'Yerel ve Bölgesel Medya Buluşmaları' (1)

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Kan dökülmüş, elde silah var, şiddet bir yöntem haline gelmiş, iç ve dış bağlantılar var. Türkiye maddi manevi çok şey kaybetmiş, bunu çözmeye çalışıyorsunuz. Güzel işlerin bazen muzır manileri olur" dedi.

Batman Kültür Merkezinde başlayan 25'inci Yerel ve Bölgesel Medya Buluşmaları kapsamında gerçekleştirilen "Çözüm Süreci ve Yerel Medya" konulu panelde moderatörlük yapan Arınç, çözüm sürecinin kendileri açısından çok önemli olduğunu ve 76 milyonun bunun başarıyla sonuçlanmasını beklediğini söyledi.

Arınç, geçmişte yaşanan çok acı olaylar, kan ve gözyaşı olduğunu vurgulayarak, şöyle dedi:
"Cenaze var, birbirimizden kopmak ve birbirimize husumet duymak var. Bunlar bir ülke için en büyük talihsizlik, başa gelebilecek en büyük bela. Hamdolsun hükümetimiz cesaretli bir davranış içerisine girdi ve 'Böyle bir çözüm süreci mümkün olabilir mi?' diye bir hamle yaptı. Büyük bir risk aldı aslında. Çünkü bu sürecin başarıya ulaşmasını istemeyen sadece şunlar, bunlar değil, en yakınından en uzağına kadar farklı düşüncede kurumlar, kuruluşlar da olabilir. Kan dökülmüş, elde silah var, şiddet bir yöntem haline gelmiş, iç ve dış bağlantılar var. Türkiye maddi manevi çok şey kaybetmiş bunu çözmeye çalışıyorsunuz. Güzel işlerin bazen muzır manileri olur. Üstad öyle diyor; 'Hayırlı işlerin bazen muzır manileri olur'. Çözüm sürecinde de mutlaka olur. Şimdi biz medya olarak düşünelim eğer kafalardaki zihniyetler ve düşünceler, 'Çözüm süreci başarıya ulaşmasın, bir yerde kopma olsun, kan, gözyaşı yeniden gelsin' diye düşününler varsa sözümüz onlara değil, çünkü onlar taraflarını belli etmiş oluyor. Sayısı az da olsa böyle çalışan ve düşünen var mı? Var. Hem içerde hem dışarda hem yakınımızda hem uzağımızda. Medya büyük bir kesimiyle çözüm süreci için bir şanstır, bunu iyi kullanmamız lazım."
- "Amacımız dünyadaki en önemli ve en etkin 5 ajanstan biri olmak"
Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kemal Öztürk, panelde yaptığı konuşmada, Anadolu Ajansının 93 yıllık bir ajans olduğunu ve Mustafa Kemal Atatürk tarafından Ankara'da tren garında kendisi için ayrılan bir odada, mücadele kahramanları tarafından kurulduğunu anımsatarak, kuruluş amacının milli mücadelenin ve Anadolu'nun sesini dünyaya duyurmak olduğunu kaydetti.

O tarihten bu yana Anadolu Ajansı olarak Anadolu'nun sesini duyurmaya çalıştıklarını ifade eden Öztürk, şöyle dedi:
"Fakat, üzülerek belirteyim ki geçtiğimiz yıllarda bu misyonun tam olarak yerine getirildiğini ifade edemeyeceğim. 2 yıl önce sayın Başbakan Yardımcımız kendisine bağlı bir kuruluş olduğu için Sayın Başbakanımızın hükümet olarak Anadolu Ajansına destek vereceklerini belirterek, 'Dünyada Türkiye'nin sesini duyurmamız için bir yapılanmaya gitmemiz lazım' dediler. 2 yıl önce dünya ajansları arasındaki durumumuz maalesef içler acısıydı. Günlük 500 haber üretimiyle uluslararası etkinliğimiz çok azdı. Bunu ortadan kaldırmak için, '100 yıl vizyonu' diye bir proje hazırladık. Amacımız dünyadaki en önemli ve en etkin 5 ajanstan biri olmak. Bunu 2020 yılına Anadolu Ajansının 100'üncü yaş gününe yetiştirmek istiyoruz. 2 yıl içerisinde bu projemizi hayata geçirdik. Hükümetimizin, mali olarak Maliye Bakanlığımızın büyük destekleri oldu. Günlük haber üretimimizi 2 yıl içerisinde 500 haberden bin 500 habere çıkardık. Fotoğraf yayınımızı 600'den bin 200'e çıkardık. Daha önemlisi yayın dillerimizi birden 6'ya çıkardık. Şu anda dünyanın en etkin ajanslarından biri olarak birçok bölgede örgütlenmemizi gerçekleştirdik. Dünyanın 5 ayrı bölgesinde bölge müdürlükleri açtık. En sonuncusunu da geçtiğimiz günlerde New York'da Sayın Başbakan Yardımcımız Bülent Arınç'ın da katıldığı törenle açtık. Şu anda Anadolu Ajansı 40 ülkede ofisi, 55 ülkede aktif temsilcisi bulunan, 15 ayrı milletten insanın çalıştığı günlük bin 500 haberin yayınlandığı ve 6 dilde yayın yapan bir uluslararası ajans haline gelmiştir."
- "Devletin ulusal ajansı, bu sene Kürtçe yayına başlamış bulunuyor"
Bu yayın dillerinden birinin, burada bulunmalarının en önemli sebeplerinden biri olan Kürtçe yayın olduğuna işaret eden Öztürk, "Kürt kelimesinin yasak olduğu bir ülkede devletin ulusal ajansı, bu sene Kürtçe yayına başlamış bulunuyor. Mart ayında deneme yayınlarına başladık ve yaptığımız araştırmalarda sadece Kurmanci lehçesinde değil, Sorani lehçesinde de yayın yapmamız gerektiğine karar verdik. Bu yayınımızı gerçekleştirmek için Erbil'de büyük bir ofis tuttuk. Erbil ofisimizde şu anda sadece Latin harfleriyle değil, Arap dilleriyle Soranice, Kurmanci lehçelerinde haber yazabilen muhabirlerimiz bulunuyor" diye konuştu.

