Muhterem Nur, Tedavi Olmak İstemiyor
Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden sanatçı Müslüm Gürses'in eşi Muhterem Nur, kalp kapakçıklarından rahatsız olmasına rağmen, bir an önce eşine kavuşmak için tedavi olmayı reddediyor.
Türkiye Gazetesi'nde yayınlanan röportajında, Bakırköy Kartaltepe'deki evlerinde 30 yıldır oturduklarını belirten Muhterem Nur, kalp kapakçıkları ileri derecede problemli olmasına rağmen tedavi olmayı reddediyor. Nur, bebebini ise şyle açıklıyor: “Eğer evde yanımda ölseydi, ikimiz birlikte ölecektik. Çünkü kalp kapakçıklarım çok rahatsız. Ameliyat ettirmeyi de düşünmüyorum. O rahatsızlıkla beraber yaşayacağım ki çabuk gitmek için! Bir an önce ona kavuşmak maksadıyla”.
Muhterem Nur'un bu rahatsızlığını bilen Müslüm Gürses'in menajeri Nevzat Takmaz, ona bir şey olur çekincesi duyarak hastane morguna indirmemiş. Muhterem Hanım, “Kasten yapmadılar. Ölmemden korktular belki ama doktor nezaretinde beni onun yanına indirebilirlerdi. Kocamı orada öpecektim, onunla konuşacaktım. Ben onu duymayacaktım fakat o beni duyacaktı” diyor.
"ÖLECEĞİNİ RÜYAMDA GÖRDÜM"
Muhterem Nur, çok sevdiği eşini en son perşembe günü ziyaret etmiş. Nur, acı haberi almadan önce perşembe gecesi rüyasında eşini ölmüş olarak gördüğünü belirterek, "Yalova Araba Vapuru İskelesi'nin meydanındaydım. Rahmetli annem, sol tarafımdaydı. Sağımda da vefat eden bir arkadaşım var. Annem, 'Müslüm geliyor' dedi.
Uzaktan dört karanlık silüet geliyor. Sağında, solunda, başucunda ve ayakucunda. Önüme getirdiler ve tuttular. Ölmüş. Beyazlar içinde. Sadece ayakları açık. Sapsarı, mum gibi olmuş. Yüzünü öptüm, 'Müslüm beni almadan nereye gidiyorsun? Beni yalnız bıraktın' dedim ama nasıl ağlıyorum. Ben öyle söylerken eli oynadı. 'Götürmeyin onu. Canlı, o.' dedim. Ama o karaltılar, götürdü onu. Sabah 5 buçuk gibi silkelenerek uyandım. Rüyamda bembeyaz bir örtü içindeydi” dedi.
34 yıldır sevdiği adamın yüzüne en son, Zincirlikuyu Mezarlığı'nın gasilhanesinde baktığını belirten Nur, "Şahit olduğum manzaranın, rüyayla örtüşen hiçbir yanı yoktu. Kocamı en alt çekmeceye koymuşlar. Gelişigüzel bir Amerikan bezine sarmışlar. Tam bir paçavra. O bez de kan içindeydi. Çok ağladım. Kimsesiz ölmüş gibiydi” diye konuştu.
“TEŞVİKİYE'Yİ BEN İSTEMEDİM”
Muhterem Hanım, eşinin cenaze törenini arabadan izlediğini belirterek, sebebini, “Yoksa beni ezerlerdi. Ayak altında kalırdım” diye açıkladı.
Nur, “Peki neden Teşvikiye Camii'ni seçtiniz? Hayranları buna çok içerledi” sorusuna, “Ben 'Cenazesi Teşvikiye Camii'nden kaldırılsın' demedim. Şişli Camii'nden veya Fatih Camii'nden kaldırılmasını istedim. Ya da Eyüp Camii'nden. Orayı kim istedi bilmiyorum. Bana hiç kimse sormadı. Ama 'Entellerin cenazelerinin kalktığı cami' diye düşünmüyorum ben. Cami, camidir” cevabını verdi. Son albümünde 12 şarkı okuyan Müslüm Baba'ya albümünü tamamlamak da kısmet olmuş. Üstelik de hastaneye yatmadan bir gece evvel. Muhterem Nur, o geceyi şöyle anlattı: “Evdeki son gece komşuma geçtim. Kapıya kadar geldi. 'Muhteremciğim, ben stüdyoya gideyim. Şarkının birini beğenmedim. Onu tekrar okumak istiyorum' dedi.
