Akil İnsanlar Güneydoğu Anadolu Bölgesi Heyeti Şırnak'ta 5 Korucubaşıyla Görüştü
Akil İnsanlar Güneydoğu Anadolu Bölgesi Heyeti, Şırnak'ta 5 korucubaşı ile görüştü.
Cizre'den Şırnak'a gelen Heyet Başkanı Yılmaz Ensaroğlu ile beraberindeki Mehmet Emin Ekmen, Kezban Hatemi, Etyen Mahçupyan, Fazıl Hüsnü Erdem, Ahmet Faruk Ünsal ve Murat Belge'yi Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Osman Geliş, kırmızı karanfillerle karşıladı.
Heyet üyeleri, kendilerine verilen karanfilleri Cumhuriyet Meydanı'nda kendilerini bekleyen vatandaşlara dağıttı.
Yoğun ilgi gösterilen heyet üyeleri, meydanda toplanan vatandaşlarla halay çekerek, Şükrü Geliş Ortaokulu öğrencilerinin horon ekibini izledi.
Topluluğa hitaben konuşan Heyet Başkanı Ensaroğlu, ziyaretlerinin, Şırnak'ın sesini gerek Ankara, gerekse diğer bölgelere giden heyet üyelerine ulaştırmaya vesile olacağını söyledi.
-"Barışın dikenli, zor yollarında sizlerle yürümeye geldik"-
Artık bu bölgenin, güvenlikle, şiddetle, çatışma ve silahla, acı veren haberlerle değil, güzellikleriyle, herkesin içini açan, ruhunu arındıran ve geleceğe daha da umutlu bakmalarını sağlayacak haberlerle anılması gerektiğini belirten Ensaroğlu, şunları söyledi:
"Sizin bu karşılamayla, halayın yanında horonla vermiş olduğunuz bu barış mesajı, çok kültürlülük bizim gibi düşünmeyenlerle, inanmayanlarla birlikte ama eşit, adil yurttaşlık temelinde huzur içerisinde yaşama azmini gösteren güçlü bir mesaj oldu. Umuyor ve diliyorum ki Şırnak'ın bu sesini bütün milletimiz, Türkiye kısa zamanda duyar. Ayrılmak, bölünmek, parçalanmak derdinde olmadığımızı, tam tersi Türkiye'de herkesin eşit bir yurttaşlık haklarına sahip olarak onur içerisinde yaşamasını arzu ettiğimiz ortada. Vazifemiz sesinizi bütün Türkiye'ye duyurmaktır."
Vatandaşların heyetin gelişi dolayısıyla kurban kesmek istemesi üzerine Kezban Hatemi buna izin vermeyerek, "Kur'an-ı Kerim'de yeryüzünün herhangi bir yerinde bir zulüm olursa ve sen o zulme karşı kayıtsız kalırsan o belde Allah'ın emanından çıkar. Hiçbir beldemizin Allah'ın emanından çıkmaması amacıyla barış ve huzur için gelecek nesillerin huzuru için, 'barış' diyoruz. Barışın dikenli, zor yollarında sizlerle yürümeye geldik. Kan aksın istemiyoruz. Bu nedenle sevgili koyuncukların kesilmesine müsaade etmiyoruz" dedi.
-Oğlu asker, kızı örgüt üyesi-
Heyet üyeleri daha sonra, bir süre önce vefat eden Katılımcı Demokrasi Partisi Genel Başkanı ve Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Şerafettin Elçi'nin Cizre'deki mezarını ziyaret ederek, dua etti.
Heyet üyeleri, mezarlık çıkışında ellerinde kaybettikleri yakınlarının fotoğraflarını taşıyan çoğunluğu kadınlardan oluşan grupla görüştü.
Heyet üyelerinden Kezban Hatemi ve Mehmet Emin Ekmen, oğlu asker, kızı ise örgüt üyesi olan Yıldız Atış ile bir süre sohbet etti.
Çözüm sürecini desteklediklerini belirten anne Atış, "Artık bu kan dursun. Ne asker ölsün, ne de dağdaki. Benim oğlum asker, kızım ise dağda. Hepimizin yüreği yanıyor. Askerler de bizim çocuklarımız" dedi.
Hatemi de sorunu en güzel kadın bakışının çözeceğini ifade ederek, "Barışı, çocuklarımıza gelecek hazırlamamız için inşa etmemiz gerekiyor. Bütün bu hukuka aykırılık ve insan hakları ihlallerine hep birlikte son vereceğiz. Burada şehit annelerine de bir mesajda bulunulsun. Onların acısı da dinsin, karşılıklı kucaklaşılsın" diye konuştu.
