabilir."
Kaynak: İHA
Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Bakan Avcı, "SBS'deki ortak yazılı sınavlar 5, 6 ve 7. sınıflara da mı yapılacak. 8. sınıfın sonunda geçerli genel bir değerlendirme sınavı olacak mı?" şeklindeki soru üzerine, "Bir sınırlama değil talep belirleyici olacak. Yalnız değerlendirmelere esas teşkil edecek olan, Milli Eğitim Bakanlığı'nın denetiminde, gözetiminde yapılıp sonuçlandırılacak olan sene içi sınavlar daha sonra 5, 6 ve 7. sınıflarda da uygulanacak şekilde geliştirilecek. Ama şimdi sadece 8. sınıfla ilgili bir çalışmamız var. Diğer okullar da sene içi sınavlardan alınan notları da hesaba katan bir seçme sınavı yapabilecek" cevabını verdi.
Bir gazetecinin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın son yapılan AK Parti Grup Toplantısı'nda "Biz geleneklerimize uygun bir gençlik yetiştiremedik" yönündeki sözlerini hatırlatarak, "Sayın Bakan, biz sizce geleneklerimize uygun bir gençlik yetiştiremedik mi?" sorusu üzerine Avcı, "Şüphesiz, çocuklarımıza gönlümüzden geçen bütün becerileri kazandırdığımızı söyleyecek durumda değiliz. Zaten o durumda olsak sözünü ettiğim projelere ihtiyaç olmazdı. Bir Fatih Projesi gibi devasa bir projeyi başlatıyorsak, öğretmen strateji belgesi hazırlıyorsak bu alandaki eksiklikleri gördüğümüz için yapıyoruz. Evet, daha iyisini yapabiliriz, Türkiye olarak bizim gücümüz buna yeter" ifadelerini kullandı.
OKULLARDA SERBEST KIYAFET UYGULAMASI
Avcı, okullarda başlayan konulan serbest kıyafet uygulamasına yönelik soru üzerine, "Genel olarak özellikle kız çocuğu annelerden gelen yoğun talepler üzerine, gerek il ziyaretlerimizde ayrıca kamuoyu yoklamalarımızdan elde ettiğimiz sonuca göre, serbest kıyafet uygulaması olumlu karşılanmakla birlikte bu seçim yelpazesi içerisine formanın da dahil edilmesi gerektiğine dair bir talep kamuoyunda var. Yani velilerimiz, öğretmenlerimiz diyorlar ki, 'Tamam, serbest kıyafet olsun. Bu seçim seçenekleri içerisinde forma da olsun. Veliler olarak çocuklarımızın forma giymesini de seçelim' diyen geniş bir kitle var. Yönetmeliğe göre, özel okullarda velilerin yüzde 60'ı ne diyorsa o oluyor. Yani veliler, okul aile birlikleri toplanıyor, 'Veliler, önümüzdeki ders yılında çocuklarımız okula forma ile gelsin' dedikleri zaman bu uygulanıyor. Bizim öğretmenlerle, öğrencilerle ve velilerle yaptığımız görüşmeler gösteriyor ki özel okullara tanınmış olan tercih hakkı, devlet okullarına da tanınsın diye bir talep var. Biz bu talebi de dikkate alarak, yönetmeliği değiştiriyoruz. İster özel ister resmi olsun tüm okullarımızda okul aile birliklerinin, yani velilerimizin yüzde 51'inin tercihi doğrultusunda okullar kıyafet seçebilsinler. Bunu serbest kıyafetten bir geri adım olarak görmüyoruz, öyle de yorumlanmaması gerekir" ifadelerini kullandı.
ANADİLDE KÜRTÇE EĞİTİM
Milli Eğitim Bakanlığı'nın Kürtçe eğitim konusunda bir çalışması olup olmadığının sorulmasına yönelik Avcı, şunları kaydetti: "Kürtçe konusunda iki lehçe var. Bunlar farklı farklı öğretim materyalleri ile okutulmaz zorunda Kırmanci ve Zazaki eğilimi seçmeli ders olarak geçtiğimiz yıl başladı.
