Başbakan Yardımcısı Atalay Açıklaması
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, "Ret, inkar asimilasyon politikalarını artık tamamen bir kenara koyarak, tarihteki yanlışlıklar varsa onları da düzelterek, yeniden bütün bu zenginlikleri nasıl bir arada yaşatacağız ve güçlü ülke olacağız, büyük ülke olacağız onun mücadelesini veriyoruz" dedi.
" Avrupa'da göç, İslam ve Çokkültürlülük" konulu sempozyumda konuşan Atalay, sempozyumdaki değerlendirmelerden politikalarında faydalanacaklarını söyledi.
Türkiye'nin Avrupa'daki vatandaşlara dönük entegrasyonu ve asimile olmadan kendi değerleriyle yaşamalarının uzun yıllardır gündemlerinde olduğunu dile getiren Atalay, son dönemde yurt dışında yaşayanlara dönük yeni bir birimin kurulduğunu ve artık çalışmaların daha organize yapıldığını bildirdi.
Atalay, "Buradaki konu aslında büyük bir konu. Yani sadece Avrupa'daki Türkler, Avrupa'daki Müslümanlar onların entegrasyonu ve sorunları değil dünyanın önemli bir sorunudur. Çok kültürlülük, kültürleri bir arada yaşatma aslında bu tarih boyu, çağlar boyu da daima tartışılmış pek çok çatışmaların sorunların da kaynağı olmuştur" diye konuştu.
Türkiye'nin imparatorluk varisi olarak çok büyük tecrübeleri olduğunu ifade eden Atalay, "Çok kültürlülüğü ve farklılıkları bir arada yaşatmayı en başarılı şekilde yürüten ülkelerden biri olmuşuz biz. Yani tolerans sınırlarını, bütünleştirme sınırlarını en iyi kullanarak, doğrusu zenginliği biz tarihimizde çok görüyoruz" görüşlerine yer verdi.
Birleşmiş Milletler çatısı altında Medeniyetler İttifakı çalışması olduğunu hatırlatan Atalay, projeye sahip çıkan ülke sayısının 132 olduğunu bildirdi. Türkiye'nin Medeniyetler İttifakı Projesi'ne eş başkanlık yaptığını dile getiren Atalay, projenin ana komisyonunun 4 gündeminden birisinin göç olduğunu söyledi.
Atalay, şunları kaydetti:
"Avrupa'da özellikle hem vatandaşlarımızın yaşadığı, Türklere karşı ırkçılık politikaları, hem Avrupa'nın kendi içinde yaşadığı bu anlamdaki sorunlar daima gündemimizde. Medeniyetler İttifakı Projesi'nin zaten ortaya çıkışının en önemli nedeni de doğrusu İslamofobiyadır. Yani Batı dünyasında İslamla, Müslümanlarla ilgili yoğunlaşan ön yargılardır. Özellikle çatışmacı yaklaşımları bertaraf etmek ve onlara karşı tezler geliştirmek için bu çalışmalar yapılmaktadır."
-11 Yılda Sessiz Devrim kitabı-
Hükümetleri döneminde yeni bir demokratikleşme süreci başlattıklarını vurgulayan Atalay, "11 Yılda Sessiz Devrim" adında hazırlattıkları kitapta 11 yılda Türkiye'nin neleri başardığı, hangi değişimleri gerçekleştirdiği, farklılıkları bir arada yaşatma yönünde gösterilen çabalarının yer alacağını ifade etti.
Atalay, şöyle devam etti:
"Türkiye bu konuda doğrusu iyi bir dönem yaşıyor. Bunu da özellikle ifade etmek istiyorum. Aslında bizim milli birlik kardeşlik projemiz, çözüm süreci, terörle mücadele, terörle vatandaşı ayırma ve ülkemizde uyguladığımız son zamanlardaki bütün demokratikleşme adımları bütün bunun parçası. Biz şunu yapmak istiyoruz aslında, Türkiye bunu çok iyi yaptı, farklılıkları zenginlik olarak nasıl görebiliriz daha fazla, her etnik, dini grubu, kesimi bir arada nasıl yaşatmayı başarabiliriz, daha iyi yaşatmayı başarabiliriz. Tabii biz bunun en iyi örneklerini vermişiz, onu da ifade etmek istiyorum tekrar. Ve şu anda tekrar ret, inkar asimilasyon politikalarını artık tamamen bir kenara koyarak, tarihteki yanlışlıklar varsa onları da düzelterek, yeniden bütün bu zenginlikleri nasıl bir arada yaşatacağız ve güçlü ülke olacağız, büyük ülke olacağız onun mücadelesini veriyoruz."