-"Kalıcı barışa nasıl gideriz, hep birlikte görüşelim, tartışalım"-
Heyet üyeleri Şehri Nuh Otel'de 5 korucubaşıyla bir araya geldi.
Ensaroğlu, burada yaptığı konuşmada, kalıcı barışa nasıl gidileceğini hep birlikte görüşmek ve tartışmak istediklerini söyledi.
Korucuları göz ardı ederek, yok sayarak, sorunun kalıcı çözüme kavuşturulmasının mümkün olmayacağını kaydeden Ensaroğlu, şöyle dedi:
''Bu sorunla ilgili zaman zaman çeşitli suçlamalara maruz kalmış, iki ateş arasında kalmış, çeşitli baskılar görmüş, çeşitli suçlara karışmış koruculuk kurumu var. Bu sorunu çözerken ben hiç bir insanın şiddet, çatışma ortamı yaşanırken, canla başla gönüllü bir biçimde korucu olmayı heves edeceğini düşünmüyorum. Geçmişte yaşanan şartlar gelişmeler insanı buna zorladı. Ama bu sürecin sonunda geldiğimiz bir tablo var. Yaklaşık 80-100 binlerle ifade edilen korucu kadrosu var. 30-35 seneden bu yana koruculuk yapıyorlar, eline silahtan başka bir şey almamış olanları var. Dolayısıyla bugüne kadar çatıştığı, çekiştiği, adeta düşmanlık içerisine girdiği insanlar hakkında çeşitli ön yargıları ve olumsuz duyguları var. Aynı şekilde koruculuğu kabul etmeyen insanların da bu insanlarla ilgili çeşitli ön yargıları var. Kürt sorunu için bir çözümü konuşacaksak öncelikle ben korucularla, koruculuğa karşı çıkmış, reddetmiş ve reddettiği için de ciddi sorunlar yaşamış insanlar arasında barışın tesis edilmesini çok önemli buluyorum. O yüzden kalıcı çözüm için sizin düşünceleriniz, beklentileriniz ve endişeleriniz çok önemli. Yani sizi göz ardı ederek, yok sayarak, bu sorunun kalıcı çözüme kavuşturulması mümkün değil. Kalıcı barışa nasıl gideriz, hep birlikte görüşelim, tartışalım istiyorum."
-"Türkiye'de benim kadar bu yolda şehit veren olduğuna inanmıyorum"-
Korucubaşları adına konuşan Hazım Babat, yaklaşık 30 yıldır bu mücadelenin içinde olduklarını, aileden 25 şehit verdiklerini söyledi.
"Bu süreç, bu barış hepimizi sevindirdi. Bu barışa her zaman destek verip, sizlerin yanında olacağız. Sizinle birlikteyiz. Bu sürece candan gönülden destek verelim" diyen Babat, korucular olarak bin 500 şehit verdiklerini, bine yakın kişinin de yaralandığını belirtti.
Babat şöyle konuştu:
"Türkiye'de benim kadar bu yolda şehit veren olduğuna inanmıyorum. Tabii ki mağdur olduk. Korucular köyünü terk etti. Van, Hakkari, Şırnak ve Siirt'te belki 3 binden fazla köy ve mezra vardı. Bu olaylar olmadan önce herkes kendi köyündeydi, koruculuk sistemi yoktu. Kimse silahın kara kaşına aşık değildi. Şimdi de öyle. Yine bir huzur olsa, bir barış olsa, biz silaha aşık değiliz, silahı yine istemiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti'nin güvenlik güçleri hepimize yeterlidir. Devletin mutlaka bu korucuları düşüneceğine inanıyoruz. Devletin adaletini ve şefkatini her zaman bekliyoruz. Her zaman sizinleyiz, destek veriyoruz. Çok sevindik, huzur olmasını istiyoruz. Bu kadar şehit vermemize rağmen barış istiyoruz. Biz kötülük istemiyoruz. Bazı insanlar, 'korucular bu sürece zarar veriyor' diyor. Bu bölgede bir korucu sürece zarar verirse o bizi temsil edemez, bizim görüşümüz değildir, kabul etmiyoruz. Biz her zaman sizinle birlikteyiz. Bize düşen göreve de hazırız."
Toplantı daha sonra basına kapalı olarak devam etti.
Heyet üyeleri aynı otelde daha sonra bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile bir araya geldi.
