MHP Grup Toplantısı

Milliyetçilik Hareket Partisi (MHP) Devlet Bahçeli, çözüm sürecinde gelinen noktayı eleştirerek, “Sayın Başbakan, bize göre yapacağın tek şey kalmıştır: O da, Başbakanlık makamından kalkman ve yerine canibaşıyı oturtmandır.

Başbakan Erdoğan’a önerimiz kendisinin de teröristlerin arasına karışması ve sınırlarımızdan dönmemek üzere çıkıp gitmesidir” dedi.

Partinin grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Bahçeli, AK Parti hükümetinin çözüm sürecinin PKK’nın iyice şımarmasına ve tavizler listesini peş peşe hükümetin önüne koymasına neden olduğunu söyledi.

Çözüm süreci çerçevesinde teröristlerin, sınır dışına çıkmak için TBMM’nin kanun çıkarmasını şart olarak koştuğunu ve güvence talep ettiğini belirten Bahçeli, “Görüldüğü kadarıyla PKK, hukuki bir çerçeve oluşturulması ve yasal bir kılıf teşekkül ettirilmesi için kurnaz ve küstahtır” dedi.

Teröristlerin amacının, TBMM tarafından muhatap görülme ve meşru bir aktörmüş gibi değerlendirilmesi beklentisi olduğunu sözlerine ekleyen Bahçeli, terör örgütü lideri Öcalan’ın, BDP7li bölücülerin dayatmaları ve dağ kadrosunun beyanlarının aslında hep buna yönelik olduğunu vurguladı.

“ZANNEDERSENİZ Kİ, 40 BİN KİŞİNİN KATİLİ PKK DEĞİLDİR”

Bahçeli, “PKK, öylesine bir hava yakalamış, öylesine bir cesarete kavuşmuştur ki, legal ve kanuni bir örgüt gibi hareket etmeyi sanki kendisinde hak olarak görür duruma gelmiştir. Zannederseniz ki, 40 bin kişinin katili PKK değildir. Yine zannederseniz ki, Türk milletine ölüm kusturan bu terör örgütü değildir. Hiç şüphesiz bunun sorumlusu PKK’ya imkan tanıyan, pazarlıklarla yakasını kaptıran ve hasiyetini iki paralık eden AK Parti hükümetidir” diye konuştu.

“TERÖRİSTLER SINIRLARIMIZDAN AK PARTİ’Yİ SELAMLAYARAK GEÇECEKLER”

“Terör örgütünün, sınır dışına çıktı çıkmadı, çıkıyor çıkmıyor muamması her türlü aşağılayıcı ve yaralayıcı diyaloglara sahne olmaktadır” diyen Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti: “Başbakan Erdoğan, 29 Mart 2013 tarihinde, CNN Türk ve Kanal D ortak yayınında, silahla sınır dışına çıkılmasına karşı çıkmış ve teröristlere yönelik olarak; ‘İster gömsünler, ister mağaraya bıraksınlar, ama silahsız gitsinler’ açıklamasında bulunmuştur. Bu halde, elinde silah olmayan militanlara güvenlik güçlerimizin göz yumacağını, sessiz kalacağını ve ateş etmeyeceğini belirtme gereği duymuştur. Yani, suçlular, şehitlerimizin kanlıları, Türk devletine meydan okuyan isyankarlar şayet silah bırakırlarsa, türkü söyleyerek, şen şakrak şekilde geldikleri gibi gideceklerdir. Buradan anlaşılacağı üzere PKK’nın yaptığı yanına kar kalacaktır. Üstüne üstelik, her zaman girip çıktıkları sınır hatlarımızdan AK Parti’yi selamlayarak geçeceklerdir. Başbakan’ın mantığı, isteği ve dileği budur. Başbakan Erdoğan, ‘silahın susması demek, silah eldedir, ateşlenebilir anlamına gelir’ demiştir. Ne var ki, daha düne kadar, İmralı canisiyle ortak bir ağız halinde, ‘silahlar sussun fikirler konuşsun’ diyen kendisidir. ‘Silahı bırakır masaya gelirsiniz’ diyen kendisidir. ‘Silahlarınızı ayaklarınızın altına alacaksınız ve siyasetinizi parlamentoda yapacaksınız’ diyen kendisidir. ‘Silah değil siyaset konuşsun’ diyerek terör örgütüne tüm pazarlık kanallarını açan da yine kendisidir. Şimdi ise teröristlerin silahla sınır dışına çıkmalarının müdahale edilmesi gereken bir durum olarak izah etmekte ve böyle görmektedir.”

“MEHMETÇİK KENDİNE KURŞUN SIKANLARI SEYRETMEYE NASIL TAHAMMÜL EDECEK”

Güvenlik güçlerinin silahlı militanlara müsaade etmesinin yardım ve yataklık yapmak suçu olacağını öne süren Bahçeli, Başbakan Erdoğan’a göre tek mesele silah olduğunu ifade etti.

