Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu: “bundan Sonra Tarih Bizim İrademizle Akacak”
Dışışleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Bundan sonra tarih bizim irademizle akacak" dedi.
Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, Manisa Genç İş Adamları (MAGİAD) tarafından Anemon otelde düzenlenen ‘Değişen Dünya Düzeninde Türkiye’nin Rolü’ konferansına katıldı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Manisa Valisi Halil İbrahim Daşöz, “Türkiye bugünlerde tarihe tanıklık ediyor ve tarihe yön veriyor. Türkiye diplomatik temsilcilerinin sayısını çok arttırdı ve dünyaya açıldı. Tarih yazar duruma geldi” dedi.
“İKİ GECE ÜST ÜSTE AYNI YATAKTA UYUMADIM”
Konferansta yaptığı konuşmasında Türkiye’nin tarihi değerlerinden bahseden Davutoğlu bu tarihi değerlere sahip çıkılması gerektiğini vurgulayarak, “Kafkaslar’da Balkanlar’da her bir şehidimizin mirasını göz önüne alarak kalkıyoruz. Acaba bu mirası hakkıyla savunacak fiillerde bulunduk mu diye her sabah soruyorum. Son 7 gün içerisinde 2 gece üst üste aynı yatakta kaldığım olmadı. Bunu bir meziyet olarak zikretmiyorum ama böylesi bir coğrafyada bulunan bir ülkenin dış işleri bakanı olmanın bir zaruri sonucu olarak söylüyorum. Zaten bu fedakarlığı yapmayacaksak bu bedeli ödemeyeceksek bu makamlarda bulunmanın hiçbir kıymeti yoktur. Tabi ki değişen dünyada bu ülkeyi hakkıyla temsil etmek istiyorsak uyku bize haramdır. Eğer bir zulüm varsa ve biz o zulmü durduramıyorsak, bayrağımızı eksik olan herhangi bir mekanda dalgalandıramıyorsak gece rüyalarımıza da bu girmiyorsa bu makamı hak etmiyoruz” dedi.
“TARİHİN ÖNÜNE GEÇECEĞİZ”
1989 yılında Francis Fukuyama tarafından yazılan ‘Tarihin Sonu’ tezinden hareketle kendisinin bir makale yazdığını söyleyen Davutoğlu, “Tarihin sonu gelmemiştir. İvmesi artarak hızla akacaktır. Bu ivmeyi anlayabilenler ayakta kalacak, bu ivmeyi anlamayıp statükocu bir şekilde var olanlar ise tarihin hızlı akışı içerisinde öğütüleceklerdir. Siz eğer tereddüt ederseniz tarih hızlı akarken hele ki tarih aksın ben sonra o akışa uymaya çalışırsanız o tarih sizi ezer ve geçer. Tarihin arkasında koşulmaz tarihin içinde koşulur önüne geçilir. Bizim şimdi yapmak istediğimiz ve yapmak için gece gündüz uğraştığımız şey tarihin içinde koşmak ve önüne geçmek onun için birilerine iddialı gelebilir ama çevre bölgelerde bizim haberimiz olmadan yaprak dahi kımıldamazsa işte o zaman geleceği inşa edemeyiz. Aramızdaki fark bu. Bizim dış politikamızı iddialı bulanlar aslında şunu demek istiyorlar; niçin bu kadar öne çıkıyoruz? Neden krizlerin aşılması için çaba sarfediyoruz? Neden tarihi referanslarla birlikte başka toplumların sözcüsü durumuna geliyoruz? Çok açık söylüyorum. Bu tarih hızla akarken bekle gör politikası izlenemez. Bu tarih hızla akarken hele bir durayım nefes alayım dediğinizde çarkı sizi öğütmeye başlar” şeklinde konuştu.
