Demirçalı, Tsk’daki 55 Bin Sivil Personel İçin Meclise Kanun Teklifi Verdi
CHP Adana Milletvekili ve TBMM Milli Savunma Komisyonu Üyesi Ali Demirçalı, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesindeki on binlerce sivil memurun, sivil mahkemelerde yargılanmasına imkân sağlayacak kanun teklifini TBMM Başkanlığı'na sundu.
Kanun teklifinde, Milli Savunma Bakanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde yaklaşık 55 bin sivil memurun 657 sayılı yasa gereği devlet memuru olarak istihdam edildiğini belirten Demirçalı, bu memurların, asker kişiler olmadığı hâlde Askerî Yüksek İdare Mahkemesi'nde yargılandığını ve temyizi mümkün olmayan kararlar nedeniyle de mağdur olduklarını kaydetti.
Anayasanın 145. ve 157. maddesine göre “sivil şahısların, savaş zamanı dışında askeri mahkemede yargılanamaz” hükmünün açık olduğunu hatırlatan Demirçalı, aynı mahkemenin, 20 Eylül 2012'de verdiği bir karar ile sivil memurların, sivil kişiler olduklarını net bir biçimde vurguladığına dikkat çekti. Demirçalı, kanunun değiştirilmesi ile ilgili teklifin gerekçesinde şu görüşlere yer verdi: “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 31 Mayıs 2012'de verdiği bir kararla, sivil kişilerin askerî mahkemelerde yargılanamayacağı hükmünden hareketle Türkiye’yi 15 bin Euro tazminata mahkûm etmiştir. Bu hükümlere rağmen 657 sayılı devlet personel kanunuyla işe alınan ancak birçok kanunda asker kişi sayılan ve buna bağlı olarak asker gibi cezaya tabi tutulan personele karşı anayasal suç işlenmekte, adil yargılanmalarının önüne geçilmektedir. Asker gibi silah taşımayan, üniforma giymeyen, süreli tayin olmayan ve asker kişilerin aldığı tazminatları almayan bu çalışanlar, bunca yıldır verdikleri hukuk mücadelesi sonucunda, sadece ceza davalarında, sivil yargıya gitmelerinin önünü açabilmişlerdir. Yapılan yasal düzenlemelerle, kamuoyuna sivil memurlar artık askeri mahkemelerde yargılanmayacaklar mesajı verilmek istenmiştir. Ancak her türlü idari konular (tayin, terfi, özlük hakları ) ile itiraz mercii AYİM olarak devam etmektedir. Bu da çok çelişkili bir durum arz etmektedir. Ülkemizin evrensel değerleri, temel hak ve özgürlükleri temel alan, eşitlikçi ve özgürlükçü bir sivil demokrasi ve güçlü bir hukuk devleti olmak istiyorsa, bunun bir işareti olarak sivil memurların, idari konularda da sivil mahkemelere başvurmalarının önünün açılması gerekmektedir.” Kanunun bu şekliyle uygulanmasına devam edilmesi halinde Türkiye’nin hem AİHM’de tazminata maruz kalacağını hem de anayasanın iki maddesine aykırı bir durum teşkil etmeye devam edeceğinin bildiren Ali Demirçalı, “Sonuç olarak, 1602 sayılı kanunun 20. Maddesi aşağıdaki gibi değiştirildiği takdirde, adil yargılanma hakkının sağlanmasının yanında, 55 bin personelin ve 250 bin civarındaki ailelerinin daha huzurlu ve adil bir yaşam sürmeleri sağlanmış olacaktır.” görüşüne yer verdi .
Anayasanın 145. ve 157. maddesine göre “sivil şahısların, savaş zamanı dışında askeri mahkemede yargılanamaz” hükmünün açık olduğunu hatırlatan Demirçalı, aynı mahkemenin, 20 Eylül 2012'de verdiği bir karar ile sivil memurların, sivil kişiler olduklarını net bir biçimde vurguladığına dikkat çekti. Demirçalı, kanunun değiştirilmesi ile ilgili teklifin gerekçesinde şu görüşlere yer verdi: “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 31 Mayıs 2012'de verdiği bir kararla, sivil kişilerin askerî mahkemelerde yargılanamayacağı hükmünden hareketle Türkiye’yi 15 bin Euro tazminata mahkûm etmiştir. Bu hükümlere rağmen 657 sayılı devlet personel kanunuyla işe alınan ancak birçok kanunda asker kişi sayılan ve buna bağlı olarak asker gibi cezaya tabi tutulan personele karşı anayasal suç işlenmekte, adil yargılanmalarının önüne geçilmektedir. Asker gibi silah taşımayan, üniforma giymeyen, süreli tayin olmayan ve asker kişilerin aldığı tazminatları almayan bu çalışanlar, bunca yıldır verdikleri hukuk mücadelesi sonucunda, sadece ceza davalarında, sivil yargıya gitmelerinin önünü açabilmişlerdir. Yapılan yasal düzenlemelerle, kamuoyuna sivil memurlar artık askeri mahkemelerde yargılanmayacaklar mesajı verilmek istenmiştir. Ancak her türlü idari konular (tayin, terfi, özlük hakları ) ile itiraz mercii AYİM olarak devam etmektedir. Bu da çok çelişkili bir durum arz etmektedir. Ülkemizin evrensel değerleri, temel hak ve özgürlükleri temel alan, eşitlikçi ve özgürlükçü bir sivil demokrasi ve güçlü bir hukuk devleti olmak istiyorsa, bunun bir işareti olarak sivil memurların, idari konularda da sivil mahkemelere başvurmalarının önünün açılması gerekmektedir.” Kanunun bu şekliyle uygulanmasına devam edilmesi halinde Türkiye’nin hem AİHM’de tazminata maruz kalacağını hem de anayasanın iki maddesine aykırı bir durum teşkil etmeye devam edeceğinin bildiren Ali Demirçalı, “Sonuç olarak, 1602 sayılı kanunun 20. Maddesi aşağıdaki gibi değiştirildiği takdirde, adil yargılanma hakkının sağlanmasının yanında, 55 bin personelin ve 250 bin civarındaki ailelerinin daha huzurlu ve adil bir yaşam sürmeleri sağlanmış olacaktır.” görüşüne yer verdi .