Silahını mağaraya veya meçhul bir yere bırakan teröristin aklanmış olacağını, birden bire temize çıkmış sayılacağını vurgulayan Bahçeli, “Teröristler eğer silahsız olurlarsa kafileler halinde, güvenlik güçlerimizin gözü önünde, ilk fırsatta tekrar geri gelmek kaydıyla sınırlarımızdan çıkıp gideceklerdir. Sormak lazımdır ki, böylesi keyfi bir hukuk uygulaması dünyanın neresinde vardır? Mehmetçiğimiz, özel harekatçı polislerimiz kendilerine kurşun sıkanları seyretmeye nasıl tahammül edecekler, bu zillete nasıl katlanacaklardır? Teröristlerin kaçının eyleme girdiği, kaçının vatan evlatlarımızın canına kıydığı nereden bilinecektir? Şehit aileleri, gazilerimiz, 1984 yılından beridir terörle mücadele eden kahramanlarımız bu müptezelliğe nasıl dayanacaklar, katillerin uğurlanmasını nasıl kabulleneceklerdir? Terör suçluları elini kolunu sallayarak, kurban olarak gördüğü güvenlik güçlerimizin önünden nasıl ve hangi yüzle yürüyüp sınırlarımızdan çıkacaklardır? Türk milletinin varlığını korumak için gözünü daldan, budaktan sakınmayan kahramanlarımıza ne söylenecek, nasıl gönülleri alınacaktır? PKK’yla helalleşip, güvenlik güçlerimize sırt mı dönülecektir? Teröristlerin tek suçu silah taşımak mıdır? Bugüne kadar işledikleri cinayetler, döktükleri kanlar, şehit ettikleri vatan evlatlarının hakları ne olacaktır?” şeklinde konuştu.

“BAŞBAKAN'A ÖNERİMİZ KENDİSİ DE TERÖRİSTLERLE BİRLİKTE BİR DAHA DÖNMEMEK ÜZERE ÇIKIP GİTSİN"

“Başbakan Erdoğan PKK’ya genel af vaat ettiğinin farkında mıdır?” diye soran Bahçeli, “Teröristlere güvence verme yetkisini nereden almakta, ‘hadi gidin, işiniz rast gelsi’, deme densizliğini kendisine nasıl yakıştırmaktadır?” dedi.

PKK’lıların ülke dışına göstere göstere giderken hangi hukuk kuralı uygulanacağını da soran Bahçeli, konuşmasına şöyle sürdürdü: “Başbakan Erdoğan’a önerimiz kendisinin de teröristlerin arasına karışması ve sınırlarımızdan dönmemek üzere çıkıp gitmesidir. Bizim açımızdan tek çıkış PKK’lıları silahlarını güvenlik güçlerine teslim etmesi, arkasından da Türk mahkemelerinde yaptıklarının hesabını vermelidir. Bunun dışında başka bir yol, başka bir çare yoktur; aksine tevessül edenler hıyanetin çamuruna saplanıp kalacaklardır. Bilinsin ki, PKK militanlarının, silahlı veya silahsız bir vaziyette sınır ötesine geçişlerine izin vermek alenen suçtur, asla da cezasız kalmayacaktır. Başbakan Erdoğan, askerimizi, polisimizi teşebbüs ettiği ihanetine ve suçuna ortak edemeyecektir. Caniler nerede görülüyorsa orada etkisiz hale getirilmelidir ve bu Türk milletinin varlığı ve emniyeti için vazgeçilmez bir önemdedir. Başbakan Erdoğan’ın İmralı canisine yaptıklarını övünerek anlatması da tam bir skandaldır. Buna göre canibaşı hayata döndürülmüştür. Şu işe bakınız ki, kendisine kanlı takımını izlemesi için televizyon verilmiş, spor yapması için yeni imkanlar sunulmuştur. Başbakan Erdoğan ‘verip vereceğim bu kadar’ diyerek, medya üzerinden canibaşına mesaj göndermiş, zımnen sanal bir müzakere ortamı yaratmıştır. Sayın Başbakan sorarım sana, bundan sonra teröristbaşına daha ne verebilirsin ki? Müebbet terör suçlusunu siyasal aktör haline getiren sensin. Canibaşının mesajlarına ve mektuplarına dağıtım hizmeti veren sensin. Militanlarına talimat vermesi için ortam hazırlayan sensin. Anayasa yazımı konusunda görüş bildirmesine imkan sağlayan sensin. Sözde liderliğini kitlelere bayrağın inmesi pahasına onaylatan sensin. Bölücü fikirlerini kamuoyuna yansıtan sensin. İmralı’yı ayak yoluna çeviren sensin. Pazarlıklarla yakanı kaptıran, siyasi şerefini hiçleştiren ve milli gururunu zelil eden de sensin. Artık İmralı canisi daha ne isteyebilecek, daha ne bekleyebilecektir? Her şeye sayende kavuşmuş, fiili özgürlüğünü zorlamalarla elde etmiştir.”

“BAŞBAKAN KOLTUĞU ÖCALAN’A DEVRETSİN”

Başbakan Erdoğan’a sert sözlerle yüklenen Bahçeli, “Sayın Başbakan, bize göre yapacağın tek şey kalmıştır: O da, Başbakanlık makamından kalkman ve yerine canibaşıyı oturtmandır. Başbakan Erdoğan, İmralı canisiyle madem bu kadar yakınlık kurmuştur, o halde bu ikili yandaş bir televizyon kanalında İmralı adasından yapılacak canlı yayına birlikte katılarak düşüncelerini milletimize açıklamalıdırlar. İmralı canisi demokratik konfederal yönetimi, Başbakan da BOP’u anlatmalı ve Türk milleti bu iki bölünme simasını tüm yönleriyle tanımalıdır. Açıkça görülmektedir ki, AKP’nin bölücü teröre taviz ve teslimiyet üzerine bina ettiği çözüm süreci iflas sınırına dayanmış, falso vermiştir. PKK süreci sönmeye başlamıştır. Kaldı ki Türk milleti bütünüyle bu sürece karşı çıkmış ve onay vermemiştir. Ancak ne yapılırsa yapılsın İmralı canisi ve PKK’yla yapılan görüşmelerin hesabı mutlaka sorulacaktır. Başbakan Erdoğan ve hükümeti işlediği suçların vebalini üstlenmek durumunda kalacaktır” şeklinde konuştu.

Kaynak: İHA