KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu Müzakerelerin En Geç Mayıs’ta Başlaması Gerektiğini İfade Etti

KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs sorununun bütünlüklü çözümüne ilişkin olarak müzakerelerin, en geç Mayıs ayında yeniden başlaması gerektiğini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kathimerini gazetesine verdiği özel mülakatta, yeni çabanın, sıfır zeminden başlamasının da mümkün olmadığını dile getirirken, Kıbrıs sorununda bir çözüme, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasaidis ile daha kolay varabileceği değerlendirmesinde de bulundu.

Cumhurbaşkanı Eroğlu mülakatta ayrıca Kıbrıs Türk tarafı için Türk garantörlük konusunun olmazsa olmaz olduğunu yineledi.Eroğlu Kıbrıs doğalgazının Avrupa’ya Türkiye üzerinden taşınması yönündeki düşüncesini de dile getirdi. Kathimerini gazetesi Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun mülakat haberini, “Derviş Eroğlu Kathimerini’ye Konuştu- Müzakereler En Geç Mayıs’ta, Anastasiadis ile Bir Çözümü Daha Kolay Bulabiliriz, Daha Önceki Süreci Görmezden Gelmemeliyiz, Kıbrıs Türk Tarafı İçin Türk Garantileri Kırmızı Çizgi” başlıklarıyla aktardı.

ANASTASİADİS’İN SEÇİLMESİ

“Nikos Anastasiadis’in Rum Yönetimi Başkanlığı görevine seçilmesi ve de Eroğlu’nun kendisi tarafından Anastasiadis’in seçilmesine ilişkin dile getirilen düşünceleri ile bu düşüncelerde yer alan çekincelerin ve geleceğe ilişkin beklentilerinin” sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Eroğlu, Rum Başkanlığı makamına seçilmesinden önce Anastasiadis’i tanıma(tanışma) fırsatına sahip olduğunu, Anastasiadis’in ayrıca Glafkos Klerides’in düşünce akımından olduğunu belirterek, Anastasiadis’in zaman zaman Klerides ile bir araya geldiğini ve bu görüşmelerde görüş alış verişinde bulunduklarına inandığını söyledi.

Kişisel olarak, Kıbrıs sorununda bir çözümü Anastasiadis ile daha kolay bulabileceklerine inandığını söyleyen Eroğlu, Anastasiadis ile son zamanlarda yaptığı görüşmelerde, gelecekte daha iyi işbirliği yapan bir liderle işbirliği yapma olanağına sahip olacağı izlenimini şekillendirdiğini ifade etti.

Eroğlu sözlerinin devamında, bu tahminin gelecekte yalan çıkmayacağına ilişkin inancını da dile getirdi.

Anastasiadis’in, geçmişte, Annan Planı’nı kabul ettiğini anımsatan Eroğlu, ancak Anastasiadis’in, seçim kampanyası sırasında Helenizmin reddettiği bu planı yeninde görüşmesinin söz konusu olmadığını dile getirdiğini, bu tutumunun da, Kıbrıs sorununda yeni bir dönemin başlangıcında olduklarını kendilerine gösterdiğini söyledi.

Eroğlu açıklamasının devamında, kısa bir süre önce kesilen, bir müzakere sürecinin var olduğunun da görmezlikten gelinmemesi gerektiğini ifade etti.

Müzakerelerin yeniden başlamasının hemen ardından bu sürecin sonuçlarını ele alacaklarına inandığını söyleyen Eroğlu, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer’in kendilerine, son müzakerelerin sonuçlarının görmezlikten gelinmemesi gerektiğini vurguladığını da ifade etti.

“Anastasiadis ile olan dostluk ilişkilerinin, yeni bir müzakere dönemine olumlu katkı sağlayıp sağlamayacağı” şeklindeki bir soru üzerine Eroğlu, seçimlerin hemen ardından Anastasiadis’i arayarak tebrik ettiğini ve uzun yıllardır adayı meşgul eden bu sorununun çözümlenmesi zamanın geldiğini kendisine söylediğini belirtti.

Eroğlu, Anastasiadis’in, kendisine, Kıbrıs Rum tarafının ciddi ekonomik sorunlarla karşı karşıya olduğunu ve görevinin ilk başında çabalarını bu konuya yoğunlaştırmaya mecbur olduğunu söylediğini ifade etti.

