Bdp Genel Başkanı Demirtaş Açıklaması
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, özel yetkili mahkemelerin bugüne kadar asla adalet dağıtmadığını iddia etti.
Demirtaş, partisinin il binasında düzenlenen basın toplantısında, milletvekillerinin 5 yıldır tutuklu olduğunu, yargılamalarında da bir mesafe kat edilmediğini belirterek, Anayasa Mahkemesinin kararına rağmen Diyarbakır'daki mahkemelerin hukuksuz iş yaptığını savundu.
"Özel yetkili mahkemeler bugüne kadar asla adalet dağıtmadı. Biz de adalet beklemedik. Adalet beklemek saflık olur. Özel yetkiyle kurulmuş, özel yetiştirilmiş, talimat verilmiş, çoğu zaman bakanlıklar, hükümet ve istihbarat kurumlarıyla bilgi alışverişi yapan bu tür mahkemelerin adalet dağıtması imkansızdır. Fakat bu kadar göz göre göre bariz bir şekilde çifte standardın, kanunsuzluğun olacağını tahmin etmiyorduk" diyen Demirtaş, Mustafa Balbay'ın tahliyesiyle BDP'li milletvekillerinin de tahliye edileceğini düşündüklerini söyledi.
Bu tür kararların her zaman Türkiye'ye kaybettirdiğini ileri süren Demirtaş, "13 yaşındaki Kürt çocuklarına, pankart açan çocuklara ağır cezalar verenlerden asla adalet dilenmiyoruz. Bu özel yetkili mahkemelerin ve cezaevlerinin yerine insan hakları ve demokrasi müzesi yapılacağını görecekler. Mahkeme süsü verilmiş siyasi organizasyonların adalet dağıtmayacağını anlamış durumdayız" dedi.
- BDP heyeti Kuzey Irak'a gidecek
Bugün kara yoluyla Kürdistan Yurtseverler Birliğinin (YNK) daveti üzerine Kuzey Irak'a geçeceklerini, Süleymaniye'de 2 gün temaslarda bulanacaklarını ifade eden Demirtaş, ziyarette son dönemlerde Kürtler arasında yaşanan gerilimlerin giderilmesi, ulusal birliğin sağlanması için neler yapılabileceğini tartışacaklarını kaydetti.
-İstanbul merkezli operasyon
"Türkiye'nin gündemini sarsan büyük yolsuzluk, hırsızlık ve rüşvet operasyonlarını destekliyoruz. Hırsızlık, yolsuzluk, ahlaki çöküntü nerede varsa üstüne gidilmelidir. Ucu kime dayanırsa gereği yapılmalıdır. Siyasi yönü bir yana ortada hırsızlık varsa hesabı sorulmalıdır. Hükümete yakın çevrelerin rüşvetleri konuşuluyordu. Operasyonun siyasi amacını bu aşamada tartışmak istemiyoruz. Bakanların, yakınlarının, iş adamı, bürokrat yakınlarının usulsüzlüklerinin bulaştığı yönünde ciddi iddialara var" diyen Demirtaş, Hükümete düşenin bu iddiaların soruşturulması için soruşturmanın güvenliğini sağlamak olduğunu anlattı.
Soruşturmanın önünü kesmenin zan altında bırakacağını aktaran Demirtaş, şöyle konuştu:
"Vatandaşa simit hesabı yapan bir Başbakan bunların hesabının sorulmasına izin vermeyecek mi? Bakan da olsa çocukları da olsa gereği yapılmalıdır. Kimin ismi geçerse geçsin parlamentoya derhal getirilmeli. Fezlekelerin dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin olarak BDP olarak destekleyeceğiz. 550 milletvekilin gerekirse dokunulmazlığını kaldıralım. Savcılar yolsuzlukları rahatça soruştursun.
Daha ikinci gününde emniyet müdürlerinin görevden alınması soruşturmaya müdahaledir. Ortada hırsızlık yapıldığına dair büyük iddia varken soruşturmayı yürüten emniyet amirlerini görevden almak soruşturmaya müdahaledir. Bakanlar gerekirse istifa etmeli, derhal dokunulmazlıkları kaldırılarak soruşturma açık ve şeffaf hale getirilmelidir. Kim bu olayı kapatmaya çalışırsa asla kapatılmasına izin vermeyeceğiz. Parlamentoda derhal araştırma komisyonu kurulmalıdır. Bu daha buzdağının görünen yüzüdür. Türkiye'nin her yerinde bu tür çirkinlikler vardır. Cemaat, AKP yanlısı bizi ilgilendirmez, biz milletin parasını çalanlardan hesabını soruyoruz. Hükümet, soruşturmaya müdahale hale gelecek tek bir hamle daha yapmamalı. Namusu, vicdanı, ahlakı olan herkes savcısıyla, hakimiyle, medyasıyla, siyasetçisiyle bu yolsuzlukların peşine düşmelidir."
