AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu:
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, başkanlık sisteminin, demokrasinin en müzakereci olduğu sistem olduğunu söyledi.
Marmara Üniversitesi Göztepe Kampüsü İbrahim Üzümcü Kültür Merkezi'nde Marmara Genç Vizyon Kulübü tarafından düzenlenen Marmara Ekonomi Baharı konferansına katılan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, dünyanın ve Türkiye'nin yaşadığı siyasi ve ekonomik değişimler hakkında değerlendirmelerde bulundu. Yeni anayasa ve başkanlık sistemine dair tartışmalara da değinen Soylu, "Hep söylenir, 1961 Anayasa'sı Türkiye'nin en özgürlükçü anayasası ki bunu söyleyenler milletimize büyük bir yalan söylüyorlar. Devletle milleti ayıran milletin devlete olan egemenliğini alarak devletin millete olan egemenliğine dönüştüren bir anayasadır. Beceriksiz bir anayasa olduğu için 1971 muhtırası ve 1980 darbesi gerçekleşmiştir. Hiç özgürlükle ilgisi yoktur. Özgür olmayan yer rekabet edemez. Özgür olmayan kendi adına doğru olan bir bilimi yürütemez. Özgür değiliz. Bu sorunlarla birlikte Türkiye'nin yeni anayasaya ihtiyacı vardır. Yeni anayasa çalışmaları sürüyor. Türkiye buna konsantre olmuş durumda. Bu konuda en önemli reformlardan bir tanesi başkanlık sistemidir. Türkiye'nin bürokrasinin egemen olduğu bu parlamenter sistemden kendisini kurtarması gerekmektedir. Bir arabanın iki şoförü olursa bir tarafta şoför gaza basarsa, öbür tarafta başka bir şoför frene basarsa, bir tarafta direksiyonu sağa diğer tarafta sola çevirirse bir yürütme mekanizmasının iki türlü sahibi olursa bu iş yürümez. Ahmet Necdet Sezer anayasayı rahmetli Bülent Ecevit'e fırlatırken sorumluluk sahibi bir yerde olsaydı o anayasayı fırlatabilir miydi? Fırlatamazdı. Neden böyle çünkü millet kontrol edilmesi gereken bir unsurdur. 1961 ve 1982 anayasaları da kontrollü demokrasinin ürünüdür. Buna karşı başkanlık sistemi parlamentonun en güçlü olduğu sistemdir. Yürütmenin halka karşı birinci dereceden sorumlu olduğu sistemdir. Başkanlık sistemi demokrasinin en müzakereci olduğu sistemdir. Yasamanın, yürütmenin ve yargının yani kuvvetler ayrılığının en güçlü olduğu sistemdir başkanlık sistemi. Ama Türkiye'de maalesef uzun zamandır halktan devleti kaçırmak isteyenler Türkiye'de bu anlayışı yine başkalaştırarak bürokratik bir devleti ellerinin altında tutabilmek için ‘Öbür sistem sizi böler’ demektedir. Halbuki, Türkiye'de halkın tam anlamıyla devletin merkezine konduğu sistemdir” dedi.
Soylu, “Türkiye 90'larda neredeyse bölünmüştü. Türkiye'nin 12 iline doktor, öğretmen, asker ve gazete giremiyordu. Terör örgütü şehir merkezlerinde kimlik kontrolü yapıyordu. Kim sağladı bunu? Her sorunu halı altına süpüren parlamenter sistem sağladı. Bunun rehabilite edilmesi mümkün değil. Sistem bir şekilde birbirini besleyen unsurlarla oluşturulmuş. Ama buna karşılık Türkiye'nin zenginliğinin de, demokrasisinin de teminatıdır başkanlık sistemi" diye konuştu.