'Canın öyle istiyorsa, git hayatım' dedim ben de. Hatta iki şarkı okumuş. Zevkle geldi. 'Çok güzel oldu. Bunlar geçici değil, kalıcı şeyler. İnsan bu dünyaya güzel şeyler bırakmalı, Muhteremciğim' dedi.
” BİR AŞK HİKÂYESİ
Aralarında 16 yaş farkı olan Muhterem Nur, Müslüm Gürses'le tanışma hikayeleri ise şöyle: "1981'de başlayan büyük bir aşk onlarınkisi. Malatya'da aile bahçesinde düzenlenen bir eğlencede 'Sahneye en son ben çıkacağım' diye başlayan assolistlik kavgasının ardından Muhterem Nur'un yüzüne inen bir tokatla başladı.
Müslüm Gürses, “İsyankâr” şarkısıyla patlamış, 25 yaşında bir delikanlı. Muhterem Nur ise 15 yaşında girdiği sinemada giderek dibe vuran 41 yaşında bir şantöz. Yediği tokadın ardından organizatöre “İşi bırakıyorum” diyen Muhterem Nur, “Gidersen mahvoluruz” karşılığını alır. Bırakmak işine gelmez; zira para kazanmak zorundadır. Ama kendisinden özür dilenmeden olmaz. Ona “Müslüm özür dilemez” deseler de kafasına koymuştur: “Odasına gittim. Yatağın üstüne oturdum ama bir ayağım kapıda. Üstüme gelirse, kaçacağım. 'Akşam sizi kırdımsa özür dilerim' dedi.
Koşa koşa merdivenlerden indim. Ertesi akşam, tavuklu bulgur pilavıyla onun kalbini çaldım.” Çok fazla içki içen, içtikçe 'vahşileşen' bu genç şöhreti, düzene sokmaya kararlıdır Muhterem Hanım. İçkiyi bıraktırır da. 3 sene süren arkadaşlıklarına rağmen insanların bakış açısından rahatsız olan Muhterem Nur, evde oturdukları bir gün, “Müslüm, evlenelim mi seninle?” diye sorduğunda, “Neden olmasın?” cevabını alır. Bu sene 5 Mayıs'ta 30. yaşına girecek evliliğin temeli de o diyalogla atılır. Beykoz'da kıyılan nikâhta sadece beş kişi vardır".
"TAYYİP BEY HER GÜN ARADI, ONUN YERİ APAYRI"
Hastane sürecinde birçok insanın yanında olduğunu ifade eden Muhterem Nur, “Tayyip Bey, her gün aradı. İhtiyacımı sordu. Kardeşi Mustafa Bey, sürekli hastanedeydi. Hep teselli verdiler” dedi.
Kaynak: İHA
Muhterem Nur'un bu rahatsızlığını bilen Müslüm Gürses'in menajeri Nevzat Takmaz, ona bir şey olur çekincesi duyarak hastane morguna indirmemiş. Muhterem Hanım, “Kasten yapmadılar. Ölmemden korktular belki ama doktor nezaretinde beni onun yanına indirebilirlerdi. Kocamı orada öpecektim, onunla konuşacaktım. Ben onu duymayacaktım fakat o beni duyacaktı” diyor.
"ÖLECEĞİNİ RÜYAMDA GÖRDÜM"
Muhterem Nur, çok sevdiği eşini en son perşembe günü ziyaret etmiş. Nur, acı haberi almadan önce perşembe gecesi rüyasında eşini ölmüş olarak gördüğünü belirterek, "Yalova Araba Vapuru İskelesi'nin meydanındaydım. Rahmetli annem, sol tarafımdaydı. Sağımda da vefat eden bir arkadaşım var. Annem, 'Müslüm geliyor' dedi.
Uzaktan dört karanlık silüet geliyor. Sağında, solunda, başucunda ve ayakucunda. Önüme getirdiler ve tuttular. Ölmüş. Beyazlar içinde. Sadece ayakları açık. Sapsarı, mum gibi olmuş. Yüzünü öptüm, 'Müslüm beni almadan nereye gidiyorsun? Beni yalnız bıraktın' dedim ama nasıl ağlıyorum. Ben öyle söylerken eli oynadı. 'Götürmeyin onu. Canlı, o.' dedim. Ama o karaltılar, götürdü onu. Sabah 5 buçuk gibi silkelenerek uyandım. Rüyamda bembeyaz bir örtü içindeydi” dedi.