“HER YERDE BİR TÜRK VİZYONU BİR TÜRK GÖRÜŞÜ OLACAK”
“Ekonomik yardım aldığınızda özgürlüğünüzü kaybetmeye başlarsınız.” diyen Bakan Davutoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Düşünün 2001 yılındaki krizde ekonomik yardım rakamlarını. Şimdi bize komik gelen rakamlar için biz IMF’nin önünde bekledik. O Türkiye’den bu gün yılda 2 milyar dolara yakın geri kalmış ülkelere yardım yapan donör ülke var. Bir devletin kudreti var da şefkati olmazsa zalimleşir. Aynen şimdi Suriye’de olduğu gibi. Bir ülkenin şefkati var da kudreti olmazsa o ülke acizleşir. Şefkat tek başına yetmez. Somalililer için her gün ağlamak dua etmek güzel bir şeydir. Somali’nin havaalanını biz rehabilite ettik. Somali’ye uçan tek hava yolu THY. Sessiz kalmanızı mazur göremem. Her yerde bir Türk vizyonu bir Türk görüşü olacak. Şimdi hangi dosyayı açarsanız açın Türkiye’nin ne yapacağı merak uyandırıyor. O dosyada Türkiye acaba nasıl katkı yapar diye müracaat ediliyor. Bakın mesela dünyada Filistin meselesi konuşuluyor. Türkiye olmadan çözülebilir mi? Sıradan bir Gazzeli, Kudüslü kardeşin Türkiye’nin desteğini arkasında hissetmeden yola çıkabilir mi? Suriye meselesine gelince. Türkiye olmadan kalıcı bir çözüm olabilir mi? Balkanlarda Bosna-Hersek, Ön Asya’da Afganistan, Afganistan’da bir arada yürüyen komşular sürecinin adı İstanbul Süreci. Çünkü adını biz koyduk.”
“İÇ TEHDİT ESASINA DAYALI BİR SİYASET MİLLETİN AYAĞINA TAKILAN BİR PRANGADIR”
Türkiye’nin artık dünyada her dosya hakkında görüşü olduğunu anlatan Davutoğlu, “Afganistan'da yürüyen komşular sürecinin adı ‘İstanbul süreci’ çünkü biz kurduk. İran'la yapılan ve hala masada olan tek nükleer anlaşma tahran anlaşması. bugün İran nükleer görüşmelerle ilgili hala bizden yardım talep ediyor. Son görüşmede İstanbul'da yapıldı. En az gelişmiş ülkeler diye bilinen 47 ülkenin kaderini belirleyen koordinatör ülke Türkiye'dir. gecen sene zirvesini biz yaptık. Dünyadaki kültürel gelişimlerin aşınmasını sağlayan medeniyetler ittifakını biz kurduk. Dünya arabulucular formunu Finlandiya ile birlikte biz kurduk. Hangi dosyayı açarsanız evet artık orada bizim bir görüşümüz var. Ama ‘aman bu konuda bir görüş beyan etmeyim, risk almayayım’ dediğiniz de artık tarih akar birileri bakar ama Türk bakmaz. Bundan sonra tarih akarsa bizim irademizle akacak. Bizim toplumun psikolojisi şudur; öz güveni olduğun da dünyaya meydan okur ve Çanakkale'yi yapar. Allah korusun öz güvenini yitirdiğinde de bir kaç ay sonra bütün balkanları kaybeder balkan savaşında. Bizim her şeye tahammülümüz olur ama öz güven eksikliğine tahammülümüz olmaz. Bizim içerde yaptığımız ilk şey negatifi ortadan kaldırmaktı. Biz milletin hiçbir unsurunu tehdit olarak görmüyoruz. İç tehdit esasına dayalı bir siyaset milletin ayağına takılan bir prangadır. Onun için 28 Şubat’ta herkesin yüzleri karardı, herkes döviz bürolarında maaşını değiştiriyordu güven eksikliği vardı. Bunun en önemli adımı şu günlerde bu çözüm sürecidir. Terör olayının 300 milyar ve 400 milyar arasında maliyeti var. Çözüm süreci ile yapılmak istenen şey esas itibari ile Türkiye'nin bu ayağındaki prangalardan kurtulmasıdır ve bir şekilde bütün Türkiye'nin daha güçlü bir irade ile omuz omuza saf safa gelmesinin sağlanmasıdır.”