Büyük çoğunluğu Kırmanci daha az çoğunluğu Zazaki olan ve anadali olmasa da seçmeli ders olarak alan öğrencilerimiz var. Onlarla ilgili hazırlanan ders kitabımız var. Yenilerinin de hazırlandığını biliyoruz. Seçmeli ders olarak, Kırmanci, Zazaki ve Abazaca'nın seçmeli ders olarak okutulmasının önünde önemli bir yasal engel yok. Ancak Eğitim dilinin Türkçe'den farklı bir dil olması konusunda öncelikli bir Anayasa değişikliği gerekiyor"
Seçmeli dersler konusunda zorlandıklarını belirten Avcı, şunları kaydetti:
"Bu alanda çalışan akademisyenler arasında bile ciddi bir doktrin tartışması olduğu görülüyor. Mesela Zazaki, Kürtçe'nin lehçesi midir, değil midir? Bu konudaki tartışmalar bize kadar yansımış durumda. Talim ve Terbiye Kurulumuzun önüne bir sorun olarak getirildi.
Çünkü bazı akademisyenler, 'Bunu Kürtçe'yle ilgili halk dili olarak okutulmaya kalkarsanız, biz bundan çekiliriz' gibi çok fazla ayrıntılarına girmek istemediğim tartışmalar yaşandı. Ama biz bunu başardık, yani toplam 20 bine yakın öğrencimiz, Kırmanci veya Zazaki'yi seçmeli ders olarak okuyor" açıklamasında bulundu. Avcı, seçmeli derslerle ilgili öğretmenleri kadroya alamadıklarına dikkat çekerek, "Çünkü hangi okulda, ne kadar öğrencinin, hangi dersi seçeceğini bilmediğimiz için oraya bir kadrolu öğretmen ataması yapamıyoruz. Ancak öğrenciler seçtikten sonra öğrenci sayısı ve hangi dersin seçildiği belli olduktan sonra bu dersler için ücretli öğretmen görevlendirebiliyoruz. Sadece bu dillerle ilgili değil Siyer-i Nebi yani Hz. Peygamberin hayatına yönelik Kur'an-ı Kerim derslerinde kadrolu öğretmen değil öğrenci tercihlerinden sonra ihtiyaç duyulduğu kadar öğretmen görevlendiriyoruz. Eğer bu konularda eğer okulda kadrolu öğretmen varsa onu o derste görevlendiriyoruz yok ücretli öğretmen görevlendiriyoruz."
4+4+4 EĞİTİM SİSTEMİ
Bir gazetecinin 4+4+4 eğitim sistemiyle ilgili bazı sıkıntıların yaşandığını hatırlatarak, "60 ay meselesiyle ilgili yeni bir düzenleme yapılacak mı?" şeklindeki sorusuna da Avcı, "Onlarla ilgili sistem oturdu. Bu haberler çıktıktan sonra MEB olarak yazılı bir açıklama yaptık ama nedense yazılı ve görsel medyanın pek çoğu bu açıklamayı değerlendirmedi. Hemen ertesi gün açıklamayı bir kez daha işleme koydum" dedi.
Ardından söz konusu basın açıklamasını okuyan Avcı, "4+4+4 eğitim sistemiyle 60-66 aylık öğrencilerin okula devamlılığının sağlanmasına yönelik uygulama bundan sonraki eğitim dönemlerinde de aynı kararlılıkla sürdürülecek olup Bakanlığımızın gündeminde söz konusu sistemden uzaklaşmaya veya geriye dönüş anlamına gelebilecek bir çalışma düzenleme bulunmamaktadır" ifadelerini kullandı.