34 yıldır sevdiği adamın yüzüne en son, Zincirlikuyu Mezarlığı'nın gasilhanesinde baktığını belirten Nur, "Şahit olduğum manzaranın, rüyayla örtüşen hiçbir yanı yoktu. Kocamı en alt çekmeceye koymuşlar. Gelişigüzel bir Amerikan bezine sarmışlar. Tam bir paçavra. O bez de kan içindeydi. Çok ağladım. Kimsesiz ölmüş gibiydi” diye konuştu.
“TEŞVİKİYE'Yİ BEN İSTEMEDİM”
Muhterem Hanım, eşinin cenaze törenini arabadan izlediğini belirterek, sebebini, “Yoksa beni ezerlerdi. Ayak altında kalırdım” diye açıkladı.
Nur, “Peki neden Teşvikiye Camii'ni seçtiniz? Hayranları buna çok içerledi” sorusuna, “Ben 'Cenazesi Teşvikiye Camii'nden kaldırılsın' demedim. Şişli Camii'nden veya Fatih Camii'nden kaldırılmasını istedim. Ya da Eyüp Camii'nden. Orayı kim istedi bilmiyorum. Bana hiç kimse sormadı. Ama 'Entellerin cenazelerinin kalktığı cami' diye düşünmüyorum ben. Cami, camidir” cevabını verdi. Son albümünde 12 şarkı okuyan Müslüm Baba'ya albümünü tamamlamak da kısmet olmuş. Üstelik de hastaneye yatmadan bir gece evvel. Muhterem Nur, o geceyi şöyle anlattı: “Evdeki son gece komşuma geçtim. Kapıya kadar geldi. 'Muhteremciğim, ben stüdyoya gideyim. Şarkının birini beğenmedim. Onu tekrar okumak istiyorum' dedi.
'Canın öyle istiyorsa, git hayatım' dedim ben de. Hatta iki şarkı okumuş. Zevkle geldi. 'Çok güzel oldu. Bunlar geçici değil, kalıcı şeyler. İnsan bu dünyaya güzel şeyler bırakmalı, Muhteremciğim' dedi.
” BİR AŞK HİKÂYESİ
Aralarında 16 yaş farkı olan Muhterem Nur, Müslüm Gürses'le tanışma hikayeleri ise şöyle: "1981'de başlayan büyük bir aşk onlarınkisi. Malatya'da aile bahçesinde düzenlenen bir eğlencede 'Sahneye en son ben çıkacağım' diye başlayan assolistlik kavgasının ardından Muhterem Nur'un yüzüne inen bir tokatla başladı.
Müslüm Gürses, “İsyankâr” şarkısıyla patlamış, 25 yaşında bir delikanlı. Muhterem Nur ise 15 yaşında girdiği sinemada giderek dibe vuran 41 yaşında bir şantöz. Yediği tokadın ardından organizatöre “İşi bırakıyorum” diyen Muhterem Nur, “Gidersen mahvoluruz” karşılığını alır. Bırakmak işine gelmez; zira para kazanmak zorundadır. Ama kendisinden özür dilenmeden olmaz. Ona “Müslüm özür dilemez” deseler de kafasına koymuştur: “Odasına gittim. Yatağın üstüne oturdum ama bir ayağım kapıda. Üstüme gelirse, kaçacağım. 'Akşam sizi kırdımsa özür dilerim' dedi.
Koşa koşa merdivenlerden indim. Ertesi akşam, tavuklu bulgur pilavıyla onun kalbini çaldım.” Çok fazla içki içen, içtikçe 'vahşileşen' bu genç şöhreti, düzene sokmaya kararlıdır Muhterem Hanım. İçkiyi bıraktırır da. 3 sene süren arkadaşlıklarına rağmen insanların bakış açısından rahatsız olan Muhterem Nur, evde oturdukları bir gün, “Müslüm, evlenelim mi seninle?” diye sorduğunda, “Neden olmasın?” cevabını alır. Bu sene 5 Mayıs'ta 30. yaşına girecek evliliğin temeli de o diyalogla atılır. Beykoz'da kıyılan nikâhta sadece beş kişi vardır".
"TAYYİP BEY HER GÜN ARADI, ONUN YERİ APAYRI"
Hastane sürecinde birçok insanın yanında olduğunu ifade eden Muhterem Nur, “Tayyip Bey, her gün aradı. İhtiyacımı sordu. Kardeşi Mustafa Bey, sürekli hastanedeydi. Hep teselli verdiler” dedi.