Hükümetin sessiz kalmak yerine operasyonun önünü açtığını açıklaması gerektiğini savunan Demirtaş, operasyonun temiz eller operasyonundan çok siyasi bir rekabete benzediğini, bunun temiz eller operasyonuna dönüştürülmesi gerektiğini anlattı.
"Hükümet ve cemaat arasında gerginlik vardı. Bu operasyon çözüm sürecini etkiler mi?" sorusuna Demirtaş, cemaatin resmi ve yasal bir organizasyon olmadığını, cemaat üyesi denilen kişilerin bir yere kaydının bulunmadığına dikkati çekti.
"Hangi savcı, polis, rektör, vali cemaatçidir? Bunları biz bilemeyiz. Bunları atayan hükümettir. Bizim muhatabımız hükümettir. Bu süreci cemaat bozuyor hükümet mağdurdur yaklaşımını kabul etmiyoruz. Olup bitenlerin sorumlusu hükümettir. Cemaat onların kontrolünde, onların işbirliği yaptığı, koalisyon yaptığı sivil bir güçtür. Onların sorumlusu, hamisi AKP'dir. Onların yapacağı olumsuzluklar AKP'ye mal olur" ifadelerini kullanan Demirtaş, bu haliyle çözüm sürecinin de her gün zora girdiğini aktardı.
Demirtaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Tavrımız, duruşumuz yanlış anlaşılmasın. BDP tavrını cemaatten yana koydu gibi anlaşılmasın. Hak ve adaletten yana koyduk. Cemaatin de karıştığı yolsuzluklar olabilir. Onların da üstüne gidilmesi lazım. Biz cemaat ve AKP'den yana tavır koymak zorunda değiliz. Öküz öldü, öküz ölünce ortalık böyle karıştı. Ortaklık bozuldu. İyi oldu. Bütün bu gerilimler bir hayra vesile oldu. Türkiye inşallah bu vesile ile pisliklerden silinecek. AKP artık eskisi gibi rahat olmayacaktır. Dış müdahale AKP'yi mağdur gösterme anlayışının sonucudur. Savcı ve polis operasyonu dikkatli yürütmüş. Kanun ille de bakana haber vereceksin diyor mu, demiyor. 'Haberim yoktu, bize komplo yapılmış' demek doğru değil. Bunu kapatmaya çalışmak kapatmaya çalışanları da beraberinde götürür. Bu artık ciddi bir meseleye dönüşmüştür."
- Mecliste Kürdistan ifadesi kullanılması
Mecliste Kürdistan ifadesinin kullanılmasıyla ilgili soruya Demirtaş, bir milletvekili Kürdistan ifadesini kullanıyor diye parlamentonun aldığı kararın iç tüzüğe aykırı olduğunu ileri sürdü.
Diğer partilerin büyük bir tarihi korkuyla siyaset yaptığını, parlamento çatısı altında bu gerçeği örtülemeyeceğini belirten Demirtaş, yaptıkları işin nafile olduğunu, Kürdistan'ın bir gerçek olduğunu anlattı.
Demirtaş, şöyle dedi:
"Arkadaşlarımız parlamentoda bu gerçeği ifade ediyor, tahrik için yapmıyorlar. Resmi yalanı ortaya çıkarıyorlar. Bundan rahatsız oluyorlar. Kürdistan tarihi, sosyolojik ve coğrafik bir gerçektir. Parlamentoyu yürüten başkanvekillerinin tutumunu kınıyorum. Onların memuru değiliz. Hadlerini bilsinler. Onların yetkisi neyse BDP'nin de yetkisi odur. Milletvekillerimiz düşüncelerini özgürce söylerler. Evet Kürdistan vardır. 4 parçaya bölünmüştür. Bir parçası Suriye, bir parçası Irak, bir parçası Türkiye ve bir parçası İran'dadır. Bu gerçekliği ifade ettik diye bizi linç edeceklerini sanıyorlarsa kusura bakmasınlar geçti o günler. Bunlar resmi statüye kavuşuncaya kadar biz mücadelemizi sürdüreceğiz, siyasi olarak savunmaya devam edeceğiz. Bedeli ne olur hiç düşünmüyoruz."
"Irak'ta Kandil ile görüşme olacak mı?" sorusu üzerine Demirtaş, Kandil ile netleşmiş bir randevularının bulunmadığını ama görüşmek istediklerini ilettiklerini bildirdi.
Demirtaş, "İklim ve coğrafya koşulları el verirse Kandil'de KCK eş başkanları ile bir görüşme yapmayı arzuluyoruz. Belki giden mektupların cevabı hazırsa onları da heyetlerimiz Sayın Öcalan'a ulaştırsın diye alabiliriz" diye konuştu.
