Chp Manisa Milletvekili Sakine Öz:
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Manisa Milletvekili Sakine Öz, 1971 Askeri Muhtırası’nın 42. yıldönümünde yayınladığı mesajda, “herkes için demokrasi ve adalet” talebinde bulundu.
Manisa Milletvekili Sakine Öz, “darbe” ya da “muhtıra”, adı fark etmeksizin, demokrasiye demokrasi dışı yollardan gelecek her türlü gölgenin üzerine kararlılıkla gitmek gerektiğini vurguladı. Türkiye’nin, seçimle işbaşına gelen hükümetlerini ve muhalif tüm unsurlarını gözünü kırpmadan zindanlarda çürüten, siyasetten uzaklaştıran bir geçmişi olduğunu kaydeden Milletvekili Sakine Öz, 12 Mart’ta evleri basılan, faaliyetleri sürekli izlenen, uzun yargılamalarla ve işkencelerle davalarından bezdirilmek istenen devrimcilerini saygıyla selamladı. Milletvekili Öz, askerin her ne olursa olsun, siyasete ve toplum hayatına en ufak bir müdahalesini, insanların düşüncelerini açıklama özgürlüklerine türlü bahanelerle sınır çekmesini kabul etmediğini, 12 Eylül’e giden yolda 12 Mart’ın önemli bir suskunlaştırma operasyonu olduğunu kaydetti.
Milletvekili Sakine Öz, şunları dile getirdi: “1961 Anayasası’nın getirdiği sosyal ve ekonomik hakları, örgütlenme özgürlüğünü, devlet kurumlarının arasındaki dengeyi bir anımsayalım. Bir de 12 Mart’la birlikte anayasada yapılan değişiklikleri hatırlayalım. 12 Mart, örgütlü sola büyük bir darbe vurduğu gibi, demokrasinin önemli unsuru olan Meclisimiz ile hükümet arasındaki dengeyi de sekteye uğratarak hükümetleri güçlendirmiş, Meclisimizi cılızlaştırmıştır. Hükümetlere geniş yetkiler tanıyan, örneğin bugün neredeyse sınırsız kullanıldığı ve Meclis’in yasama yetkisini kıstığı için çokça eleştirdiğimiz kanun hükmünde kararnameler ilk defa 12 Mart’tan sonra gelmiştir. Bugünün zulüm mekânları olan özel yetkili mahkemelerin öncüsü Devlet Güvenlik Mahkemeleri 12 Mart’la beraber yerleşikleşmiştir.
TRT’nin özerk yayıncılığı sınırlandırılmış, yine bugün tarafsız bir kamu yayıncılığı yapmasını istediğimiz kanal, o dönemde suskunlaştırılmıştır. Temel hak ve özgürlükler sınırlanmış, sendikalara yasaklar getirilmiş, partiler tuhaf gerekçelerle kapatılabilmiştir. 12 Mart, sadece asker-sivil ilişkileri üzerinden okunamaz. Geniş anlamıyla bir toplum ve devlet düzenini işaret eden, yaşam kurallarımıza etki eden anayasamızda da büyük yaralar açmıştır. 1961 Anayasası için ‘topluma bu kadar özgürlük bol geldi, elbiseyi daraltalım’ diyenleri bugün çok net hatırlıyoruz. 2013 Türkiye’sinde asker-sivil ilişkilerini öne sürerek uydurma Ergenekon, Balyoz davalarını önümüze çıkaranların bugün 12 Mart’ı çok iyi düşünmesi ve sivil bir diktaya doğru giden ülkemizde 1971’de neler olduğunu iyi hatırlamaları gerekiyor.”
Kaynak: İHA
Milletvekili Sakine Öz, şunları dile getirdi: “1961 Anayasası’nın getirdiği sosyal ve ekonomik hakları, örgütlenme özgürlüğünü, devlet kurumlarının arasındaki dengeyi bir anımsayalım. Bir de 12 Mart’la birlikte anayasada yapılan değişiklikleri hatırlayalım. 12 Mart, örgütlü sola büyük bir darbe vurduğu gibi, demokrasinin önemli unsuru olan Meclisimiz ile hükümet arasındaki dengeyi de sekteye uğratarak hükümetleri güçlendirmiş, Meclisimizi cılızlaştırmıştır. Hükümetlere geniş yetkiler tanıyan, örneğin bugün neredeyse sınırsız kullanıldığı ve Meclis’in yasama yetkisini kıstığı için çokça eleştirdiğimiz kanun hükmünde kararnameler ilk defa 12 Mart’tan sonra gelmiştir. Bugünün zulüm mekânları olan özel yetkili mahkemelerin öncüsü Devlet Güvenlik Mahkemeleri 12 Mart’la beraber yerleşikleşmiştir.
TRT’nin özerk yayıncılığı sınırlandırılmış, yine bugün tarafsız bir kamu yayıncılığı yapmasını istediğimiz kanal, o dönemde suskunlaştırılmıştır. Temel hak ve özgürlükler sınırlanmış, sendikalara yasaklar getirilmiş, partiler tuhaf gerekçelerle kapatılabilmiştir. 12 Mart, sadece asker-sivil ilişkileri üzerinden okunamaz. Geniş anlamıyla bir toplum ve devlet düzenini işaret eden, yaşam kurallarımıza etki eden anayasamızda da büyük yaralar açmıştır. 1961 Anayasası için ‘topluma bu kadar özgürlük bol geldi, elbiseyi daraltalım’ diyenleri bugün çok net hatırlıyoruz. 2013 Türkiye’sinde asker-sivil ilişkilerini öne sürerek uydurma Ergenekon, Balyoz davalarını önümüze çıkaranların bugün 12 Mart’ı çok iyi düşünmesi ve sivil bir diktaya doğru giden ülkemizde 1971’de neler olduğunu iyi hatırlamaları gerekiyor.”