Doğu ve Güneydoğu Ekonomi ve Kalkınma Zirvesi Açıklaması
ŞIRNAK - Türk Girişimci ve İş Dünyası Konfederasyonu Başkanı Süleyman Onatça, "Bugün burada Türkiye özel sektörünün öncü girişimcilerinin, bölgeye yönelik bazı yatırım planlarının müjdesini vereceğini umuyorum" dedi.
TÜSİAD tarafından Şırnak'ın Cizre ilçesindeki tarihi Kırmızı Medrese'de "Doğu ve Güneydoğu Ekonomi ve Kalkınma Zirvesi: Cizre Buluşması" toplantısı yapıldı. TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz ile Güler Sabancı, Mustafa Koç, Ümit Boyner, Nihat Özdemir, Tarkan Kadooğlu'nun aralarında bulunduğu TÜSİAD üyeleri, Şırnak Valisi Vahdettin Özkan, Cizre Kaymakamı Şenol Koca ile bölgedeki sivil toplum kuruluş temsilcilerinin katılımıyla düzenlenen toplantı, Kürtçe müzik eşliğinde başladı.
TÜRKONFED Başkanı Süleyman Onatça, açılışta yaptığı konuşmada, toplumsal barış ve huzurun her zamankinden fazla önem taşıdığı bugünlerde Cizre'de böylesine önemli ve anlamlı bir zirveye ev sahipliği yapan TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz ve tüm üyelere teşekkür etti.
Cizre'de yapılan toplantının, Doğu ve Güneydoğu bölgesinde ekonomik kalkınma hamlesinin başlatılması açısından büyük bir önem taşıdığını, TÜRKONFED olarak bölgesel kalkınmanın yerelde tasarlanmasının önemine inandıklarını kaydeden Onatça, bu nedenle burada hazır olan bölge iş insanları ile yapacakları görüş alışverişinin bölgenin ekonomik olarak kalkınması için yapılması gerekenleri de ortaya çıkartacağını belirtti.
TÜRKONFED'in öncelikli çalışma alanlarından biri olan bölgesel kalkınma konusunda yayımladıkları son çalışma olan "Orta Gelir Tuzağı'ndan Çıkış: Hangi Türkiye?" raporu ile 3 farklı Türkiye'nin var olduğunu öğrendiklerini aktaran Onatça, raporun Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde kişi başına düşen gayrisafi bölgesel hasılanın 2008-2011 yılları arasında düşüş eğiliminde olduğunu ortaya koyduğunu dile getirdi.
"Bu durum maalesef başta göç olmak üzere birçok sosyal sorunu da beraberinde getiriyor. Bölgede eğitim, işsizlik, altyapı gibi temel sorunlar mevcut. Tabii ki bu konuda atılan adımlara olumlu bakıyoruz. Ancak, bölgenin Türkiye ortalaması ile arasındaki farkı kapatmak ve bölgesel kalkınmayı sağlamak için ulaşım, kentsel altyapı, yer sorunu gibi sorunların yanında sosyal gelişmişliği artıracak eğitim, kültür, spor ve eğlence yatırımlarının hızla hayata geçirilmesi gerekliliği ortaya çıkıyor" diyen Onatça, bölgeye daha fazla yatırım yapılmasının sadece kamudan beklenmemesi gerektiğini, sürdürülebilir olanın özel sektörün yatırım yapması olduğunu vurguladı.
