İit Genel Sekreteri İhsanoğlu Moskova'da
Moskova - İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, Suriye'deki durumun her geçen gün daha da kötüye gittiğini ve bu şiddetin durması için Cenevre'de yapılması planlanan Uluslararası Suriye Konferansında çözüme ulaşmaya mecbur olduklarını söyledi.
Moskova'da resmi temaslarının ardından Türk basınına açıklamada bulunan İhsanoğlu, Suriye probleminin çözümünde Cenevre-2 Konferansının ötesinde bir formül düşünmenin zor olduğunu vurgulayarak, bu nedenle herkesin Cenevre-2 için gayret etmesi ve ciddi şekilde destek vermesi gerektiğini belirtti.
Çözümün olmaması durumunda ülkedeki savaşın devam edeceğini ve daha çok kayıp ve tahribat yaşanacağını, istikrarsızlık dalgalarının halka halka büyüyeceğini kaydeden İhsanoğlu, "Suriye'ye askeri müdahaleye karşıyız. Biz Suriye'nin bağımsızlığının, toprak bütünlüğünün ve egemenliğinin korunmasını savunuyoruz" dedi.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'la uzun bir görüşme yaptıklarını ve birçok konuya değinildiği aktaran İhsanoğlu, Suriye,Rusya -İİT ilişkileri, siyasi meseleler, ekonomik işbirliği ve teknolojik-bilimsel alanlardaki gelişmeleri ele aldıklarını kaydetti.
Suriye konusunu da detaylı görüşme fırsatı bulduklarını kaydeden İhsanoğlu, "Suriye'de durum her geçen gün kötüleşmekte, şiddet, ölü sayısı ve yerinden edilen insan sayısı artmaktadır. Kusayr'daki olaylar çok üzücüdür. Genel olarak değil ancak Kusayr'daki gibi mevzi çatışmalarda mezhep bazında karşı durma yaşanmaktadır. Halbuki, savaşın başlarında bu mezhebi çatışma söz konusu değildi. Her iki tarafta da farklı etnik ve mezhep temsilcileri bulunmaktaydı. Kusayr'daki hadise Suriye dışından gelenlerin yaptıkları sonucunda varılan noktadır. Biz bu noktaya gelmesinden endişeliyiz. Çatışmanın mezhebi karakter almasına şiddetle karşıyız. Bu bölge için çok tehlikeli dönüm noktası olur ki, bundan hızlıca uzaklaşmak lazım" diye konuştu.
Cenevre -2 Konferansının yapılmasından yana olduklarını dile getiren ihsanoğlu, "İİT Genel Sekreteri olarak geçen yıl Ağustos ayından itibaren böyle bir toplantının yapılması gerektiğine işaret ettim. Birleşmiş Milletler ve Arap Birliği'nin Suriye Özel Temsilcisi El Ahdar İbrahimi ve BM Genel Sekreteri Ban Ki- mun ile yaptığım toplantıda konuyu gündeme getirdim" dedi.
Suriye'deki durumun kendiliğinden çözülemeyeceğine de vurgu yapan İİT Genel Sekreteri, "Anlaşılan odur ki, Suriye'de çatışanların ateşkes sağlaması için büyük baskıya ihtiyaç var. Bu büyük baskıyı sağlayacak ve çatışanlar üzerinde etki yapacak iki büyük güce ihtiyaç var. Bu da Rusya ve ABD ile müttefiklerdir" şeklinde konuştu.
Cenevre -2'nin yapılması için zeminin hazırlanması, heyetlerin, gündemin oluşturulması ve sürecin nasıl çalışacağı hususunda temel prensiplerin belirlenmesi konusunda zorluk çekildiğini ancak bu zorlukların aşılacak nitelikte olduğuna inandığını dile getiren İhsanoğlu, "Toplantının ilgili tarafların geniş katılımıyla gerçekleştirilmesinde fayda var. Muhalefetin her şeyden önce saflarını birleştirmesi, liderini ve tavrını belirlemesi lazım. Maalesef bu da gecikiyor ve sıkıntılar artıyor. Muhalefet müşterek tavra ulaşamıyor gördüğümüz kadarıyla" dedi.
İİT'nin Suriye krizinin bir an önce sona ermesi temennisinde olduğunu dile getiren İhsanoğlu, çatışmaların devam etmesi durumunda Suriye'nin yeni bir Somali olabileceğini ve bu sonucun da bütün bölge ülkelerine olumsuz etki yapacağını kaydetti.
Rusya'nın bölgeye Barış Gücü gönderme önerisini değerlendiren İhsanoğlu, BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri tarafından yapılan gayri resmi son açıklamalar ışığında bu önerinin kabul edilme ihtimalinin az olduğunu söyledi.