Geçen 11 yılın bir demokrasi, özgürlüklerin, düşünce özgürlüğünün daha fazla olmasını gelişmesini sağlama mücadelesi olduğunu kaydeden Atalay, "Çağımızda bunu başaran ülkeler, büyük ülkelerdir. Bütün farklılıkları bir arada harmoni içinde yaşatan ülkeler, büyük ülke oluyor. Ulusal darlıklara düşen ülkeler, küçülmeye mahkum ve küçük ülke oluyor. Türkiye şu anda büyük ülke olma çabası içinde bu çalışmalarını sürdürüyor ve biz bunu daha fazla insan hakkı, daha fazla özgürlük motifinde sürdürüyoruz" diye konuştu.
TBMM'de Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun çıkarıldığını hatırlatan Atalay, bunun bir diğer isminin de göç ve iltica yasası olduğunu bildirdi. Göç siyasetinin hukuki altyapısını en çağdaş şekilde düzenlediklerini anlatan Atalay, bu çalışmanın İçişleri Bakanlığı döneminde gündeme getirildiğini ve komisyonlar kurarak bitirildiğini söyledi.
Türkiye'nin bir göç ve iltica yasasının olmadığına işaret eden Atalay, "İlk defa bütün boyutlarıyla ve yine burada tabii insanı koruyan, uluslararası planda insani koruyan öz demokratik yaklaşım, çoğulcu yaklaşım ana motiftir. Burada özellikle göçle ilgili bürokratik işlemlerin azaltılması, insanlara değer verilmesi, iltica sisteminin daha iyi şekilde düzenlenmesi esas alınıyor" ifadesini kullandı.
Göç Politikaları Kurulu ve İçişleri Bakanlığı bünyesinde Göç İdaresi Genel Müdürlüğü oluşturulduğuna dikkati çeken Atalay, "Böylece Türkiye demokratikleşme adımlarını, insan yüzlü devlet oluşturma çabalarını bu yönde de uluslararası planda da gerçekleştirmiş oluyor" diye konuştu.
BM Yüksek Komiserliğinde ve diğer uluslararası kuruluşlarda bu yasanın yansımalarının olduğunu söyleyen Atalay, yasadan sonra Avrupa Birliğiyle geri kabul anlaşmaları ve vize sorunlarının daha kolay yürütüleceğini ifade etti.
Hacettepe Üniversitesi Rektörü, Prof. Dr. Murat Tuncer ise konuşmasında, küreselleşen dünyada insanların mecburiyetlerinin doğduğu yer dışında yaşamasına neden olduğunu belirtti.
Avrupa'da 5 milyona yakın Türk vatandaşının yaşadığını hatırlatan Tuncer, "Geçmişte haçlı ordularına direnen Türkler, bugün İslamofobiyanın muhatabıdırlar. Avrupa'da özellikle ve içimizde, ne kadar birbirimizi ayırırsak ayıralım Avrupa'da Türkiye'den gelen herkes Türk olarak değerlendirilmektedir'' diye konuştu.
Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi Müdürü Doç. Dr. Murat Erdoğan da konuşmasında yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Merkezin yurt dışında yaşayan Türkiye kökenliler üzerine çalışma yapmak üzerine kurulduğunu söyleyen Erdoğan, Almanya üzerinde yoğunlaşıldığını bildirdi.