Gazetecilerin görüntü almasının ardından toplantı basına kapalı sürdü.
Öte yandan heyet üyesi Yılmaz Erdoğan ise Kültür Merkezi'nde öğrencilerle buluştu.
Muhabir: İbrahim Yakut / Sema Kaplan
Yayıncı: Erdem Gültekin
Kaynak: AA
Heyet üyeleri, kendilerine verilen karanfilleri Cumhuriyet Meydanı'nda kendilerini bekleyen vatandaşlara dağıttı.
Yoğun ilgi gösterilen heyet üyeleri, meydanda toplanan vatandaşlarla halay çekerek, Şükrü Geliş Ortaokulu öğrencilerinin horon ekibini izledi.
Topluluğa hitaben konuşan Heyet Başkanı Ensaroğlu, ziyaretlerinin, Şırnak'ın sesini gerek Ankara, gerekse diğer bölgelere giden heyet üyelerine ulaştırmaya vesile olacağını söyledi.
-"Barışın dikenli, zor yollarında sizlerle yürümeye geldik"-
Artık bu bölgenin, güvenlikle, şiddetle, çatışma ve silahla, acı veren haberlerle değil, güzellikleriyle, herkesin içini açan, ruhunu arındıran ve geleceğe daha da umutlu bakmalarını sağlayacak haberlerle anılması gerektiğini belirten Ensaroğlu, şunları söyledi:
"Sizin bu karşılamayla, halayın yanında horonla vermiş olduğunuz bu barış mesajı, çok kültürlülük bizim gibi düşünmeyenlerle, inanmayanlarla birlikte ama eşit, adil yurttaşlık temelinde huzur içerisinde yaşama azmini gösteren güçlü bir mesaj oldu. Umuyor ve diliyorum ki Şırnak'ın bu sesini bütün milletimiz, Türkiye kısa zamanda duyar. Ayrılmak, bölünmek, parçalanmak derdinde olmadığımızı, tam tersi Türkiye'de herkesin eşit bir yurttaşlık haklarına sahip olarak onur içerisinde yaşamasını arzu ettiğimiz ortada. Vazifemiz sesinizi bütün Türkiye'ye duyurmaktır."
Vatandaşların heyetin gelişi dolayısıyla kurban kesmek istemesi üzerine Kezban Hatemi buna izin vermeyerek, "Kur'an-ı Kerim'de yeryüzünün herhangi bir yerinde bir zulüm olursa ve sen o zulme karşı kayıtsız kalırsan o belde Allah'ın emanından çıkar. Hiçbir beldemizin Allah'ın emanından çıkmaması amacıyla barış ve huzur için gelecek nesillerin huzuru için, 'barış' diyoruz. Barışın dikenli, zor yollarında sizlerle yürümeye geldik. Kan aksın istemiyoruz. Bu nedenle sevgili koyuncukların kesilmesine müsaade etmiyoruz" dedi.
-Oğlu asker, kızı örgüt üyesi-
Heyet üyeleri daha sonra, bir süre önce vefat eden Katılımcı Demokrasi Partisi Genel Başkanı ve Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Şerafettin Elçi'nin Cizre'deki mezarını ziyaret ederek, dua etti.
Heyet üyeleri, mezarlık çıkışında ellerinde kaybettikleri yakınlarının fotoğraflarını taşıyan çoğunluğu kadınlardan oluşan grupla görüştü.
Heyet üyelerinden Kezban Hatemi ve Mehmet Emin Ekmen, oğlu asker, kızı ise örgüt üyesi olan Yıldız Atış ile bir süre sohbet etti.
Çözüm sürecini desteklediklerini belirten anne Atış, "Artık bu kan dursun. Ne asker ölsün, ne de dağdaki. Benim oğlum asker, kızım ise dağda. Hepimizin yüreği yanıyor. Askerler de bizim çocuklarımız" dedi.
Hatemi de sorunu en güzel kadın bakışının çözeceğini ifade ederek, "Barışı, çocuklarımıza gelecek hazırlamamız için inşa etmemiz gerekiyor. Bütün bu hukuka aykırılık ve insan hakları ihlallerine hep birlikte son vereceğiz. Burada şehit annelerine de bir mesajda bulunulsun. Onların acısı da dinsin, karşılıklı kucaklaşılsın" diye konuştu.
-"Kalıcı barışa nasıl gideriz, hep birlikte görüşelim, tartışalım"-
Heyet üyeleri Şehri Nuh Otel'de 5 korucubaşıyla bir araya geldi.
