Chp Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç:
Kars’a gelen Cumhuriyet Halk Partisi Genel başkan Yardımcısı Haluk Koç, Kürt sorununun Meclis'te, milletin gözü önünde şeffaf ve açık olarak tartışılması gerektiğini söyledi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, Esenyurt Kurucu Belediye Başkanı Gürbüz Çapan, Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ile birlikte CHP Kars İl Başkanlığında gündemdeki konulara ilişkin basın açıklaması yaptı.
Türkiye'de hukuk devleti kavramının içinin boşaltıldığını belirten Koç, “Kars’tan da soruyorum. Türkiye’nin içinde yaşadığı bu çatışma ortamına, bu ortamın sonlanmasına itiraz edeniniz var mı? Hayır! Türkiye’de gerçekten bir huzur olsun, barış olsun, aynı yakın tarihteki gibi birlikte, kardeşçe yaşama irademiz ortaya konulsun, buna karşı çıkan var mı? Hayır! Çözüm diye tarif edilen Kürt yurttaşlarımızın demokratik taleplerinin eşit hukuku paylaşan, eşit yurttaşlar olarak eşit Cumhuriyet yurttaşları olarak hep beraber bu ülkenin çatısı altında bulunmaktan rahatsız olan var mı? Hayır! Şimdi kimse barışa karşı değil. Yüzde 65, yüzde 30 bir sürü rakamlar var. Türk toplumunun, bu ülkenin bütün insanları yüzde yüz barıştan yana, yüzde yüz çözümden yana ama kafalarında bazı soru işaretleri var. Barış, çözüm, kardeşlik huzur içinde yaşama, bunlara evet, istinasız evet ama arkasında ne var? Pazarlık noktasında ne var? Bütün milletin merak ettiği budur” dedi.
"MEŞRU ZEMİNDE AÇIKÇA TARTIŞALIM"
"Efendim siz vampir misiniz? Siz barışa karşı mısınız? Siz kan mı istiyorsunuz? Ha dili tutulsun o soruyu soranın. Hiç kimse o noktada değil ama kafamızın arkasında bir soru var" diyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, “Başbakana güvenmiyoruz çünkü Başbakanın daha önce çizdiği çizgi, bugüne kadar geldiği noktaya kadar çizdiği çizgi bir güven oluşturmuyor. Kendisine soruyoruz. Bir siyasal uzlaşma sağlayalım. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bunu bir toplumsal uzlaşmayla bütünleştirelim ve Kürt sorunu olarak tarif ettiğimiz ,özünde demokratikleşememe sancısı olan bu sorunu meşru zeminde, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bütün milletimizin önünde şeffaf, açık, net, gizli pazarlıklara sokmadan açıkça tartışalım. Türkiye’de yaşayan bütün kardeşlerimizin makul görebileceği, tartışılabilir bulacağı, uygulanabilir bulabileceği bütün önerileri siyaset kurumu olarak sorumluluk alalım yaşama geçirelim. Bundan hiç kimsenin şüphesi yok. Peki, bugün nedir sıkıntı? Bugün sıkıntı açık söylüyorum. Başbakanın kendi siyasal hırsları, ihtirasları, beklentileri bu doğrultuda bu sorunu bir pazarlık sorunu olarak masada bir terör örgütüyle görüşmesidir. BDP milletvekillerine de seslenmek istiyorum. CHP’ye dönük ağır suçlamalarda bulunuyorlar. BDP legal bir siyasi parti, yasal bir parti. Eğer bir süreçte taraf olacaksanız siyasi tavrınızı koyun. Siyasi iradenizi bir başka yere ipoteklemeyim. Sürece sahip çıkın. Siz ne yapıyorsunuz? Sadece kuryelik yapıyorsunuz. Getir götür işlerine bakıyorsunuz. Bu söylediklerimde eksik bir şey var mı? Yani biz meşru zemin diyoruz. Meşru zeminde meşru siyasi partiler bu sorunu tartışsın diyoruz. İnatla kapalı kapılar arkasında bir pazarlığa çekiliyor olay” diye konuştu.