Demirtaş, 27 Aralık'ta Şırnak'ın Cizre ilçesinde Şerafettin Elçi'nin anma programına, bir sonraki gün Uludere ilçesine gideceklerini sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
"Özel yetkili mahkemeler bugüne kadar asla adalet dağıtmadı. Biz de adalet beklemedik. Adalet beklemek saflık olur. Özel yetkiyle kurulmuş, özel yetiştirilmiş, talimat verilmiş, çoğu zaman bakanlıklar, hükümet ve istihbarat kurumlarıyla bilgi alışverişi yapan bu tür mahkemelerin adalet dağıtması imkansızdır. Fakat bu kadar göz göre göre bariz bir şekilde çifte standardın, kanunsuzluğun olacağını tahmin etmiyorduk" diyen Demirtaş, Mustafa Balbay'ın tahliyesiyle BDP'li milletvekillerinin de tahliye edileceğini düşündüklerini söyledi.
Bu tür kararların her zaman Türkiye'ye kaybettirdiğini ileri süren Demirtaş, "13 yaşındaki Kürt çocuklarına, pankart açan çocuklara ağır cezalar verenlerden asla adalet dilenmiyoruz. Bu özel yetkili mahkemelerin ve cezaevlerinin yerine insan hakları ve demokrasi müzesi yapılacağını görecekler. Mahkeme süsü verilmiş siyasi organizasyonların adalet dağıtmayacağını anlamış durumdayız" dedi.
- BDP heyeti Kuzey Irak'a gidecek
Bugün kara yoluyla Kürdistan Yurtseverler Birliğinin (YNK) daveti üzerine Kuzey Irak'a geçeceklerini, Süleymaniye'de 2 gün temaslarda bulanacaklarını ifade eden Demirtaş, ziyarette son dönemlerde Kürtler arasında yaşanan gerilimlerin giderilmesi, ulusal birliğin sağlanması için neler yapılabileceğini tartışacaklarını kaydetti.
-İstanbul merkezli operasyon
"Türkiye'nin gündemini sarsan büyük yolsuzluk, hırsızlık ve rüşvet operasyonlarını destekliyoruz. Hırsızlık, yolsuzluk, ahlaki çöküntü nerede varsa üstüne gidilmelidir. Ucu kime dayanırsa gereği yapılmalıdır. Siyasi yönü bir yana ortada hırsızlık varsa hesabı sorulmalıdır. Hükümete yakın çevrelerin rüşvetleri konuşuluyordu. Operasyonun siyasi amacını bu aşamada tartışmak istemiyoruz. Bakanların, yakınlarının, iş adamı, bürokrat yakınlarının usulsüzlüklerinin bulaştığı yönünde ciddi iddialara var" diyen Demirtaş, Hükümete düşenin bu iddiaların soruşturulması için soruşturmanın güvenliğini sağlamak olduğunu anlattı.
Soruşturmanın önünü kesmenin zan altında bırakacağını aktaran Demirtaş, şöyle konuştu:
"Vatandaşa simit hesabı yapan bir Başbakan bunların hesabının sorulmasına izin vermeyecek mi? Bakan da olsa çocukları da olsa gereği yapılmalıdır. Kimin ismi geçerse geçsin parlamentoya derhal getirilmeli. Fezlekelerin dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin olarak BDP olarak destekleyeceğiz. 550 milletvekilin gerekirse dokunulmazlığını kaldıralım. Savcılar yolsuzlukları rahatça soruştursun.
Daha ikinci gününde emniyet müdürlerinin görevden alınması soruşturmaya müdahaledir. Ortada hırsızlık yapıldığına dair büyük iddia varken soruşturmayı yürüten emniyet amirlerini görevden almak soruşturmaya müdahaledir. Bakanlar gerekirse istifa etmeli, derhal dokunulmazlıkları kaldırılarak soruşturma açık ve şeffaf hale getirilmelidir. Kim bu olayı kapatmaya çalışırsa asla kapatılmasına izin vermeyeceğiz. Parlamentoda derhal araştırma komisyonu kurulmalıdır. Bu daha buzdağının görünen yüzüdür. Türkiye'nin her yerinde bu tür çirkinlikler vardır. Cemaat, AKP yanlısı bizi ilgilendirmez, biz milletin parasını çalanlardan hesabını soruyoruz. Hükümet, soruşturmaya müdahale hale gelecek tek bir hamle daha yapmamalı. Namusu, vicdanı, ahlakı olan herkes savcısıyla, hakimiyle, medyasıyla, siyasetçisiyle bu yolsuzlukların peşine düşmelidir."