İİT'nin geçiş sürecine ilişkin tutumuna da açıklık getiren İhsanoğlu, "Bizim anlayışımız şudur. Cenevre mutabakatında olduğu gibi, tam yetkili bir geçiş hükümeti. Ülkede yeni kurulacak siyasi nizamı, rejimi, anayasayı ve seçimleri düzenleyecek. Müzakerelerin bu istikamette başlaması ve neticelenmesini istiyoruz. Benim Beşşar Esed'e söyleyeceğim, 'Bir ülkenin geleceği tehlikeye girdiğinde, bir ülke sivil savaşa girmiş ise ve bu ülkede kurtuluş için fedakarlık yapılması gerektiriyorsa, fedakarlık liderlerden gelir. Yani halkın lideri için değil, liderin halkı için fedakarlıkta bulunması gerekir. Esed'in bir noktada artık kendi ülkesinin kurtuluşu için bir karar alması lazım" diye konuştu.
-İİT-Rusya ilişkileri-
Rusya'nın 2005 yılında İİT gözlemci statüsü almasının ardından, Genel Sekreter sıfatıyla 2006, 2008 ve 2013'de olmak üzere Rusya'ya üç resmi ziyaret gerçekleştirdiğini belirten İhsanoğlu, sıkça iki taraf arasında konsantrasyon toplantıları yaptıklarını ve heyetler teatisinde bulunduklarını ifade etti.
İİT'nin siyasi arenada yerini almasının yeni bir hadise ve son yılların ürünü olduğunu vurgulayan İhsanoğlu, bu bakımdan Rusya veya diğer ülkelerin teşkilat için atfettikleri önemin arttığını görmenin, büyük güçlerin İİT ile daha yakın işbirliği sağlamak ve teşkilatın katkısını elde etmek için gösterdikleri gayretin çok gurur verici ve önemli olduğunu belirtti.
Rusya'daki 20 milyondan fazla Müslüman toplumu ile ilişkilerinin çok eskilere dayandığını belirten İhsanoğlu, "Rusya'ya, 1979 yılında ilk defa geldiğimde o zaman Müslüman cumhuriyetleri gezdim, Özbekistan'da bulundum. Sovyetler sonrasında da 1990'dan sonra Tataristan'a sık sık gitme fırsatımız oldu. Volga Ural bölgesinde İslam medeniyeti ile ilgili uluslararası konferanslar yaptık ve bunların çeşitli dillere tercüme edilmesini sağladık. Tatar medeniyetini anlatan 1000 sayfalık kitap yaptık. Putin'in 2003 yılında İİT ile yakın işbirliği kurma isteği ile göreve geldiğim ilk 6 ayda Rusya'nın gözlemci olarak İİT'de yer almasını, ilişkilerimizin verimli hale dönüşmesini sağladık. Tataristan, Başkortostan cumhurbaşkanlarını Cidde'ye davet ettim. Rusya ile ilişkilerimiz her yönden gelişiyor" dedi.
Kaynak: AA
Çözümün olmaması durumunda ülkedeki savaşın devam edeceğini ve daha çok kayıp ve tahribat yaşanacağını, istikrarsızlık dalgalarının halka halka büyüyeceğini kaydeden İhsanoğlu, "Suriye'ye askeri müdahaleye karşıyız. Biz Suriye'nin bağımsızlığının, toprak bütünlüğünün ve egemenliğinin korunmasını savunuyoruz" dedi.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'la uzun bir görüşme yaptıklarını ve birçok konuya değinildiği aktaran İhsanoğlu, Suriye,Rusya -İİT ilişkileri, siyasi meseleler, ekonomik işbirliği ve teknolojik-bilimsel alanlardaki gelişmeleri ele aldıklarını kaydetti.
Suriye konusunu da detaylı görüşme fırsatı bulduklarını kaydeden İhsanoğlu, "Suriye'de durum her geçen gün kötüleşmekte, şiddet, ölü sayısı ve yerinden edilen insan sayısı artmaktadır. Kusayr'daki olaylar çok üzücüdür. Genel olarak değil ancak Kusayr'daki gibi mevzi çatışmalarda mezhep bazında karşı durma yaşanmaktadır. Halbuki, savaşın başlarında bu mezhebi çatışma söz konusu değildi. Her iki tarafta da farklı etnik ve mezhep temsilcileri bulunmaktaydı. Kusayr'daki hadise Suriye dışından gelenlerin yaptıkları sonucunda varılan noktadır. Biz bu noktaya gelmesinden endişeliyiz. Çatışmanın mezhebi karakter almasına şiddetle karşıyız. Bu bölge için çok tehlikeli dönüm noktası olur ki, bundan hızlıca uzaklaşmak lazım" diye konuştu.
Cenevre -2 Konferansının yapılmasından yana olduklarını dile getiren ihsanoğlu, "İİT Genel Sekreteri olarak geçen yıl Ağustos ayından itibaren böyle bir toplantının yapılması gerektiğine işaret ettim. Birleşmiş Milletler ve Arap Birliği'nin Suriye Özel Temsilcisi El Ahdar İbrahimi ve BM Genel Sekreteri Ban Ki- mun ile yaptığım toplantıda konuyu gündeme getirdim" dedi.
