Gazetecilerden Silivri’ye Ziyaret
Türkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF), Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazetecileri ziyaret etti.
TGF Başkanı Atilla Sertel, gazeteciler Yalçın Doğan ve Mehmet Yıldız ile birlikte Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’ın da aralarında bulunduğu bazı gazetecileri ziyaret etti. Heyet, tutuklu gazetecilerle açık görüşte birer saatlik görüşme yaptı. Yaklaşık 6 saat süren ziyaretin ardından açıklama yapan Atilla Sertel, ilk olarak Mustafa Balbay ile yaklaşık 1 saatlik bir görüşme yaptıklarını söyledi.
Sertel, “Mustafa gayet sağlıklı, keyfi yerinde. Ama bir tek hasret dışında sıkıntısı yok, Tuncay içinde öyle. Şimdi eşi ve kızını da gördük. Kızı Yağmur babasına yine karneyi getirmiş. Başarılı, teşekkürlü bir karne. Oğlu Deniz gelmiyormuş. ‘Onu dışarıya getirin, babamı siz getirin, ben oraya gitmeyeceğim’ diyormuş bunu öğrendik. Arkadaşlarımız 18 Şubat’ı bekliyorlar. 18 Şubat’ta savcının mütalaa verileceği görüşündüler. Gerçekten duruşmaları çok yakından izleyen kişiler olarak gazeteci arkadaşlarımızın söylediği gibi, dava aslında bitti, çöktü. ‘Neresinden nasıl tutalım da bu davayı Danıştay saldırısının davasına sokalım ve silahlı terör örgütü haline getirelim’ diye bir çaba var. Sanıyorum burada hukuki zemin yok, deliller yok” dedi.
“Arkadaşlarımızın hepsinin başı dik, alnı açık ve moralliler. Bize de moral veriyorlar” diyen Sertel, şunları söyledi: “Bir kere gazeteci arkadaşlarımıza teşekkür ediyorlar. ‘Bizim söz hakkımızın olmadığı noktada, bizi televizyon köşelerinde insafsızca suçlayan yargılayanlar, acaba biz çıkınca bizim yüzümüze nasıl bakacaklar ve bizim yüzümüze karşı ne gibi şeyler diyebilecekler?’ diye soruyorlar. Buna çok üzülüyorum. Gerçekten onların cevap hakkının olmadığı noktada insafsız suçlamaları, yersiz ve belgesiz suçlamaları artık son verilmesi lazım. Çünkü gazeteci, savcı değil, yargıç değil. Gazeteci olanı biteni kamuya aktaran insandır. Biz cezaevine her gittiğimizde arkadaşlarımıza moral vermeye gidiyoruz. Onlarda bize moral veriyorlar. Gerçekten bir tek beklentileri var; 18 Şubat’ta burada Mustafa Balbay, Tuncay Özkan ve diğer arkadaşlar kendilerini seven, sayan ve burada bu davayı izlemek isteyenleri buraya bekliyorlar. Tabi burası çok uzak bir yer dağın başı. Bu davanın sonunda ceza almayacaklarını düşünüyorlar.”
Kaynak: İHA
Sertel, “Mustafa gayet sağlıklı, keyfi yerinde. Ama bir tek hasret dışında sıkıntısı yok, Tuncay içinde öyle. Şimdi eşi ve kızını da gördük. Kızı Yağmur babasına yine karneyi getirmiş. Başarılı, teşekkürlü bir karne. Oğlu Deniz gelmiyormuş. ‘Onu dışarıya getirin, babamı siz getirin, ben oraya gitmeyeceğim’ diyormuş bunu öğrendik. Arkadaşlarımız 18 Şubat’ı bekliyorlar. 18 Şubat’ta savcının mütalaa verileceği görüşündüler. Gerçekten duruşmaları çok yakından izleyen kişiler olarak gazeteci arkadaşlarımızın söylediği gibi, dava aslında bitti, çöktü. ‘Neresinden nasıl tutalım da bu davayı Danıştay saldırısının davasına sokalım ve silahlı terör örgütü haline getirelim’ diye bir çaba var. Sanıyorum burada hukuki zemin yok, deliller yok” dedi.
“Arkadaşlarımızın hepsinin başı dik, alnı açık ve moralliler. Bize de moral veriyorlar” diyen Sertel, şunları söyledi: “Bir kere gazeteci arkadaşlarımıza teşekkür ediyorlar. ‘Bizim söz hakkımızın olmadığı noktada, bizi televizyon köşelerinde insafsızca suçlayan yargılayanlar, acaba biz çıkınca bizim yüzümüze nasıl bakacaklar ve bizim yüzümüze karşı ne gibi şeyler diyebilecekler?’ diye soruyorlar. Buna çok üzülüyorum. Gerçekten onların cevap hakkının olmadığı noktada insafsız suçlamaları, yersiz ve belgesiz suçlamaları artık son verilmesi lazım. Çünkü gazeteci, savcı değil, yargıç değil. Gazeteci olanı biteni kamuya aktaran insandır. Biz cezaevine her gittiğimizde arkadaşlarımıza moral vermeye gidiyoruz. Onlarda bize moral veriyorlar. Gerçekten bir tek beklentileri var; 18 Şubat’ta burada Mustafa Balbay, Tuncay Özkan ve diğer arkadaşlar kendilerini seven, sayan ve burada bu davayı izlemek isteyenleri buraya bekliyorlar. Tabi burası çok uzak bir yer dağın başı. Bu davanın sonunda ceza almayacaklarını düşünüyorlar.”