“BİZİ ‘YENİ OSMANLICILIK’ İLE SUÇLUYORLAR”
Beyaz Rusya ile birlikte 64 ülkeyle vizelerin kalktığını belirten Bakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şuana kadar vizeleri kaldırılan ülke sayısı Beyaz Rusya'yla birlikte 64 oldu. Nerede hangi bariyer varsa iş adamlarımızın önünde bunların hepsini kaldıracağız. Orta Doğu’da bundan sonra sınırlar olacak herkes sınırlara saygı gösterecek ama sınırlar fark edilmeyecek. ‘Sınırlar bir bariyer bir duvar olmayacak’ dediğimizde hemen yaftayı yapıştırıyorlar ‘Yeni Osmanlıcılık’ diye bu yaftayı yakıştıranlar aslında provokasyon yapıyorlar diğer halkları bize karşı kışkırtmak için.Diğer halkları bize karşı kışkırtmak için. Manisa’da şehzadeler şehrinde Osmanlı’nın ne yenisinden ne eskisinden gocunmayacağımızı anlarsınız. Tarihimizin her parçası bizim için şereftir. Birileri bunu ne için yapıyor biliyor musunuz, Arap kardeşlerimizin kafasına tekrar bir fitne sokmak için. Yada Sırpların, Bulgarların veya balkanlarda beraber çalıştığımız milletlerin kafasına bir fitne sokmak için. Türkiye’de de birileri buna alet olup bizi ‘Yeni Osmanlıcılık’ ile suçluyorlar. Bu bir ekonomik rasyonelitedir. Hayal görmek, rüya görmek veya maceraperestlik değil, eğer biz ekonomimizi büyüteceksek bu sınırları kaldıracağız. Sınırlara saygı göstereceğiz ama anlamsız kılacağız. Belçika’dan Almanya’ya, Almanya’dan Fransa’ya geçerken fark ediyor musunuz? Haritaya bakarken fark ediyorsunuz ama alanda fark etmiyorsunuz. Peki biz Avrupalılara, böyle bir Avrupa hayal edip kurdukları için ‘Yeni kutsal Roma Germenci’ diyor muyuz?”
“GECEMİZ GÜNDÜZÜMÜZ SERTAÇ İLE MEŞGULDÜ”
İki yıl önce çalışmak için gittiği Afganistan’da Taliban militanları tarafından kaçırılan ve MİT’in girişimleri ile kurtulan Türk teknisyen Sertaç Dikilitaş’ın kurtarılma süreci hakkında da konuşan Bakan Davutoğlu, “Sertaç ne zaman kurtulacak. Her türlü aracıyı bulduk. Tam da bugün Manisa’nın da bereketiyle Sultan Cami’nin içinde Afganistan büyükelçimiz aradı ve müjdeyi verdi. ‘Sayın Bakanım Sertaç beyi kurtardık’ dedi.
Dünya benim oldu. Bu belki Türk kamuoyunda bilinmezdi. Biz bu tür olayları pek duyurmamaya çalışıyoruz. Bu bir risk oluşturmasın diye. Ama bizim 2-3 aydır gecemiz, gündüzümüz Sertaç bey ile meşguldü. Eskiden beri öyleydi de son dönemde arttırmıştık. Sonra ailesi ile konuştum. ‘Allah devlete, millete zeval vermesin’ dedi.
İşte dua bu” ifadelerini kullandı.
“BU ÇOCUKLAR KARŞI KARŞIYA SAVAŞMASINLAR”
Davutoğlu, barış süreci ile ilgili olarak “Buradaki cıvıl cıvıl çocuklar askere, oradakiler başka şekilde karşı karşıya geldiğinde insan enerjimizi tüketiriz. Birileri bunu istiyor. Bizim de buna izin vermemiz lazım. Bu çocuklar Çanakkale’de dedeleri bir arada savaşmış, amcaları bir sonraki nesilde Kıbrıs’ta birlikte savaşmış bu çocuklar, karşı karşıya savaşmasınlar. Bizim bütün meselemiz budur. Siyasi bir şey değil. Bütün mesele herhangi bir sorunu geleceğe devretmemek. “ dedi.
