'Türklük, Herhangi Bir Şeye İndirgenebilecek Bir Kavram Değildir'
Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erol Göka, "Bugüne kadar Türkleri tarif edebilmek için bulunmuş en net tanım dile dayalı olanıdır" dedi.
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Akademik ve Sosyal Gelişim Merkezince SAÜ Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Türklerin Topluluk Psikolojisi Nasıl Analiz Edilir?" konferansında konuşan Göka, Türklerin insanlık tarihinin sayı ve etki açısından en büyük topluluklarından olduğunu anlattı.
"Türklük" denildiğinde derya boyutunda pek çok özellikle karşılaşılacağını aktaran Göka, "Türklük, herhangi bir şeye indirgenebilecek bir kavram değildir. Benim yakın arkadaşım olan AK Parti Merkez Karar Yürütme Kurulu (MKYK) Üyesi Yasin Aktay, "Türk ırkı diye bir ırk yoktur" diye bir şey söylemiş. Yasin hoca böyle bir şey demez çünkü 30 yıldır birlikte vakit geçiriyoruz. Türklerin varlığını reddedecek bir adam değildir. Üniversite ortamında söylediği de başka bir şeydir. Yasin hoca bunları asla reddetmez" ifadesini kullandı.
Göka, dünyada ana dili Türkçe olan 250 ila 300 milyon insan bulunduğunu kaydederek, "Türkler kimdir" diye bakıldığında birçok tanım yapılabileceğini belirtti.
"Hiçbir şekilde ırki bir tanım onları tarif edemez" diyen Göka, "Türk tanımı bir ırka sığdırılamaz. O, çok daha geniştir ve kastedilen odur. Bugüne kadar Türkleri ve bu 250-300 milyon arasındaki insanları tarif edebilmek için bulunmuş en net tanım dile dayalı olanıdır. Ben de ana dilim Türkçe olduğundan Türk olarak doğdum. Böyle 250-300 milyon insan var" şeklinde konuştu.
- "Annemiz hangi dilde konuşuyorsa bizim dilimiz de buna göre formatlanıyor"-
Göka, ana dilin toplum psikolojisinin çerçevesini belirlediğini vurgulayarak şunları dile getirdi:
"Annenin çocuğuna dilini nasıl öğrettiğini hiç kimse bilmiyor. Bu da bilimin bilinmeyenlerindendir. Bir şekilde annemiz hangi dilde konuşuyorsa bizim dilimiz de buna göre formatlanıyor. Türkleri topluluk olarak bir araya getiren, bir psikolojide buluşturan da ortak dilleridir. Davranışların çerçevesi aynı dil tarafından çizilir. 'Türk' denildiğinde tarihte gelip geçmiş ve geçmekte olan bir kavimden bahsediyoruz. Öyle bir kapsamalı ki benim bugün tespit ettiğim psikolojik özelliklerle Göktürklerin ki çakışmalı. Türklerde değişmeyen davranış kalıplarını ortaya koymaya çalışıyor olmalıyım ben bu başlık altında konuşabilmek için.
Akademide Türklerin tarihi İslam tarihiyle hemen hemen aynıdır. Ondan öncesinin Türk olduğunu akademi henüz kabul etmez, Türkiye ve Azerbeycan dışında. 'Tarihimizi Göktürklerden itibaren başlattığımızda söylediğim özelliklerin geçerli olacağı yaklaşım ortaya koyabiliriz' diye düşünüyorum."
Kaynak: AA
"Türklük" denildiğinde derya boyutunda pek çok özellikle karşılaşılacağını aktaran Göka, "Türklük, herhangi bir şeye indirgenebilecek bir kavram değildir. Benim yakın arkadaşım olan AK Parti Merkez Karar Yürütme Kurulu (MKYK) Üyesi Yasin Aktay, "Türk ırkı diye bir ırk yoktur" diye bir şey söylemiş. Yasin hoca böyle bir şey demez çünkü 30 yıldır birlikte vakit geçiriyoruz. Türklerin varlığını reddedecek bir adam değildir. Üniversite ortamında söylediği de başka bir şeydir. Yasin hoca bunları asla reddetmez" ifadesini kullandı.
Göka, dünyada ana dili Türkçe olan 250 ila 300 milyon insan bulunduğunu kaydederek, "Türkler kimdir" diye bakıldığında birçok tanım yapılabileceğini belirtti.
"Hiçbir şekilde ırki bir tanım onları tarif edemez" diyen Göka, "Türk tanımı bir ırka sığdırılamaz. O, çok daha geniştir ve kastedilen odur. Bugüne kadar Türkleri ve bu 250-300 milyon arasındaki insanları tarif edebilmek için bulunmuş en net tanım dile dayalı olanıdır. Ben de ana dilim Türkçe olduğundan Türk olarak doğdum. Böyle 250-300 milyon insan var" şeklinde konuştu.
- "Annemiz hangi dilde konuşuyorsa bizim dilimiz de buna göre formatlanıyor"-
Göka, ana dilin toplum psikolojisinin çerçevesini belirlediğini vurgulayarak şunları dile getirdi:
"Annenin çocuğuna dilini nasıl öğrettiğini hiç kimse bilmiyor. Bu da bilimin bilinmeyenlerindendir. Bir şekilde annemiz hangi dilde konuşuyorsa bizim dilimiz de buna göre formatlanıyor. Türkleri topluluk olarak bir araya getiren, bir psikolojide buluşturan da ortak dilleridir. Davranışların çerçevesi aynı dil tarafından çizilir. 'Türk' denildiğinde tarihte gelip geçmiş ve geçmekte olan bir kavimden bahsediyoruz. Öyle bir kapsamalı ki benim bugün tespit ettiğim psikolojik özelliklerle Göktürklerin ki çakışmalı. Türklerde değişmeyen davranış kalıplarını ortaya koymaya çalışıyor olmalıyım ben bu başlık altında konuşabilmek için.
Akademide Türklerin tarihi İslam tarihiyle hemen hemen aynıdır. Ondan öncesinin Türk olduğunu akademi henüz kabul etmez, Türkiye ve Azerbeycan dışında. 'Tarihimizi Göktürklerden itibaren başlattığımızda söylediğim özelliklerin geçerli olacağı yaklaşım ortaya koyabiliriz' diye düşünüyorum."