Başbakan Yardımcısı Babacan: Türkiye Özüne Dönüyor
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, çözüm süreci ile ilgili, “Türkiye topraklarının 12 misli coğrafyayı yüzlerce yıl istikrarla, güvenle, ekonomik refahla yönetebilen bir kültürden geliyoruz.
Ama bu kültürün özünde birlik vardır, beraberlik vardır, kardeşlik vardır ve 'yaratılanı Yaradandan ötürü sevelim’ bakışı vardır. İşte Türkiye aslında o öze döndü. Tarihinin kendine verdiği o büyük görevi, büyük misyonu yeniden yerine getirmeye başlıyor.” dedi AK Parti Ankara İl Danışma Meclisi toplantısına katılan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, burada yaptığı konuşmada, çözüm sürecine ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. Terör nedeniyle Türkiye’nin 30 yıldır büyük bedeller ödediğini kaydeden Babacan, "Zamanında bir Marksist-Leninist örgüt olarak kurulan bu örgüt Sovyetler Birliği’nin çökmesiyle beraber kendisine etnik unsurları istismar ederek bir var olma zemini oluşturdu.” şeklinde konuştu.
Babacan, “Sonuçta Başbakanımızın bizzat dar bir ekip ile yönettiği bir süreçle hamd olsun güzel gelişmeler yaşanıyor. Bu konuda Başbakanımız başta olmak üzere fazla konuşmuyoruz. İşin özüne bakıyoruz. Biz 2001 yılında parti programımıza bu mesele ilgili ne yazdıysak, satır satır, cümle cümle aynen onları uyguluyoruz.” ifadelerini kullandı.
VATANDAŞLARIMIZ ÖZGÜRLÜKLERİNİ DOYASIYA YAŞAYABİLMELİ
Türkiye’de 12 yıldır sürdürülen politikaların sonucunun alınmaya başladığını ifade eden Babacan, şunları dile getirdi: “Temel ilkeler çok basit. Biz hep şunu söylüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bu ülkede evrensel standartlarda temel hak ve özgürlüklerin sonuna kadar yanındayız. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes uluslararası standartlardaki özgürlüklerini doyasıya yaşayabilmeli. Devlet her bir vatandaşın etnik kökeni ne olursa olsun, mezhebi ne olursa olsun, hangi kültürü benimsemiş olursa olsun her vatandaşımızı aynı samimiyet ile kucaklamalı, bağrına basmalı. Aslında bu ifadeleri biraz çekinerek söylüyorum. Devlet bağrına basmalı, derken aslında devlet bu millet için var. Devlet dediğimiz nedir ki. Nihayetinde bu milletin oluşturduğu, millet adına ülkenin sağlık, güvenlik, eğitim, adalet gibi temel fonksiyonlarını yerine getiren bir mekanizmadan bahsediyoruz. Bu süreç aynı zamanda devlet ve milleti de kaynaştırmaktadır. Devlet millet ayrımının artık yavaş yavaş ortadan kalkması gereken bir süreç.” Türkiye’nin hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bir ülke olması gerektiğini belirten Babacan, “Yazılan neyse uygulanmak zorundadır. Uygulamaların da bir yerde yazılmış olması gerekiyor. Aksi halde keyfi uygulamalar… Sen şu bölgedensin ben şunu yaparım; şu şehrin şu bölgenin insanı isen şöyle olur, şu etnik kökenden olursa böyle olur, şu etnik kökenden olursa şöyle davranırım. Öyle bir şey yok. Hukuk tektir ve tüm vatandaşlara uygulanması gerekir.” dedi.
“Aslında yaptıklarımız zaten olması gerekendir.” diyen Babacan,”Bu milletin, bu memleketin hak ettiği politikalardır. Bir bakıma biz özümüze dönüyoruz, aslımıza dönüyoruz.” ifadesini kullandı. Babacan, “Türkiye topraklarının 12 misli coğrafyayı yüzlerce yıl istikrarla, güvenle, ekonomik refahla yönetebilen bir kültürden geliyoruz. Ama bu kültürün özünde birlik vardır, beraberlik vardır, kardeşlik vardır ve 'yaratılanı yaratandan ötürü sevelim’ bakışı vardır. İşte Türkiye aslında o öze döndü. Tarihinin kendine verdiği o büyük görevi, büyük misyonu yeniden yerine getirmeye başlıyor. Bizi bir cihan devleti yapan, böyle etnik milliyetçilik anlayışı değil. Bizi zamanında cihan devleti yapan bir bölgesel milliyetçilik anlayışı da değil. Bir farklı kategorilerde milliyetçilik anlayışı da değil. Biz hep söylüyoruz, milliyetçilik bu milleti çok sevmektir. Etnik kökeni ne olursa olsun, hangi bölgeden olursa olsun, herkes için… Bu millet için çalışmaktır. İnşallah Türkiye’de bunu gerçekleştiriyoruz. Halkımız da gayet iyi farkında.” diye konuştu.