“KİMSE İSRAİL’İN ÖZÜR DİLEYECEĞİNE İNANMIYORDU”
İsrail’in özür dilemesi ve Suriye’deki iç savaş ile ilgili konuşan Bakan Davutoğlu, “İşte Suriye’de problem çıktı diye İsrail ile kriz çıktı diye ‘sıfır sorun’ bitti dediler. Hayır bitmedi, bitmeyecek. Bilin ki bizim sınırlarımızın hiç birinin duvar olmasına izin vermeyeceğiz. Kimse ihtimal vermiyordu. Kimse İsrail’in özür dileyeceğine inanmıyordu. Eğer haklıysanız, eğer belli ilkeler üzerinde hareket ediyorsanız, orada bir asır gerekiyorsa sebat edeceksiniz. Sonunda kazanan siz olursunuz. Ama yalpalar ve diziniz titrese, şu veya bu gerekçeyle konjektürel bir tavır alırsanız hiç bir şey elde edemezsiniz. Büyük bir insanlık trajedisi yanımızda yaşanırken ve biz 10 ay bu trajedi yaşanmasın diye zalimin elini tutmaya çalışırken bu sözümüz dinlenmemişse, şehirler top atışına maruz bırakılmışsa bizim susmamız mı gerekir. Adalet adına ayağa kalkmamız, adalet adına bu insanlara kucak açmamız beklenmez mi? Biz hiçbir zaman böyle bir zulüm yanı başımızda olurken sessiz kalamazdık. İnşallah Suriye krizi de aşılacak ve oradaki kardeşlerimiz haklarına kavuşacaklar.” dedi.
AVRUPA BİRLİĞİ SÜRECİ
Avrupa Birliği süreciyle ilgili olarak, Davutoğlu, şöyle konuştu: “Avrupa Birliği bizi bütün dışlamalarına rağmen biz Avrupa Birliği içerisinde en aktif şekilde varlığımızı sürdürme kararlığı içerisindeyiz. İsteseler de istemeseler de Türkiye Avrupa’nın bir parçasıdır ve öyle olmaya devam edecektir. İsteseler de istemeseler de Türkiye, Avrupa’nın geleceğini belirleyecek en önemli aktörlerden biridir. Bir gün onlar bize daha çok ihtiyaç hissedecekleri için Avrupa Birliği ile bu vizeleri kaldıracağız. Görüşmeleri yoğunlaştırdık, bunu da yapacağız. “ Konferansın ardından MAGİAD Başkanı Ömer Özkara Bakan Davutoğlu’na Manisa’ya özgü hediyeler verdi. Güzel Sanatlar Lisesi öğrencisi İpek Yeliz de Bakan Davutoğlu’na kendi yaptığı resmini hediye etti .
Kaynak: İHA
Toplantının açılış konuşmasını yapan Manisa Valisi Halil İbrahim Daşöz, “Türkiye bugünlerde tarihe tanıklık ediyor ve tarihe yön veriyor. Türkiye diplomatik temsilcilerinin sayısını çok arttırdı ve dünyaya açıldı. Tarih yazar duruma geldi” dedi.
“İKİ GECE ÜST ÜSTE AYNI YATAKTA UYUMADIM”
Konferansta yaptığı konuşmasında Türkiye’nin tarihi değerlerinden bahseden Davutoğlu bu tarihi değerlere sahip çıkılması gerektiğini vurgulayarak, “Kafkaslar’da Balkanlar’da her bir şehidimizin mirasını göz önüne alarak kalkıyoruz. Acaba bu mirası hakkıyla savunacak fiillerde bulunduk mu diye her sabah soruyorum. Son 7 gün içerisinde 2 gece üst üste aynı yatakta kaldığım olmadı. Bunu bir meziyet olarak zikretmiyorum ama böylesi bir coğrafyada bulunan bir ülkenin dış işleri bakanı olmanın bir zaruri sonucu olarak söylüyorum. Zaten bu fedakarlığı yapmayacaksak bu bedeli ödemeyeceksek bu makamlarda bulunmanın hiçbir kıymeti yoktur. Tabi ki değişen dünyada bu ülkeyi hakkıyla temsil etmek istiyorsak uyku bize haramdır. Eğer bir zulüm varsa ve biz o zulmü durduramıyorsak, bayrağımızı eksik olan herhangi bir mekanda dalgalandıramıyorsak gece rüyalarımıza da bu girmiyorsa bu makamı hak etmiyoruz” dedi.
