Ab Krizine Karşı Sosyal Belediyecilik Sempozyumu

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Güney Kıbrıs Rum Kesimi AB üyesi olmasına rağmen Rusya ile yakınlaşma yolunu bile aramaktadır.

Ab Krizine Karşı Sosyal Belediyecilik Sempozyumu
Bu görüntü AB’nin ve Avrupa coğrafyasındaki ülkelerin ilişkilerini ve bundan sonraki politikalarını derinden etkileyecektir" dedi

Network of Associations of Local Authorities in South-East Europe (NALAS) tarafından düzenlenen AB Krizine Karşı Sosyal Belediyecilik Sempozyumu Ankara’da Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve AB Bakanı Egemen Bağış’ın katılımıyla yapıldı. NALAS tarafından düzenlenen AB Krizine Karşı Sosyal Belediyecilik Sempozyumu’nun açılışında konuşan NALAS Başkanı Yıldırım Belediye Başkanı Dr. Özgen Keskin, NALAS’ın Güney-Doğu Avrupa Yerel Yönetim Birlikleri Ağı olduğunu ve 14 ülke ve 9 bin 500 belediyeyi kapsadığını açıklayarak dönem başkanlığının bu dönem Türkiye adına kendisinde olduğunu söyledi.

NALAS’ın amacını açıklayan Keskin, “NALAS’ın amacı; 9 bin 500 belediye birlik temsilcileri marifeti ile ülkeler arasındaki diyaloga şehirler olarak lokomotiflik yapmak ve katkı koymak, birlik ve dayanışmayı ülkeler ve şehirler olarak temin etmektir, örnek ve iyi uygulama projelerinin deneyim paylaşımını sağlamak, enerji, küresel ısınma, katı atık yönetimi, su yönetimi, çevre, kentsel dönüşümler ve iyi şehir uygulamaları deneyimlerini paylaşmak ve iyi uygulamaları ülkelerimizde ve şehirlerimizde hayata geçirmektir” dedi.

NASAL’ı çalışmalarından dolayı tebrik eden AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Menderes Türel, “Özellikle son zamanda birçok uluslararası yerel yönetimlere yönelik kuruluşun başında arkadaşlarımızın görev yapıyor olması bizim için gurur vesilesi. Bugün de NALAS’ın başında bir belediye başkanı arkadaşımız görev yapıyor. Böyle bir toplantıdan dolayı NALAS yönetimini tebrik ediyorum. Belediyeler arasındaki işbirliğinin uluslararası barışın ve işbirliğinin gelişmesine katkısının önemini bilen bir kişi olarak NALAS’ın çalışmalarını her türlü taktirin üzerinde tutuyorum. Türkiye yerel yönetimlerin her alanında çok önemli değişimler yaşamaktadır. 10 yıl öncesine kadar Türkiye’de yerel yönetimler bütçesi ve yetkisi az, çöp toplamadan, su şebekesinden sorumlu kurumlar olarak kalmışlardır. Türkiye’de 1930 tarihli belediye kanunu kapsamlı bir revizyona ancak 2004 yılında tabi tutulmuştur. Yerel yönetimlerin bütçe payı AK Parti hükümetleri döneminde 5 kart artırılmıştır. Türkiye’de sosyal belediyecilik kavramı son 0 yılda gelişen kavramdır. İdeolojik belediyecilik yerini altyapı belediyeciliğine devretti. Sosyal belediyecilik ile artık vatandaşının yanında olan belediyecilik anlayışı yerel yönetimlerimizin artık hedefindedir” diye konuştu.

“ARTIK ÜLKELER ŞEHİRLERİ İLE TANINIYOR” Avrupa’nın ve dünyanın büyük bir kriz ile sallandığı bir dönemde AB’deki krize karşı sosyal belediyecilik sempozyumunu düzenliyor olmasını krizi teğet geçerek atlatan Türkiye’nin Başkenti Ankara’da yapılıyor olmasını anlamlı bulduğunu belirten AB Bakanı Egemen Bağış, “Sosyal belediyeciliği tartışırken, şehir kavramını mutlaka vurgulamamız gerekir. Küreselleşme sürecinde şehirler artık ülkelerin markaları. Artık ülkeler şehirleri ile tanınıyor. Şehrin medeniyetin bir parçası olduğu bizim kültürümüzde iyi bilinir, şehirler nüfus cüzdanlarıdır. Bir şehre hizmet etmenin olmaz kaidesi şehrin insanlarının mutluluğunun temel almaktır. Bizde millet olarak büyük medeniyetler, şehirler kurmuş bir milletin temsilcileri olarak halkın mutluluğunu her zaman önemsemiş bir geleneği taşıyoruz. Bizim belediye başkanlarımızı aynı zamanda o şehrin en iyi çalışan kişileri değil, en emin, en güvenilir kişilerden seçilir. Bizim belediye başkanlarımıza aynı zamanda ‘şehri emin’ denir. Dünyanın bir çok yerinden insanların doktora tezleri yazdığı AK Parti’nin başarısı sosyal belediyecilikle başlamıştır” dedi.