Hükümetin sessiz kalmak yerine operasyonun önünü açtığını açıklaması gerektiğini savunan Demirtaş, operasyonun temiz eller operasyonundan çok siyasi bir rekabete benzediğini, bunun temiz eller operasyonuna dönüştürülmesi gerektiğini anlattı.
"Hükümet ve cemaat arasında gerginlik vardı. Bu operasyon çözüm sürecini etkiler mi?" sorusuna Demirtaş, cemaatin resmi ve yasal bir organizasyon olmadığını, cemaat üyesi denilen kişilerin bir yere kaydının bulunmadığına dikkati çekti.
"Hangi savcı, polis, rektör, vali cemaatçidir? Bunları biz bilemeyiz. Bunları atayan hükümettir. Bizim muhatabımız hükümettir. Bu süreci cemaat bozuyor hükümet mağdurdur yaklaşımını kabul etmiyoruz. Olup bitenlerin sorumlusu hükümettir. Cemaat onların kontrolünde, onların işbirliği yaptığı, koalisyon yaptığı sivil bir güçtür. Onların sorumlusu, hamisi AKP'dir. Onların yapacağı olumsuzluklar AKP'ye mal olur" ifadelerini kullanan Demirtaş, bu haliyle çözüm sürecinin de her gün zora girdiğini aktardı.
Demirtaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Tavrımız, duruşumuz yanlış anlaşılmasın. BDP tavrını cemaatten yana koydu gibi anlaşılmasın. Hak ve adaletten yana koyduk. Cemaatin de karıştığı yolsuzluklar olabilir. Onların da üstüne gidilmesi lazım. Biz cemaat ve AKP'den yana tavır koymak zorunda değiliz. Öküz öldü, öküz ölünce ortalık böyle karıştı. Ortaklık bozuldu. İyi oldu. Bütün bu gerilimler bir hayra vesile oldu. Türkiye inşallah bu vesile ile pisliklerden silinecek. AKP artık eskisi gibi rahat olmayacaktır. Dış müdahale AKP'yi mağdur gösterme anlayışının sonucudur. Savcı ve polis operasyonu dikkatli yürütmüş. Kanun ille de bakana haber vereceksin diyor mu, demiyor. 'Haberim yoktu, bize komplo yapılmış' demek doğru değil. Bunu kapatmaya çalışmak kapatmaya çalışanları da beraberinde götürür. Bu artık ciddi bir meseleye dönüşmüştür."
- Mecliste Kürdistan ifadesi kullanılması
Mecliste Kürdistan ifadesinin kullanılmasıyla ilgili soruya Demirtaş, bir milletvekili Kürdistan ifadesini kullanıyor diye parlamentonun aldığı kararın iç tüzüğe aykırı olduğunu ileri sürdü.
Diğer partilerin büyük bir tarihi korkuyla siyaset yaptığını, parlamento çatısı altında bu gerçeği örtülemeyeceğini belirten Demirtaş, yaptıkları işin nafile olduğunu, Kürdistan'ın bir gerçek olduğunu anlattı.
Demirtaş, şöyle dedi:
"Arkadaşlarımız parlamentoda bu gerçeği ifade ediyor, tahrik için yapmıyorlar. Resmi yalanı ortaya çıkarıyorlar. Bundan rahatsız oluyorlar. Kürdistan tarihi, sosyolojik ve coğrafik bir gerçektir. Parlamentoyu yürüten başkanvekillerinin tutumunu kınıyorum. Onların memuru değiliz. Hadlerini bilsinler. Onların yetkisi neyse BDP'nin de yetkisi odur. Milletvekillerimiz düşüncelerini özgürce söylerler. Evet Kürdistan vardır. 4 parçaya bölünmüştür. Bir parçası Suriye, bir parçası Irak, bir parçası Türkiye ve bir parçası İran'dadır. Bu gerçekliği ifade ettik diye bizi linç edeceklerini sanıyorlarsa kusura bakmasınlar geçti o günler. Bunlar resmi statüye kavuşuncaya kadar biz mücadelemizi sürdüreceğiz, siyasi olarak savunmaya devam edeceğiz. Bedeli ne olur hiç düşünmüyoruz."
"Irak'ta Kandil ile görüşme olacak mı?" sorusu üzerine Demirtaş, Kandil ile netleşmiş bir randevularının bulunmadığını ama görüşmek istediklerini ilettiklerini bildirdi.
Demirtaş, "İklim ve coğrafya koşulları el verirse Kandil'de KCK eş başkanları ile bir görüşme yapmayı arzuluyoruz. Belki giden mektupların cevabı hazırsa onları da heyetlerimiz Sayın Öcalan'a ulaştırsın diye alabiliriz" diye konuştu.
Demirtaş, 27 Aralık'ta Şırnak'ın Cizre ilçesinde Şerafettin Elçi'nin anma programına, bir sonraki gün Uludere ilçesine gideceklerini sözlerine ekledi.