"millet, Chp İle Randevusunu İptal Edebilir"
Sakarya - Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün, "Bu millet öyle veya böyle CHP'yi ana muhalefet partisi konumuna getiriyor ama bu tavrını sürdürürse millet de CHP ile randevusunu iptal edebilir" dedi.
Üstün, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde meydana gelen saldırılar sonrası herkesin sınava tabi tutulduğunu söyledi.
Üstün, ana muhalefet partisinin yaşanan olayı telin etmesi ve saldırıların arkasında olanlardan desteğini çekmesi gerektiğini belirterek, "Fakat baştan beri ana muhalefet partisi yakalanan failleri dahi görmezden gelerek Esed'i temize çıkarmaya çalışıyor. Aslında ana muhalefet partisinin bu konudaki siyaseti baştan beri yanlış. AK Parti hükümeti Suriye halkının yanında yer alırken, CHP zalim Esed'in yanında yer aldı. Zalim Esed'in Türkiye'yi karıştırmak için bu girişimi yaptığı çok açık belli olduğu halde, ilk günden beri bunu kınayacağına, lanetleyeceğine ve zalim Esed'ten desteğini çekeceğine malesef hükümete yüklenmeye çalıştı" diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yanlış bir tutum içinde olduğunu savunan Üstün, Türkiye'de olmayan mezhepçilik sorununu körüklemeye çalıştığını ileri sürdü.
Üstün, Kılıçdaroğlu'nun, söylemlerinden ve davranışlarından Türkiye'nin selameti açısından vazgeçmesi gerektiğine işaret ederek, şöyle konuştu:
"İnsan Hakları Komisyonu olarak o kampları inceledik. Türkiye, orada Türk milleti adına gurur verici işler yapıyor. Bunları öne çıkarmak, kendine sığınan insanları kucaklamak varken, bu insanları taşlatacak, onları belki de linç ettirecek söylemler ve tavırlar içine girmek çok tehlikeli bir yaklaşımdır. Daha önceki aylarda CHP'nin İnsan Hakları Komisyonu üyeleri bu kamplarda birçok iddiayı dile getirdiler. Her gittiğimizde kendileri de yanımızda vardı. Hiçbir zaman böyle birtakım olayların olmadığını kendileri de gördü. Bu kamplar üç sefer ziyaret edildi, üç kez raporlandı ama ısrarla orada olmayan bir şeyi varmış gibi göstermeye çalışıyorlar. O bakımdan Türkiye'nin birliği ve beraberliği için tavır sergilesinler. Öncelikle Türkiye'nin durumuna, orada yaralanan insanlara sahip çıksınlar. Ondan sonra yine bir yerde bir eksiklik ve hata varsa konuşabiliriz."
Üstün, son yıllarda CHP'yi tanıyamaz hale geldiklerini ve şaşırdıklarını anlatarak, "İlk günden, ilk dakikadan beri Esed'in bu işi yapmayacağını söylemek ve onu bu işten ayrıştırmak, aksine okları Türkiye Cumhuriyeti hükümetine döndürmek gerçekten büyük bir hatadır. CHP, gerçekten bu devletin kuruluşunda önemli hizmetlerde bulunmuştur. Yurt dışına gittiğimiz zaman 'partiler arasında yurt dışında iç siyaset yapılmaz' diye bir ilkemiz vardı. Türkiye'yi kötüleyecek en ufak bir söz söylenmezdi. Türkiye'yi en uç marjinal örgütler kötülerdi. Bunları da hiçkimse umursamazdı ancak bu temel ilke son yıllarda sarsılmıştır" şeklinde konuştu.
"CHP milletvekilleri ve yöneticileri Edirne'den dışarıya çıktıkları zaman dönüp Türkiye'yi kötülemeye başladılar" diyen Üstün, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu iş o kadar ileriye gitti ki neredeyse yabancı muhatapları dahi bu işe sabredemez hale geldi. Kılıçdaroğlu'nun almış olduğu randevuları iptal edildi. Önümüzde seçimler var. Bu millet öyle veya böyle CHP'yi ana muhalefet partisi konumuna getiriyor ama bu tavrını sürdürürse millet de CHP ile randevusunu iptal edebilir. O bakımdan şu an ellerinde ana muhalefet makamı ve yetkisi var, bu tavırlarını sürdürürlerse 2015 genel seçimlerinde millet randevularını iptal eder ve çok daha gerilere düşebilir. O bakımdan dikkat etsinler. Avrupa'da yaşanan skandaldan bir ders alsınlar. Türkiye'yi kötüleyerek kendi ayaklarına kurşun sıkıyorlar. O bakımdan 'bu tutumlarını değiştirmelerinde fayda var' diye düşünüyorum."
-"Avrupa'daki cezaevlerini vaktimiz, imkanımız el verdiği ölçüde inceleyeceğiz"
Üstün, Almanya'da Müslüman çocukların Hristiyan ailelere verilmesiyle ilgili inceleme yaptıklarını, mağdur aile, çocuk, avukat, gençlik daireleri, belediye başkanları, yerel ve ulusal parlamentodaki bakan, milletvekilleri ile komisyon başkanlarını dinlediklerini söyledi.