Eroğlu, her durumda kendisinin, müzakerelerin yakın gelecekte başlaması inancını da vurguladığını belirtti.

“MÜZAKERELER İKİ AY VEYA ÜÇ AY İÇERİSİNDE BAŞLAMALI”

“Müzakerelerin yeniden başlamasına yönelik olası bir tarihin görüşülüp görüşülmediği” sorusu üzerine Eroğlu, kendi görüşünün, gelecek iki veya üç ay içerisinde müzakerelerin yeniden başlaması gerektiği şeklinde olduğunu, bunun aksi durumunda, zaman ilerledikçe iki halkın çözüm perspektifinden uzaklaşacağını dile getirdi.

Eroğlu açıklamasının devamında, müzakerelerin başlamasını gelecek yıla geciktirme ayrıcalığına da sahip olmadıklarını, bu şekilde çabalarının sabote edileceğini belirterek, bu nedenle müzakerelerin en kısa zamanda başlaması gerektiğini söyledi.

“Sözlerinden, müzakerelerin en geç yaza kadar başlamasından yana olduğunun anlaşıldığı” şeklindeki değerlendirme üzerine Eroğlu, müzakerelerin en geç Mayıs ayında başlaması gerektiğini ifade etti.

Kıbrıs Rum basının, müzakerelerin yeniden başlamasına ilişkin olası tarihi Eylül olarak verdiğini bildiğini ifade eden Eroğlu, bu görüşe katılmadığını, üstelik Downer’in Nisan ayında Ankara ve Atina’da temaslarda bulunacağını söyledi.

“TOPRAK KONUSU ELE ALINMADI”

“Tecrübeli siyasetçilerden birisi olduğu ve 2010 yılından beridir Kıbrıs Türk toplumunu temsil ettiği vurgulanarak, diplomatik ve teknik ayrıntılara girildiği zaman, Kıbrıs sorunun mevcut aşamasında hangi büyük sorunlarla karşılaşıldığı ve hangi temel konulara yapışılıp kalındığı” şeklindeki bir soru üzerine Eroğlu, Toprak konusunun bugüne kadar ayrıntılı bir şekilde ele alınmadığını, bu alanda sorunlarla karşılaştıklarını belirtti.

Kıbrıs Rum tarafının, büyük bir toprak parçası istediğini ifade eden Eroğlu, Kıbrıs Rum tarafının, böyle bir talebi ortaya koyarken, bazı çözümlerin teminat altına alınması durumunda bu tutumun sorunlar yaratabileceğini bilmesi gerektiğine vurgu yaptı.

Eroğlu, çözümün, sadece bir tarafın talepleri temelinde sağlanmasının mümkün olmadığını, çözümün, iki tarafın tezleri ve talepleri temeline dayalı olması gerektiğini söyledi.

Kıbrıs Türk tarafının, daimi ve yaşayabilir bir anlaşmadan yana olduğunu belirten Eroğlu, “ yaşayabilir olmayacak bir anlaşmanın ne anlamı olabilir?” şeklindeki soruyu da sordu.

Eroğlu sözlerinin devamında, bu adada Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların yaşadığını, bu gerçeğin herkes tarafından kabul edilmesi gerektiğini söyledi.

Bu iki halkın, barış içinde birlikte yaşamasının bazı unsurlara bağlı olduğunu ifade eden Eroğlu, abartılı taleplerle, bazı sonuçlara varılmasının da söz konusu olmadığını, iki halkın da, çözümün yaşayabilirliğine inanması gerektiğini belirtti.

“TOPRAK KONUSU DIŞINDA GARANTİLER DE SORUN YAŞADIK” “TÜRK GARANTÖRLÜĞÜ OLMAZSA OLMAZ”

Eroğlu, Toprak konusu dışında garantiler konusunda da sorunlarla karşılaştıklarını, Anastasiadis’in, Türk, Yunan ve İngiliz garantilerinin (garantörlüğünün) “modası geçmiş” (çağ dışı) olarak addettiğini söyledi.

Kıbrıs Türk tarafının, kırmızı çizgilere sahip olduğunu, bunlardan bir tanesinin de Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğü olduğunu vurgulayan Eroğlu, Kıbrıs sorununun çözümünün teminat altına alınmasından ve nesillerin değişmesinden sonra bu durumun hangi şekilde değişebileceğini de bilmediğini söyledi.