"GENİŞLETİLMİŞ YETKİLER İSTİYOR"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, Başbakanın 3’üncü dönemi olduğunu, Cumhurbaşkanlığını düşündüğünü, bugünkü kanunlar çerçevesinde yetkilerinin sınırlı olacağını düşündüğü ve genişletilmiş yetkilerle donatılmak istediğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Değerli arkadaşlar Başbakanın 3. dönemi doluyor. Cumhurbaşkanı olmak istiyor. Herkesin en doğal hakkıdır fakat Cumhurbaşkanı olunca bugünkü kanunlar çerçevesinde yetkilerinin sınırlı olacağını düşünüyor. Genişletilmiş yetkilerle donatmak istiyor kendini. Yani bugünün hem Başbakanının yetkilerini hem Cumhurbaşkanının yetkilerini aynı kişi olarak sırtında taşımak istiyor. Yani halkın anlayacağı dille, 'Ben başkan olursam denetlenmek istemiyorum' diyor. Sorgulanmak istemiyorum. Kafama eseni yapmak hakkına sahip olmak istiyorum. Kafama esecek gideceğim Suriye’de savaşacağım. Kafama esecek İstanbul’u rant alanına çevireceğim ve yandaşlarıma dağıtacağım. Denetlenmeyeceğim, sorgulanmayacağım, yargılanmıyacağım. Hani 23 Nisan törenlerinde çocuğu oturmuştu koltuğuna da, ‘Sen şimdi Başbakan oldun. İstediğini as. İstediğini kes’ demişti. Bu demokrasiler içerisinde mümkün mü? Parlamenter demokraside mümkün değil. O zaman Meclis'te bu milletin gerçekten istediği 12 Eylül faşizminin bütün kalıntılarını ortadan kaldıracak çağdaş, özgürlükçü, her vesayetten arındırılmış bir anayasa yapmayı ben engellerim. Bir yerlere taşırım. O pazarlığı İmralı’da benim başkan olmamın yolunu açacak olan bir pazarlığa otururum. Süreç bu, arkasındaki bu. Evet barış, evet çözüm, evet demokratikleşme. Sayın Kılıçdaroğlu Türkiye’ye 16 tane yasadan oluşan bir paket sundu. Darbe yasalarının arkasına saklanmayın, dedi.
Demokratikleşelim, dedi.
Seçim barajını düşürelim, yüzde 3-5 bugünkü 10 biliyorsunuz, siyasi partiler yasasını değiştirelim, dedi.
İlk defa bir parti genel başkanı siyasi partiler yasasını değiştirerek lider sultasına, padişahlığına son verelim dedi.
Cevap var mı? Yok! Terörle Mücadele Kanunu'nda değişiklikler yapalım, dedi.
Ceza Muhakemeleri Kanunu'nda değişiklikler yapalım, dedi.
YÖK belasını kaldıralım, uzun tutukluluk sürelerini, ifade özgürlüğünün önündeki bütün engelleri kaldıralım, dedi.
Bir demokrasi paketi sundu. Gazete köşelerinde, televizyon camlarında demokrasi, demokrasi diye bağıranlardan bir yorum var mı? İşte size demokrasi adımı? 325 kişisiniz. Gelin Meclis'e, bunları adım adım hayata geçirelim. Bu yaşadığımız sorunun da temelinde olan kanunlar bunlar. Düzeltilmesi gereken demagoji bu. Pazarlık var. Kişisel hesaplar, beklentiler var. Ben nasıl başkan olurum? Bunların hiçbirini sorgulama Cumhuriyet Halk Partisi.”
Kaynak: İHA
Türkiye'de hukuk devleti kavramının içinin boşaltıldığını belirten Koç, “Kars’tan da soruyorum. Türkiye’nin içinde yaşadığı bu çatışma ortamına, bu ortamın sonlanmasına itiraz edeniniz var mı? Hayır! Türkiye’de gerçekten bir huzur olsun, barış olsun, aynı yakın tarihteki gibi birlikte, kardeşçe yaşama irademiz ortaya konulsun, buna karşı çıkan var mı? Hayır! Çözüm diye tarif edilen Kürt yurttaşlarımızın demokratik taleplerinin eşit hukuku paylaşan, eşit yurttaşlar olarak eşit Cumhuriyet yurttaşları olarak hep beraber bu ülkenin çatısı altında bulunmaktan rahatsız olan var mı? Hayır! Şimdi kimse barışa karşı değil. Yüzde 65, yüzde 30 bir sürü rakamlar var. Türk toplumunun, bu ülkenin bütün insanları yüzde yüz barıştan yana, yüzde yüz çözümden yana ama kafalarında bazı soru işaretleri var. Barış, çözüm, kardeşlik huzur içinde yaşama, bunlara evet, istinasız evet ama arkasında ne var? Pazarlık noktasında ne var? Bütün milletin merak ettiği budur” dedi.