Öztürk, Anadolu Ajansının Türkçe gramer yapısını 93 yılda çok etkileyen bir ajans olduğuna dikkati çekerek, hangi kelimelerin ne yaygınlıkta kullanılacağı ve nasıl kullanılacağıyla ilgili bazen Türk Dil Kurumu ile ortak çalışmalar yaptıklarını belirtti.

Şu anda Kurmanci lehçesinin gramer yapısını etkiyecek yayınlar da yaptıklarını kaydeden Öztürk, şunları kaydetti:
"Artuklu Üniveristesi ile diğer uluslararası Kürtçe gramer üzerinde çalışmaları olan arkadaşlarla, Kürt dilinin gramer yapısını kolaylaştıracak, etkileyecek, yayınlar da yapmaktayız. O açıdan bunun da önemli bir çalışma olduğu kanaatindeyim. Şu anda 25'e yakın arkadaşımız Kürtçe servisinde çalışıyor ve günlük 70'e yakın Kürtçe haber yayınlıyoruz. Bu haberlerimizi internet sitemizde bulabilirsiniz, aynı zamanda Irak Kürdistan Bölgesi'ndeki medya organları esas yayın hedefimiz. Orası son derece önemli bizim açımızdan. Son derece kuvvetli medya var aslında o bölgede. Buradan yayın yapan, gazete, televizyon ve internet sitelerini kendimize hedef kitle olarak seçtik. 1 Eylül tarihinden itibaren gerçek yayına başladık ve şu anda çok sayıda o bölgeden medya organı abonemiz bulunuyor. Türkiye içerisinde çok yaygın değil Kürt diliyle yayın yapan medya organları ama bu dilde yayın yapmak isteyen medya organlarımız varsa onlara da her türlü yardıma hazırız."
- "Tüm dillerin kardeşçe anlaşabildiği bir platform olma yolunda hızla ilerliyoruz"
"Bu çalışmanın politik bir tarafı ve psikolojik bir etkisinin olduğu kanaatindeyim" diyen Öztürk, duruma bir pazar, bir yayıncılık açısından bakmadıklarını vurguladı.
Öztürk, dünyadaki bütün dillerde olduğu gibi Kürtçe'de de Anadolu Ajansının etkili olabileceğini, bunu sahiplenebileceklerini göstermek açısından önemsediklerini ifade ederek, şöyle dedi:
"Bugün Anadolu Ajansının yemekhanesine çıkarsanız Ankara'da Arapça, Kürtçe, Boşnakça, İngilizce konuşana rastlayabilirsiniz. Tıpkı geçmiş dönemlerde olduğu gibi yani 100 yıl önce olduğu gibi her dilin, her fikrin özgürce konuşulduğu, tartışıldığı bir coğrafyada yaşamak istedik ve bunu gerçekleştirmek için de ajansımız büyük bir çaba gösterdi. Şu anda tüm dillerin birlikte kardeşçe anlaşabildiği bir platform olma yolunda hızla ilerliyoruz. İnşallah yayın dilimizi 10'a çıkartacağız. Dünyadaki diğer ajanslarla etkin bir şekilde var olacağız. Demokratikleşme sürecinde Kürtçe yayın Anadolu Ajansının önemli katkılarından biri. Bir diğer önemli katkı da hükümetin oluşturduğu Akil İnsanlar Heyetlerinin tamamının haberlerini yapmak üzere tahsis ettiğimiz bir ekip oldu. 7 ayrı ekiple Akil İnsanlar Heyetlerinin çalışmalarını haberleştirerek, yayınladık. Böylece maniplasyon, yanlış anlaşılma gibi hassas konuları ortadan kaldırdık. Daha önemli bir konu ise şu idi, bu Akil İnsanlar Heyetlerinin çalışmalarını Arapça ve İngilizceye çevirdiğimiz için de birçok Arap bölgesinde mesela Mısır'da aynı modelin uygulanması konusu da bu vesileyle tartışılmış oldu."
Öztürk, konuşmasını Kürtçe "Teşekkür ederim, baş göz üstüne" diyerek tamamladı.
(sürecek)
Kaynak: AA