78'liler Vakfı Başkanı Can, Topladıkları 100 Bin İmzayı, Tbmm Dilekçe Komisyonu'na Teslim Etti
78'liler Vakfı, Diyarbakır Cezaevi'nin insan hakları müzesi yapılmasını içeren 100 bin dilekçeyi, TBMM Dilekçe Komisyonu'na iletti.
Dilekçeleri teslim alan Komisyon Başkanı Mehmet Daniş, komisyona zaman zaman böyle toplu başvurular geldiğini ama bu başvurunun bu yıl içinde en yüksek imza sayısıyla yapılan müracaat olduğunu söyledi.
Diyarbakır Cezaevi'nde 1980 döneminde yaşananların, bu toplumun vicdanını kanattığını ve hafızasında yer aldığını belirten Daniş, ''Bunlar gerçekten unutulmamıştır. Belki bedenler mahkum edilmiştir ama öbür taraftan da toplum vicdanında derin yaralar açmıştır ve hala tartışılmaktadır. Her toplumda olduğu gibi bizim toplumumuzun ve milletimizinde yüzleşmesi gereken dönemler vardır. Diyarbakır Cezaevi süreci de bunlardan bir tanesidir diye düşünüyorum'' dedi.
Şu anda içinde bulunulan sürece de dikkat çeken Daniş, şunları kaydetti:
''Ben Çanakkale milletvekiliyim. 1915 Çanakkalesi'ni hepimiz biliyoruz. O şehitliklere gittiğimiz zaman Diyarbakır'dan da Urfa'dan da Bursa'dan da İzmir'den de Balkan coğrafyasında da bir çok şehidin yan yana yattığını görüyoruz. Dolayısıyla Diyarbakır Cezaevi süreçleri gibi bu toplumu birbirinden ayırma girişimlerinin olduğu dönemlerimizin varlığı bir gerçektir. Ama bize düşen bunlarla yüzleşip, bundan sonra ne adına olursa olsun bu ayrımcılık, ötekileştirme, yok sayma, kimliksizleştirme ve insan onuruna yapılan müdahalelerin bir daha Türkiye'de, bizim toplumumuzda gündeme gelmemesidir. Ortak dileğimiz budur.''
Daniş, bu çalışmanın ve girişimin de sürece katkı sunacağını düşündüğünü ifade ederek, ''Daha güçlü bir Türkiye olarak geleceğe hep beraber emin adımlarla yürüyeceğiz'' dedi.
-100 bin imza toplandı-
78'liler Vakfı Başkanı Celalettin Can da bir yıl önce Türkiye çapında ''Diyarbakır Cezaevi İnsan Hakları Müzesi Olsun'' adlı bir kampanya başlattıklarını anımsatarak, kampanya çerçevesinde 100 bin imza topladıklarını kaydetti.
Diyarbakır Cezaevi'nde 1980-84 yılları arasında büyük vahşet yaşandığını, Kürtler'in oraya hapsedildiğini ve insanlık dışı uygulamalar yapıldığını iddia eden Can, bunun Türkiye toplumuyla Kürt halkı arasında çok ciddi bir yarılma yarattığını ve o yarılmanın o gün bugündür kapatılamadığını söyledi.
Can, ''Bugünlerde bir barış girişimi var. Bir demokratik çözüm arayışı içindeyiz. Kürt halkının kendi haklarıyla Türkiye halkıyla birlikte özgür ve müreffeh bir şekilde yaşamasının koşullarını yaratmaya çalışıyoruz'' diye konuştu.
Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi de Diyarbakır Askeri Cezaevi'nin ağır insan hakları ihlalleri ve utanç verici suçlara sahne olduğunu, toplumun belleğinde ve hafızasında çok derin izler bıraktığını söyledi.
Elçi, buranın müze yapılmasının toplumun devlete olan güveni bakımından son derece önemli olduğunu kaydetti.
Elçi, cezaevinin, çözüm ve barış sürecinin tartışıldığı, toplumun umut ve beklenti içinde olduğu bir süreçte müzeye dönüştürülmesinin çok anlamlı olacağını vurguladı.
-''Artık analar ağlamasın''-
Diyarbakır Cezaevi'nde, 1984 yılında oğlu ölüm orucunda ölen Cemal Arat'ın annesi Sakine Arat ise Diyarbakır Cezaevi'nin eğlence merkezi olmasına anaların yüreğinin dayanmadığını belirterek, müze olmasının barışın vesilesinin başlangıcı olacağını kaydetti.
Bir anne olarak bunu rica ettiğini belirten Arat, şunları söyledi:
''Benim oğlum da o cezaevinde öldü, benim yüreğimde o kapıda yandı, ben de binlerce anneden bir taneyim. Binlerce ana ağladı o kapıda. Allah rızası için artık anaların ağlamaması, yüreklerin yanmaması için...Yalnız Diyarbakır'ın anaları ağlamıyor. Türk ve Kürt halkının arasında hiçbir sorun yok. Evvelden de yoktu şimdi de yok. Ama Kenan Evren'in devriminden sonra bir hoşnutsuzluk yaratıldı. Kürt anaları ağladığı gibi Türk anaları bir evladı var askere yolluyor, oda ölüyor. Bunlara acıyın. Allah rızası için barış yapılsın, bu analar artık ağlamasın. Bu halkın suçu ne, bu anaların suçu ne, bu asker analarının suçu ne- 78 yaşındayım, bugün yarın ben de ölebilirim. Benim içimde Berfo ana gibi hasret gitmesin, orası bir müze olsun.''
Şehit torunu olduğunu, dedesinin 1. Dünya Savaşı'nda şehit düştüğünü belirten Arat, ''Biz bu memleketin insanlarıyız. Dilimiz ayrı ama dinimiz birdir'' dedi.
