Başbakan Yardımcısı Babacan Açıklaması
ANKARA - Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Gezi Parkı odaklı gelişmeleri değerlendirirken, hükümet olarak şiddet karşısında boyun eğme ve şiddetin arkasından gelen talepleri kabul etmelerinin söz olmadığını belirterek, ''Fikirlerini barışçıl yollarla ifade etmek isteyenlere kapımız sonuna kadar açık'' dedi.
Babacan, Bloomberg HT ve Habertürk kanallarının ortak yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Gezi Parkı odaklı gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulunan Babacan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın konuyla ilgili herkesi dinlediğini hatırlattı.
Bir yargı süreci bulunduğunu ve bunun tamamlanması gerektiğini ifade eden Babacan, ''Arkasından belki halkın da bu konudaki görüşü alınarak, nihayetinde bir sonuca doğru gidiyor. Ümit ediyoruz ki Sayın Başbakanımızın, hükümetimizin bu gayretleri karşılığını bulur'' diye konuştu.
-''Şiddet karşısında boyun eğmeyiz''
Kalabalıkların oldukça heterojen grupları içerdiğini kaydeden Babacan, çevreci vatandaşların oluşturduğu grupları istismar eden, tahrik ve şiddete başvuran yapılar bulunduğunu söyledi.
Gençleri anlamak adına gerekli adımların atılıp atılmadığına ilişkin bir soru üzerine Babacan, illegal örgütlerin işin görüntüsünün anlaşılmasını zorlaştırdığını kaydetti.
''Hükümet olarak şiddet karşısında boyun eğme ve şiddetin arkasından gelen talepleri kabul etmelerinin söz konusu olmadığına'' dikkati çeken Babacan, şöyle devam etti:
''Bu, Türkiye'de bir yöntem haline gelmemeli. İllegal örgütlerin ellerinde molotof kokteylleriyle ya da demir bilyelerle ya da farklı enstrümanlarla çevreye zarar vermesi, yüzlerce dükkanı yakıp yıkması, araçlara zarar vermesi, polisimize yönelik hareketler... Bunları oturup seyredecek durumumuz olamazdı. Böyle bir kapıyı açtığınızda, bir kere izin verdiğinizde, bir kere şiddet karşısında geri adım attığınızda bu bir yöntem haline gelebilir. Buna izin vermek mümkün değil.''
''Fikirlerini barışçıl yollarla ifade etmek isteyenlere kapılarının sonuna kadar açık olduğunu'' anlatan Babacan, ABD'nin Ankara Büyükelçiliğine saldırıyı düzenleyenler de dahil ortamı istismar edenlere karşı duruşlarını asla değiştirmeyeceklerini belirtti.
-''Ciddi dezenformasyon çabaları var''
Taksim'deki olaylarla Arap Baharı sırasında yaşanan olaylar arasında benzerlik kurmaya çalışma yönünde çabaları olanların tespit edildiğine ilişkin soru üzerine Babacan, olaylar sırasında piyasa oyuncuları, dış basın ve iç kamuoyuna yönelik ciddi dezenformasyon çabalarının yaşandığını ifade etti.
-Ayrıntılı incelenmeli
Bu çabaların merkezi bir yapıdan kaynaklanıp kaynaklanmadığının da arasında bulunduğu birçok unsurun ayrıntılı incelenmesi gerektiğini dile getiren Babacan, ''Özellikle uluslararası basına bakıyoruz. Bizzat alandaki gelişmeler... İşin özü başka, haberlerin yapılış şekli maalesef çok çok başka. Sadece o haberlere bakanlar zannediyorlar ki Türkiye sathı olarak bir kaos içerisine girmiş, adeta bir iç savaş var. Türkiye bunu hak etmiyor. İşin gerçeği de zaten o değil'' dedi.
-''Taksim çok farklı''
Olaylarda dış unsurların etkisi tartışmaları ekseninde ''Taksim, Tahrir olur mu? Türk Baharı mı geliyor?'' yorumlarının hatırlatılması üzerine Babacan, son birkaç haftadır Türkiye'de yaşananlar ile Arap ülkelerinde yaşananların son derece farklı olduğunu söyledi.