-Barış sürecinin olumlu etkileri görülmeye başlandı
Kamunun ilk hamlesinin açtığı yoldan özel sektörün gelmesi gerektiğini ifade eden Onatça, şöyle devam etti:
"Bugün burada Türkiye özel sektörünün öncü girişimcilerinin, bölgeye yönelik bazı yatırım planlarının müjdesini vereceğini umuyorum. Ancak hepimiz biliyoruz ki, bölgenin kalkınmasının önündeki bir numaralı engel yıllar boyunca devam eden terör ve terörün yol açtığı güvenlik kaygıları olmuştur. Bölgede kalkınmanın yolunu açacak başlıca faktör de hiç şüphesiz barış sürecidir. Geçen hafta sayın Ekonomi Bakanımızın açıkladığı rakamlar barış sürecinin olumlu etkilerinin şimdiden görülmeye başlandığını göstermektedir. Son bir yıl içinde uygulanan teşvik sisteminde, en hızlı artış 6. bölgede olmuş. Diğer 5 bölgenin toplamında 11 yatırım projesi tamamlanırken, yalnızca 6. bölgede 20 projenin tamamlanarak işletmeye geçmiş olması, barış sürecinin 6. bölgeye getirdiği katkıların en net göstergelerinden biri olmuştur. Çözüm sürecindeki kararlılığın devam etmesi ve sürecin ilerlemesi arzusu bugün hükümetten iş dünyasına, bölge insanından toplumun çok geniş bir kesimine herkes tarafından kabullenildiğini görmekten büyük bir memnuniyet duymaktayız. Bölgede iş yapan dostlarımızdan terörün sigorta primlerini nasıl yükselttiğini, hatta birçok iş yerinin sigortalanmasının neredeyse olanaksız hale geldiğini, kredi maliyetlerinin ve teminatların nasıl arttığını biliyoruz."
Onatça, bölgede gelir seviyesinin yükselmesi ve bölgenin daha fazla yatırım çekebilmesi için yapılacak yatırımların risk sigortasının da teşvik kapsamına alınmasıyla risk primlerinin batıda uygulanan oranlara çekilmesi gerektiğine dikkat çekerek, "Bu uygulama, terör nedeniyle oluşan risk farkı tamamen ortadan kalkıncaya kadar devam etmelidir. Bölgedeki kalkınma ajanslarının proaktif çalışması ve buraya gelmesi muhtemel yatırımcılara rehberlik yapması, bölgenin karşılaştırmalı rekabet gücünün bulunduğu alanlara ilişkin yapılacak çalışmaların yatırımcıya anlatılması, aynen kendi şirketlerimizdeki pazarlama departmanları gibi yatırımcı ile ilişkiye geçerek onları bölgeye çekmeye çalışması gerektiğini düşünüyorum. Kalkınma ajanslarının bu çabasının bölgenin gelişmesine büyük katkısı olacaktır" şeklinde konuştu.
"Barış süreci bizi sadece 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ülkesinden birisi yapmaya bir adım daha yaklaştırmış olmayacak, aynı zamanda dünyanın gelişmiş demokrasilerinden biri olmaya da yaklaştırmış olacaktır. Çünkü ekonomik ve siyasi istikrar arasında güçlü bir ilişki olduğunu hepimiz yakından biliyoruz. Bu nedenle 2023 hedeflerini sadece zenginleşmek olarak koymayalım; zenginleşmenin yanına demokratikleşmeyi de ekleyelim diyoruz" diyen Onatça, bugün bu açıdan son derece kritik bir eşikte durduklarını söyledi.
Terörün bitirilmesinin ardından çözüm sürecinde artık ikinci aşamaya geçildiğini, bu aşamada şimdi hiç vakit kaybetmeden demokrasiyi tahkim edecek adımların atılması gerektiğini vurgulayan Onatça, bunun için hedeflerinin anayasanın, siyasi partiler ve seçim yasalarının daha gelişmiş bir demokrasi yapısıyla uyumlu olarak değiştirilmesi olduğunu bildirdi.
-"Barış için atılan adımları destekliyoruz"
"Çağdaş demokrasi, çoğunlukçu değil çoğulcu bir rejimdir. Çoğulcu rejimlerin ayırt edici yönü, parmak sayısına göre değil, toplumsal uzlaşmaya göre hareket etmesidir" diyen Onatça, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"TÜRKONFED olarak bizleri, barış ve çözüm sürecinin ilerlediği, demokrasinin çoğunlukçu değil çoğulculuğa doğru evrildiği ve AB üyeliğinin gerçekleştiği bir geleceğin beklediğine inanıyoruz. Tabii süreci hızlandırmak için de hem barış hem de yeni anayasa yapım sürecinde yapıcı adımlarla siyasette çatışma değil, uzlaşma kültürünün mutlak hakim olmasını bir kez daha hatırlatmak isteriz. İş dünyası olarak 2023 için koymuş olduğumuz ekonomik hedeflerimizin yanına demokratikleşme hedeflerimizi de koymanın şimdi tam zamanı olduğu inancımı vurgulamak istiyorum. TÜRKONFED olarak barış için atılan tüm adımları sonuna kadar desteklediğimizi bir kez daha belirtmek istiyorum. Bizler, üzerimize düşen görevleri yerine getirmek için hazırız. Türkiye'nin dört bir yanındaki federasyon ve derneklerin desteğiyle demokratik ve kalkınmış bir ülke olma yolunda seferber olacağız."