Euro-Turks Barometre adı altında Avrupa'da yaşayan 2 bin 600 Türk vatandaşıyla yüz yüze görüşme yaptıklarını ve çeşitli sorular sorduklarını anlatan Erdoğan, özellikle yurt dışında oy verme konusunda vatandaşların büyük heyecan yaşadıklarını dile getirdi.
Muhabir: Enes Kaplan
Yayıncı: Ebubekir Gülüm
Kaynak: AA
Türkiye'nin Avrupa'daki vatandaşlara dönük entegrasyonu ve asimile olmadan kendi değerleriyle yaşamalarının uzun yıllardır gündemlerinde olduğunu dile getiren Atalay, son dönemde yurt dışında yaşayanlara dönük yeni bir birimin kurulduğunu ve artık çalışmaların daha organize yapıldığını bildirdi.
Atalay, "Buradaki konu aslında büyük bir konu. Yani sadece Avrupa'daki Türkler, Avrupa'daki Müslümanlar onların entegrasyonu ve sorunları değil dünyanın önemli bir sorunudur. Çok kültürlülük, kültürleri bir arada yaşatma aslında bu tarih boyu, çağlar boyu da daima tartışılmış pek çok çatışmaların sorunların da kaynağı olmuştur" diye konuştu.
Türkiye'nin imparatorluk varisi olarak çok büyük tecrübeleri olduğunu ifade eden Atalay, "Çok kültürlülüğü ve farklılıkları bir arada yaşatmayı en başarılı şekilde yürüten ülkelerden biri olmuşuz biz. Yani tolerans sınırlarını, bütünleştirme sınırlarını en iyi kullanarak, doğrusu zenginliği biz tarihimizde çok görüyoruz" görüşlerine yer verdi.
Birleşmiş Milletler çatısı altında Medeniyetler İttifakı çalışması olduğunu hatırlatan Atalay, projeye sahip çıkan ülke sayısının 132 olduğunu bildirdi. Türkiye'nin Medeniyetler İttifakı Projesi'ne eş başkanlık yaptığını dile getiren Atalay, projenin ana komisyonunun 4 gündeminden birisinin göç olduğunu söyledi.
Atalay, şunları kaydetti:
"Avrupa'da özellikle hem vatandaşlarımızın yaşadığı, Türklere karşı ırkçılık politikaları, hem Avrupa'nın kendi içinde yaşadığı bu anlamdaki sorunlar daima gündemimizde. Medeniyetler İttifakı Projesi'nin zaten ortaya çıkışının en önemli nedeni de doğrusu İslamofobiyadır. Yani Batı dünyasında İslamla, Müslümanlarla ilgili yoğunlaşan ön yargılardır. Özellikle çatışmacı yaklaşımları bertaraf etmek ve onlara karşı tezler geliştirmek için bu çalışmalar yapılmaktadır."
-11 Yılda Sessiz Devrim kitabı-
Hükümetleri döneminde yeni bir demokratikleşme süreci başlattıklarını vurgulayan Atalay, "11 Yılda Sessiz Devrim" adında hazırlattıkları kitapta 11 yılda Türkiye'nin neleri başardığı, hangi değişimleri gerçekleştirdiği, farklılıkları bir arada yaşatma yönünde gösterilen çabalarının yer alacağını ifade etti.
Atalay, şöyle devam etti:
"Türkiye bu konuda doğrusu iyi bir dönem yaşıyor. Bunu da özellikle ifade etmek istiyorum. Aslında bizim milli birlik kardeşlik projemiz, çözüm süreci, terörle mücadele, terörle vatandaşı ayırma ve ülkemizde uyguladığımız son zamanlardaki bütün demokratikleşme adımları bütün bunun parçası. Biz şunu yapmak istiyoruz aslında, Türkiye bunu çok iyi yaptı, farklılıkları zenginlik olarak nasıl görebiliriz daha fazla, her etnik, dini grubu, kesimi bir arada nasıl yaşatmayı başarabiliriz, daha iyi yaşatmayı başarabiliriz. Tabii biz bunun en iyi örneklerini vermişiz, onu da ifade etmek istiyorum tekrar. Ve şu anda tekrar ret, inkar asimilasyon politikalarını artık tamamen bir kenara koyarak, tarihteki yanlışlıklar varsa onları da düzelterek, yeniden bütün bu zenginlikleri nasıl bir arada yaşatacağız ve güçlü ülke olacağız, büyük ülke olacağız onun mücadelesini veriyoruz."