Türkiye'deki sivil toplum örgütleriyle Almanya'da toplantı yaptıklarını kaydeden Üstün, çocuklara, ailelere sahip çıkılması gerektiğini ve koruyucu aile sistemine dahil olmaları gerektiğini söylediklerini anlattı.
Üstün, şunları dile getirdi:
"Bundan 6 ay önce 'kardeşim nereden çıkarıyorsunuz, böyle sorunumuz yok bizim, yeni bir sorun çıkarmayın' diyen Almanlar, şimdi 'Evet, süreçte birtakım sıkıntılar var, bu sıkıntıları birlikte çözmeye hazırız' noktasına geldi. Bu, çok önemli bir gelişme. Alman tarafının bu şekilde evrilmesi bizim için umut verici bir durum. Burada Türkiye'nin de yapması gereken işler var. Almanya'dan dönüşte Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız Fatma Şahin ile bir görüşme yaptım. Almanya'daki izlenimlerimi anlattım. O da yakın bir zamanda Almanya'daki konsolosluklara sosyal müşavir atayacağını söyledi.
Dolayısıyla bu sorunları orada hükümet adına birebir takip edecek müşavirlerin olacağını söyledi.
Bu da çok önemli bir gelişme."
Üstün, Türklerin Almanya'da sadece çocuklarla ilgili sorunu bulunmadığını, evlenme, boşanma ve aile içi problemlerinin de olduğunu ifade etti.
6 ay öncesine göre iyi mesafe aldıklarını, 6 ay sonra bundan daha iyi olacaklarını ümit ettiğini vurgulayan Üstün, sözlerini şöyle tamamladı:
"Hollanda ve Belçikaya da ziyaret yapma arzusundayız. Bu çerçevede Türkiye'den giden ailelerin çocuklarının durumunu inceleyeceğiz. Gündemimizin bir tanesi bu olacak. Gündemimizin bir başka maddesi de Hollanda ve Belçika'daki cezaevlerinin durumu olacak. Bize gelen dilekçelere göre bu cezaevlerinde çok sayıda Türk yatıyor. Bunların kötü şartlarda kaldıklarını, cezalarını infaz ettiklerini bize bildiriyorlar. Cezaevinde Türk kökenli bir vatandaş yatmasa bile insan hakları evrenseldir, o cezaevlerini inceleme hakkımız vardır. Nasıl ki bizim cezaevlerimizi inceliyorlarsa biz de Avrupa'daki cezaevlerini vaktimiz, imkanımız el verdiği ölçüde inceleyeceğiz. Bunlarla alakalı rapor sunacağız. İlk fırsatta yapacağımız şeylerden biri bu olacak."
Kaynak: AA
Üstün, ana muhalefet partisinin yaşanan olayı telin etmesi ve saldırıların arkasında olanlardan desteğini çekmesi gerektiğini belirterek, "Fakat baştan beri ana muhalefet partisi yakalanan failleri dahi görmezden gelerek Esed'i temize çıkarmaya çalışıyor. Aslında ana muhalefet partisinin bu konudaki siyaseti baştan beri yanlış. AK Parti hükümeti Suriye halkının yanında yer alırken, CHP zalim Esed'in yanında yer aldı. Zalim Esed'in Türkiye'yi karıştırmak için bu girişimi yaptığı çok açık belli olduğu halde, ilk günden beri bunu kınayacağına, lanetleyeceğine ve zalim Esed'ten desteğini çekeceğine malesef hükümete yüklenmeye çalıştı" diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yanlış bir tutum içinde olduğunu savunan Üstün, Türkiye'de olmayan mezhepçilik sorununu körüklemeye çalıştığını ileri sürdü.
Üstün, Kılıçdaroğlu'nun, söylemlerinden ve davranışlarından Türkiye'nin selameti açısından vazgeçmesi gerektiğine işaret ederek, şöyle konuştu:
"İnsan Hakları Komisyonu olarak o kampları inceledik. Türkiye, orada Türk milleti adına gurur verici işler yapıyor. Bunları öne çıkarmak, kendine sığınan insanları kucaklamak varken, bu insanları taşlatacak, onları belki de linç ettirecek söylemler ve tavırlar içine girmek çok tehlikeli bir yaklaşımdır. Daha önceki aylarda CHP'nin İnsan Hakları Komisyonu üyeleri bu kamplarda birçok iddiayı dile getirdiler. Her gittiğimizde kendileri de yanımızda vardı. Hiçbir zaman böyle birtakım olayların olmadığını kendileri de gördü. Bu kamplar üç sefer ziyaret edildi, üç kez raporlandı ama ısrarla orada olmayan bir şeyi varmış gibi göstermeye çalışıyorlar. O bakımdan Türkiye'nin birliği ve beraberliği için tavır sergilesinler. Öncelikle Türkiye'nin durumuna, orada yaralanan insanlara sahip çıksınlar. Ondan sonra yine bir yerde bir eksiklik ve hata varsa konuşabiliriz."