İktidarda 30-40 yıldır diktatörlük rejimleri bulunan Arap ülkelerinde, işsizlik ve fakirlik kaynaklı isyan hareketinin ortaya çıktığını belirten Babacan, Türkiye'de ise son 10 yılda ekonomik ve siyasi reformlarla çok şeyler değiştiğini belirtti.
Sokaklardaki insanlara bakıldığı zaman bu kişilerin nispeten eğitimli, işi gücü bulunan kişiler olduğunu ifade eden Babacan, şiddeti benimseyen grupları bu kişilerden ayrı tuttuğunu kaydetti.
-''Olayların nedeni ekonomik değil''
Türkiye'de son bir yılda 1 milyon 200 bin yeni istihdam oluştuğunu, bu sayısının son 4 yılda 4 milyon 800 bin olarak gerçekleştiğini anlatan Babacan, Türkiye'nin AB ülkeleri arasında genç işsizliğin en düşük seviyelerde bulunduğu ülkelerden olduğunu ifade etti.
Gezi Parkı olaylarının, İspanya ve Yunanistan'daki halk hareketlerine de benzemediğinin altını çizen Babacan, gelir dağılımındaki iyileşmeler konusundaki gelişmelere de bakıldığında işsizlik ve ekonominin bu olayların gerekçesi olamayacağını belirtti.
-''Belli odakların yönettiği bir süreç''
Türkiye'nin son yıllarda çeşitli konularda gösterdiği başarının tüm dünya tarafından teslim edildiğini ve ülkenin başka ülkelere ilham kaynağı olduğunu kaydeden Babacan, bu yüzden Türkiye'nin belki ''kıskanılan ve çekilemeyen'' bir ülke haline geldiğini söyledi.
Babacan, ''Dolayısıyla hem içeriden hem dışarıdan belli odakların, dezenformasyon veya farklı yöntemlerle yönettiği bir süreç olduğuna inanmak bana göre çok yanlış bir şey değil'' diye konuştu.
Babacan, bununla ilgili somut bulguların bulunduğunu ancak şu an için detay vermenin doğru olmadığını söyledi.
Kaynak: AA
Gezi Parkı odaklı gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulunan Babacan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın konuyla ilgili herkesi dinlediğini hatırlattı.
Bir yargı süreci bulunduğunu ve bunun tamamlanması gerektiğini ifade eden Babacan, ''Arkasından belki halkın da bu konudaki görüşü alınarak, nihayetinde bir sonuca doğru gidiyor. Ümit ediyoruz ki Sayın Başbakanımızın, hükümetimizin bu gayretleri karşılığını bulur'' diye konuştu.
-''Şiddet karşısında boyun eğmeyiz''
Kalabalıkların oldukça heterojen grupları içerdiğini kaydeden Babacan, çevreci vatandaşların oluşturduğu grupları istismar eden, tahrik ve şiddete başvuran yapılar bulunduğunu söyledi.
Gençleri anlamak adına gerekli adımların atılıp atılmadığına ilişkin bir soru üzerine Babacan, illegal örgütlerin işin görüntüsünün anlaşılmasını zorlaştırdığını kaydetti.
''Hükümet olarak şiddet karşısında boyun eğme ve şiddetin arkasından gelen talepleri kabul etmelerinin söz konusu olmadığına'' dikkati çeken Babacan, şöyle devam etti:
''Bu, Türkiye'de bir yöntem haline gelmemeli. İllegal örgütlerin ellerinde molotof kokteylleriyle ya da demir bilyelerle ya da farklı enstrümanlarla çevreye zarar vermesi, yüzlerce dükkanı yakıp yıkması, araçlara zarar vermesi, polisimize yönelik hareketler... Bunları oturup seyredecek durumumuz olamazdı. Böyle bir kapıyı açtığınızda, bir kere izin verdiğinizde, bir kere şiddet karşısında geri adım attığınızda bu bir yöntem haline gelebilir. Buna izin vermek mümkün değil.''
