'Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı’na Öcalan Mesaj Gönderdi
Kürt birleşenleri tarafından organize edilen ve iki gün sürecek olan 'Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı'na mesaj gönderen Abdullah Öcalan, "Ben, içinde bulunduğum ağır İmralı koşullarına rağmen tarihin bana yüklediği sorumluluklarımı samimiyetle yerine getirme gayreti içindeyim" dedi.
Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) gibi çok sayıda Kürt örgütlerinin bir araya gelerek düzenlendiği 'Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı' Diyarbakır’da başladı.
Konferansa BDP Eş Başkanları Selahattin Demirtaş ile Gütan Kışanak, DTK Eş Başkanları Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk, Diyarbakır bağımsız milletvekili Leyla Zana, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Abdullah Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan ve çok sayıda sivil toplum örgütleri temsilcileri ile siyasetçiler katıldı.
Yapılan açılış konuşmaların ardından İmralı Adası’nda ömür boyu hapis cezasını çeken Abdullah Öcalan’ın konferansa yolladığı mesaj büyük ilgi gördü. Öcalan, Kuzey Kürdistan Çözüm ve Birlik Konferansı’na gönderdiği yazılı mesajda, Ortadoğu coğrafyasının yangın yerine çevrildiği, içinde bulunan yüzyılda halkların kaderi yeniden belirleneceği tarihi bir aralıkta toplanmış olan bu konferansın sürecin en saygın çalışmalarında olacağını belirtti.
Öcalan, yolladığı mesajda, “Artık hiçbir güç kimliğimizi, dilimizi, kültürümüzü inkar etme kudretini kendinde göremeyecektir. Yakın tarihimiz, düşürülmüş bir halkın kendi öz gücüyle yeniden ayağa kalkışanın görkemli direnişe tanıklık etmiştir. Şimdi yeni bir geleceği doğru bir hukukla, öz güce dayalı olarak, geçmişin hatalarından da ders çıkararak inşa etme süreciyle karşı karşıyayız. Ben, içinde bulunduğum ağır İmralı koşullarına rağmen tarihin bana yüklediği sorumluluklarımı samimiyetle yerine getirme gayreti içindeyim. Karşımızdaki burjuva zorbalığının bize dayatmasıyla elimize almak durumunda kaldığımız silahı devre dışı bırakarak, demokratik siyasi mücadele ile yolumuza devam etme iradesinin ilk aşamasını tamamlamış bulunuyoruz. Bundan sonraki aşamada görev ve sorumluluk daha çok da konferans bileşenlerinindir. Elbette devletin ve hükümetin de bu süreçte son derece ciddi görevleri vardır. Demokratik siyasetin bütün kanallarını açmak, siyaset üzerindeki her türlü açık ve gizli baskıyı sonlandırmak, yasal ve anayasal güvenceler ili bunu teminat altına almak gibi sorumlulukları vardır. Sürecin sağlıklı ilerleyebilmesinin başka da yolu yoktur. Ancak yine de temel görev ve sorumluluk öz gücümüz yani halkımızdır. Öz gücümüze dayanmadan yapacağımız hiçbir hamlenin kalıcılığı da güvenirliği de olamaz” ifadelerini kullandı.
"BENİM TEK BAŞIMA KARAR ALMAM DEMOKRATİK DEĞİLDİR"
Öcalan, mesajında şunlara yer verdi:
"Benim içinde bulunduğum İmralı koşullarıyla tek başıma bir müzakereyi yürütmem hem imkansızdır hem de doğru değildir. Ben, bana yüklenen önderlik misyonum gereği müzakere sürecinin yolunu açıyorum. Bu yolda yürümesi ve sürecin içini doldurması gerekenlerde sizlersiniz. Devlet de barışçıl çözüm için samimi ve ciddi ise benim sizlerle, dış dünyayla, diğer arkadaşlarımla ve halkla ilişkilerimi sağlamak zorundadır. Bu temelde, geniş katılımla toplanan konferansınız, müzakere sürecinin en temel siyasi mekanizması olmak durumundadır. Kürdistan halklarının bundan sonra, hangi hukuk içerisinde bir araya yaşayacağı, dilini, kültürünü, nasıl koruyup geliştireceği, Türkiye ile diğer devletlerle hangi hukuk çerçevesinde varlığını sürdüreceği meseleleri eminim ki konferansınızın temel görevinden olacaktır. Sizlerin alacağı kararlar ve varacağı sonuçlar bizim yürüttüğümüz müzakere sürecine yol gösterecektir. Bir halk adına benim tek başıma karar almam demokratik olmayacağı gibi gerçekçi de olmaz. Bu nedenle sizlerin yapacakları çalışmalar neticesinde alacağınız ortak kararlar, her birimizin arkasında duracağı gelecek perspektifi olacaktır."