"MEŞRU ZEMİNDE AÇIKÇA TARTIŞALIM"
"Efendim siz vampir misiniz? Siz barışa karşı mısınız? Siz kan mı istiyorsunuz? Ha dili tutulsun o soruyu soranın. Hiç kimse o noktada değil ama kafamızın arkasında bir soru var" diyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, “Başbakana güvenmiyoruz çünkü Başbakanın daha önce çizdiği çizgi, bugüne kadar geldiği noktaya kadar çizdiği çizgi bir güven oluşturmuyor. Kendisine soruyoruz. Bir siyasal uzlaşma sağlayalım. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bunu bir toplumsal uzlaşmayla bütünleştirelim ve Kürt sorunu olarak tarif ettiğimiz ,özünde demokratikleşememe sancısı olan bu sorunu meşru zeminde, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bütün milletimizin önünde şeffaf, açık, net, gizli pazarlıklara sokmadan açıkça tartışalım. Türkiye’de yaşayan bütün kardeşlerimizin makul görebileceği, tartışılabilir bulacağı, uygulanabilir bulabileceği bütün önerileri siyaset kurumu olarak sorumluluk alalım yaşama geçirelim. Bundan hiç kimsenin şüphesi yok. Peki, bugün nedir sıkıntı? Bugün sıkıntı açık söylüyorum. Başbakanın kendi siyasal hırsları, ihtirasları, beklentileri bu doğrultuda bu sorunu bir pazarlık sorunu olarak masada bir terör örgütüyle görüşmesidir. BDP milletvekillerine de seslenmek istiyorum. CHP’ye dönük ağır suçlamalarda bulunuyorlar. BDP legal bir siyasi parti, yasal bir parti. Eğer bir süreçte taraf olacaksanız siyasi tavrınızı koyun. Siyasi iradenizi bir başka yere ipoteklemeyim. Sürece sahip çıkın. Siz ne yapıyorsunuz? Sadece kuryelik yapıyorsunuz. Getir götür işlerine bakıyorsunuz. Bu söylediklerimde eksik bir şey var mı? Yani biz meşru zemin diyoruz. Meşru zeminde meşru siyasi partiler bu sorunu tartışsın diyoruz. İnatla kapalı kapılar arkasında bir pazarlığa çekiliyor olay” diye konuştu.
"GENİŞLETİLMİŞ YETKİLER İSTİYOR"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, Başbakanın 3’üncü dönemi olduğunu, Cumhurbaşkanlığını düşündüğünü, bugünkü kanunlar çerçevesinde yetkilerinin sınırlı olacağını düşündüğü ve genişletilmiş yetkilerle donatılmak istediğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Değerli arkadaşlar Başbakanın 3. dönemi doluyor. Cumhurbaşkanı olmak istiyor. Herkesin en doğal hakkıdır fakat Cumhurbaşkanı olunca bugünkü kanunlar çerçevesinde yetkilerinin sınırlı olacağını düşünüyor. Genişletilmiş yetkilerle donatmak istiyor kendini. Yani bugünün hem Başbakanının yetkilerini hem Cumhurbaşkanının yetkilerini aynı kişi olarak sırtında taşımak istiyor. Yani halkın anlayacağı dille, 'Ben başkan olursam denetlenmek istemiyorum' diyor. Sorgulanmak istemiyorum. Kafama eseni yapmak hakkına sahip olmak istiyorum. Kafama esecek gideceğim Suriye’de savaşacağım. Kafama esecek İstanbul’u rant alanına çevireceğim ve yandaşlarıma dağıtacağım. Denetlenmeyeceğim, sorgulanmayacağım, yargılanmıyacağım. Hani 23 Nisan törenlerinde çocuğu oturmuştu koltuğuna da, ‘Sen şimdi Başbakan oldun. İstediğini as. İstediğini kes’ demişti. Bu demokrasiler içerisinde mümkün mü? Parlamenter demokraside mümkün değil. O zaman Meclis'te bu milletin gerçekten istediği 12 Eylül faşizminin bütün kalıntılarını ortadan kaldıracak çağdaş, özgürlükçü, her vesayetten arındırılmış bir anayasa yapmayı ben engellerim. Bir yerlere taşırım. O pazarlığı İmralı’da benim başkan olmamın yolunu açacak olan bir pazarlığa otururum. Süreç bu, arkasındaki bu. Evet barış, evet çözüm, evet demokratikleşme. Sayın Kılıçdaroğlu Türkiye’ye 16 tane yasadan oluşan bir paket sundu. Darbe yasalarının arkasına saklanmayın, dedi.
Demokratikleşelim, dedi.
Seçim barajını düşürelim, yüzde 3-5 bugünkü 10 biliyorsunuz, siyasi partiler yasasını değiştirelim, dedi.
İlk defa bir parti genel başkanı siyasi partiler yasasını değiştirerek lider sultasına, padişahlığına son verelim dedi.
Cevap var mı? Yok! Terörle Mücadele Kanunu'nda değişiklikler yapalım, dedi.
Ceza Muhakemeleri Kanunu'nda değişiklikler yapalım, dedi.
YÖK belasını kaldıralım, uzun tutukluluk sürelerini, ifade özgürlüğünün önündeki bütün engelleri kaldıralım, dedi.
Bir demokrasi paketi sundu. Gazete köşelerinde, televizyon camlarında demokrasi, demokrasi diye bağıranlardan bir yorum var mı? İşte size demokrasi adımı? 325 kişisiniz. Gelin Meclis'e, bunları adım adım hayata geçirelim. Bu yaşadığımız sorunun da temelinde olan kanunlar bunlar. Düzeltilmesi gereken demagoji bu. Pazarlık var. Kişisel hesaplar, beklentiler var. Ben nasıl başkan olurum? Bunların hiçbirini sorgulama Cumhuriyet Halk Partisi.”