Yabancı Dil Öğrenememenin Beş Başlıca Sebebi
Uzmanlar, yabancı dil öğrenememenin sebeblerini sıraladı.
Yabancı dil öğrenmeye ve öğretmeye çalışanların işe dilbilgisinden başlamasının en önemli ve en kötü yanlış olduğu vurgulandı.
Avrasya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof Dr. Recep Songün, yabancı dil öğrenememenin beş başlıca sebebini paylaştı. Birinci neden olarak gerek yabancı dil öğretmenlerinin gerekse dil öğrenmeye çalışanların öncelik olarak dil bilgisi kurallarını öğretmeye ve öğrenmeye çalışmalarını gösteren Songün “Bu, en önemli ve de en kötü yanlıştır. Dilbilgisi kuralları çalışmak, yabancı dil becerisini yaralamakta, engel olarak karşımızda durmaktadır. Çünkü kurallar, ezberlenmesi ve ussal olarak kullanılması çok zor olan engellerdir. Oysa, karşılıklı konuşmak çok daha hızlıdır. Kural öğrenmek, bu hızı kesmektedir. Düşünecek çok zamanımız yoktur, önümüzde binlerce kural vardır, doğru olanı düşünüp bulmak ve kullanmak olanaksızdır. Beynimizin sol küresi bunu yapamamaktadır. Dilbilgisi kurallarını sezgisel ve bilişsel olmadan öğrenmeliyiz, tıpkı bir çocuğun anadilini öğrendiği gibi. Bunu nasıl yaparız? Doğru kuralları çok çok dinleyerek, duyarak. Ancak bu şekilde beyniniz kuralları doğru ve otomatik olarak öğrenir” dedi.
Prof. Dr. Recep Songün, yabancı dil öğrenememenin ikinci nedeni olarak “İkinci yanlışımız, öğrenenleri konuşmaya zorlamaktır. Hem öğretmenler hem de öğreniciler, öğrenici konuşmaya hazır olmadan, konuşmaya zorlamakta ve zorlanmaktadırlar. Bunun sonucunda, öğrenici kendine güveni kazanamadan ve akıcı olarak konuşma durumuna gelemeden ’konuşma’ ile karşı karşıya gelmektedir. Konuşmaya zorlamak, büyük bir yanlıştır. Öğrenicileri asla zorlamamalı, onların güvenlerini sarsmamalıyız. Öğrenci yalnızca ve yalnızca ’hazır’ olduğu zaman konuşmalıdır. Ta ki konuşma, kolay ve doğal olana dek. Bu durum oluşmadan, konuşmaya, hele de hızlı konuşmaya kalkışmamalıyız” diye konuştu.
“HİÇ KULLANILMAYAN KİTAP DİLİNİ ÖĞRENMEYE VEYA ÖĞRETMEYE ÇALIŞIYORUZ”
“Bir başka engel, yalnızca kitap dilini içeren ders kitaplarından hedef dili öğrenmeye ve öğretmeye çalışmaktır” diyen Songün “Ne yazık ki, öğrenicilerin çoğu bu kitapları kullanmak zorundalar ve bu kitaplar ’resmi dil’ denen, gerçek dil ortamında hiç kullanılmayan dili kapsamaktadırlar. Arkadaşlarla, aile üyeleriyle, iş arkadaşlarıyla konuşulan dil, deyimlerle, birkaç sözcükten oluşan sözcelerle ve hatta argo dil ile kullanılan dildir. Yerli konuşmacılarla konuşurken, kitap diline bağlı kalmamalıyız ve tabi ki onların kullandığı dili kullanabilmeliyiz” şeklinde konuştu.
