Başbakan Yardımcısı Atalay: Çözüm süreci çok iyi gidiyor
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, "Çözüm süreci çok iyi gidiyor, verimli gidiyor. Herkes büyük bir anlayış ve dikkat içinde" dedi.
Atalay, Ulu Cami'de kıldığı öğle namazının ardından beraberinde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ile Milliyet Gazetesi'nce Green Park Otel'de düzenlenen "Geleceğe Yatırım Türkiye'ye Yatırımdır" toplantısına katıldı.
Hükümet olarak bölgeye yatırım gelmesi için önemli teşvik uygulamalarını devreye koymalarına rağmen, özel sektör yatırımlarında istenilen ivmenin sağlanamadığına değinen Atalay, kalkınma için özel sektör yatırımlarının da artması gerektiğini söyledi.
Atalay, yatırım ödeneklerine bakıldığında Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine yapılan kamu yatırımlarının son yıllarda çok yükseldiğini vurgulayarak, bölgeler arası kalkınmışlık farkının giderilmesi için de çok büyük çabalar sarf ettiklerini anlattı.
-"Bölge ekonomik olarak büyük patlama yaşayacak"-
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, teşvik uygulamalarına rağmen "güvenlik endişesi" nedeniyle özel sektörün yeteri düzeyde bölgeye çekilemediğini ifade ederek şöyle konuştu:
''Ülkemizin yatırım için en elverişli bölgesi Güneydoğu Anadolu Bölgesi'dir. Görüşmelerde sayın Ali Babacan hep 'Güvenlik sorunu çözülsün en fazla yatırımı çekecek bölgedir' der. Şırnak ve Yüksekova havaalanlarının yapımında iş makineleri yakıldı. Biz kararlı şekilde büyük yatırımların yürümesi için ek güvenlik tedbirleri aldık. Bu sorunlar bittiğinde bölge ekonomik olarak büyük patlama yaşayacak. Buna inanın, ben inanıyorum. Yatırım teşviklerinden faydalananların sayısı artıyor.''
-"Hayatın esas güzel rengini beraber tadıyoruz"-
"Ben bugün Diyarbakır'da iki baharı birden gördüm. Diyarbakır'a böyle gelmek çok güzel" ifadesini kullanan Atalay, şöyle devam etti:
"Sabah uçağımız inerken değerli kardeşim Mehdi'yle paylaştık. O havalaanında çok acılı anlar yaşadık, orada şehit cenazesi törenleri yapılıyordu, o askeri uçaklarla uğurluyorduk. Şehirde ise anneler dağdaki çocuğunun cenazesi ne zaman gelecek diye bekliyordu. Bugünlerde bunlar yok. Hayatın başka bir rengi, hayatın esas güzel rengini beraber tadıyoruz. Topyekun devletin çabalarıdır. Devlet açık gönülle kendisiyle hesaplaşıyor. 'Ben hangi hataları yaptım, niye böyle oldu, bugün bunları nasıl düzeltirim-' diye devlet kendisiyle hesaplaşıyor, hesaplaştı ve hala da devam ediyor. Devlet, yanlışları gördü, kabul etti. Yanlışlar var, haksızlık var, yakın tarihte, eski tarihte zulümler var, hak hukuk gasbı var, işkenceler var, failli meçhuller var. Bunun hepsini biliyoruz. Bütün bunları şu anda silip atıyoruz, bitti, bitiyor. Hepsini bir anda bittiremeyebilirsiniz, hala kalmış bir şeyler olabilir. Böyle hayata baktığımızda çok şeyin değiştiğini görüyoruz."
-"Devlet tekrar vatandaşın güvenini kazanmak için uğraşıyor"-
Başbakan Yardımcısı Atalay, geçmişte büyük yanlışlar yapıldığını belirterek, artık ret, inkar ve asimilasyon politikalarının olmadığını söyledi.