“TARİHİN ÖNÜNE GEÇECEĞİZ”
1989 yılında Francis Fukuyama tarafından yazılan ‘Tarihin Sonu’ tezinden hareketle kendisinin bir makale yazdığını söyleyen Davutoğlu, “Tarihin sonu gelmemiştir. İvmesi artarak hızla akacaktır. Bu ivmeyi anlayabilenler ayakta kalacak, bu ivmeyi anlamayıp statükocu bir şekilde var olanlar ise tarihin hızlı akışı içerisinde öğütüleceklerdir. Siz eğer tereddüt ederseniz tarih hızlı akarken hele ki tarih aksın ben sonra o akışa uymaya çalışırsanız o tarih sizi ezer ve geçer. Tarihin arkasında koşulmaz tarihin içinde koşulur önüne geçilir. Bizim şimdi yapmak istediğimiz ve yapmak için gece gündüz uğraştığımız şey tarihin içinde koşmak ve önüne geçmek onun için birilerine iddialı gelebilir ama çevre bölgelerde bizim haberimiz olmadan yaprak dahi kımıldamazsa işte o zaman geleceği inşa edemeyiz. Aramızdaki fark bu. Bizim dış politikamızı iddialı bulanlar aslında şunu demek istiyorlar; niçin bu kadar öne çıkıyoruz? Neden krizlerin aşılması için çaba sarfediyoruz? Neden tarihi referanslarla birlikte başka toplumların sözcüsü durumuna geliyoruz? Çok açık söylüyorum. Bu tarih hızla akarken bekle gör politikası izlenemez. Bu tarih hızla akarken hele bir durayım nefes alayım dediğinizde çarkı sizi öğütmeye başlar” şeklinde konuştu.
“HER YERDE BİR TÜRK VİZYONU BİR TÜRK GÖRÜŞÜ OLACAK”
“Ekonomik yardım aldığınızda özgürlüğünüzü kaybetmeye başlarsınız.” diyen Bakan Davutoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Düşünün 2001 yılındaki krizde ekonomik yardım rakamlarını. Şimdi bize komik gelen rakamlar için biz IMF’nin önünde bekledik. O Türkiye’den bu gün yılda 2 milyar dolara yakın geri kalmış ülkelere yardım yapan donör ülke var. Bir devletin kudreti var da şefkati olmazsa zalimleşir. Aynen şimdi Suriye’de olduğu gibi. Bir ülkenin şefkati var da kudreti olmazsa o ülke acizleşir. Şefkat tek başına yetmez. Somalililer için her gün ağlamak dua etmek güzel bir şeydir. Somali’nin havaalanını biz rehabilite ettik. Somali’ye uçan tek hava yolu THY. Sessiz kalmanızı mazur göremem. Her yerde bir Türk vizyonu bir Türk görüşü olacak. Şimdi hangi dosyayı açarsanız açın Türkiye’nin ne yapacağı merak uyandırıyor. O dosyada Türkiye acaba nasıl katkı yapar diye müracaat ediliyor. Bakın mesela dünyada Filistin meselesi konuşuluyor. Türkiye olmadan çözülebilir mi? Sıradan bir Gazzeli, Kudüslü kardeşin Türkiye’nin desteğini arkasında hissetmeden yola çıkabilir mi? Suriye meselesine gelince. Türkiye olmadan kalıcı bir çözüm olabilir mi? Balkanlarda Bosna-Hersek, Ön Asya’da Afganistan, Afganistan’da bir arada yürüyen komşular sürecinin adı İstanbul Süreci. Çünkü adını biz koyduk.”