''Fikirlerini barışçıl yollarla ifade etmek isteyenlere kapılarının sonuna kadar açık olduğunu'' anlatan Babacan, ABD'nin Ankara Büyükelçiliğine saldırıyı düzenleyenler de dahil ortamı istismar edenlere karşı duruşlarını asla değiştirmeyeceklerini belirtti.
-''Ciddi dezenformasyon çabaları var''
Taksim'deki olaylarla Arap Baharı sırasında yaşanan olaylar arasında benzerlik kurmaya çalışma yönünde çabaları olanların tespit edildiğine ilişkin soru üzerine Babacan, olaylar sırasında piyasa oyuncuları, dış basın ve iç kamuoyuna yönelik ciddi dezenformasyon çabalarının yaşandığını ifade etti.
-Ayrıntılı incelenmeli
Bu çabaların merkezi bir yapıdan kaynaklanıp kaynaklanmadığının da arasında bulunduğu birçok unsurun ayrıntılı incelenmesi gerektiğini dile getiren Babacan, ''Özellikle uluslararası basına bakıyoruz. Bizzat alandaki gelişmeler... İşin özü başka, haberlerin yapılış şekli maalesef çok çok başka. Sadece o haberlere bakanlar zannediyorlar ki Türkiye sathı olarak bir kaos içerisine girmiş, adeta bir iç savaş var. Türkiye bunu hak etmiyor. İşin gerçeği de zaten o değil'' dedi.
-''Taksim çok farklı''
Olaylarda dış unsurların etkisi tartışmaları ekseninde ''Taksim, Tahrir olur mu? Türk Baharı mı geliyor?'' yorumlarının hatırlatılması üzerine Babacan, son birkaç haftadır Türkiye'de yaşananlar ile Arap ülkelerinde yaşananların son derece farklı olduğunu söyledi.
İktidarda 30-40 yıldır diktatörlük rejimleri bulunan Arap ülkelerinde, işsizlik ve fakirlik kaynaklı isyan hareketinin ortaya çıktığını belirten Babacan, Türkiye'de ise son 10 yılda ekonomik ve siyasi reformlarla çok şeyler değiştiğini belirtti.
Sokaklardaki insanlara bakıldığı zaman bu kişilerin nispeten eğitimli, işi gücü bulunan kişiler olduğunu ifade eden Babacan, şiddeti benimseyen grupları bu kişilerden ayrı tuttuğunu kaydetti.
-''Olayların nedeni ekonomik değil''
Türkiye'de son bir yılda 1 milyon 200 bin yeni istihdam oluştuğunu, bu sayısının son 4 yılda 4 milyon 800 bin olarak gerçekleştiğini anlatan Babacan, Türkiye'nin AB ülkeleri arasında genç işsizliğin en düşük seviyelerde bulunduğu ülkelerden olduğunu ifade etti.
Gezi Parkı olaylarının, İspanya ve Yunanistan'daki halk hareketlerine de benzemediğinin altını çizen Babacan, gelir dağılımındaki iyileşmeler konusundaki gelişmelere de bakıldığında işsizlik ve ekonominin bu olayların gerekçesi olamayacağını belirtti.
-''Belli odakların yönettiği bir süreç''
Türkiye'nin son yıllarda çeşitli konularda gösterdiği başarının tüm dünya tarafından teslim edildiğini ve ülkenin başka ülkelere ilham kaynağı olduğunu kaydeden Babacan, bu yüzden Türkiye'nin belki ''kıskanılan ve çekilemeyen'' bir ülke haline geldiğini söyledi.
Babacan, ''Dolayısıyla hem içeriden hem dışarıdan belli odakların, dezenformasyon veya farklı yöntemlerle yönettiği bir süreç olduğuna inanmak bana göre çok yanlış bir şey değil'' diye konuştu.
Babacan, bununla ilgili somut bulguların bulunduğunu ancak şu an için detay vermenin doğru olmadığını söyledi.