-"Cizre insanlığa verilen ikinci şans"
TÜSİAD Bölgesel Kalkınma Politikaları ve İş Dünyası ile İlişkiler Komisyonu Başkanı Tarkan Kadooğlu ise tarihteki Tufan olayına işaret ederek Cizre'nin insanlığa verilen ikinci bir şans olduğunu tarihsel metinlerden, Tevrat'tan ve Kur'an'dan bildiklerini, insanoğlunun kendisine verilen bu ikinci şansı, tarihin inişli çıkışlı zamanlarında hep değerlendirmeye çalıştığını, kimi zaman başardığını kimi zaman da yanlışa düştüğünü söyledi.
Mezopotamya ve Ortadoğu'nun en önemli ilim yuvalarından biri olan ve 14. yüzyıldan kalma Kırmızı Medrese'nin bu topraklara yeni bir sayfa açmak için insanların bir araya gelişinin şahitliğini yaptığını anlatan Kadooğlu, Ahmedi Hani'nin Oradoğu bölgesinin tamamında dillere destan eseri Memu Zin'in aşklarının filizlendiği şehir olan Cizre'nin aynı zamanda bilgisayar ve sibernitik biliminin temellerini atan ünlü alim Ebu'l İz İbni İsmail El Cezeri'nin de şehri olduğunu belirtti.
Kadooğlu, şöyle konuştu:
"Hepimiz aynı gemideyiz. Nasıl ki bundan binlerce yıl önce Nuh'un gemisinde yeni bir dünya için aynı gemide olduysak hataları, sevapları, günahları geride bırakarak yeni bir sayfa açmak için o gemiye bindiysek bugün bunun bir benzerini Cizre'de Nuh'un gemisini karaya oturttuğu yerde yine yapabiliriz. Geçmişte yaşanan tüm yanlışları, acıları bir kenara koyup el ele verip yeni bir sayfa açmamız gerekiyor. Bu buluşma Nuh'un Gemisi'nin bizlere aktardığı mirasın, yenilenmenin, yeni bir sayfa açmanın, yeni bir şans vermenin buluşmasıdır. Tüm ülkenin barış heyecanı yaşadığı bir zamanda Cizre buluşması işte böyle özel bir anlam ifade ediyor."
Kaynak: AA
TÜRKONFED Başkanı Süleyman Onatça, açılışta yaptığı konuşmada, toplumsal barış ve huzurun her zamankinden fazla önem taşıdığı bugünlerde Cizre'de böylesine önemli ve anlamlı bir zirveye ev sahipliği yapan TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz ve tüm üyelere teşekkür etti.
Cizre'de yapılan toplantının, Doğu ve Güneydoğu bölgesinde ekonomik kalkınma hamlesinin başlatılması açısından büyük bir önem taşıdığını, TÜRKONFED olarak bölgesel kalkınmanın yerelde tasarlanmasının önemine inandıklarını kaydeden Onatça, bu nedenle burada hazır olan bölge iş insanları ile yapacakları görüş alışverişinin bölgenin ekonomik olarak kalkınması için yapılması gerekenleri de ortaya çıkartacağını belirtti.
TÜRKONFED'in öncelikli çalışma alanlarından biri olan bölgesel kalkınma konusunda yayımladıkları son çalışma olan "Orta Gelir Tuzağı'ndan Çıkış: Hangi Türkiye?" raporu ile 3 farklı Türkiye'nin var olduğunu öğrendiklerini aktaran Onatça, raporun Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde kişi başına düşen gayrisafi bölgesel hasılanın 2008-2011 yılları arasında düşüş eğiliminde olduğunu ortaya koyduğunu dile getirdi.
