Necdet Orman'ın Yaşama Azmi

Eşini kaybettiği trafik kazası sonrasında felç olan uzman fizyoterapist Necdet Orman, mesleğine olan sevgisi, prensipleri ve yaşama azmi ile engellilere örnek oluyor.

Ailesinin, yakınlarının ve arkadaşlarının da desteği ile yaşadığı olumsuzlukları kısa sürede atlatan Orman, mesleğini yapabilmek için, kendisine olumsuz gözle bakanları da ikna etmek zorunda kaldı.

Orman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü Yoğun Bakım Servisi'nde çalışırken 1995 yılı yaz tatilinde geçirdiği trafik kazasının hayatını tamamen değiştirdiğini söyledi.

Kazada eşini kaybettiğini ve omirilik felci geçirdiğini anlatan 45 yaşındaki Orman, kazadan sonra belden aşağısının felç olduğunu ve tekerlekli sandalyeye mahkum bir hayat yaşamaya başladığını dile getirdi.

Ailesinin, yakınlarının ve arkadaşlarının manevi desteği ile hayata yeniden tutunduğunu anlatan Orman, mesleğini devam ettirmek için de 1998 yılında memleketi Kırşehir'e tayin istediğini kaydetti.

- Önyargılarla mücadele etti

Orman, tayin sürecinde birçok olumsuz düşünce ve önyargıyla mücadele etmek zorunda kaldığına işaret ederek, şöyle konuştu:

'Kazadan sonra felçli olarak yaşama adaptasyon çok zor bir süreçti. Bu süreci, yakınlarımın, arkadaşlarım ilgisiyle atlatmaya çalıştım. Sonuçta ölmemiştim, kaza geçirmiştim. Buna şükrettim. Meslek hayatım olsun, aile yaşantım olsun her şeye sıfırdan başladım. Daha önce üniversite hastanesinde çalıştığım için 1998 yılında Kırşehir'deki hastaneye tayinim uzun sürdü. Burada ilk tayin olduğum hastaneye gittiğimde başhekiminin tavrı çok ilginçti. 'Siz ne yapabilirsiniz, ancak santralde çalışabilir ya da danışmanlık yapabilirsiniz' dedi.

Kendisine itiraz edip mesleğimi yapabileceğimi söyledim. Yine de olumsuz cevap verdi.'

Daha sonra, o zamanki adı ile Kırşehir Devlet Hastanesine tayinini yaptırdığını belirten Orman, 'Oradaki başhekim de iyi niyetiyle 'siz sadece gelin gidin, bilgisayardan anlıyorsanız onların başında durun ama görev yapmanıza gerek yok' dedi.

Ben de başhekimden rica ettim. Mesleğimi yapmak istediğimi söyledim. 'Başaramazsam sizin istediğiniz branşlarda çalışayım' dedim. Israrım üzerine fizyoterapist olarak görev yapmaya başladım. Bir kaç ay sonra başhekim beni çağırdı. 'Ben size baştan mesleğinizi yapmayın demiştim. Sırf moraliniz düzelsin diye gelip gidin' demiştim. 'Ama, şunu gördüm ki, siz sağlıklı insanlardan daha iyi yapıyorsunuz işinizi, teşekkür ederim' dedi.

Fizyoterapi ünitesinin başına getirildim. Hasta memnuniyeti konusunda yapılan denetimlerde hep teşekkür aldım' dedi.

- Önyargı ile bakan başhekim daha sonra hastası oldu

Kendisini kabul etmeyen hastanenin başhekiminin daha sonra tedavi için kendisine geldiğini anlatan Orman, 'Diğer hastanede bana olumsuz bakan başhekim hasta olarak tedavi olmak için bana geldiğinde mahcup olduğunu gördüm. Ona da bir şey diyemedim. Hatta daha sonra hastaları benim almam konusunda sık sık ricalarda bulundu' diye konuştu.

Orman, hayata küsmeden mesleğini en güzel şekilde yapmak için önyargılarla da mücadele ettiğini ve başardığını belirterek, 'Engellilere diyorum ki, biz sonuçta yaşamaya devam ediyorsak, en iyi şekilde devam etmemiz lazım. Yarım yapacaksak bir anlamı yok. Hatta sağlam insanlardan daha iyi yapalım ki hayattan daha çok zevk alalım' dedi.

Kazadan sonra günlük yaşamında ailesine ve yakınlarına bağımlılığı olduğunu, zamanla bunu da azalttığını dile getiren Orman, şöyle devam etti:

'Gayretlerimle hayatımı kimseye bağımlı olmadan sürdürmeye başladım. Şu anda bağımlı olduğum tek konu var. O da, tekerlekli sandalyemin katlanarak arabamın bagajına konulması. Ya da bagajdan çıkarılarak bana iletilmesi. Bunun dışında hiç bir konuda bağımlı olmadığımı, yaşantımda ve sosyal ilişkilerimde hiç bir engelin kalmadığını düşünüyorum. Sadece dışarıdaki engellerin bize engel olduğunu söyleyebilirim. Bunlar merdivenler olabilir, sokaklar olabilir.'

Kaynak: AA