"Geçen yıl ortalama çağ nüfusu 1 milyon 200 bin civarındayken 300 binden fazla 60-66 aylık yaş grubunda öğrenci sisteme ilave oldu" diye konuşan Avcı, "Dolayısıyla bunlara yer açmak, bunlara öğretmen bulmak, bunlara ders materyali geliştirmek gibi sorunlar geçen yıl çok yoğun bir şekilde yaşadığımız sorunlardı ve öğretmenlerimizin sabrı, fedakarlığı ve gayreti sayesinde bunları aştık. Bu sene bu sorun ortadan kalktı" dedi.
GEZİ EYLEMLERİ
"Gezi eylemleriyle ilgili değerlendirmeniz nedir?" sorusuna ise Avcı, "Gezi eylemleri tek bir başlık altında toplanabilecek eylemler değil. Gezi eylemi diye anılan farklı illerde, farklı mekanlarda, farklı gruplar tarafından gerçekleştirilen pek çok eylem var. Onun için bunların hepsini tek bir başlık altında toplayıp bunlarla ilgili genel bir değerlendirme yapabilecek durumda değilim. Doğru da olmaz" karşılığını verdi.
"Gezi parkı eylemlerine katılan öğrencilere ve öğretmenlere yönelik listelerin oluşturulduğu yönünde sizin bir talimatınız oldu mu ya da milli eğitim müdürlükleri durumdan vazife mi çıkarmış?" şeklindeki sorusu üzerine Avcı, "Bizim böyle bir talimatımız olmasına gerek yok çünkü yasalar çok açık. Bunu durumdan vazife çıkarmak olarak nitelemek de çok doğru olmaz. Bu konulardaki incelemeleri yapan il milli eğitim müdürlüklerimiz ve okul müdürlerimiz görevlerinin gereğini yapıyorlar. Çünkü aldığımız duyumlar, bizlere ulaşan bilgilere göre bazı okul yöneticileri ve öğretmenlerin öğrencilerini yasa dışı veya yasal ama derste olmaları gereken saatlerde topluca gösterilere götürdükleri, gösterilere gitmek için teşvik ettikleri konusunda aldıkları duyumları değerlendiriyorlar, değerlendirmek zorundalar. Bu yasaların onlara yüklediği bir görevdir. Bunun için bizim ayrıca hatırlatmamıza gerek yok. Ama ben Meclis'teki benzer bir soru üzerine yaptığım açıklamada da onu söyledim. Bunu milli eğitim müdürlükleri, okul yönetimleri bu konuda yasaların emrettiği görevleri yerine getirmek durumundadırlar. Çocuklarımızı okulda, derste bulunmaları gereken saatte gösterilere, yürüyüşe götüren, yasal veya yasa dışı gösterilere katılmaya yönlendiren hatta zorlayan yöneticiler varsa ki olduğuna dair duyumlar var, bunlarla ilgili işlemleri yapmak zorundalar ve yapıyorlar. Okul müdürleri sayısı tespit etmişler" cevabını verdi.
"DERSHANELERİN KAPATILMASIYLA İLGİLİ EŞ ZAMAN SINAV SİSTEMİ ÜZERİNDE DE ÇALIŞILIYOR"
"SBS kalkıyorsa mevcut üniversiteye giriş sisteminde bir değişiklik olacak mı?" sorusuna yönelik Avcı, şunları kaydetti: "Son yapılan Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu Toplantısı'nda üniversiteye giriş sistemine ilişkin düzenlemeler yapma görevi YÖK ve Tübitak'a verilmişti. Onlar bizimle işbirliği dahilinde yine SBS ve diğerlerinde olduğu gibi teste dayalı olmayan bir sınav sisteminin nasıl geliştirilebileceğine yönelik çalışmaları sürdürüyorlar. Dershanelerin kapatılmasıyla bunlar eş zamanlı yürürse umulan fayda her iki taraf için de sağlanabilir."