Kaynak: İHA
Konferansa BDP Eş Başkanları Selahattin Demirtaş ile Gütan Kışanak, DTK Eş Başkanları Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk, Diyarbakır bağımsız milletvekili Leyla Zana, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Abdullah Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan ve çok sayıda sivil toplum örgütleri temsilcileri ile siyasetçiler katıldı.
Yapılan açılış konuşmaların ardından İmralı Adası’nda ömür boyu hapis cezasını çeken Abdullah Öcalan’ın konferansa yolladığı mesaj büyük ilgi gördü. Öcalan, Kuzey Kürdistan Çözüm ve Birlik Konferansı’na gönderdiği yazılı mesajda, Ortadoğu coğrafyasının yangın yerine çevrildiği, içinde bulunan yüzyılda halkların kaderi yeniden belirleneceği tarihi bir aralıkta toplanmış olan bu konferansın sürecin en saygın çalışmalarında olacağını belirtti.
Öcalan, yolladığı mesajda, “Artık hiçbir güç kimliğimizi, dilimizi, kültürümüzü inkar etme kudretini kendinde göremeyecektir. Yakın tarihimiz, düşürülmüş bir halkın kendi öz gücüyle yeniden ayağa kalkışanın görkemli direnişe tanıklık etmiştir. Şimdi yeni bir geleceği doğru bir hukukla, öz güce dayalı olarak, geçmişin hatalarından da ders çıkararak inşa etme süreciyle karşı karşıyayız. Ben, içinde bulunduğum ağır İmralı koşullarına rağmen tarihin bana yüklediği sorumluluklarımı samimiyetle yerine getirme gayreti içindeyim. Karşımızdaki burjuva zorbalığının bize dayatmasıyla elimize almak durumunda kaldığımız silahı devre dışı bırakarak, demokratik siyasi mücadele ile yolumuza devam etme iradesinin ilk aşamasını tamamlamış bulunuyoruz. Bundan sonraki aşamada görev ve sorumluluk daha çok da konferans bileşenlerinindir. Elbette devletin ve hükümetin de bu süreçte son derece ciddi görevleri vardır. Demokratik siyasetin bütün kanallarını açmak, siyaset üzerindeki her türlü açık ve gizli baskıyı sonlandırmak, yasal ve anayasal güvenceler ili bunu teminat altına almak gibi sorumlulukları vardır. Sürecin sağlıklı ilerleyebilmesinin başka da yolu yoktur. Ancak yine de temel görev ve sorumluluk öz gücümüz yani halkımızdır. Öz gücümüze dayanmadan yapacağımız hiçbir hamlenin kalıcılığı da güvenirliği de olamaz” ifadelerini kullandı.
"BENİM TEK BAŞIMA KARAR ALMAM DEMOKRATİK DEĞİLDİR"
Öcalan, mesajında şunlara yer verdi:
"Benim içinde bulunduğum İmralı koşullarıyla tek başıma bir müzakereyi yürütmem hem imkansızdır hem de doğru değildir. Ben, bana yüklenen önderlik misyonum gereği müzakere sürecinin yolunu açıyorum. Bu yolda yürümesi ve sürecin içini doldurması gerekenlerde sizlersiniz. Devlet de barışçıl çözüm için samimi ve ciddi ise benim sizlerle, dış dünyayla, diğer arkadaşlarımla ve halkla ilişkilerimi sağlamak zorundadır. Bu temelde, geniş katılımla toplanan konferansınız, müzakere sürecinin en temel siyasi mekanizması olmak durumundadır. Kürdistan halklarının bundan sonra, hangi hukuk içerisinde bir araya yaşayacağı, dilini, kültürünü, nasıl koruyup geliştireceği, Türkiye ile diğer devletlerle hangi hukuk çerçevesinde varlığını sürdüreceği meseleleri eminim ki konferansınızın temel görevinden olacaktır. Sizlerin alacağı kararlar ve varacağı sonuçlar bizim yürüttüğümüz müzakere sürecine yol gösterecektir. Bir halk adına benim tek başıma karar almam demokratik olmayacağı gibi gerçekçi de olmaz. Bu nedenle sizlerin yapacakları çalışmalar neticesinde alacağınız ortak kararlar, her birimizin arkasında duracağı gelecek perspektifi olacaktır."