Uzmanlar İyte’de Kanseri Anlattı

İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsünde (İYTE) Kanser Haftası nedeniyle düzenlenen bilgilendirme etkinliğinde konunun uzmanları tarafından kanserin nedenleri, tanı ve tedavisinde hayati öneme sahip bilgiler verildi.

Uzmanlar İyte’de Kanseri Anlattı
İYTE Fen Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yusuf Baran’ın katkılarıyla düzenlenen etkinlikte Ege Üniversitesinden Prof. Dr. Güray Saydan, Prof. Dr. Can Feza Sezgin ve Doç. Dr. Özgür Ömür; Dokuz Eylül Üniversitesinden Prof. Dr. Mehmet Ali Özcan ve Prof. Dr. Aziz Karaoğlu gibi kanser alanında çalışmalar yürüten uzmanlar sunum yaptı.

İYTE Kütüphane Gösteri Merkezinde gerçekleştirilen bilgilendirici programda işlenen bu önemli konu; öğrenciler, akademik ve idari personel tarafından ilgiyle izlendi.

Açılış konuşmasında, bilimde taktiksel ve ekip anlayışıyla hareket etmenin önemine vurgu yapan İYTE Rektörü Prof. Dr. Mustafa Güden, “Yaklaşık iki yıl önce biz Yüksek Teknoloji Enstitüsü olarak kanser konusunda bir merkez kurmaya çalıştık. Ama Türkiye’deki en büyük sorunlardan biri de şu: Farklı alanlarda çalışan insanları bir araya getirebilmek çok kolay değil. Bizde takım oyunu ve birlikte çalışma felsefesi çok yaygın değildir. Umuyorum ki Enstitümüzde ilerleyen yıllarda kanser konusunda çalışan insanlar bir araya gelir, ben de kendilerine destek veririm” dedi.

NEDEN KANSER OLURUZ?

Rektör Güden’in ardından söz alan Doç. Dr. Yusuf Baran, “Neden Kanser Oluruz?” başlıklı sunumunda kanserli dokuların nasıl ortaya çıktığını, buna etki eden çevresel ve kalıtsal faktörleri anlattı. 2008 yılı istatistiklerine göre İzmir’de kanser vakalarının dünya ortalaması üzerinde olduğunu belirten Doç. Dr. Baran, kanserin tanımını şöyle yaptı: “DNA’nın hasarı sonucu hücrelerin kontrolsüz veya anormal bir şekilde büyümesi ve çoğalmasıdır.” Doç. Dr. Baran, kanserin, hücrelerdeki ölüm ve çoğalma dengesinin bozulmasına bağlı olarak geliştiğini; çoğalmanın sürmesini sağlayan ve frenleyen mekanizmadaki olağan dışı değişikliğin kansere neden olduğunu söyledi.

Vücutta, her organın en fazla ne kadar büyüyebileceği belirliyken, kanserli yapılarda bu düzenin bozulmuş olduğunu ifade eden Baran, bulundukları yer kendilerine yetmeyecek kadar büyüyen kanserli hücrelerin, vücudun başka bölgelerine göç etme eğilimine girdiklerini dile getirdi. Doç. Dr. Baran, bu durumun halk arasında “kötü huylu” diye adlandırılan kanser çeşidi olduğunu söyledi.

Yaşam süresinin uzamasıyla birlikte insanların daha fazla kimyasala, radyasyona, mutasyona ve çevresel etkilere maruz kalma süresinin de arttığını ifade eden Baran, kanserin daha çok ileri yaşlarda ortaya çıkmasının bu duruma bağlı olduğunu kaydetti.

Erken tanıyla birlikte erken tedaviye başlamanın kanserde hayat kurtarabildiğine dikkat çeken Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Nükleer Tıp Anabilim Dalı’ndan Doç. Dr. Özgür Ömür de kanser tanılamada tıbbın bugün hangi yöntemleri kullandığına ilişkin örnekler verdi. Tanıda kullanılan gelişmiş görüntüleme sistemlerini anlatan Ömür sunumunda, erken tanıda bu sistemlerin nasıl rol oynadığıyla ilgili bilgi verdi.

“BAZI KANSERLERİ TAMAMEN YOK ETTİK”

"Geçmişten Günümüze Kan Kanserleri” başlıklı konuşmasında artık pek çok hastada kanseri tamamen ortadan kaldırdığımız günlerde olduğumuzu söyleyen Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ali Özcan, kanserle mücadelede geçmiş yıllarda uygulanan yöntem ve kullanılan teknolojilerden bugün gelinen noktaya kadar elde edilen aşamaları anlattı.