BAĞIŞ’TAN AVRUPALI KONUKLARA KRİZ DERSİ AB’nin kriz ile mücadele ettiğini ve gittiği her ülkede kriz konusunun gündeme geldiğini belirten Bağış, “Kimileri, Türkiye’nin müzakere sürecinde önündeki engellerin kaldırılmamasının bahanesi olarak krizi ortaya koyuyor, kimileri de kriz devam ederken Türkiye’nin ortalama yüzde 7 büyüme hızıyla nasıl muazzam bir performans gösterdiğinin sırlarını öğrenmek için konuyu açıyor. Orada da söylediğim bir konuya bugün Avrupa’dan gelen konuklarımıza aktarmak istiyorum. Bu krizin morallerinizi bozmasına müsaade etmeyin. Hiçbir kriz sonsuza kadar sürmüyor. Bizde bu ülkede, çok değil, bundan 15 yıl evvel, 1999’da 2001’de bir gecede yüzde 8 bin faizlerin ödendiğine şahitlik ettik. Bizde bu ülkede İstanbul gibi en büyük şehirlerin bırakın sosyal belediyecilik yapmayı, insanlara gazetelerin kuponla gaz maskesi dağıtmak zorunda kaldığı, hava kirliliğinin ayyuka çıktığı, susuzluktan bidonlarla su taşımak zorunda kalan insanların bel fıtığı olduğu dönemleri yaşadık. Ama bunların hepsini bir şekilde geçmişte bıraktık. Türkiye genç ve dinamik nüfusunu en iyi şekilde değerlendirerek ekonomik potansiyelini de ortaya koymuştur, aynı zamanda sosyal belediyecilikte de muazzam bir performansı ortaya koymuştur. Bizim değerlerimizde çok ayrı bir yeri olan o güzel kumandan Fatih Sultan Mehmet 1453'de İstanbul’u fethetti ama 1994’ten bu yana Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları d İstanbulluların gönlünü fethetmeye çalışıyor, bu da sosyal belediyecilikle oluyor. Kimileri şiir okuduğu için o belediye başkanını hapse atmaya çalıştılar ama bu millet aldı onu Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakan’ı değil, aynı zamanda dünya vicdanının sesi haline getirdi. Zamanı durmuş bir fikrin karşısında kimsenin duramayacağının bir başka örneği de Bosna Hersek’ten geldi, Bosna Hersek dünyada ilk defa başörtülü bir hanımefendiyi belediye başkanı seçerek dünyaya da zamanı gelmiş fikirlerin önünde durulmaması gerektiğini gösterdi” diye konuştu.

“EĞER VATANDAŞIN İHTİYACINA KOŞMAK BİR SUÇSA O SUÇLA YAŞAMAKTAN ONUR DUYARIZ” 2001'de biz o krizi yaşarken, benzer oranlarla kriz yaşayan Arjantin vardı. Hiç unutamadığımız bir görüntüdür, devrilen bir kamyonda dağılan sığırları insanlar parçalamıştı. Türkiye’de o kriz döneminde hiçbir şiddet, tatsızlık yaşanmadı. Çünkü bizim kültürümüzde o paylaşma ve dayanışma var. Bizim sosyal belediyecilik anlayışımızı hazmedemeyenler de var ülkemizde. Kimileri neden Türkiye’de bizim sosyal yardımlaşma konusuna bu kadar önem veren, bütçede bu kadar pay ayıran bir hükümet olduğumuzu gündeme getirmeye çalışıyor. Eğer vatandaşın ihtiyacına koşmak, onların ihtiyaçlarını gidermek bir suçsa o suçla yaşamaktan büyük onur duyarız. Bir tekerlekli sandalyeye ihtiyaç duyan kardeşimizi hareket esnekliğini sağlayabilmek, tedaviye ihtiyaç duyan yavrumuza hastanede ücretsiz bakımı sağlayabilmek, ötelenip, itilip kakılan Roman vatandaşlarımıza, kimileri Avrupa’daki Romanları sınır dışı etmeye kalkarken yeni konut projeleri üretmek bir susa biz o suçtan onur duyarız. Biz bütün bunları bir yandan da nasıl yaptığımız sorusuyla karşılaşıyoruz. Oda hortumları keserek gerçekleşti. Adalete önem verirseniz kalkınma kendiliğinden oluşuyor. Adalete önem verebilmek için hortumları kesmek, yolsuzluğa son vermek gerekir. İşte Türkiye’nin en büyük başarılarından birisi bu oldu. Çok şükür biz bu sosyal belediyecilikle ilerlerken bir yandan da kişi başına düşen gelirimizi 10 yılda 3 katı artırdık. Bu ülkede günlük geliri 2 doların altında olan insan kalmadı. 4 doların altında geliri olanlar oranında da ciddi bir azalma var” şeklinde konuştu.

