Jüt Bitkisi Şanlıurfa’da

GAP Tarımsal araştırma Enstitüsü Müdürü İbrahim Halil Çetiner, Tropik bölgelerde ve Doğu Hindistan’da olan altın elyaf adıyla bilinen Jüt Bitkisini Şanlıurfa’da başarıyla denendiğini söyledi.

Jüt Bitkisi Şanlıurfa’da

GAP Tarımsal araştırma Enstitüsü Müdürü İbrahim Halil Çetiner, “Tropik bölgelerde yetişen ve vatanı doğu Hindistan olan altın elyaf adıyla bilinen jüt bitkisi enstitümüz tarafından bu yıl başarıyla denendi. Test sonucu olumlu sonuç verince yeni bir proje hazırlığına başladık. Özellikle elyaf olarak kaliteli elyafı her alanda halıcılıkta, ticarette, haral yapımında, çanta yapımında kullanılan jüt bitkisi bölgenin en minimum şartlarında yetişebilecek minimum gübre ihtiyacı minimum su ihtiyacıyla yetişebilecek pamuğa göre daha elverişli ama pamuk gibi yine üretimi yüz yirmi gün yapılan bir ürün olarak karşımıza çıkıyor. Jüt bitkisine özellikle bölgemizdeki halı fabrikaların talepleri fazla ve ülkemizde üretimi az olan bir bitki. Bangladeş ve Hindistan tarafından üretimi yapılan ve satılan altın elyaf unvanıyla meşhur jüt bitkisini enstitümüzde denemiş olmaktan mutluluk duyuyor ve ünümüzdeki yıl bir proje olarak daha büyük çalışmalarla Türkiye’ye örnek bir model olarak karşınızda olmayı diliyoruz” dedi.

Jüt bitkisi hakkında bilgi veren GAP Tarımsal araştırma Enstitüsü Müdürü İbrahim Halil Çetiner, “Tropik bölgelerde yetişen ve vatanı Doğu Hindistan olan jüt bitkisi, işlendikten sonra bile doğal parlaklığını korumasından dolayı çoğu zaman ‘altın elyaf’ unvanıyla da anılır. Jüt bitkisi 1-4 metre yüksekliğinde, 17-20 mikron çapında, ok şeklinde yeşil yaprakları ve tek tek yada öbek halinde açan sarı çiçekleriyle tek yıllık lif bitkisidir. Jütün vejetasyon süresi yaklaşık 120 gündür. Nem oranı yüzde 60 ile yüzde 90 arasındaki ova tropikal bölgelerde yetiştirilir. Jüt gübre ihtiyacı az olan ve ilaçlı mücadelenin minimum düzeyde olduğu bir bitkidir” diye konuştu.

GAP Tarımsal araştırma Enstitüsü Müdürü İbrahim Halil Çetiner, jüt bitkisinin ticarette önemli bir konuma sahip olduğunu belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Ticarette kabukları ve liflerinden istifade edilen jütün tekstil sanayisindeki önemi liflerinin çok ince oluşundan kaynaklanmaktadır. Ayrıca çok ucuza yetiştirildiği için de ekonomik bir üründür. Jüt lifleri perde, halat, ip çuval, hediyelik eşya, el-alışveriş torbaları, yer kaplamaları, mobilya, boya, kozmetik ve ilaç sektöründe kullanıldığı gibi halı-kilim imalatında önemli bir hammaddedir. İki çeşit jüt vardır; beyaz jüt diye bilinen ve daha hafif olan ‘Corchorus Capsularis’ ve tossa jüt türündeki daha yumuşak ve güçlü ‘Corchorus Olitorius.’ Jütün hasat sonrası artıkları toprakta kolayca çözünür ve organik yapısı nedeni ile toprağı zenginleştirir. Yandığında dumanları toksik olmayıp herhangi bir artık bırakmaz. Toplanan jüt bitkisi kabuğunun gövdeden ayrılması için balyalanarak su havuzlarında belli bir süre bekletilir. Havuzların üzeri orman bitkileri, hatta hayvan gübresi ile örtülerek bekletilir. Bu kirli ve havasız su içinde jüt kabukları çürüyerek açılır. Kabuklar içinden lifler çıkarılıp serilerek kurutulur. Bundan sonraki işlemlere fabrikalarda makinelerle devam edilir. Pamuk ipliği üretiminde olduğu gibi taraklardan geçirilerek temizlenir, tamamen liflerine ayrılır, bobinlere ip olarak sarılır. İp kalınlıkları maksada göre değişiktir.”
Kaynak: İHA