CHP Genel Başkan Yardımcısı Loğoğlu Açıklama Yaptı
TBMM - CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilen Torba Kanuna eklenen bir maddeyle dışarıdan atanan büyükelçilerin merkeze alınabilmesine ilişkin, "AK Parti'nin bu girişiminin iktidara geldiğinden bu yana devlet dairelerinde kadrolaşma faaliyetlerinin Dışişleri Bakanlığı teşkilatına uzanan halkasıdır" dedi.
Loğoğlu, partisinin İstanbul Miletvekili Osman Korutürk ile birlikte Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Genel Kurul'da kabul edilen "Torba Kanun"da yer alan dışarıdan atanan büyükelçilerin merkeze alınabilmesine ilişkin maddeyi eleştirdi.
Loğoğlu, AK Parti'nin bu girişiminin iktidara geldiğinden bu yana devlet dairelerinde kadrolaşma faaliyetlerinin Dışişleri Bakanlığı teşkilatına uzanan halkası olduğunu iddia ederek, şunları söyledi:
"Orada da istedikleri kendilerine biat eden, kendi görüşleri doğrultusunda hareket etmesi beklenen kişileri merkez teşkilatının en üst görevlerine getirmek girişimidir, çabasıdır. Bu bir noktada Dışişleri Bakanlığı teşkilatını belli bir noktaya kadar belli bir ölçüde iktidar partisinin arka bahçesi haline getirmek anlamına gelir. Oysa Dışişleri Bakanlığı, Cumhuriyet kurulduğundan beri siyasetin dışında kalmış, siyasetin dışında kalmasına bütün siyasi partiler ve iktidarlar tarafından önemli ölçüde özen gösterilmiş profesyonel kimliği olan bir kuruluştur. Şimdi bu kaleyi de yıkmaya çalışan bir iktadarla karşı karşıyayız. Bu sadece ülkemize, ülkemizin geleceğine değil. AK Parti'nin kendisine de zarar verecektir. Çünkü zaten olmayan, son yıllarda iyice bozulmuş kötü giden bir dış politikanın kalitesi maalesef daha da düşme bozulma tehlikesiyle karşı karşıyadır."
Korutürk ise bu maddenin sakıncalarına değinerek, "Dışişleri bir kariyer. Dışişleri Bakanlığı'na sınavla giriyorsunuz, üçüncü katip diye başlıyorsunuz, büyükelçiye kadar askeri rütbeler gibi yukarıya doğru çıkan bir merdivenden çıkarak, geliyorsunuz. Bu kariyerin içerisine hiç bir suretle şimdiye kadar saplama yapılmazdı. Saplama yapılmaması da Dışişleri'nin bir meslek olarak devam etmesini sağlıyordu. Hep bir söz vardır, "Dışişleri'ne dışarıdan büyükelçi tayin edebilirsiniz ama üçüncü katip veya konsolos tayin edemezsiniz" diye. Bunlar meslek. Neye benziyor diye düşünürseniz, bu tümen komutanlığına yahut kolordu komutanlığına yahut ta ordu komutanlığına dışarıdan asker olmayan birisini tayin etmek gibi bir şey oluyor" dedi.
Korutürk, gazetecilerin, "Daha önce böyle bir durumda büyükelçilerin tepki olarak görevlerini bırakacağını söylemiştiniz. Şu an böyle bir öngörünüz var mı?" sorusu üzerine, bunun bir süreç olduğunu ifade ederek, "CHP olarak biz bunun arkasındayız ve konunun sahibiyiz. Anayasa Mahkemesi'ne başvuracağız. Bu sürecin sonunda eğer yerleşirse tabii istifa etmek, etmemek meslekte olan arkadaşların kendi ihtiyarındadır. Ben kendim meslekte olsaydım o süreç bittiği zaman bu yasalaşırsa istifa ederdim" diye konuştu.