“İÇERİDE VE DIŞARIDA SÜRECİ AKAMETE UĞRATMAK İSTEYEN ÇEVRELER VAR”
Sürece sabotaj girişimleri olduğunu kaydeden Babacan,”Sadece kendi içimizde değil, Fransa’da Rusya’da neler neler oluyor. İçeriden dışarıdan akamete uğratmak isteyen çevreler var. Türkiye’nin kendi özünü yakalamasından, kendi aslına dönmesinden Türkiye’nin gittikçe küresel aktör olmasından rahatsız olan çok çevreler var. Kendi içimizde de var maalesef. Bunların hepsinin farkında olacağız. Ama artık milletimiz provokasyonlara kapalıdır. Artık aldanan olmayacağız. Bu hedef doğrultusunda hep beraber büyüyeceğiz. Bunları aştığımız zaman sadece Türkiye’de değil etkilerini çok geniş bir coğrafyada hissedeceğiz.” dedi.
Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da sıkıntılı dönemler yaşandığına dikkat çeken Babacan, “Bu aynı zamanda bir demokrasi, özgürlük, farklılık arayışı. İşte bu arayışta olan birçok ülkenin de desteğe ihtiyacı var.” diye konuştu.
Bu ülkelere ciddi teknik ve finansman destekleri sağlandığını dile getiren Babacan, “Bu ülkelerde demokrasi başarılı olursa bu demokrasi başarısı yanında güçlü bir ekonomiyi de aynı zamanda gerçekleştirirse yavaş yavaş sınırlar anlamını yitirmeye başlayacak.” dedi.
Bu sınırların çoğunun suni sınırlar olduğunu aktaran Babacan, “Bugün Mısır’ı, Tunus’u, Cezayir’i birbirinden ayıran unsurlar nedir diye bir düşünün. Hepsi aynı dili konuşuyor. Bu ülkelerin büyük ekseriyeti nüfus olarak Müslüman. Geldikleri tarih aynı ve vizeleri kaldırarak, serbest ticaret anlaşmaları ile paranın enerjinin bütün coğrafyada serbestçe dolaşmasını sağlayarak yepyeni bir jeopolotik konumun bu coğrafyada olabileceğine inanıyoruz.” ifadesini kullandı .
Babacan, “Sonuçta Başbakanımızın bizzat dar bir ekip ile yönettiği bir süreçle hamd olsun güzel gelişmeler yaşanıyor. Bu konuda Başbakanımız başta olmak üzere fazla konuşmuyoruz. İşin özüne bakıyoruz. Biz 2001 yılında parti programımıza bu mesele ilgili ne yazdıysak, satır satır, cümle cümle aynen onları uyguluyoruz.” ifadelerini kullandı.
VATANDAŞLARIMIZ ÖZGÜRLÜKLERİNİ DOYASIYA YAŞAYABİLMELİ
Türkiye’de 12 yıldır sürdürülen politikaların sonucunun alınmaya başladığını ifade eden Babacan, şunları dile getirdi: “Temel ilkeler çok basit. Biz hep şunu söylüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bu ülkede evrensel standartlarda temel hak ve özgürlüklerin sonuna kadar yanındayız. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes uluslararası standartlardaki özgürlüklerini doyasıya yaşayabilmeli. Devlet her bir vatandaşın etnik kökeni ne olursa olsun, mezhebi ne olursa olsun, hangi kültürü benimsemiş olursa olsun her vatandaşımızı aynı samimiyet ile kucaklamalı, bağrına basmalı. Aslında bu ifadeleri biraz çekinerek söylüyorum. Devlet bağrına basmalı, derken aslında devlet bu millet için var. Devlet dediğimiz nedir ki. Nihayetinde bu milletin oluşturduğu, millet adına ülkenin sağlık, güvenlik, eğitim, adalet gibi temel fonksiyonlarını yerine getiren bir mekanizmadan bahsediyoruz. Bu süreç aynı zamanda devlet ve milleti de kaynaştırmaktadır. Devlet millet ayrımının artık yavaş yavaş ortadan kalkması gereken bir süreç.” Türkiye’nin hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bir ülke olması gerektiğini belirten Babacan, “Yazılan neyse uygulanmak zorundadır. Uygulamaların da bir yerde yazılmış olması gerekiyor. Aksi halde keyfi uygulamalar… Sen şu bölgedensin ben şunu yaparım; şu şehrin şu bölgenin insanı isen şöyle olur, şu etnik kökenden olursa böyle olur, şu etnik kökenden olursa şöyle davranırım. Öyle bir şey yok. Hukuk tektir ve tüm vatandaşlara uygulanması gerekir.” dedi.