Prof. Dr. Özcan, günümüzde çoğu hekimin hastalarını artık bilgisayarlarının ekranlarındaki bir Excel dosyasındaki rakamlardan veya raporlardaki verilerden ibaret gördüklerini oysa kan kanserini ancak hastasına gerçekten dokunan, onları bire bir görerek muayene eden hekimlerin tespit edebileceğini söyledi.

Günümüzde kişiye özel kanser tedavisinin yaygınlaşmakta olduğunu ifade eden Prof. Dr. Özcan, gelecekte ismi aynı olan hastalığı taşıyan farklı bireylere farkı tedavi yöntemlerinin uygulanabileceğini dile getirdi. Kan kanserlerinde geçmişten günümüze çok önemli ilerleme ve başarılar elde edildiğine işaret eden Prof. Dr. Özcan, çocukluk çağı kan kanserlerinin artık tamamen ortadan kaldırılabilir hale geldiğini belirtti.

NE YİYELİM, NE YEMEYELİM?

"Yaşam Tarzı, Beslenme ve Kanserden Korunma" başlıklı sunumunda modern tıbbı destekleyen doğal besinlerden de bahseden Ege Üniversitesi Medikal Onkoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Can Feza Sezgin, kanserlerin yüzde 30-40’ının beslenme tarzı ve egzersizle engellenebileceğini söyledi.

Kanserden korunmada önemli bir yer tutan beslenme tarzının, öğünün 3’te 2’si bitkisel; 3’te 1’inin de hayvansal gıdalara yer verecek şekilde oluşturulması gerektiğine işaret eden Sezgin, kalori miktarı düşük, doyurucu bir beslenme alışkanlığını önerdi. “Nar ekşisi ve mayonezi sofralardan uzak tutun” diyen Prof. Dr. Sezgin, kanser riskinin artmasının önemli nedenler arasında ülkemizde gıda güvenliğinin olmamasını gösterdi.

Gıdalarla ilgili günlük hayatta alınabilecek tedbirlere de değinen Prof. Dr. Sezgin, şu önerilerde bulundu: Günde 100 gram kırmızı et veya buna eşdeğer iki dilim pastırma, bir sosis, küçük bir sucuk yemek erken öldürür. Çünkü bu tarz bir beslenmede kalp damar hastalığı ve kanser riski artar. Lağım sularında beslendiği için çok tavsiye edilmeyen Kefal ve ağır metal içerme riski nedeniyle midye dışında Türkiye denizlerindeki tüm balıklar tüketilebilir. Yağlı sütten zengin beslenme meme ve prostat kanserleri riskini artırır. Çünkü endüstriyel üretilen sütlerde, ineklere verilen büyüme faktörü hayvanın yağına dolayısıyla süte geçiyor. Bu nedenle hazır sütlerin az yağlısı tercih edilmelidir. Ülkemizde hayvanlara büyüme faktörü, antibiyotik gibi ilaçların hangi oranda verildiği bilinmiyor. Sebzeler, birlikte kullanılan soslar nedeniyle kilo aldırabilir. Kızartma, zeytinyağı kullanılmak koşuluyla az miktarda tüketilebilir. Eve yürüme bandı yerine bisiklet alın. Yürüme bandı belli bir yaştan sonra eklem ağrıları nedeniyle işlevsel olmaktan çıkıyor. Ayda 5 porsiyon brokoli, özellikle sigara içinler için kanser riskini azaltır. Brokolinin yanı sıra sarımsak, dutgiller, soya, yeşilçay, domates, zerdeçal da kanser riskini azaltan besinlerdir.

DÜNYADA TÜTÜN OLMASAYDI

Kanser bilgilendirme etkinliğinde daha sonra Ege Üniversitesi Hematoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güray Saydan "Kan Kanserlerinin Tedavisinde Güncel Durum", Dokuz Eylül Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü’nden Prof. Dr. Aziz Karaoğlu da "Solid Tümörlerin Tedavisinde Güncel Durum" başlıklı sunumlarıyla önemli bilgiler verdi. Prof. Dr. Kocaoğlu, meme kanserinin erken tanısı için yapılması gerekenlerle ilgili tavsiyelerinin ardından, akciğer kanseriyle tütün arasındaki bağlantının önemini ortaya koyan şu çarpıcı bilgiyi aktardı: “Eğer dünyada tütün olmasaydı 10 akciğer kanseri vakasından 9’u olmayacaktı.” Etkinliğin ardından İYTE Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet E. Eroğlu tarafından sunum yapan uzmanlara birer teşekkür belgesi verildi.

Kaynak: İHA