Geçen 11 yılın bir demokrasi, özgürlüklerin, düşünce özgürlüğünün daha fazla olmasını gelişmesini sağlama mücadelesi olduğunu kaydeden Atalay, "Çağımızda bunu başaran ülkeler, büyük ülkelerdir. Bütün farklılıkları bir arada harmoni içinde yaşatan ülkeler, büyük ülke oluyor. Ulusal darlıklara düşen ülkeler, küçülmeye mahkum ve küçük ülke oluyor. Türkiye şu anda büyük ülke olma çabası içinde bu çalışmalarını sürdürüyor ve biz bunu daha fazla insan hakkı, daha fazla özgürlük motifinde sürdürüyoruz" diye konuştu.
TBMM'de Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun çıkarıldığını hatırlatan Atalay, bunun bir diğer isminin de göç ve iltica yasası olduğunu bildirdi. Göç siyasetinin hukuki altyapısını en çağdaş şekilde düzenlediklerini anlatan Atalay, bu çalışmanın İçişleri Bakanlığı döneminde gündeme getirildiğini ve komisyonlar kurarak bitirildiğini söyledi.
Türkiye'nin bir göç ve iltica yasasının olmadığına işaret eden Atalay, "İlk defa bütün boyutlarıyla ve yine burada tabii insanı koruyan, uluslararası planda insani koruyan öz demokratik yaklaşım, çoğulcu yaklaşım ana motiftir. Burada özellikle göçle ilgili bürokratik işlemlerin azaltılması, insanlara değer verilmesi, iltica sisteminin daha iyi şekilde düzenlenmesi esas alınıyor" ifadesini kullandı.
Göç Politikaları Kurulu ve İçişleri Bakanlığı bünyesinde Göç İdaresi Genel Müdürlüğü oluşturulduğuna dikkati çeken Atalay, "Böylece Türkiye demokratikleşme adımlarını, insan yüzlü devlet oluşturma çabalarını bu yönde de uluslararası planda da gerçekleştirmiş oluyor" diye konuştu.
BM Yüksek Komiserliğinde ve diğer uluslararası kuruluşlarda bu yasanın yansımalarının olduğunu söyleyen Atalay, yasadan sonra Avrupa Birliğiyle geri kabul anlaşmaları ve vize sorunlarının daha kolay yürütüleceğini ifade etti.
Hacettepe Üniversitesi Rektörü, Prof. Dr. Murat Tuncer ise konuşmasında, küreselleşen dünyada insanların mecburiyetlerinin doğduğu yer dışında yaşamasına neden olduğunu belirtti.
Avrupa'da 5 milyona yakın Türk vatandaşının yaşadığını hatırlatan Tuncer, "Geçmişte haçlı ordularına direnen Türkler, bugün İslamofobiyanın muhatabıdırlar. Avrupa'da özellikle ve içimizde, ne kadar birbirimizi ayırırsak ayıralım Avrupa'da Türkiye'den gelen herkes Türk olarak değerlendirilmektedir'' diye konuştu.
Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi Müdürü Doç. Dr. Murat Erdoğan da konuşmasında yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Merkezin yurt dışında yaşayan Türkiye kökenliler üzerine çalışma yapmak üzerine kurulduğunu söyleyen Erdoğan, Almanya üzerinde yoğunlaşıldığını bildirdi.
Euro-Turks Barometre adı altında Avrupa'da yaşayan 2 bin 600 Türk vatandaşıyla yüz yüze görüşme yaptıklarını ve çeşitli sorular sorduklarını anlatan Erdoğan, özellikle yurt dışında oy verme konusunda vatandaşların büyük heyecan yaşadıklarını dile getirdi.
Muhabir: Enes Kaplan
Yayıncı: Ebubekir Gülüm