Geçmişte yapılan yanlışlar nedeniyle vatandaşların güveninin azaldığını kaydeden Atalay, şöyle dedi:
"Devlet bunun pişmanlığı içinde. Şimdi devlet tekrar vatandaşın güvenini kazanmak için uğraşıyor. Hükümetimiz, devleti bu yönde ne kadar hızlı hareket ettiririmin çabası içinde ve bu konuda çok da başarılı oldu. Şimdi bütün çalışmalarda devletin bütün mekanizmalarıyla iyi bir koordinasyon ve bütünlük içerisindeyiz. Herkes kurumsal reflekslerin nasıl değiştiğini görüyor. Ülkenin normalleşmesi, bütün bu sorunların çözümü. Türkiye'de anormal pek çok şey vardı, normalleştiriyoruz. Şu anda Türkiye büyük oranda normalleşti. Daha da alacağımız mesafe var. Yeni anayasa olmadan o mesafeleri de alamayız. Bunu da açıkça söylüyorum."
-"İstismar edecek bir şey de kalmadı"-
Bölgede bir dönem olağanüstü hal uygulamasının devreye konulduğunu ve o dönem pek çok haksızlığın yaşandığını bildiren Atalay, bu uygulamayı kendilerinin kaldırdığını hatırlattı.
Atalay, Türkiye'de her yönüyle hayatın normalleştiğini, bu sayede devlete ve vatandaşa güven geldiğini bildirerek, "Artık kendimizle hesaplaştık, tarihimizle hesaplaşıyoruz, yasaklar yok, her şey konuşuldu, konuşuluyor, ülkemiz de konuşulmayan hiç bir şey yok" ifadesini kullandı.
4. yargı paketi sayesinde artık şiddet ve cebir içermeyen her düşüncenin ifade edilebileceğine işaret eden Başbakan Yardımcısı Atalay, şunları söyledi:
"Türkiye gerçek açık bir toplum oluyor. Bundan sonra siyaset ortamı her şeyin konuşulduğu meşru zeminler olacak. Herkes sorunu varsa girsin siyasetin içine ve orada onlara çözüm arasın. Onların istismar ettiği bütün zeminleri de yok ettik, yok ediyoruz. Bundan sonra istismar edecek bir şey de kalmadı. Yeni bir dönemdeyiz. Bu çözüm süreci çok iyi gidiyor, verimli gidiyor. Herkes büyük bir anlayış ve dikkat içinde. Bütün tarafları kastediyorum. Hükümet olarak stratejik olarak çalışıyoruz, çok dikkatliyiz.
Biraz önce Derya Sazak dostum geçmiş yıllara atıflarda bulundu, 2009 yılları için. Şunu ifade edeyim; O yıllar yaşanmasaydı, bugüne gelemezdik. Şu 11 yıl, ciddi bir siyasal ve toplumsal değişim dönemidir. Safha safha hepsinin içinde bulundum. İlk zamanlar konuşamadıklarımızı sonraları konuşur olduk. 2004'te TRT 3 45'er dakika yerel dillerde yayını çıkarmak için bir yönetmelik değişikliği gerekiyordu. RTÜK yönetmeliği değişikliği için 4-5 ay uğraşmıştık. Ne kadar dirençler; ülke bölünüyor. Ama sonra devletin resmi yayın kuruluşu TRT Kürtçe ve Arapça 24 saat yayın başlattı. Ne oldu, bölündü mü- Eskiden Kürtçe ve Arapça yayınları bölgedekiler ya Moskova'daki bir radyodan ya da Amerika'nın Sesi Radyosu'ndan dinliyordu. Şimdi TRT'nin Arapça yayını El Cezire'den sonra en çok izlenenlerden, yurt dışı bizi izliyor. Kürtçe yayını Irak, Suriye ve İran izliyor. Bunlarda ne kadar rahatlarsanız büyük devlet oluyorsunuz. Bugünün büyük devletleri bu farklıları birlikte uyumla yaşatmayı başaranlardır. Ulusal darlıklara düşenler küçülmüş ve küçük kalmaya mahkumdur. Türkiye büyüdü, büyüyor. Dünyanın hatırı sayılır ülkelerinden biriyiz. Şu anda uluslararası alanda geleceğin yıldızı sayılan 4-5 ülkenin içindeyiz. Ayağımızdaki bu prangaları çıkararak, gönlümüzü birbirimize açarak, birbirimize güvenerek, inşallah Türkiye'yi daha da büyüteceğiz."
-Bazı üniversitelerdeki olaylar-
Atalay, her çözüm sürecinden rahatsız olanların bulunduğunu belirterek, her kötü durumdan faydalananların o statükonun değişmesini istemediğini söyledi.
