Bdp Grup Toplantısı

BDP Genel Başkanı Gültan Kışanak, Diyarbakır'ın Lice ilçesinde meydana gelen olaya ilişkin, "Şu anda daha fazla can kaybı yaşanmamışsa kesinlikle bir tesadüf ve şans eseridir.

Orada daha fazla insan yaşamını yitirebilirdi. Böylesine bir vahşet yaşanmıştır. Hala buna, 'bu yanlıştır biz de gereken tutumu aldık' diyen bir yaklaşım yok" dedi.

BDP Genel Başkanı Gültan Kışanak, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Sivas Olayı'nın yıl dönümü olduğunu hatırlatarak, "20 yıldır Madımak'taki ateş yanmaya devam ediyor. Biz, her yıl Sivas Katliamı'nın yıl dönümünde bu katliamda yaşamını yitirenleri anıyoruz. Bu katliamın sanıklarının yargılandığı bir süreç için mücadele ediyoruz. 20 yıldır aslında Madımak'ta yakılan ateş kendisine insanım diyenlerin yüreğini yakmaya devam ediyor. Katliamı arkasındaki güçlerle birlikte açığa çıkarma yaklaşımı hiçbir zaman gündemde olmadı. Göstermelik bir dava süreci işledi. Ceza alanların cezalarını çekmesine izin vermeden tahliye etmenin yolunu buldular. 20 yıldır Sivas davası adına hukuk adına her türlü garabeti yaşattılar. Her gün saatlerce konuşan, memleketin haline dair bir sürü süslü sözler önemli cümleler sarf edenler Sivas katliamına dair bugün ağızlarını açıp bir cümle etmediler" dedi.

Bu ülkenin tarihinde yaşanmış en büyük trajedilerden birisinin Sivas olayları olduğunu söyleyen Kışanak, bunun Türkiye'de alevi vatandaşlara karşı ayrımcı bir politikanın göstergesi olduğunu iddia etti. Sivas olaylarıyla mutlaka yüzleşilmesi gerektiğini savunan Kışanak, alevi vatandaşların temel taleplerinin artık karşılanması gerektiğini ifade etti.

"TARİHSEL KATLİAMLARI HATIRLATAN YAVUZ SULTAN SELİM İSMİNİ BİR KÖPRÜYE VERİYORLAR"
Kışanak, "Hala sahte bir yaklaşım, hatta yaraları kaşıyan bir yaklaşımla karşı karşıyayız. Bir taraftan Alevi toplumunun, toplumsal hafızasına kazınmış, tarihsel katliamları hatırlatan Yavuz Sultan Selim ismini bir köprüye veriyorlar ve bu konuda bir adım geriye atacaklarına dair bir işaret yok. Bunun üzerinden siyaset ve politika yapıyorlar. Yavuz Sultan Selim ismi orada kalsın Sabiha Gökçen ismini değiştirelim. İki katliamcıdan birini tercih etmek zorunda mıyız? Samimilerse, gelin ikisini de değiştirelim. Siyaset yapmayın, bir toplumun yaşadığı travmalar üzerinden siyaset yapmaktan daha kötü bir durum olamaz" ifadelerini kullandı.

Barış sürecinin katliamlar bir daha yaşanmasın' diye başlatılmış bir süreç olduğunu anlatan Kışanak, bu sürecin birilerinin kendilerine siyasi menavra bulması için başlatılmış bir süreç olmadığını ifade etti.