“Aslında yaptıklarımız zaten olması gerekendir.” diyen Babacan,”Bu milletin, bu memleketin hak ettiği politikalardır. Bir bakıma biz özümüze dönüyoruz, aslımıza dönüyoruz.” ifadesini kullandı. Babacan, “Türkiye topraklarının 12 misli coğrafyayı yüzlerce yıl istikrarla, güvenle, ekonomik refahla yönetebilen bir kültürden geliyoruz. Ama bu kültürün özünde birlik vardır, beraberlik vardır, kardeşlik vardır ve 'yaratılanı yaratandan ötürü sevelim’ bakışı vardır. İşte Türkiye aslında o öze döndü. Tarihinin kendine verdiği o büyük görevi, büyük misyonu yeniden yerine getirmeye başlıyor. Bizi bir cihan devleti yapan, böyle etnik milliyetçilik anlayışı değil. Bizi zamanında cihan devleti yapan bir bölgesel milliyetçilik anlayışı da değil. Bir farklı kategorilerde milliyetçilik anlayışı da değil. Biz hep söylüyoruz, milliyetçilik bu milleti çok sevmektir. Etnik kökeni ne olursa olsun, hangi bölgeden olursa olsun, herkes için… Bu millet için çalışmaktır. İnşallah Türkiye’de bunu gerçekleştiriyoruz. Halkımız da gayet iyi farkında.” diye konuştu.
“İÇERİDE VE DIŞARIDA SÜRECİ AKAMETE UĞRATMAK İSTEYEN ÇEVRELER VAR”
Sürece sabotaj girişimleri olduğunu kaydeden Babacan,”Sadece kendi içimizde değil, Fransa’da Rusya’da neler neler oluyor. İçeriden dışarıdan akamete uğratmak isteyen çevreler var. Türkiye’nin kendi özünü yakalamasından, kendi aslına dönmesinden Türkiye’nin gittikçe küresel aktör olmasından rahatsız olan çok çevreler var. Kendi içimizde de var maalesef. Bunların hepsinin farkında olacağız. Ama artık milletimiz provokasyonlara kapalıdır. Artık aldanan olmayacağız. Bu hedef doğrultusunda hep beraber büyüyeceğiz. Bunları aştığımız zaman sadece Türkiye’de değil etkilerini çok geniş bir coğrafyada hissedeceğiz.” dedi.
Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da sıkıntılı dönemler yaşandığına dikkat çeken Babacan, “Bu aynı zamanda bir demokrasi, özgürlük, farklılık arayışı. İşte bu arayışta olan birçok ülkenin de desteğe ihtiyacı var.” diye konuştu.
Bu ülkelere ciddi teknik ve finansman destekleri sağlandığını dile getiren Babacan, “Bu ülkelerde demokrasi başarılı olursa bu demokrasi başarısı yanında güçlü bir ekonomiyi de aynı zamanda gerçekleştirirse yavaş yavaş sınırlar anlamını yitirmeye başlayacak.” dedi.
Bu sınırların çoğunun suni sınırlar olduğunu aktaran Babacan, “Bugün Mısır’ı, Tunus’u, Cezayir’i birbirinden ayıran unsurlar nedir diye bir düşünün. Hepsi aynı dili konuşuyor. Bu ülkelerin büyük ekseriyeti nüfus olarak Müslüman. Geldikleri tarih aynı ve vizeleri kaldırarak, serbest ticaret anlaşmaları ile paranın enerjinin bütün coğrafyada serbestçe dolaşmasını sağlayarak yepyeni bir jeopolotik konumun bu coğrafyada olabileceğine inanıyoruz.” ifadesini kullandı .