"Bu durum maalesef başta göç olmak üzere birçok sosyal sorunu da beraberinde getiriyor. Bölgede eğitim, işsizlik, altyapı gibi temel sorunlar mevcut. Tabii ki bu konuda atılan adımlara olumlu bakıyoruz. Ancak, bölgenin Türkiye ortalaması ile arasındaki farkı kapatmak ve bölgesel kalkınmayı sağlamak için ulaşım, kentsel altyapı, yer sorunu gibi sorunların yanında sosyal gelişmişliği artıracak eğitim, kültür, spor ve eğlence yatırımlarının hızla hayata geçirilmesi gerekliliği ortaya çıkıyor" diyen Onatça, bölgeye daha fazla yatırım yapılmasının sadece kamudan beklenmemesi gerektiğini, sürdürülebilir olanın özel sektörün yatırım yapması olduğunu vurguladı.
-Barış sürecinin olumlu etkileri görülmeye başlandı
Kamunun ilk hamlesinin açtığı yoldan özel sektörün gelmesi gerektiğini ifade eden Onatça, şöyle devam etti:
"Bugün burada Türkiye özel sektörünün öncü girişimcilerinin, bölgeye yönelik bazı yatırım planlarının müjdesini vereceğini umuyorum. Ancak hepimiz biliyoruz ki, bölgenin kalkınmasının önündeki bir numaralı engel yıllar boyunca devam eden terör ve terörün yol açtığı güvenlik kaygıları olmuştur. Bölgede kalkınmanın yolunu açacak başlıca faktör de hiç şüphesiz barış sürecidir. Geçen hafta sayın Ekonomi Bakanımızın açıkladığı rakamlar barış sürecinin olumlu etkilerinin şimdiden görülmeye başlandığını göstermektedir. Son bir yıl içinde uygulanan teşvik sisteminde, en hızlı artış 6. bölgede olmuş. Diğer 5 bölgenin toplamında 11 yatırım projesi tamamlanırken, yalnızca 6. bölgede 20 projenin tamamlanarak işletmeye geçmiş olması, barış sürecinin 6. bölgeye getirdiği katkıların en net göstergelerinden biri olmuştur. Çözüm sürecindeki kararlılığın devam etmesi ve sürecin ilerlemesi arzusu bugün hükümetten iş dünyasına, bölge insanından toplumun çok geniş bir kesimine herkes tarafından kabullenildiğini görmekten büyük bir memnuniyet duymaktayız. Bölgede iş yapan dostlarımızdan terörün sigorta primlerini nasıl yükselttiğini, hatta birçok iş yerinin sigortalanmasının neredeyse olanaksız hale geldiğini, kredi maliyetlerinin ve teminatların nasıl arttığını biliyoruz."
Onatça, bölgede gelir seviyesinin yükselmesi ve bölgenin daha fazla yatırım çekebilmesi için yapılacak yatırımların risk sigortasının da teşvik kapsamına alınmasıyla risk primlerinin batıda uygulanan oranlara çekilmesi gerektiğine dikkat çekerek, "Bu uygulama, terör nedeniyle oluşan risk farkı tamamen ortadan kalkıncaya kadar devam etmelidir. Bölgedeki kalkınma ajanslarının proaktif çalışması ve buraya gelmesi muhtemel yatırımcılara rehberlik yapması, bölgenin karşılaştırmalı rekabet gücünün bulunduğu alanlara ilişkin yapılacak çalışmaların yatırımcıya anlatılması, aynen kendi şirketlerimizdeki pazarlama departmanları gibi yatırımcı ile ilişkiye geçerek onları bölgeye çekmeye çalışması gerektiğini düşünüyorum. Kalkınma ajanslarının bu çabasının bölgenin gelişmesine büyük katkısı olacaktır" şeklinde konuştu.
"Barış süreci bizi sadece 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ülkesinden birisi yapmaya bir adım daha yaklaştırmış olmayacak, aynı zamanda dünyanın gelişmiş demokrasilerinden biri olmaya da yaklaştırmış olacaktır. Çünkü ekonomik ve siyasi istikrar arasında güçlü bir ilişki olduğunu hepimiz yakından biliyoruz. Bu nedenle 2023 hedeflerini sadece zenginleşmek olarak koymayalım; zenginleşmenin yanına demokratikleşmeyi de ekleyelim diyoruz" diyen Onatça, bugün bu açıdan son derece kritik bir eşikte durduklarını söyledi.