Toplumsal ortamların en dinamik kesiminin öğrenciler olduğuna işaret eden Atalay, şöyle devam etti:
"Öğrenciler samimidir, hür ve idealisttir. Onları istismar eden onları hareketin içine sokan başka unsurlar vardır. Diyarbakır'da ve birkaç üniversitemizdeki olayları dikkatlice takip ediyoruz. Katılanlar fazla değil, çok küçük gruplar. Çarşamba günü Terörle Mücadele Koordinasyon Kurulu Toplantısı vardı, bütün güvenlik birimlerine bunu irdelettim. Bunun gelişmesine izin vermeyeceğiz. Bu konuda geri plan çalışması yapıyoruz. Kimlerin bunları provoke ettiğini biliyoruz. Herkesi kendi gücünü korumak, kaybetmemek için çalışmalar yapıyor. Biz onları biliyoruz. Diyarbakırlıların buna çok dikkat etmesini arzu ederim. Üniversiteyi kendi başına bırakmamak lazım. Bunlara izin vermeyeceğiz siz de vermeyin, tepki gösterin. Siyasi sorumluluk taşıyanlar ki o gün o manada zaaf gösteren bir iki siyasi tutum var. Parlamentoda olan bazı arkadaşlarımızı da hassasiyete davet ediyorum. Üniversitelerde olay gelişmesinde hiç kimse zerre kadar katkı vermemeli, herkes karşı çıkmalı. Bu bizim için önemlidir."
-"Türkiye'nin her tarafında büyük destek var"-
Çözüm sürecine büyük toplumsal destek olduğunu belirten Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:
''3 ay önce bölgede yaptırdığımız araştırmada destek yüzde 81 idi. Ama ben şimdi bu oranın yükseldiğini zannediyorum. Bu çözüm sürecine büyük toplumsal destek var. Bunu çok değerli görüyoruz. Türkiye'nin her tarafında büyük destek var. Ama bu bölge acıları çok çektiği için en büyük destek bu bölgeden. Orta Anadolu'da destek yüzde 60. Türkiye'nin her tarafında bu süreçle ilgili büyük umut var ve inşallah bu defa başaracağız. Bu konuda elimizden geleni yapmalıyız. Bu sadece iktidarın meselesi değil. Herkesin katkısı gerekiyor. İnşallah hedefimize hep beraber ulaşacağız."
Kaynak: AA
Hükümet olarak bölgeye yatırım gelmesi için önemli teşvik uygulamalarını devreye koymalarına rağmen, özel sektör yatırımlarında istenilen ivmenin sağlanamadığına değinen Atalay, kalkınma için özel sektör yatırımlarının da artması gerektiğini söyledi.
Atalay, yatırım ödeneklerine bakıldığında Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine yapılan kamu yatırımlarının son yıllarda çok yükseldiğini vurgulayarak, bölgeler arası kalkınmışlık farkının giderilmesi için de çok büyük çabalar sarf ettiklerini anlattı.
-"Bölge ekonomik olarak büyük patlama yaşayacak"-
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, teşvik uygulamalarına rağmen "güvenlik endişesi" nedeniyle özel sektörün yeteri düzeyde bölgeye çekilemediğini ifade ederek şöyle konuştu:
''Ülkemizin yatırım için en elverişli bölgesi Güneydoğu Anadolu Bölgesi'dir. Görüşmelerde sayın Ali Babacan hep 'Güvenlik sorunu çözülsün en fazla yatırımı çekecek bölgedir' der. Şırnak ve Yüksekova havaalanlarının yapımında iş makineleri yakıldı. Biz kararlı şekilde büyük yatırımların yürümesi için ek güvenlik tedbirleri aldık. Bu sorunlar bittiğinde bölge ekonomik olarak büyük patlama yaşayacak. Buna inanın, ben inanıyorum. Yatırım teşviklerinden faydalananların sayısı artıyor.''