Eroğlu ancak bugün, garantörlük sisteminin muhafaza edilmesinden yana olduklarını, bu konunun ise şimdiye kadar müzakere masasında ele alınmadığına da dikkati çekti.

Ele alınmayan bir başka konunun ise harita ve rakamlar olduğunu, kendisinin, tüm bu konuların, beşli konferansta ele alınmasını önerdiğini anımsatan Eroğlu, bu konferansta, üç garantör ülkenin ve iki tarafın yer alacağını belirtti.

Eroğlu sözlerinin devamında “İngiltere, toprak konusu gibi tüm konuların ortaya konulacağı bu konferansa katılmayabilirdi” ifadesin kullanırken Hristofyas’ın bu öneriyi ret ettiğini ifade etti.

“Sonuç olarak Toprak ve Garantiler konusunun müzakerelerde büyük engeli teşkil ettiği” şeklindeki gözlem üzerine Eroğlu, “Mülkiyet konusunda, takas, tazminat ve mülklerin iadesi gibi bazı kriterler ortaya koyduk. Bu kriterlerin içeriği üzerinde anlaşabilirdik. Bizim taraf, bu başlıkta, müzakere masasına önerilerle geldi. Bu önerileri BM kabul etti. Bu nedenden dolayı Mülkiyet konusunda ilerleme kaydettiğimizi düşünüyorum. Yönetim, Güç Paylaşımı, AB, Ekonomi ve İç konularda bir anlaşma sağlayabileceğimize inanıyorum. Üstelik bu alanlarda kayda değer ilerleme gerçekleştirdik” yanıtını verdi.

“MARAŞ KONUSU”

“Kıbrıs Rum tarafında, Mülkiyet ve Toprak konusunun Maraş ile ilişkilendirildiğinin ve Rum Yönetimi eski Başkanı Dimitris Hristofyas’ın, kendisini (Eroğlu’nu), Maraşlıların geleceğine ilişkin öneriyi ret etmekle suçladığının anımsatılması ve de Maraş’ın Kıbrıs Türk tarafının kırmızı çizgileri dahilinde olup olmadığının sorulması üzerine” Eroğlu, kendisi Başbakan, Denktaş’ın da Kıbrıs Türk toplumu lideri iken, Tasos Papadopulos’un başkanlığı döneminde, iyi niyet önerisi sunduklarını, bu öneriyi bir öğlen sunduklarını, aynı günün akşamında ise diğer tarafın olumsuz yanıtını aldıklarını anımsattı.

Bu öneriye değinen Eroğlu, burada, Ercan Havalimanı’nın uluslararası havalimanı şeklinde hizmet vermesi karşılığında Maraş’ın iadesinin öngörüldüğünü anımsattı.

Eroğlu, bugün ise Maraş’ın, bütünlüklü bir çözümün parçası olduğunu düşündüklerini, bu nedenle Hristofyas’ın önerisini ret ettiklerini, üstelik Hristofyas’ın önerisinin kendi önerilerinden çok daha farklı olduğunu söyledi.

Bir başka soru üzerine Eroğlu, Maraş konusunun, bütünlüklü bir çözümün parçası olması gerektiğini yineledi ve Kıbrıs sorununun küçük tavizlerle çözülmesinin mümkün olmadığını ifade etti.

“Gelecekte Omorfo’nun (Güzelyurt) geleceğini görüşmesinin de mümkün olup olmadığı” sorusu üzerine Eroğlu, bu taktiklerin gerçek temelini anlamak için uygun tecrübeye sahip olduklarını söyledi.

“Uluslararası konferansın toplanmasına ilişkin önerisinin hala daha müzakere masasında olup olmadığı” sorusu üzerine ise Eroğlu, bunun masada kalmaya devam ettiğini, bu öneriye BM’nin olumlu bir şekilde yaklaştığını da ifade etti.

“Kıbrıs kamu oyu bir sonraki aşamada sizden yeni açılımlar beklemeli mi? Tek taraflı inisiyatifler üstlenecek misiniz” şeklindeki sorular üzerine Eroğlu, Meclis ve Meclis’te temsili bulunan partilerle bazı önerileri görüşeceğini söyledi.