Heyet, daha sonra TBMM'de grubu bulunan siyasi partiler ile TBMM Başkanı Cemil çiçek ile de görüşeceği bildirildi.
Muhabir: Esin Işık
Yayıncı: Kudret Topçu
Kaynak: AA
Diyarbakır Cezaevi'nde 1980 döneminde yaşananların, bu toplumun vicdanını kanattığını ve hafızasında yer aldığını belirten Daniş, ''Bunlar gerçekten unutulmamıştır. Belki bedenler mahkum edilmiştir ama öbür taraftan da toplum vicdanında derin yaralar açmıştır ve hala tartışılmaktadır. Her toplumda olduğu gibi bizim toplumumuzun ve milletimizinde yüzleşmesi gereken dönemler vardır. Diyarbakır Cezaevi süreci de bunlardan bir tanesidir diye düşünüyorum'' dedi.
Şu anda içinde bulunulan sürece de dikkat çeken Daniş, şunları kaydetti:
''Ben Çanakkale milletvekiliyim. 1915 Çanakkalesi'ni hepimiz biliyoruz. O şehitliklere gittiğimiz zaman Diyarbakır'dan da Urfa'dan da Bursa'dan da İzmir'den de Balkan coğrafyasında da bir çok şehidin yan yana yattığını görüyoruz. Dolayısıyla Diyarbakır Cezaevi süreçleri gibi bu toplumu birbirinden ayırma girişimlerinin olduğu dönemlerimizin varlığı bir gerçektir. Ama bize düşen bunlarla yüzleşip, bundan sonra ne adına olursa olsun bu ayrımcılık, ötekileştirme, yok sayma, kimliksizleştirme ve insan onuruna yapılan müdahalelerin bir daha Türkiye'de, bizim toplumumuzda gündeme gelmemesidir. Ortak dileğimiz budur.''
Daniş, bu çalışmanın ve girişimin de sürece katkı sunacağını düşündüğünü ifade ederek, ''Daha güçlü bir Türkiye olarak geleceğe hep beraber emin adımlarla yürüyeceğiz'' dedi.
-100 bin imza toplandı-
78'liler Vakfı Başkanı Celalettin Can da bir yıl önce Türkiye çapında ''Diyarbakır Cezaevi İnsan Hakları Müzesi Olsun'' adlı bir kampanya başlattıklarını anımsatarak, kampanya çerçevesinde 100 bin imza topladıklarını kaydetti.
Diyarbakır Cezaevi'nde 1980-84 yılları arasında büyük vahşet yaşandığını, Kürtler'in oraya hapsedildiğini ve insanlık dışı uygulamalar yapıldığını iddia eden Can, bunun Türkiye toplumuyla Kürt halkı arasında çok ciddi bir yarılma yarattığını ve o yarılmanın o gün bugündür kapatılamadığını söyledi.
Can, ''Bugünlerde bir barış girişimi var. Bir demokratik çözüm arayışı içindeyiz. Kürt halkının kendi haklarıyla Türkiye halkıyla birlikte özgür ve müreffeh bir şekilde yaşamasının koşullarını yaratmaya çalışıyoruz'' diye konuştu.
Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi de Diyarbakır Askeri Cezaevi'nin ağır insan hakları ihlalleri ve utanç verici suçlara sahne olduğunu, toplumun belleğinde ve hafızasında çok derin izler bıraktığını söyledi.
Elçi, buranın müze yapılmasının toplumun devlete olan güveni bakımından son derece önemli olduğunu kaydetti.
Elçi, cezaevinin, çözüm ve barış sürecinin tartışıldığı, toplumun umut ve beklenti içinde olduğu bir süreçte müzeye dönüştürülmesinin çok anlamlı olacağını vurguladı.
-''Artık analar ağlamasın''-
Diyarbakır Cezaevi'nde, 1984 yılında oğlu ölüm orucunda ölen Cemal Arat'ın annesi Sakine Arat ise Diyarbakır Cezaevi'nin eğlence merkezi olmasına anaların yüreğinin dayanmadığını belirterek, müze olmasının barışın vesilesinin başlangıcı olacağını kaydetti.
Bir anne olarak bunu rica ettiğini belirten Arat, şunları söyledi:
''Benim oğlum da o cezaevinde öldü, benim yüreğimde o kapıda yandı, ben de binlerce anneden bir taneyim. Binlerce ana ağladı o kapıda. Allah rızası için artık anaların ağlamaması, yüreklerin yanmaması için...Yalnız Diyarbakır'ın anaları ağlamıyor. Türk ve Kürt halkının arasında hiçbir sorun yok. Evvelden de yoktu şimdi de yok. Ama Kenan Evren'in devriminden sonra bir hoşnutsuzluk yaratıldı. Kürt anaları ağladığı gibi Türk anaları bir evladı var askere yolluyor, oda ölüyor. Bunlara acıyın. Allah rızası için barış yapılsın, bu analar artık ağlamasın. Bu halkın suçu ne, bu anaların suçu ne, bu asker analarının suçu ne- 78 yaşındayım, bugün yarın ben de ölebilirim. Benim içimde Berfo ana gibi hasret gitmesin, orası bir müze olsun.''
Şehit torunu olduğunu, dedesinin 1. Dünya Savaşı'nda şehit düştüğünü belirten Arat, ''Biz bu memleketin insanlarıyız. Dilimiz ayrı ama dinimiz birdir'' dedi.
Heyet, daha sonra TBMM'de grubu bulunan siyasi partiler ile TBMM Başkanı Cemil çiçek ile de görüşeceği bildirildi.
Muhabir: Esin Işık
Yayıncı: Kudret Topçu