“GÜNEY KIBRIS RUM KESİMİ AB ÜYESİ OLMASINA RAĞMEN RUSYA İLE YAKINLAŞMA YOLUNU BİLE ARAMAKTADIR” Konuşmasına; “Dönem başkanı oy birliği ile seçilen Bursa’nın Yıldırım Belediye Başkanı’dır. Sayın Özden başarılı bulduğum çok değerli bir belediye başkanı. Bursa’da 9 yıldan beri 700 bin nüfuslu belediyeyi başarıyla yönetmektedir” diyerek başlayan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Avrupa’da 2008 yılında başlayan krize değinerek bu krizin etkilerinin Avrupa’da halen devam ettiğini belirtti.

En son Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nde yaşanan krizin bu krizin süreceğine işaret olduğunu ifade eden Bülent Arınç, “Bu krizin siyasi sonuçları da olmuştur. Devletler, hükümetler siyasi krizlerle karşı karşıyadır. Güney Kıbrıs Rum Kesimi AB üyesi olmasına rağmen Rusya ile yakınlaşma yolunu bile aramaktadır. Bu görüntü AB’nin ve Avrupa coğrafyasındaki ülkelerin ilişkilerini ve bundan sonraki politikalarını derinden etkileyecektir. Euro birlikteliği ve krizi arasında sıkışan AB yönetiminin kurtarma planlarından ülke yönetimleri kadar yurttaşları da etkilenmektedir” dedi.

“O GÜNLERDE BİZİM YAŞADIĞIMIZ SORUNLARI BUGÜN AVRUPA YAŞIYOR” Türkiye’nin de büyük ekonomik krizler atlattığını belirterek 2001 yılında Türkiye’de meydana gelen krizin insanları 1 gecede fakirleştirdiğini hatırlatan Arınç, “AK Parti ve hükümetimiz kriz sonrasında iktidara geldi ve kendimizi ekonomik dar boğazın içinde bulduk. O günden bu yana başarılı yönetimle bugünkü noktaya geldik. Türkiye’de 2002 yılında günlük 4 doların altında geliri olan kişi sayısı nüfusun yüzde 30’uydu. 2011 yılında bu sayı yüzde 2.7’ye düştü. Bu rakam daha da düşerek ve ülkemizde yoksulluk sınırı altında kimse kalmayacak. O günlerde bizim yaşadığımız sorunları bugün Avrupa yaşıyor. Kriz mağduru insanlar bir anda alışkanlıklarından vazgeçmek durumunda kalıyor. Kriz ortamında toplumsal ihtiyaçlar ve beklentiler derinleşerek karşımıza çıkar. Bu anlarda hükümetler yerelin nabzını yetirince tutamayabilirler. Bu noktada kriz ortamında merkezin yerele yetişemeyeceğinden hareketle sosyal belediyecilik bir çözüm olarak ortaya çıkıyor. İyi hazırlanmış bir sosyal belediyecilik planlaması kriz ortamında insanlara rahat bir nefes aldırabilir. Ülkemizde sosyal belediyecilik alanında başarılı olmuş çok sayıda belediyeler vardır. Bursa’da sosyal belediyecilik alanında çok güzel uygulamalar mevcuttur. NALAS Başkanlığı yapan Yıldırım Belediye Başkanı Özgen Keskin bu yarışta her zaman ilk sıralarda yer almaktadır. Sosyal belediyecilikte Yıldırım Belediyesi’nin yaptığı çalışmalar Sakarya Üniversitesi’nde akademisyenler tarafından inceleme altına alındı” ifadelerini kullandı .
Kaynak: İHA