Loğoğlu da, Anayas Mahkemesi'nin uzun tutuklulukla ilgili iptal kararı vermesinin ardından Ergenekon'da 60'dan fazla kişi tahliye talebinde bulunduğunu ancak reddedildiğinin belirtilmesi üzerine, "Hukukta genel ilke alınan kararların daima vatandaşların tutuklu olsun, olmasın en erken noktada lehine kullanmaktır. Biz mahkemelerden, yargıçlardan bunu bekliyoruz" dedi.
Kaynak: AA
Loğoğlu, AK Parti'nin bu girişiminin iktidara geldiğinden bu yana devlet dairelerinde kadrolaşma faaliyetlerinin Dışişleri Bakanlığı teşkilatına uzanan halkası olduğunu iddia ederek, şunları söyledi:
"Orada da istedikleri kendilerine biat eden, kendi görüşleri doğrultusunda hareket etmesi beklenen kişileri merkez teşkilatının en üst görevlerine getirmek girişimidir, çabasıdır. Bu bir noktada Dışişleri Bakanlığı teşkilatını belli bir noktaya kadar belli bir ölçüde iktidar partisinin arka bahçesi haline getirmek anlamına gelir. Oysa Dışişleri Bakanlığı, Cumhuriyet kurulduğundan beri siyasetin dışında kalmış, siyasetin dışında kalmasına bütün siyasi partiler ve iktidarlar tarafından önemli ölçüde özen gösterilmiş profesyonel kimliği olan bir kuruluştur. Şimdi bu kaleyi de yıkmaya çalışan bir iktadarla karşı karşıyayız. Bu sadece ülkemize, ülkemizin geleceğine değil. AK Parti'nin kendisine de zarar verecektir. Çünkü zaten olmayan, son yıllarda iyice bozulmuş kötü giden bir dış politikanın kalitesi maalesef daha da düşme bozulma tehlikesiyle karşı karşıyadır."
Korutürk ise bu maddenin sakıncalarına değinerek, "Dışişleri bir kariyer. Dışişleri Bakanlığı'na sınavla giriyorsunuz, üçüncü katip diye başlıyorsunuz, büyükelçiye kadar askeri rütbeler gibi yukarıya doğru çıkan bir merdivenden çıkarak, geliyorsunuz. Bu kariyerin içerisine hiç bir suretle şimdiye kadar saplama yapılmazdı. Saplama yapılmaması da Dışişleri'nin bir meslek olarak devam etmesini sağlıyordu. Hep bir söz vardır, "Dışişleri'ne dışarıdan büyükelçi tayin edebilirsiniz ama üçüncü katip veya konsolos tayin edemezsiniz" diye. Bunlar meslek. Neye benziyor diye düşünürseniz, bu tümen komutanlığına yahut kolordu komutanlığına yahut ta ordu komutanlığına dışarıdan asker olmayan birisini tayin etmek gibi bir şey oluyor" dedi.
Korutürk, gazetecilerin, "Daha önce böyle bir durumda büyükelçilerin tepki olarak görevlerini bırakacağını söylemiştiniz. Şu an böyle bir öngörünüz var mı?" sorusu üzerine, bunun bir süreç olduğunu ifade ederek, "CHP olarak biz bunun arkasındayız ve konunun sahibiyiz. Anayasa Mahkemesi'ne başvuracağız. Bu sürecin sonunda eğer yerleşirse tabii istifa etmek, etmemek meslekte olan arkadaşların kendi ihtiyarındadır. Ben kendim meslekte olsaydım o süreç bittiği zaman bu yasalaşırsa istifa ederdim" diye konuştu.
Loğoğlu da, Anayas Mahkemesi'nin uzun tutuklulukla ilgili iptal kararı vermesinin ardından Ergenekon'da 60'dan fazla kişi tahliye talebinde bulunduğunu ancak reddedildiğinin belirtilmesi üzerine, "Hukukta genel ilke alınan kararların daima vatandaşların tutuklu olsun, olmasın en erken noktada lehine kullanmaktır. Biz mahkemelerden, yargıçlardan bunu bekliyoruz" dedi.