“DOĞALGAZ”

“Kıbrıs sorunu ele alınırken, petrol ve doğalgaz araştırmaları alanında yeni gelişmelerle karşı karşıya bulunulmasına bağlı olarak kısa bir süre önce Başbakan İrsen Küçük’e sorulan Kıbrıs’ın deniz alanında yeni bir bölünmeye mi gidiliyor şeklindeki sorunun sorulması üzerine” Eroğlu, Hristofyas’ın, kendilerini, adanın Kuzey bölümünde araştırma yapmaya mecbur ettiğini, kendisinin, Hristofyas’ı, araştırmalar başlamadan önce müzakere masasında uyardığını söyledi.

Eroğlu, Hristofyas’a yönelik olarak “çözüm konusunda ümitlerimiz var, ancak sizin kendi araştırmalarınız başladığı an, bizde bazı faaliyetlerde bulunmaya mecbur kalacağız. Bu gelişmeler Kıbrıs sorununun çözümünü zorlaştıracak, bu nedenden dolayı gelin temaslarımıza yoğunlaşalım, çözüm bulduğumuz takdirde ortak araştırmaları ileriye götürürüz” ifadelerini kullandığını kaydetti.

Eroğlu, Hristofyas’ın ise kendisine “beni tehdit mi ediyorsun?” şeklinde karşılık verdiğini, kendisinin ise “hayır sizi tehdit etmiyorum, sizi uyarıyorum, siz bu hareketinizle müzakere zeminini kesintiye uğratıyorsunuz” yanıtını verdiğini, ayrıca Hristofyas’ın, yaptığı uyarıyı göz önünde bulundurmadığını söyledi.

Eroğlu, sözlerinin devamında, o zaman kendilerinin Türkiye ile kıta sahanlığı belirleme anlaşması imzaladıklarını ve Türk Hükümeti ile ortak araştırmalara başladıklarını anımsattı.

Gelişmelerin zincir gibi olduğundan bahseden Eroğlu, buna paralel olarak bir öneri sunduklarını, bunun içerisinde, doğalgaz ile petrolden olan kazançların bir bankada toplanması konusunda yetkili olacak ayrıca bir Kıbrıslı Türk ile bir Kıbrıslı Rum’un dahil olacağı, bir komite kurulmasını önerdiklerini söyledi.

Eroğlu elde edilen kazançların, Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin muhtemel giderleri karşılamak için kullanılacağını da belirtti.

Kıbrıs Rum tarafının bu öneriyi ret ettiğini anımsatan Eroğlu, kısa bir süre önce Kıbrıs doğalgazının Türkiye üzerinden taşınmasını da önerdiğini, ancak Kıbrıs Rum tarafının bu öneriye de olumlu yaklaşmadığını ifade etti.

Kıbrıs’ın hepsimize ait olduğunu herkesin bilmesi gerektiğine vurgu yapan Eroğlu bu alanda bir çözüm bulmakla yükümlü olduklarını, Kıbrıs Rum tarafının şu anda İsrail ile işbirliği yaptığını, birlikte ortak tatbikatlar düzenlediklerini, bunun da herhangi bir olumlu sonuç getirmediğini ifade etti.

Eroğlu, sözlerinin devamında, bu hareketin yegane sonucunun, Doğu Akdeniz sularındaki sıcaklığın yükselmesi olacağına da dikkati çekerken, bu gelişmenin iki tarafın çıkarına da olmadığını söyledi.

Yeni dönemde, bu hilelerden uzaklaşılacağına olan inancını dile getiren Eroğlu, görüşmelerin perde gerisinde, deniz bölgesinin bölünmüşlüğü konusunun gelmemesi, Kıbrıs’ın deniz bölgesindeki doğal kaynaklardan elde edilecek kazançların dağıtımına odaklanması gerektiğini ifade etti.

“Bu konuyu Anastasiadis ile ayrı bir konu olarak mı yoksa bütünlüklü bir çözümün parçası olarak mı görüşeceği” sorusuna karşılık Eroğlu, bunun ayrı bir başlığı teşkil ettiğini, ancak bunun bütünlüklü çözümle de doğrudan ilişkili olduğunu belirtti.

Rum Yönetimi eski Başkanı Hristofyas’ın Eylül 2011’de, Kıbrıslı Türklerin, doğalgaz ve petrolden olan gelirlerde pay sahibi olduğunu söylediğini anımsatan Eroğlu, Anastasiadis’in bu gerçeği ret etmesinin söz konusu olmadığını ifade etti.

