Muş’ta Kep Toplantısı

Bir sinema salonunda düzenlenen Özellikle Kız Çocuklarının Okullulaşma Oranının Artırılması Projesi (KEP) kapsamında düzenlenen ‘Eğitim, Geleceğim’ konferansında konuşan Başkan Dede, eğitimin bireyin ve toplumun gelişmesini sağlayan, ekonomik kalkınmayı destekleyen, maddi ve manevi kültürel değerlerini koruyup geliştirerek gelecek nesillere aktarılmasını sağlayan olmazsa olmaz, vazgeçilmez ve ertelenemez bir süreç olduğunu belirtti.

Eğitimin bir insanın en temel hakkı olduğunu ifade eden Dede; “Sosyal adalet, kalkınma ve sosyal barış hedeflerine ulaşılması için eğitim önemli bir araçtır. Eğitim, hem kız çocukları hem de erkek çocukları için gereklidir. Böylece kadın ile erkek arasında daha eşit ilişkiler kurulmasına katkıda bulunur. Eğitim ve kazanımlarının kadınlar için de ulaşılabilir ve kazanılabilir olması şarttır. Dünyanın her tarafına toplumların eğitim ve kültür düzeyi, çocukların eşit eğitim verip vermediği ile ölçülmektedir. Ülkemizde büyüme stratejilerinde birinci önceliği eğitime vermiş ve bu doğrultuda en büyük yatırımları bu alanda gerçekleştirmiştir” dedi.

“Geçmişte, bırakın kız çocuklarının okuması, erkek çocuklar bile okumakta sıkıntı yaşamaktaydı” diyen Dede şöyle konuştu; “Bizim zamanımızda, liseyi çevre illerde veya büyükşehirlerde okumak zorundaydık. Çünkü Muş’ta bu imkanımız yoktu. O dönemlerde ne yazık ki kız çocuklar okutulmadı. Annelerimiz, kız kardeşlerimiz, en doğal hakları olan eğitimden mahrum bırakılmışlardır. Özellikle son yıllarda eğitim konusunda büyük aşama kaydedildi. Hükümetimiz kız çocuklarının okullaşma oranının yükselmesi için hemen kolları sıvadı. Kızların okutulması için hükümetimiz çok sayıda projeye imza atmış ve çok yol kat etmiştir.”
Aşama aşama kız-erkek ayrımından kurtulduğumuzu vurgulayan Dede, “Eğer kadınlarımıza, kızlarımıza, çocuklarımıza öncelikle eğitim konusunda hakkettikleri desteği verseydik, tahmin ediyorum ki Türkiye bugün bu kadar sıkıntı yaşamazdı. Geçmişte, özellikle eğitim konusunda kadınlarımıza, kızlarımıza pek de iyi davranamadığımızı kabul etmek durumundayız. Ama aşama aşama kız çocuğu, erkek çocuğu ayrımından kurtuluyoruz. Hepimiz kız çocuklarımızın hem öğrenimi hem eğitimi ile ilgili gereken her türlü çabayı göstermek zorundayız. Burada da gayretin daha fazlası yine kadınlara düşüyor. Yani o klasik, saplantılı, ‘okuyup da ne olacağız’ fikrinin babaların, amcaların, dayıların zihninden çıkartılması daha ziyade kadınlarımıza bağlıdır. Neslimizin devamı, kültürümüzün devamı, irfanımızın, terbiyemizin devamı aslında tamamen kadınlarımızın kontrolünde gidiyor, onların elinden geçiyor. Toplumun yarısını kadınlar teşkil etmektedir, kalan yarısını da onlar yetiştirmektedir. Unutmayalım ki, bir erkek çocuğunu okutmak bir kişiyi okutmaktır ama bir kızı okutmak bir aileyi okutmaktır. Eğitimli bir kadının yetiştireceği çocuk da eğitimli olacaktır. Geleceğimizin daha eğitimli ve daha parlak olmasını istiyorsak, kız çocuklarımızın eğitimini ihmal etmemeliyiz” şeklinde konuştu.