Lice'de büyük bir acının yaşandığını söyleyen Kışanak, karakol yapımını protesto etmek için, barış sürecine katkı sunmak için karakol inşaatının önüne gidenlere ağır silahlarla ateş açıldığını iddia etti. Karakol önüne giden insanların ellerinde 'savaş değil barış istiyoruz' diye pankartların olduğunu bildiren Kışanak, bu insanların 200-250 kişilik bir sivil halk topluluğu olduğunu dile getirdi. Kışanak, konuşmasında şunları kaydetti:
"Bu 250 kişinin orada karakola zarar vermesini önlemenin başka hiçbir yolu yok muydu? Bu sivil savunmasız insanları ağır silahlarla tarayacak mıydınız? Sizin çözüm politikanız buysa bizim barış sürecinden anladığımız bu değildir. Hem diyalogdan hem de en demokratik hakkını kullanan sivillere ağır otomatik tüfeklerle ateş atacak, arkadan vuracaksın. Şu anda daha fazla can kaybı yaşanmamışsa kesinlikle bir tesadüf ve şans eseridir. Orada daha fazla insan yaşamını yitirebilirdi. Böylesine bir vahşet yaşanmıştır. Hala buna, 'bu yanlıştır biz de gereken tutumu aldık' diyen bir yaklaşım yok."
Kışanak, Lice'deki olayın failinin belli olduğunu belirterek, "Faili belli, o karakol komutanından izin almadan kim halkın üzerine ateş açabilir? Sen o faile sorarsan gerçeği bulamazsın. O karakol komutanını görevden alacak, merkeze çekeceksin, müfettişlerini de halktan bilgi almaya yönlendireceksin. İnsanlar niye arkadan tarandı' bunu söylemiyor, görüntüsünü vermiyorlar. İlk günden beri her gün yeni yalan yeni spekülasyonlar üretiyorlar. Aileler kendi arasında kavga etmiş, yok başka bir köyde kavga çıkmış' yalan. Kaç çocuk annesi kadın ölümden döndü, yarım saat boyunca yaralılar oradan alınmadı" dedi.

Süreç başlamasıyla uyuşturucu muhabbetine başladığını söyleyen Kışınak, "Bu ülkede yargıya intikal etmiş sanıklar var. Bu ülkede uyuşturucu ekimini ve transferini güvenlik kuvvetleriyle işbirliği yapmadan hiç kimse yapamıyor. Askeriyle, polisiyle, yerel güvenlik amirleriyle işini bağlayan bu işi yapıyor. Bunlar kanıtlanmış" şeklinde konuştu.

BDP Gençlik Merkezi'nin uyuşturucuya karşı kampanya başlattığını anlatan Kışanak, "Önümüzü kesmeyin, ben on binlerce gençle Lice'deki bütün uyuşturucu tarlalarının üzerine yürüyeceğim. Bu konuda yapılması gerekenler çok açık ve ortadadır. Bu süreç başladığında 'herkes üzerine düşen görevi yapmalıdır' dedik. Herkes kendi üzerine düşeni yaparsa süreç ilerler dedik ve bu yaklaşımla hareket ettik.

Kışanak, 'Orada karakol inşaatı yok güçlendirme çalışması var' diyorlar. Aklımıza hakaret ediyorlar. Burada güçlendirme çalışması olsa kapısında çatısında olur. Orada inşaat nerede? Çok açıktır ki siz oradaki karakolun yerine yeni bir kalekol yapıyorsunuz. Geçen yıl ihalesini verdikleri projeler devam ediyormuş. Geçen yıl ortada barış süreci yoktu, Hükümetin böyle bir yaklaşımı yoktu. Çatışma vardı. Biz 'nihai bir barış sağlamayı arzuluyoruz, adım adım kalıcı, bir daha ölümün yaşanmadığı bir süreci inşa edelim' diyoruz. Gerilla 'geri çekiliyoruz' dedi.

O zaman bu çalışmalarınızı da durduracaksınız" dedi.

3-5 köyün ortasına kale gibi karakol yapma ihtiyacı nereden çıktığını anlamadığını belirten Kışanak, "Eğer bugün bir barış konsepti varsa, neden bu inşaatların yapımı durdurulmuyor? Genel yaklaşım, Türkiye'nin batısında ne varsa doğusunda da o olacak. Sivil yaşamımızın yanında kale gibi karakolların yapılmasının bir ihtiyaç olduğuna inanmıyoruz" şeklinde konuştu.

Kışanak, konuşmasında şunları kaydetti: "Sayın Beşir Atalay 'biz kimseye söz vermedik' diyor. Birilerine başka bir yerde söz vermesine gerek yok. Biz, bu sürece demokratik bir gelecek kurulacak diye destek verdik. 'Kimseye sözümüz yok' diyorlar. Biz, artık bugüne kadar yaşadıklarımızdan kaygılanıyoruz. Yapılacak tek şey bu demokratikleşme programını topluma sunmak ve bu işi ilerletmenin bir yolunu bulmak. Zaman baskısını biz yaratmadık, zaman baskını 11 yıllık iktidarı keyfinize harcayarak heba eden sizlersiniz. Bu zaman baskısını siz yaratıyorsunuz, biz demokrasi konusunda acil ihtiyacımız var bunların mücadelesini veriyoruz. Adım atılmaya teşvik ediyoruz. Bu konuda zaman baskısının kendilerinden kaynaklandığını iyi bilecekler."
Kaynak: İHA