-"Hayatın esas güzel rengini beraber tadıyoruz"-
"Ben bugün Diyarbakır'da iki baharı birden gördüm. Diyarbakır'a böyle gelmek çok güzel" ifadesini kullanan Atalay, şöyle devam etti:
"Sabah uçağımız inerken değerli kardeşim Mehdi'yle paylaştık. O havalaanında çok acılı anlar yaşadık, orada şehit cenazesi törenleri yapılıyordu, o askeri uçaklarla uğurluyorduk. Şehirde ise anneler dağdaki çocuğunun cenazesi ne zaman gelecek diye bekliyordu. Bugünlerde bunlar yok. Hayatın başka bir rengi, hayatın esas güzel rengini beraber tadıyoruz. Topyekun devletin çabalarıdır. Devlet açık gönülle kendisiyle hesaplaşıyor. 'Ben hangi hataları yaptım, niye böyle oldu, bugün bunları nasıl düzeltirim-' diye devlet kendisiyle hesaplaşıyor, hesaplaştı ve hala da devam ediyor. Devlet, yanlışları gördü, kabul etti. Yanlışlar var, haksızlık var, yakın tarihte, eski tarihte zulümler var, hak hukuk gasbı var, işkenceler var, failli meçhuller var. Bunun hepsini biliyoruz. Bütün bunları şu anda silip atıyoruz, bitti, bitiyor. Hepsini bir anda bittiremeyebilirsiniz, hala kalmış bir şeyler olabilir. Böyle hayata baktığımızda çok şeyin değiştiğini görüyoruz."
-"Devlet tekrar vatandaşın güvenini kazanmak için uğraşıyor"-
Başbakan Yardımcısı Atalay, geçmişte büyük yanlışlar yapıldığını belirterek, artık ret, inkar ve asimilasyon politikalarının olmadığını söyledi.
Geçmişte yapılan yanlışlar nedeniyle vatandaşların güveninin azaldığını kaydeden Atalay, şöyle dedi:
"Devlet bunun pişmanlığı içinde. Şimdi devlet tekrar vatandaşın güvenini kazanmak için uğraşıyor. Hükümetimiz, devleti bu yönde ne kadar hızlı hareket ettiririmin çabası içinde ve bu konuda çok da başarılı oldu. Şimdi bütün çalışmalarda devletin bütün mekanizmalarıyla iyi bir koordinasyon ve bütünlük içerisindeyiz. Herkes kurumsal reflekslerin nasıl değiştiğini görüyor. Ülkenin normalleşmesi, bütün bu sorunların çözümü. Türkiye'de anormal pek çok şey vardı, normalleştiriyoruz. Şu anda Türkiye büyük oranda normalleşti. Daha da alacağımız mesafe var. Yeni anayasa olmadan o mesafeleri de alamayız. Bunu da açıkça söylüyorum."
-"İstismar edecek bir şey de kalmadı"-
Bölgede bir dönem olağanüstü hal uygulamasının devreye konulduğunu ve o dönem pek çok haksızlığın yaşandığını bildiren Atalay, bu uygulamayı kendilerinin kaldırdığını hatırlattı.
Atalay, Türkiye'de her yönüyle hayatın normalleştiğini, bu sayede devlete ve vatandaşa güven geldiğini bildirerek, "Artık kendimizle hesaplaştık, tarihimizle hesaplaşıyoruz, yasaklar yok, her şey konuşuldu, konuşuluyor, ülkemiz de konuşulmayan hiç bir şey yok" ifadesini kullandı.
4. yargı paketi sayesinde artık şiddet ve cebir içermeyen her düşüncenin ifade edilebileceğine işaret eden Başbakan Yardımcısı Atalay, şunları söyledi:
"Türkiye gerçek açık bir toplum oluyor. Bundan sonra siyaset ortamı her şeyin konuşulduğu meşru zeminler olacak. Herkes sorunu varsa girsin siyasetin içine ve orada onlara çözüm arasın. Onların istismar ettiği bütün zeminleri de yok ettik, yok ediyoruz. Bundan sonra istismar edecek bir şey de kalmadı. Yeni bir dönemdeyiz. Bu çözüm süreci çok iyi gidiyor, verimli gidiyor. Herkes büyük bir anlayış ve dikkat içinde. Bütün tarafları kastediyorum. Hükümet olarak stratejik olarak çalışıyoruz, çok dikkatliyiz.
