Tutuklu Milletvekillerin Tahliye Talebinin Reddedilmesi

Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinin Diyarbakır ve Şırnak KCK davalarının tutuklu sanıkları BDP Milletvekilleri Selma Irmak ve Faysal Sarıyıldız ile Bağımsız Milletveki Kemal Aktaş hakkında verdiği "tahliye talebinin reddi" yönündeki kararın gerekçesi açıklandı.

Mahkeme gerekçesinde, tutuklu Milletvekilleri Irmak, Sarıyıldız ve Aktaş'ın yargılandıkları davada haklarında iddia edilen suçlamaların ayrıntılarına da yer verdi. Anayasa Mahkemesinin CHP Milletvekili Mustafa Balbay ile ilgili verdiği karara da atıfta bulunulan kararda, Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığının esas itibarıyla "somut ve soyut norm denetimleri sonucunda verilen iptal kararları" için söz konusu olduğu belirtildi.
Anayasa Mahkemesi kararının bağlayıcı olmasının "iptal kararı ile iptal edilen kanunun hukuki geçerliliğini yitirmesi" anlamına geldiği kaydedilen kararda, şu ifadelere yer verildi:
"Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru hakkı sonucunda vermiş olduğu kararlar hangi dosya için verilmişse özel olarak bu dosyanın tarafları hakkında sonuç doğurur. Bireysel başvuruya ancak kişisel ve güncel bir hakkı doğrudan etkilenenler başvuruda bulunabileceğinden bu başvuru ile ilgili ortaya çıkacak Anayasa Mahkemesi kararı da bu kişi ve başvuruya konu adli karar veya işlem açısından bağlayıcı olacaktır. Mahkeme olayla sınırlı ve sadece taraflarla ilgili karar vermekle yetkilidir."
- "Bu dosyanın (KCK Davası) kendine has özellikleri bulunmaktadır"
"Her dosya diğerinden farklı olduğu için bir dosya hakkında verilen karar diğer dosyalar hakkında bağlayıcı sonuç doğurmaz" ifadesinin yer aldığı kararda, şöyle denildi:
"Çünkü her dosya diğerinden bağımsız ve kendi kapsamı dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekir. İtiraza konu olan mahkememizin 2010/444 esas sayılı ve kamuoyunda 'Ana KCK' olarak bilinen dosyasında sanık olarak 187 kişi yargılanmakta, dosya 503 klasörden oluşmakta ve dosya kapsamında yargılanan sanıkların bir kısmına da yurt dışında ve yakalamalı olduğu için ulaşılamamakta, dosyanın yurt dışı bağlantısı da bulunmaktadır. Dosyada henüz delillerin ikame edilme aşaması bitmemiş ve tanıklar da dinlenilmemiştir. Dolayısıyla bu dosyanın kendine has özellikleri bulunmaktadır. Durum böyle olunca Anayasa Mahkemesinin itiraza dayanak yapılan dosya için verdiği kararının bu dosya için de emsal teşkil etmesi mümkün değildir."
Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru sonucunda vermiş olduğu kararın etkisinin, kararın sadece hüküm fıkrası ile sınırlı olduğuna vurgu yapılan kararda, "Bu kararlar; somut olaydan bağımsız olarak hukuk hayatında önem arz edebilir. Ancak mahkemelerin önündeki olaylar açısından uyumluluğu nispetinde esas alınabilir. Doğaldır ki her dosya konusu ve kapsamı itibariyle diğerlerinden farklıdır. Yargılaması yapılan sanıkların tutukluluk durumları kamu yararı ve dosya kapsamıyla uyumlu görülmüştür" denildi.
Sanıkların eylemlerinin Anayasanın 83. maddesinde düzenlenen "Yasama Dokunulmazlığı" kapsamında kalmadığı kaydedilen kararda, şu ifade yer aldı:
"Sanıkların üzerine atılı suçların TCK'nın 302 ila 316. maddeleri kapsamında bulunan 'terör örgütü üyeliği ve yöneticiliği' suçları olması, sanıklar hakkında seçimden önce soruşturmaya başlanması ve kamu davası açılmış olması göz önüne alındığında, tahliyesi istenen sanıkların eylemlerinin Anayasanın 83. maddesinde düzenlenen 'Yasama Dokunulmazlığı' kapsamında kalmadığı anlaşılmıştır. Bu gerekçelerle sanıkların tahliyesine yönelik itirazlar yerinde görülmemiş ve reddine karar verilmiştir."
Kaynak: AA