“İÇ TEHDİT ESASINA DAYALI BİR SİYASET MİLLETİN AYAĞINA TAKILAN BİR PRANGADIR”
Türkiye’nin artık dünyada her dosya hakkında görüşü olduğunu anlatan Davutoğlu, “Afganistan'da yürüyen komşular sürecinin adı ‘İstanbul süreci’ çünkü biz kurduk. İran'la yapılan ve hala masada olan tek nükleer anlaşma tahran anlaşması. bugün İran nükleer görüşmelerle ilgili hala bizden yardım talep ediyor. Son görüşmede İstanbul'da yapıldı. En az gelişmiş ülkeler diye bilinen 47 ülkenin kaderini belirleyen koordinatör ülke Türkiye'dir. gecen sene zirvesini biz yaptık. Dünyadaki kültürel gelişimlerin aşınmasını sağlayan medeniyetler ittifakını biz kurduk. Dünya arabulucular formunu Finlandiya ile birlikte biz kurduk. Hangi dosyayı açarsanız evet artık orada bizim bir görüşümüz var. Ama ‘aman bu konuda bir görüş beyan etmeyim, risk almayayım’ dediğiniz de artık tarih akar birileri bakar ama Türk bakmaz. Bundan sonra tarih akarsa bizim irademizle akacak. Bizim toplumun psikolojisi şudur; öz güveni olduğun da dünyaya meydan okur ve Çanakkale'yi yapar. Allah korusun öz güvenini yitirdiğinde de bir kaç ay sonra bütün balkanları kaybeder balkan savaşında. Bizim her şeye tahammülümüz olur ama öz güven eksikliğine tahammülümüz olmaz. Bizim içerde yaptığımız ilk şey negatifi ortadan kaldırmaktı. Biz milletin hiçbir unsurunu tehdit olarak görmüyoruz. İç tehdit esasına dayalı bir siyaset milletin ayağına takılan bir prangadır. Onun için 28 Şubat’ta herkesin yüzleri karardı, herkes döviz bürolarında maaşını değiştiriyordu güven eksikliği vardı. Bunun en önemli adımı şu günlerde bu çözüm sürecidir. Terör olayının 300 milyar ve 400 milyar arasında maliyeti var. Çözüm süreci ile yapılmak istenen şey esas itibari ile Türkiye'nin bu ayağındaki prangalardan kurtulmasıdır ve bir şekilde bütün Türkiye'nin daha güçlü bir irade ile omuz omuza saf safa gelmesinin sağlanmasıdır.”
“BİZİ ‘YENİ OSMANLICILIK’ İLE SUÇLUYORLAR”
Beyaz Rusya ile birlikte 64 ülkeyle vizelerin kalktığını belirten Bakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şuana kadar vizeleri kaldırılan ülke sayısı Beyaz Rusya'yla birlikte 64 oldu. Nerede hangi bariyer varsa iş adamlarımızın önünde bunların hepsini kaldıracağız. Orta Doğu’da bundan sonra sınırlar olacak herkes sınırlara saygı gösterecek ama sınırlar fark edilmeyecek. ‘Sınırlar bir bariyer bir duvar olmayacak’ dediğimizde hemen yaftayı yapıştırıyorlar ‘Yeni Osmanlıcılık’ diye bu yaftayı yakıştıranlar aslında provokasyon yapıyorlar diğer halkları bize karşı kışkırtmak için.Diğer halkları bize karşı kışkırtmak için. Manisa’da şehzadeler şehrinde Osmanlı’nın ne yenisinden ne eskisinden gocunmayacağımızı anlarsınız. Tarihimizin her parçası bizim için şereftir. Birileri bunu ne için yapıyor biliyor musunuz, Arap kardeşlerimizin kafasına tekrar bir fitne sokmak için. Yada Sırpların, Bulgarların veya balkanlarda beraber çalıştığımız milletlerin kafasına bir fitne sokmak için. Türkiye’de de birileri buna alet olup bizi ‘Yeni Osmanlıcılık’ ile suçluyorlar. Bu bir ekonomik rasyonelitedir. Hayal görmek, rüya görmek veya maceraperestlik değil, eğer biz ekonomimizi büyüteceksek bu sınırları kaldıracağız. Sınırlara saygı göstereceğiz ama anlamsız kılacağız. Belçika’dan Almanya’ya, Almanya’dan Fransa’ya geçerken fark ediyor musunuz? Haritaya bakarken fark ediyorsunuz ama alanda fark etmiyorsunuz. Peki biz Avrupalılara, böyle bir Avrupa hayal edip kurdukları için ‘Yeni kutsal Roma Germenci’ diyor muyuz?”
“GECEMİZ GÜNDÜZÜMÜZ SERTAÇ İLE MEŞGULDÜ”
İki yıl önce çalışmak için gittiği Afganistan’da Taliban militanları tarafından kaçırılan ve MİT’in girişimleri ile kurtulan Türk teknisyen Sertaç Dikilitaş’ın kurtarılma süreci hakkında da konuşan Bakan Davutoğlu, “Sertaç ne zaman kurtulacak. Her türlü aracıyı bulduk. Tam da bugün Manisa’nın da bereketiyle Sultan Cami’nin içinde Afganistan büyükelçimiz aradı ve müjdeyi verdi. ‘Sayın Bakanım Sertaç beyi kurtardık’ dedi.
