2300 Yıldır Şifa Dağıtan Kaplıca
ÇANAKKALE - Ezine ilçesine bağlı Dalyan köyü sınırları içinde yer alan Alexandreia Troas Antik Kenti'ne yakın bir bölgede bulunan Kestanbol Kaplıcası, 2300 yıldır şifa dağıtmaya devam ediyor.
Büyük İskender'in adına milattan önce 310 yılında kurulan Alexandreia Troas Antik Kenti'nde inşa edilen ve Anadolu'da Roma dönemi hamam yapılarının en büyüklerinden birisi olarak gösterilen tarihi yapıya yakın bir bölgede çok sayıda medeniyete tanıklık etmiş, suyu pek çok hastaya şifa olmuş Kestanbol Kaplıcası, günümüzde de yenilenen yüzüyle bu özelliğini koruyor.
Kaplıcanın işletme müdürü Yusuf Öztürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, antik çağda ve Osmanlı döneminde, şifa dağıtan kaplıcanın günümüzde de bu fonksiyonunu sürdürdüğünü söyledi.
Öztürk, 1895 yılında 1. Abdülhamit'in söz konusu bölgedeki tesisi yaptırdığını, 1. Dünya Savaşı ile Kurtuluş Savaşı'nda tesisin büyük hasar gördüğünü ve yeniden inşa edildiğini bildirdi.
Tesisin, bölgenin sit alanı olması nedeniyle tarihi dokusunu koruyarak gerçekleştirilen restore çalışmalarının ardından, 1 Nisan 2013 tarihi itibarıyla yenilenen yüzüyle konuklarına hizmet verdiğini dile getiren Öztürk, "Tesisi, fizik tedavi ve sağlıklı yaşam merkezi haline getirmek istiyoruz. Genellikle 50-60 yaş üstü insanlar tedavi olmak ve şifa bulmak amacıyla tesisimizi ziyaret ediyor" diye konuştu.
Öztürk, Türkiye'de ve dünya kaplıca tedavisi veren birçok tesisin bulunduğuna işaret ederek, "Kaplıcanın 1 litre suyunda ortalama 22 gram gibi inanılmaz bir mineral yoğunluğu var. Bu su, 'gençlik suyu' olarak biliniyor" dedi.
-Halk arasında "ölüyü dirilten su" olarak biliniyor
Yusuf Öztürk, Kestanbol Kaplıcası'nın halk arasında "ölüyü dirilten su" olarak bilindiğini belirterek, "İsa Peygamberin havarilerinden Saint Paul'un ölmek üzere olan bir hastayı bu sulara sokarak dirilttiği ve İsa Peygamberin mucizesini gösterdiği belirtilir. Bundan dolayı kaplıcamızın suyuna halk arasında 'ölüyü dirilten su' denilmektedir. Bazı hastaların buraya felçli, yürüyemez gibi sorunlarla gelip, hastalıklarından kurtulup şifa bulmuş şekilde ayrıldığını biliyoruz" ifadesini kullandı.
Kestanbol Kaplıcası'nın suyunun pek çok hastalığa iyi geldiğini anlatan Öztürk, "Bunlar arasında romatizmal, kadın, kas, cilt hastalıkları, iskelet sistemi ve nörolojik hastalıklar, solunum sistemi, mide, bağırsak, karaciğer, safra kesesi, şeker ve gut hastalıkları, hemoroid bulunuyor" diye konuştu.
Kaynak: AA
Kaplıcanın işletme müdürü Yusuf Öztürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, antik çağda ve Osmanlı döneminde, şifa dağıtan kaplıcanın günümüzde de bu fonksiyonunu sürdürdüğünü söyledi.
Öztürk, 1895 yılında 1. Abdülhamit'in söz konusu bölgedeki tesisi yaptırdığını, 1. Dünya Savaşı ile Kurtuluş Savaşı'nda tesisin büyük hasar gördüğünü ve yeniden inşa edildiğini bildirdi.
Tesisin, bölgenin sit alanı olması nedeniyle tarihi dokusunu koruyarak gerçekleştirilen restore çalışmalarının ardından, 1 Nisan 2013 tarihi itibarıyla yenilenen yüzüyle konuklarına hizmet verdiğini dile getiren Öztürk, "Tesisi, fizik tedavi ve sağlıklı yaşam merkezi haline getirmek istiyoruz. Genellikle 50-60 yaş üstü insanlar tedavi olmak ve şifa bulmak amacıyla tesisimizi ziyaret ediyor" diye konuştu.
Öztürk, Türkiye'de ve dünya kaplıca tedavisi veren birçok tesisin bulunduğuna işaret ederek, "Kaplıcanın 1 litre suyunda ortalama 22 gram gibi inanılmaz bir mineral yoğunluğu var. Bu su, 'gençlik suyu' olarak biliniyor" dedi.
-Halk arasında "ölüyü dirilten su" olarak biliniyor
Yusuf Öztürk, Kestanbol Kaplıcası'nın halk arasında "ölüyü dirilten su" olarak bilindiğini belirterek, "İsa Peygamberin havarilerinden Saint Paul'un ölmek üzere olan bir hastayı bu sulara sokarak dirilttiği ve İsa Peygamberin mucizesini gösterdiği belirtilir. Bundan dolayı kaplıcamızın suyuna halk arasında 'ölüyü dirilten su' denilmektedir. Bazı hastaların buraya felçli, yürüyemez gibi sorunlarla gelip, hastalıklarından kurtulup şifa bulmuş şekilde ayrıldığını biliyoruz" ifadesini kullandı.
Kestanbol Kaplıcası'nın suyunun pek çok hastalığa iyi geldiğini anlatan Öztürk, "Bunlar arasında romatizmal, kadın, kas, cilt hastalıkları, iskelet sistemi ve nörolojik hastalıklar, solunum sistemi, mide, bağırsak, karaciğer, safra kesesi, şeker ve gut hastalıkları, hemoroid bulunuyor" diye konuştu.