Biraz önce Derya Sazak dostum geçmiş yıllara atıflarda bulundu, 2009 yılları için. Şunu ifade edeyim; O yıllar yaşanmasaydı, bugüne gelemezdik. Şu 11 yıl, ciddi bir siyasal ve toplumsal değişim dönemidir. Safha safha hepsinin içinde bulundum. İlk zamanlar konuşamadıklarımızı sonraları konuşur olduk. 2004'te TRT 3 45'er dakika yerel dillerde yayını çıkarmak için bir yönetmelik değişikliği gerekiyordu. RTÜK yönetmeliği değişikliği için 4-5 ay uğraşmıştık. Ne kadar dirençler; ülke bölünüyor. Ama sonra devletin resmi yayın kuruluşu TRT Kürtçe ve Arapça 24 saat yayın başlattı. Ne oldu, bölündü mü- Eskiden Kürtçe ve Arapça yayınları bölgedekiler ya Moskova'daki bir radyodan ya da Amerika'nın Sesi Radyosu'ndan dinliyordu. Şimdi TRT'nin Arapça yayını El Cezire'den sonra en çok izlenenlerden, yurt dışı bizi izliyor. Kürtçe yayını Irak, Suriye ve İran izliyor. Bunlarda ne kadar rahatlarsanız büyük devlet oluyorsunuz. Bugünün büyük devletleri bu farklıları birlikte uyumla yaşatmayı başaranlardır. Ulusal darlıklara düşenler küçülmüş ve küçük kalmaya mahkumdur. Türkiye büyüdü, büyüyor. Dünyanın hatırı sayılır ülkelerinden biriyiz. Şu anda uluslararası alanda geleceğin yıldızı sayılan 4-5 ülkenin içindeyiz. Ayağımızdaki bu prangaları çıkararak, gönlümüzü birbirimize açarak, birbirimize güvenerek, inşallah Türkiye'yi daha da büyüteceğiz."
-Bazı üniversitelerdeki olaylar-
Atalay, her çözüm sürecinden rahatsız olanların bulunduğunu belirterek, her kötü durumdan faydalananların o statükonun değişmesini istemediğini söyledi.
Toplumsal ortamların en dinamik kesiminin öğrenciler olduğuna işaret eden Atalay, şöyle devam etti:
"Öğrenciler samimidir, hür ve idealisttir. Onları istismar eden onları hareketin içine sokan başka unsurlar vardır. Diyarbakır'da ve birkaç üniversitemizdeki olayları dikkatlice takip ediyoruz. Katılanlar fazla değil, çok küçük gruplar. Çarşamba günü Terörle Mücadele Koordinasyon Kurulu Toplantısı vardı, bütün güvenlik birimlerine bunu irdelettim. Bunun gelişmesine izin vermeyeceğiz. Bu konuda geri plan çalışması yapıyoruz. Kimlerin bunları provoke ettiğini biliyoruz. Herkesi kendi gücünü korumak, kaybetmemek için çalışmalar yapıyor. Biz onları biliyoruz. Diyarbakırlıların buna çok dikkat etmesini arzu ederim. Üniversiteyi kendi başına bırakmamak lazım. Bunlara izin vermeyeceğiz siz de vermeyin, tepki gösterin. Siyasi sorumluluk taşıyanlar ki o gün o manada zaaf gösteren bir iki siyasi tutum var. Parlamentoda olan bazı arkadaşlarımızı da hassasiyete davet ediyorum. Üniversitelerde olay gelişmesinde hiç kimse zerre kadar katkı vermemeli, herkes karşı çıkmalı. Bu bizim için önemlidir."
-"Türkiye'nin her tarafında büyük destek var"-
Çözüm sürecine büyük toplumsal destek olduğunu belirten Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:
''3 ay önce bölgede yaptırdığımız araştırmada destek yüzde 81 idi. Ama ben şimdi bu oranın yükseldiğini zannediyorum. Bu çözüm sürecine büyük toplumsal destek var. Bunu çok değerli görüyoruz. Türkiye'nin her tarafında büyük destek var. Ama bu bölge acıları çok çektiği için en büyük destek bu bölgeden. Orta Anadolu'da destek yüzde 60. Türkiye'nin her tarafında bu süreçle ilgili büyük umut var ve inşallah bu defa başaracağız. Bu konuda elimizden geleni yapmalıyız. Bu sadece iktidarın meselesi değil. Herkesin katkısı gerekiyor. İnşallah hedefimize hep beraber ulaşacağız."