Neşet Ertaş’ın Kullandığı Yöresel Sözler Atabay’ın Kitabında Yaşayacak
Araştırmacı-yazar Serdar Atabay, ünlü halk ozanı Neşet Ertaş’ın dilinden teline, sazından sözüne yansıyan ve memleketi Kırşehir ve çevresinde kullanılan birçok yöresel kelime ve deyimi derleyerek dil ve edebiyat camiasına kazandırdı.
Araştırmacı-yazar Atabay, neden böyle bir çalışmaya ihtiyaç duyduğu hususunda şunları kaydetti: “Hakk ve halk aşığı Neşet Baba, milletimize mal olmuş, bu yüzyılımızın en büyük ozanlarından birisidir. Bugüne kadar Neşet Ertaş’ı çeşitli yönlerden ele alan birçok çalışma yapılmış, büyük ozanın hayatı, eserleri, sanatı, edebi kişiliği farklı zamanlarda farklı yöntemlerle ve kişilerce inceleme konusu olmuştur. Ancak onun en önemli özelliği olarak gördüğüm yörede kullanılan kelimeleri ve deyimleri; hatta sadece kelime ve deyimleri değil, aksanını da eserlerine yansıtmış olmasının göz ardı edilmesi, bu konuda bu zamana kadar hiçbir şey yapılmamış olması dikkat çekmektedir. Bu bağlamda Ertaş bu sözlerle ve o meşhur hançeresi ile şöhret olmuş, yerelden evrensele ulaşmış bir sanat erbabıdır."
Atabay, yaptığı açıklamada, medeniyet derecesinde belli seviyeye gelmiş toplumlarda mutlak surette yazılı (edebi) dilin zorunluluk teşkil ettiğini, bu dilin aynı zamanda ortak iletişim dili olduğunu dile getirerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Toplumun bütün üyeleri bu dille yazar, bu dille okur; bu dille anlar ve anlatır. Standart yazı dili olarak da bilinen edebi dil toplumların ortak bir şuur ve kültür etrafında kümelenmesini, kimlik ve kişilik kazanmasını temin eder. Toplumların bir de gayri resmi medeniyeti gibi gayri resmi dilleri vardır. Bazen şive, bazen ağız olarak adlandırılan bu dil, yazı dilinden farklı olarak kendi mecranda teşekkül eder, anlam bulur ve gelişir. Daha çok ağız da denilen bu dil, her ne kadar standart dilden birtakım farklılıklar arz etse de bünyesinde o toplumun arkaik inanç sistemini, düşünce dünyasını, folklorik formlarını ve eski dilin orijinal biçimlerini koruması bakımından standart dile göre çok daha ehemmiyeti haizdir.”
"Şifahi kültür olarak da bilinen sözlü kültür unsurlarının, ana dilin en kıymetli sözlerinin nakil vasıtaları aşıklardır"diyen Atabay, "Aşıklar bu vasıta ile toplumda çok da kabul görmeyen yerel sözleri, ağız unsurlarını tellerindeki name ile gençlere kolayca kabul ettirebilmektedir. Bu bakımdan en mahir ozanlarımızdan birisi de Neşet Ertaş’tır. Ünlü ozan sazıyla ve sözüyle Kırşehir ağzı toplumun geneli tarafından sevilmiş, öğrenilmiş ve kabul edilmiştir. Hatta model kişilik olarak Neşet Ertaş halkın kendini bulduğu, dertlerini gördüğü, hasretlerini giderdiği kişilik konumuna yükselmiş; halk onu kendi varlığında yok etmiştir. Bu bağlamda Oğuz yerleşiminin merkezi konumunda olan Kırşehir ve yöresi ağız hususiyetleri mutlak surette incelenmeli ve üzerinde titizlikle durulmalıdır" ifadelerini kullandı.
Atabay’ın yöreden derlediği ve içerisinde fiil, isim, sıfat gibi kelime türlerini barındıran bu çalışması çok hızla değişen teknik gelişmeler nedeniyle yok olmaya yüz tutmuş eski, orijinal ve Türkçeye has yapıların geleceğe aktarılması bakımından tarifi mümkün olmayan bir öneme haiz olduğu kaydedildi.
Atabay, kendisini bu tip çalışmalarda fikirleriyle destekleyen, yörenin halk edebiyatı ürünlerine karşı ilgisinin artmasında esas etken olan Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Mehmet Çeribaş’a çok şey borçlu olduğunu, bir kültür adamı olarak onun destek ve önerilerinin yaptığı ve yapacağı çalışmaların yönünü tayin ettiğini belirtti.
Araştırmacı yazar Atabay, Neşet Ertaş’a ve Kırşehir yöresine ait ilginç ve bir o kadar orijinal kelimelerden örnekleri şöyle sıraladı:
"Annacına: Karşısına, Aşkar: Yüz, surat, Başangı: Yaramaz, Burgacan: Bir tür hastalık, Cengari: Gökyüzünün turkuaz rengi, Coruk: İnatçı, Çamsıtmak: Gizlice duyurmak 2.Dedikodu, Çırahma: 1.Üzerine çıra, lamba konulan ağaç iskemle 2.Bir tür oyun, Duşgana: Surat, çene, Doluktu: Ağlamaya hazır, duygulanmak, Evreaç: Yufka ekmek pişirirken kullanılan çubuk, Elleam: Herhalde, galiba, sanırım, Ferik: Genç tavuk 2.Kuma, Ganare: Aşırı yemek yiyen, Hangırdak: Yakışıksız gülmek, İvitlemek:1. Seçmek, ayırt etmek 2. Lafı tekrarlamak, İmbal: Ucu çivili hayvan sopası, Kismiş: Gizlenmiş, saklanmış, Meset: Aksi, Muşamak: Pencere, Öşbe: Çokbilmiş, ukala, Pelver: Salça, Sohranma: İçten kızma, isteksiz davranma, Sülake: Yassı taş 2. Bir çeşit oyun, Şemşamer: Ayçiçeği, Tengelbaş: Takla, Udlanmak: Utanmak, Yalbırdak: Ayağı çıplak, Yalabıdı: Şimşek, güneş ve ayın parlaması, Zaybak: Yaygaracı, Zobu: İri yarı."