“Münhasır Ekonomik Bölge alanında muhtemel bir anlaşma sağlanmasının Kıbrıs sorununun çözümüne katkı sağlayacağına inanıp inanmadığı” şeklindeki bir soru üzerine Eroğlu, bu görüşe katıldığını, Kıbrıs doğalgazının Türkiye üzerinden taşınması şeklindeki önerilerinin, Kıbrıs sorununun çözümlenmemesi durumunu da içerdiğini, Kıbrıs sorununun çözümlenmemesi durumunda Kıbrıs doğalgazının Türkiye üzerinden Avrupa pazarına gidebileceğini belirterek bunun, iyi niyet önerisi olduğunu, MEB ile Kıbrıs sorununu ilişkilendirmeyen bir öneri olduğunu söyledi.

“TÜRK TARAFININ ARAŞTIRMALARI SÜRECEK” “Her iki tarafın MEB’ten olan kazançların ortak idare edilmesi konusuna bir çözüm bulmaması durumunda Kıbrıs’ın Kuzey’indeki araştırmaların sürüp sürmeyeceği” şeklindeki soru üzerine Eroğlu “kesinlikle” yanıtını verdi.

“12.parseldeki araştırmaların devam ettiği ve Güney Kıbrıs’ın bu parselden 2016 yılına kadar gelir elde etmeyi beklemesi karşısında, tavırlarının ne olacağı” sorusu üzerine Eroğlu, kendi araştırmalarını Türk Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın(TPAO) gerçekleştirdiğini anımsatarak TPAO’nun kısa bir süre önce modern bir araştırma gemisi satın aldığını, bu geminin kendi(bizim) araştırmalarına dahil olacağını söyledi.

“12.parselde araştırmaların başladığı dönemde Kıbrıs Rum haber başlıklarının muhtemel bir sıcak savaşla meşgul olduğunun” kendisine hatırlatılması üzerine Eroğlu, kendisinin ve Anastasiadis’in savaşı yaşadığını ayrıca savaşın korkunç boyutlarını bildiklerini ifade etti.

Savaşın iki tarafın da yararına olmadığını, iki liderin bu gerçekliği bildiğini söyleyen Eroğlu, Kıbrıs Rum tarafının, Ankara ile dostane ilişkiye sahip olmayan hükümetlerle işbirliği yapma aracılığıyla Türkiye ile yarışma girişiminde bulunmaması gerektiğini belirtti.

“ALTERNATİF PLANLAR” “2015 yılına kadar Kıbrıs Türk toplumunun direksiyonunda olduğu, Kıbrıs sorunun çözümlenmemesi ve MEB’ten elde edilecek gelirlerin ortak idare edilmesi konusunda bir formül bulunmaması durumunda, liderliğinin stratejisinin ne olacağı, perde gerisinde alternatif senaryoların gelip gelmeyeceği, Tayvan veya Kosova modelinin görüşülüp görüşülmeyeceği” şeklindeki soru üzerine Eroğlu, zaman zaman kendisinin de ifade ettiği gibi, Kıbrıs Rum tarafının müzakerelerin başlamasını derhal kabul etmesi durumunda, dikkatlerinin Kıbrıs sorununun çözümüne yoğunlaşacağını herkesin anlaması gerektiğini söyledi.

Eroğlu sözlerinin devamında, çözümün garanti altına alınmaması durumunda muhtemelen, perde gerisinde, çeşitli senaryoların ve alternatif planların geleceğini, dünya kamuoyunun, Kıbrıs sorunu gelişmesini takip etmekten bıktığının da bilinmesi gerektiğini ifade etti.

Eroğlu, Anastasiadis ve kendi liderliğinin görevinin, bu yıl sonuna kadar olumlu bir sonuçla, müzakereleri tamamlamak olması gerektiğine de dikkati çekti.

“Kısa bir zaman dilimi içerisinde Kıbrıs sorununun çözümleneceğine inanıyor musunuz” sorusuna ise Eroğlu, “Kıbrıs sorununun tüm boyutlarını görüştük.İki tarafın kırmızı çizgileri aşılmasaydı sorunu çözebilirdik, Kıbrıs Rum tarafı, bizim sorunlarımızı da göz önünde bulundurmalı, aklında sadece Kıbrıs Rum halkının talepleriyle, müzakere masasına dönmemelidir. Kıbrıslı Türklerin talepleri ne olacak?” şeklinde yanıt verdi .
Kaynak: İHA