Dünya benim oldu. Bu belki Türk kamuoyunda bilinmezdi. Biz bu tür olayları pek duyurmamaya çalışıyoruz. Bu bir risk oluşturmasın diye. Ama bizim 2-3 aydır gecemiz, gündüzümüz Sertaç bey ile meşguldü. Eskiden beri öyleydi de son dönemde arttırmıştık. Sonra ailesi ile konuştum. ‘Allah devlete, millete zeval vermesin’ dedi.
İşte dua bu” ifadelerini kullandı.
“BU ÇOCUKLAR KARŞI KARŞIYA SAVAŞMASINLAR”
Davutoğlu, barış süreci ile ilgili olarak “Buradaki cıvıl cıvıl çocuklar askere, oradakiler başka şekilde karşı karşıya geldiğinde insan enerjimizi tüketiriz. Birileri bunu istiyor. Bizim de buna izin vermemiz lazım. Bu çocuklar Çanakkale’de dedeleri bir arada savaşmış, amcaları bir sonraki nesilde Kıbrıs’ta birlikte savaşmış bu çocuklar, karşı karşıya savaşmasınlar. Bizim bütün meselemiz budur. Siyasi bir şey değil. Bütün mesele herhangi bir sorunu geleceğe devretmemek. “ dedi.
“KİMSE İSRAİL’İN ÖZÜR DİLEYECEĞİNE İNANMIYORDU”
İsrail’in özür dilemesi ve Suriye’deki iç savaş ile ilgili konuşan Bakan Davutoğlu, “İşte Suriye’de problem çıktı diye İsrail ile kriz çıktı diye ‘sıfır sorun’ bitti dediler. Hayır bitmedi, bitmeyecek. Bilin ki bizim sınırlarımızın hiç birinin duvar olmasına izin vermeyeceğiz. Kimse ihtimal vermiyordu. Kimse İsrail’in özür dileyeceğine inanmıyordu. Eğer haklıysanız, eğer belli ilkeler üzerinde hareket ediyorsanız, orada bir asır gerekiyorsa sebat edeceksiniz. Sonunda kazanan siz olursunuz. Ama yalpalar ve diziniz titrese, şu veya bu gerekçeyle konjektürel bir tavır alırsanız hiç bir şey elde edemezsiniz. Büyük bir insanlık trajedisi yanımızda yaşanırken ve biz 10 ay bu trajedi yaşanmasın diye zalimin elini tutmaya çalışırken bu sözümüz dinlenmemişse, şehirler top atışına maruz bırakılmışsa bizim susmamız mı gerekir. Adalet adına ayağa kalkmamız, adalet adına bu insanlara kucak açmamız beklenmez mi? Biz hiçbir zaman böyle bir zulüm yanı başımızda olurken sessiz kalamazdık. İnşallah Suriye krizi de aşılacak ve oradaki kardeşlerimiz haklarına kavuşacaklar.” dedi.
AVRUPA BİRLİĞİ SÜRECİ
Avrupa Birliği süreciyle ilgili olarak, Davutoğlu, şöyle konuştu: “Avrupa Birliği bizi bütün dışlamalarına rağmen biz Avrupa Birliği içerisinde en aktif şekilde varlığımızı sürdürme kararlığı içerisindeyiz. İsteseler de istemeseler de Türkiye Avrupa’nın bir parçasıdır ve öyle olmaya devam edecektir. İsteseler de istemeseler de Türkiye, Avrupa’nın geleceğini belirleyecek en önemli aktörlerden biridir. Bir gün onlar bize daha çok ihtiyaç hissedecekleri için Avrupa Birliği ile bu vizeleri kaldıracağız. Görüşmeleri yoğunlaştırdık, bunu da yapacağız. “ Konferansın ardından MAGİAD Başkanı Ömer Özkara Bakan Davutoğlu’na Manisa’ya özgü hediyeler verdi. Güzel Sanatlar Lisesi öğrencisi İpek Yeliz de Bakan Davutoğlu’na kendi yaptığı resmini hediye etti .