Terörün bitirilmesinin ardından çözüm sürecinde artık ikinci aşamaya geçildiğini, bu aşamada şimdi hiç vakit kaybetmeden demokrasiyi tahkim edecek adımların atılması gerektiğini vurgulayan Onatça, bunun için hedeflerinin anayasanın, siyasi partiler ve seçim yasalarının daha gelişmiş bir demokrasi yapısıyla uyumlu olarak değiştirilmesi olduğunu bildirdi.
-"Barış için atılan adımları destekliyoruz"
"Çağdaş demokrasi, çoğunlukçu değil çoğulcu bir rejimdir. Çoğulcu rejimlerin ayırt edici yönü, parmak sayısına göre değil, toplumsal uzlaşmaya göre hareket etmesidir" diyen Onatça, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"TÜRKONFED olarak bizleri, barış ve çözüm sürecinin ilerlediği, demokrasinin çoğunlukçu değil çoğulculuğa doğru evrildiği ve AB üyeliğinin gerçekleştiği bir geleceğin beklediğine inanıyoruz. Tabii süreci hızlandırmak için de hem barış hem de yeni anayasa yapım sürecinde yapıcı adımlarla siyasette çatışma değil, uzlaşma kültürünün mutlak hakim olmasını bir kez daha hatırlatmak isteriz. İş dünyası olarak 2023 için koymuş olduğumuz ekonomik hedeflerimizin yanına demokratikleşme hedeflerimizi de koymanın şimdi tam zamanı olduğu inancımı vurgulamak istiyorum. TÜRKONFED olarak barış için atılan tüm adımları sonuna kadar desteklediğimizi bir kez daha belirtmek istiyorum. Bizler, üzerimize düşen görevleri yerine getirmek için hazırız. Türkiye'nin dört bir yanındaki federasyon ve derneklerin desteğiyle demokratik ve kalkınmış bir ülke olma yolunda seferber olacağız."
-"Cizre insanlığa verilen ikinci şans"
TÜSİAD Bölgesel Kalkınma Politikaları ve İş Dünyası ile İlişkiler Komisyonu Başkanı Tarkan Kadooğlu ise tarihteki Tufan olayına işaret ederek Cizre'nin insanlığa verilen ikinci bir şans olduğunu tarihsel metinlerden, Tevrat'tan ve Kur'an'dan bildiklerini, insanoğlunun kendisine verilen bu ikinci şansı, tarihin inişli çıkışlı zamanlarında hep değerlendirmeye çalıştığını, kimi zaman başardığını kimi zaman da yanlışa düştüğünü söyledi.
Mezopotamya ve Ortadoğu'nun en önemli ilim yuvalarından biri olan ve 14. yüzyıldan kalma Kırmızı Medrese'nin bu topraklara yeni bir sayfa açmak için insanların bir araya gelişinin şahitliğini yaptığını anlatan Kadooğlu, Ahmedi Hani'nin Oradoğu bölgesinin tamamında dillere destan eseri Memu Zin'in aşklarının filizlendiği şehir olan Cizre'nin aynı zamanda bilgisayar ve sibernitik biliminin temellerini atan ünlü alim Ebu'l İz İbni İsmail El Cezeri'nin de şehri olduğunu belirtti.
Kadooğlu, şöyle konuştu:
"Hepimiz aynı gemideyiz. Nasıl ki bundan binlerce yıl önce Nuh'un gemisinde yeni bir dünya için aynı gemide olduysak hataları, sevapları, günahları geride bırakarak yeni bir sayfa açmak için o gemiye bindiysek bugün bunun bir benzerini Cizre'de Nuh'un gemisini karaya oturttuğu yerde yine yapabiliriz. Geçmişte yaşanan tüm yanlışları, acıları bir kenara koyup el ele verip yeni bir sayfa açmamız gerekiyor. Bu buluşma Nuh'un Gemisi'nin bizlere aktardığı mirasın, yenilenmenin, yeni bir sayfa açmanın, yeni bir şans vermenin buluşmasıdır. Tüm ülkenin barış heyecanı yaşadığı bir zamanda Cizre buluşması işte böyle özel bir anlam ifade ediyor."