Suriye'deki durumun kendiliğinden çözülemeyeceğine de vurgu yapan İİT Genel Sekreteri, "Anlaşılan odur ki, Suriye'de çatışanların ateşkes sağlaması için büyük baskıya ihtiyaç var. Bu büyük baskıyı sağlayacak ve çatışanlar üzerinde etki yapacak iki büyük güce ihtiyaç var. Bu da Rusya ve ABD ile müttefiklerdir" şeklinde konuştu.
Cenevre -2'nin yapılması için zeminin hazırlanması, heyetlerin, gündemin oluşturulması ve sürecin nasıl çalışacağı hususunda temel prensiplerin belirlenmesi konusunda zorluk çekildiğini ancak bu zorlukların aşılacak nitelikte olduğuna inandığını dile getiren İhsanoğlu, "Toplantının ilgili tarafların geniş katılımıyla gerçekleştirilmesinde fayda var. Muhalefetin her şeyden önce saflarını birleştirmesi, liderini ve tavrını belirlemesi lazım. Maalesef bu da gecikiyor ve sıkıntılar artıyor. Muhalefet müşterek tavra ulaşamıyor gördüğümüz kadarıyla" dedi.
İİT'nin Suriye krizinin bir an önce sona ermesi temennisinde olduğunu dile getiren İhsanoğlu, çatışmaların devam etmesi durumunda Suriye'nin yeni bir Somali olabileceğini ve bu sonucun da bütün bölge ülkelerine olumsuz etki yapacağını kaydetti.
Rusya'nın bölgeye Barış Gücü gönderme önerisini değerlendiren İhsanoğlu, BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri tarafından yapılan gayri resmi son açıklamalar ışığında bu önerinin kabul edilme ihtimalinin az olduğunu söyledi.
İİT'nin geçiş sürecine ilişkin tutumuna da açıklık getiren İhsanoğlu, "Bizim anlayışımız şudur. Cenevre mutabakatında olduğu gibi, tam yetkili bir geçiş hükümeti. Ülkede yeni kurulacak siyasi nizamı, rejimi, anayasayı ve seçimleri düzenleyecek. Müzakerelerin bu istikamette başlaması ve neticelenmesini istiyoruz. Benim Beşşar Esed'e söyleyeceğim, 'Bir ülkenin geleceği tehlikeye girdiğinde, bir ülke sivil savaşa girmiş ise ve bu ülkede kurtuluş için fedakarlık yapılması gerektiriyorsa, fedakarlık liderlerden gelir. Yani halkın lideri için değil, liderin halkı için fedakarlıkta bulunması gerekir. Esed'in bir noktada artık kendi ülkesinin kurtuluşu için bir karar alması lazım" diye konuştu.
-İİT-Rusya ilişkileri-
Rusya'nın 2005 yılında İİT gözlemci statüsü almasının ardından, Genel Sekreter sıfatıyla 2006, 2008 ve 2013'de olmak üzere Rusya'ya üç resmi ziyaret gerçekleştirdiğini belirten İhsanoğlu, sıkça iki taraf arasında konsantrasyon toplantıları yaptıklarını ve heyetler teatisinde bulunduklarını ifade etti.
İİT'nin siyasi arenada yerini almasının yeni bir hadise ve son yılların ürünü olduğunu vurgulayan İhsanoğlu, bu bakımdan Rusya veya diğer ülkelerin teşkilat için atfettikleri önemin arttığını görmenin, büyük güçlerin İİT ile daha yakın işbirliği sağlamak ve teşkilatın katkısını elde etmek için gösterdikleri gayretin çok gurur verici ve önemli olduğunu belirtti.
Rusya'daki 20 milyondan fazla Müslüman toplumu ile ilişkilerinin çok eskilere dayandığını belirten İhsanoğlu, "Rusya'ya, 1979 yılında ilk defa geldiğimde o zaman Müslüman cumhuriyetleri gezdim, Özbekistan'da bulundum. Sovyetler sonrasında da 1990'dan sonra Tataristan'a sık sık gitme fırsatımız oldu. Volga Ural bölgesinde İslam medeniyeti ile ilgili uluslararası konferanslar yaptık ve bunların çeşitli dillere tercüme edilmesini sağladık. Tatar medeniyetini anlatan 1000 sayfalık kitap yaptık. Putin'in 2003 yılında İİT ile yakın işbirliği kurma isteği ile göreve geldiğim ilk 6 ayda Rusya'nın gözlemci olarak İİT'de yer almasını, ilişkilerimizin verimli hale dönüşmesini sağladık. Tataristan, Başkortostan cumhurbaşkanlarını Cidde'ye davet ettim. Rusya ile ilişkilerimiz her yönden gelişiyor" dedi.