Üstün, son yıllarda CHP'yi tanıyamaz hale geldiklerini ve şaşırdıklarını anlatarak, "İlk günden, ilk dakikadan beri Esed'in bu işi yapmayacağını söylemek ve onu bu işten ayrıştırmak, aksine okları Türkiye Cumhuriyeti hükümetine döndürmek gerçekten büyük bir hatadır. CHP, gerçekten bu devletin kuruluşunda önemli hizmetlerde bulunmuştur. Yurt dışına gittiğimiz zaman 'partiler arasında yurt dışında iç siyaset yapılmaz' diye bir ilkemiz vardı. Türkiye'yi kötüleyecek en ufak bir söz söylenmezdi. Türkiye'yi en uç marjinal örgütler kötülerdi. Bunları da hiçkimse umursamazdı ancak bu temel ilke son yıllarda sarsılmıştır" şeklinde konuştu.
"CHP milletvekilleri ve yöneticileri Edirne'den dışarıya çıktıkları zaman dönüp Türkiye'yi kötülemeye başladılar" diyen Üstün, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu iş o kadar ileriye gitti ki neredeyse yabancı muhatapları dahi bu işe sabredemez hale geldi. Kılıçdaroğlu'nun almış olduğu randevuları iptal edildi. Önümüzde seçimler var. Bu millet öyle veya böyle CHP'yi ana muhalefet partisi konumuna getiriyor ama bu tavrını sürdürürse millet de CHP ile randevusunu iptal edebilir. O bakımdan şu an ellerinde ana muhalefet makamı ve yetkisi var, bu tavırlarını sürdürürlerse 2015 genel seçimlerinde millet randevularını iptal eder ve çok daha gerilere düşebilir. O bakımdan dikkat etsinler. Avrupa'da yaşanan skandaldan bir ders alsınlar. Türkiye'yi kötüleyerek kendi ayaklarına kurşun sıkıyorlar. O bakımdan 'bu tutumlarını değiştirmelerinde fayda var' diye düşünüyorum."
-"Avrupa'daki cezaevlerini vaktimiz, imkanımız el verdiği ölçüde inceleyeceğiz"
Üstün, Almanya'da Müslüman çocukların Hristiyan ailelere verilmesiyle ilgili inceleme yaptıklarını, mağdur aile, çocuk, avukat, gençlik daireleri, belediye başkanları, yerel ve ulusal parlamentodaki bakan, milletvekilleri ile komisyon başkanlarını dinlediklerini söyledi.
Türkiye'deki sivil toplum örgütleriyle Almanya'da toplantı yaptıklarını kaydeden Üstün, çocuklara, ailelere sahip çıkılması gerektiğini ve koruyucu aile sistemine dahil olmaları gerektiğini söylediklerini anlattı.
Üstün, şunları dile getirdi:
"Bundan 6 ay önce 'kardeşim nereden çıkarıyorsunuz, böyle sorunumuz yok bizim, yeni bir sorun çıkarmayın' diyen Almanlar, şimdi 'Evet, süreçte birtakım sıkıntılar var, bu sıkıntıları birlikte çözmeye hazırız' noktasına geldi. Bu, çok önemli bir gelişme. Alman tarafının bu şekilde evrilmesi bizim için umut verici bir durum. Burada Türkiye'nin de yapması gereken işler var. Almanya'dan dönüşte Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız Fatma Şahin ile bir görüşme yaptım. Almanya'daki izlenimlerimi anlattım. O da yakın bir zamanda Almanya'daki konsolosluklara sosyal müşavir atayacağını söyledi.
Dolayısıyla bu sorunları orada hükümet adına birebir takip edecek müşavirlerin olacağını söyledi.
Bu da çok önemli bir gelişme."
Üstün, Türklerin Almanya'da sadece çocuklarla ilgili sorunu bulunmadığını, evlenme, boşanma ve aile içi problemlerinin de olduğunu ifade etti.
6 ay öncesine göre iyi mesafe aldıklarını, 6 ay sonra bundan daha iyi olacaklarını ümit ettiğini vurgulayan Üstün, sözlerini şöyle tamamladı:
"Hollanda ve Belçikaya da ziyaret yapma arzusundayız. Bu çerçevede Türkiye'den giden ailelerin çocuklarının durumunu inceleyeceğiz. Gündemimizin bir tanesi bu olacak. Gündemimizin bir başka maddesi de Hollanda ve Belçika'daki cezaevlerinin durumu olacak. Bize gelen dilekçelere göre bu cezaevlerinde çok sayıda Türk yatıyor. Bunların kötü şartlarda kaldıklarını, cezalarını infaz ettiklerini bize bildiriyorlar. Cezaevinde Türk kökenli bir vatandaş yatmasa bile insan hakları evrenseldir, o cezaevlerini inceleme hakkımız vardır. Nasıl ki bizim cezaevlerimizi inceliyorlarsa biz de Avrupa'daki cezaevlerini vaktimiz, imkanımız el verdiği ölçüde inceleyeceğiz. Bunlarla alakalı rapor sunacağız. İlk fırsatta yapacağımız şeylerden biri bu olacak."