Ensaroğlu, burada yaptığı konuşmada, kalıcı barışa nasıl gidileceğini hep birlikte görüşmek ve tartışmak istediklerini söyledi.
Korucuları göz ardı ederek, yok sayarak, sorunun kalıcı çözüme kavuşturulmasının mümkün olmayacağını kaydeden Ensaroğlu, şöyle dedi:
''Bu sorunla ilgili zaman zaman çeşitli suçlamalara maruz kalmış, iki ateş arasında kalmış, çeşitli baskılar görmüş, çeşitli suçlara karışmış koruculuk kurumu var. Bu sorunu çözerken ben hiç bir insanın şiddet, çatışma ortamı yaşanırken, canla başla gönüllü bir biçimde korucu olmayı heves edeceğini düşünmüyorum. Geçmişte yaşanan şartlar gelişmeler insanı buna zorladı. Ama bu sürecin sonunda geldiğimiz bir tablo var. Yaklaşık 80-100 binlerle ifade edilen korucu kadrosu var. 30-35 seneden bu yana koruculuk yapıyorlar, eline silahtan başka bir şey almamış olanları var. Dolayısıyla bugüne kadar çatıştığı, çekiştiği, adeta düşmanlık içerisine girdiği insanlar hakkında çeşitli ön yargıları ve olumsuz duyguları var. Aynı şekilde koruculuğu kabul etmeyen insanların da bu insanlarla ilgili çeşitli ön yargıları var. Kürt sorunu için bir çözümü konuşacaksak öncelikle ben korucularla, koruculuğa karşı çıkmış, reddetmiş ve reddettiği için de ciddi sorunlar yaşamış insanlar arasında barışın tesis edilmesini çok önemli buluyorum. O yüzden kalıcı çözüm için sizin düşünceleriniz, beklentileriniz ve endişeleriniz çok önemli. Yani sizi göz ardı ederek, yok sayarak, bu sorunun kalıcı çözüme kavuşturulması mümkün değil. Kalıcı barışa nasıl gideriz, hep birlikte görüşelim, tartışalım istiyorum."
-"Türkiye'de benim kadar bu yolda şehit veren olduğuna inanmıyorum"-
Korucubaşları adına konuşan Hazım Babat, yaklaşık 30 yıldır bu mücadelenin içinde olduklarını, aileden 25 şehit verdiklerini söyledi.
"Bu süreç, bu barış hepimizi sevindirdi. Bu barışa her zaman destek verip, sizlerin yanında olacağız. Sizinle birlikteyiz. Bu sürece candan gönülden destek verelim" diyen Babat, korucular olarak bin 500 şehit verdiklerini, bine yakın kişinin de yaralandığını belirtti.
Babat şöyle konuştu:
"Türkiye'de benim kadar bu yolda şehit veren olduğuna inanmıyorum. Tabii ki mağdur olduk. Korucular köyünü terk etti. Van, Hakkari, Şırnak ve Siirt'te belki 3 binden fazla köy ve mezra vardı. Bu olaylar olmadan önce herkes kendi köyündeydi, koruculuk sistemi yoktu. Kimse silahın kara kaşına aşık değildi. Şimdi de öyle. Yine bir huzur olsa, bir barış olsa, biz silaha aşık değiliz, silahı yine istemiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti'nin güvenlik güçleri hepimize yeterlidir. Devletin mutlaka bu korucuları düşüneceğine inanıyoruz. Devletin adaletini ve şefkatini her zaman bekliyoruz. Her zaman sizinleyiz, destek veriyoruz. Çok sevindik, huzur olmasını istiyoruz. Bu kadar şehit vermemize rağmen barış istiyoruz. Biz kötülük istemiyoruz. Bazı insanlar, 'korucular bu sürece zarar veriyor' diyor. Bu bölgede bir korucu sürece zarar verirse o bizi temsil edemez, bizim görüşümüz değildir, kabul etmiyoruz. Biz her zaman sizinle birlikteyiz. Bize düşen göreve de hazırız."
Toplantı daha sonra basına kapalı olarak devam etti.
Heyet üyeleri aynı otelde daha sonra bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile bir araya geldi.
Gazetecilerin görüntü almasının ardından toplantı basına kapalı sürdü.
Öte yandan heyet üyesi Yılmaz Erdoğan ise Kültür Merkezi'nde öğrencilerle buluştu.
Muhabir: İbrahim Yakut / Sema Kaplan
Yayıncı: Erdem Gültekin