Çözüm süreci ve yeni anayasa çalışmalarının Türkiye'nin değişimi için en önemli dinamikler olduğunu ifade eden Soylu, “Çözüm süreci bugün Türkiye için çok önemli bir sürecin adıdır. Milletin birliğiyle yeniden kardeş olabileceği ve bütün dünyayla kucaklaşabileceği bir sürecin adıdır. Kendimizi bu kadar dünya ile iletişim halinde bilimsel gelişmelere odaklanmışken çevremizdeki çarpık şehirlere bakarak bu gelişimi nasıl sağlayabileceğiz. Şu bilgisayarın maliyeti 499 dolar ama satış fiyatı iki buçuk katı kadar. Bunu satan tasarımıdır. Bizim bunu yapmamız bunu sağlamamız lazım. Ancak bunu yaparsak zenginleşmemiz gerçekleşir. Bunu yaparsak dünyada sesimizi duyurabiliriz. Şimdi gurur duyuyoruz değil mi? Altay tankı üretildiği zaman, MİLGEM savaş gemisi üretildiği, insansız hava aracı üretildiği, Atak helikopteri üretildiği zaman, gurur duyuyoruz. Ama bu bilgisayarı ürettiğimiz zaman daha çok gurur duyacağız. Bu estetiği yakaladığımız zaman bu tasarımı yakaladığımız zaman daha çok gururlanacağız. Kentsel dönüşüm bunun için. Yeni anayasa da, çözüm süreci de, yerel yönetimler reformu da bunun parçaları. Ne söylerseniz söyleyin bunlar 21. yüzyılda Türkiye'nin göstergesi olacaktır" şeklinde konuştu.
Soylu'ya konuşmasının ardından Marmara Üniversitesi ve Marmara Genç Vizyon Kulübü tarafından teşekkür plaketi sunuldu.
Kaynak: İHA
Soylu, “Türkiye 90'larda neredeyse bölünmüştü. Türkiye'nin 12 iline doktor, öğretmen, asker ve gazete giremiyordu. Terör örgütü şehir merkezlerinde kimlik kontrolü yapıyordu. Kim sağladı bunu? Her sorunu halı altına süpüren parlamenter sistem sağladı. Bunun rehabilite edilmesi mümkün değil. Sistem bir şekilde birbirini besleyen unsurlarla oluşturulmuş. Ama buna karşılık Türkiye'nin zenginliğinin de, demokrasisinin de teminatıdır başkanlık sistemi" diye konuştu.
Çözüm süreci ve yeni anayasa çalışmalarının Türkiye'nin değişimi için en önemli dinamikler olduğunu ifade eden Soylu, “Çözüm süreci bugün Türkiye için çok önemli bir sürecin adıdır. Milletin birliğiyle yeniden kardeş olabileceği ve bütün dünyayla kucaklaşabileceği bir sürecin adıdır. Kendimizi bu kadar dünya ile iletişim halinde bilimsel gelişmelere odaklanmışken çevremizdeki çarpık şehirlere bakarak bu gelişimi nasıl sağlayabileceğiz. Şu bilgisayarın maliyeti 499 dolar ama satış fiyatı iki buçuk katı kadar. Bunu satan tasarımıdır. Bizim bunu yapmamız bunu sağlamamız lazım. Ancak bunu yaparsak zenginleşmemiz gerçekleşir. Bunu yaparsak dünyada sesimizi duyurabiliriz. Şimdi gurur duyuyoruz değil mi? Altay tankı üretildiği zaman, MİLGEM savaş gemisi üretildiği, insansız hava aracı üretildiği, Atak helikopteri üretildiği zaman, gurur duyuyoruz. Ama bu bilgisayarı ürettiğimiz zaman daha çok gurur duyacağız. Bu estetiği yakaladığımız zaman bu tasarımı yakaladığımız zaman daha çok gururlanacağız. Kentsel dönüşüm bunun için. Yeni anayasa da, çözüm süreci de, yerel yönetimler reformu da bunun parçaları. Ne söylerseniz söyleyin bunlar 21. yüzyılda Türkiye'nin göstergesi olacaktır" şeklinde konuştu.
Soylu'ya konuşmasının ardından Marmara Üniversitesi ve Marmara Genç Vizyon Kulübü tarafından teşekkür plaketi sunuldu.