Yanlışlardan birinin de, ’mükemmel’ olmaya çalışmak olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Recep Songün, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Öğreticiler de, öğreniciler de, dil bilgisi kurallarına odaklanıyor. Bunun için endişe duyuyoruz. Öğretmenler, yapılan yanlışları düzeltiyorlar. Yanlışı görünce sinirleniyorlar, hatta öğrenciye hakaret ediyorlar. Öğrenciler ‘mükemmel’ olmaya çalışıyor ve de buna zorlanıyorlar. Oysa, hiç kimse mükemmel değildir. Yerli konuşmacılar da yanlışlar yapıyorlar, biz de yapıyoruz, öğrenci de yapacaktır. Öyleyse, en doğru, en mükemmel de değil, sağlıklı iletişimde karar kılmalı, o noktaya odaklanmalıyız. Amacımız mükemmel olmak değil, görüşlerimizi, bildiğimizi ve duygularımızı açık ve anlaşılır bir biçimde ifade etmek olmalıdır. Yanlışlar yapsak ta, bunlar zamanla, kullana kullana ortadan kalkacaktır.”
“İYİ BİR ÖĞRETMEN SİZE SADECE YARDIMCI OLUR; İŞ SİZDE BİTER”
Prof. Dr. Recep Songün, en önemli olan yanlışlardan birinin de, İngilizce öğreten, Fransızca, Almanca, Rusça, İtalyanca öğreten okullara, dershanelere çok güvenmek olduğunun altını çizerek “Sanki oralara gidince, her şey güllük gülistanlık olacakmış gibi, yanlış bir bir düşünceye sahibiz. Bu tür yerlere gidenle, öğretmenleri ve okulları, kendilerinin öğrenmemelerinin nedeni olarak görmektedirler. Bu büyük bir sorumsuzluk örneğidir. Asla doğru değildir. Sorumlu olan sizlersiniz, yabancı dil öğrenmeye çalışanlardır. İyi bir öğretmen size yalnızca yardımcı olabilir. Kendi öğreniminizden sorumlu olan sizsiniz. Hiçbir öğretmen size öğretemez. Öğrenmeyi yalnızca siz, kendiniz yapabilirsiniz.Etkili olabilecek derleri de, araç gereçleri de siz bulmalısınız. Her gün dinlemeli ve okumalısınız. Duygularınızı yönetebilmeli, güdülenmiş ve enerji dolu olmalısınız. Hep olumlu ve iyimser olmalısınız. Yaptığınız yanlışları başkaları da yapıyorsa, onları düzeltebilir ve daha sonraları doğru olarak kullanabilirsiniz. Bunu yalnızca siz kendiniz yapabilirsiniz.Yanlışları düzelttiğiniz zaman, çalışma biçiminizi de değiştirin. İnanın ki, daha hızlı öğrenirsiniz.Konuşmanız gelişir, öğrendiğiniz yabancı dili öğrenmekten zevk alırsınız. Bu zevkin tadına doyulmaz” dedi.
Kaynak: İHA
Avrasya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof Dr. Recep Songün, yabancı dil öğrenememenin beş başlıca sebebini paylaştı. Birinci neden olarak gerek yabancı dil öğretmenlerinin gerekse dil öğrenmeye çalışanların öncelik olarak dil bilgisi kurallarını öğretmeye ve öğrenmeye çalışmalarını gösteren Songün “Bu, en önemli ve de en kötü yanlıştır. Dilbilgisi kuralları çalışmak, yabancı dil becerisini yaralamakta, engel olarak karşımızda durmaktadır. Çünkü kurallar, ezberlenmesi ve ussal olarak kullanılması çok zor olan engellerdir. Oysa, karşılıklı konuşmak çok daha hızlıdır. Kural öğrenmek, bu hızı kesmektedir. Düşünecek çok zamanımız yoktur, önümüzde binlerce kural vardır, doğru olanı düşünüp bulmak ve kullanmak olanaksızdır. Beynimizin sol küresi bunu yapamamaktadır. Dilbilgisi kurallarını sezgisel ve bilişsel olmadan öğrenmeliyiz, tıpkı bir çocuğun anadilini öğrendiği gibi. Bunu nasıl yaparız? Doğru kuralları çok çok dinleyerek, duyarak. Ancak bu şekilde beyniniz kuralları doğru ve otomatik olarak öğrenir” dedi.
Prof. Dr. Recep Songün, yabancı dil öğrenememenin ikinci nedeni olarak “İkinci yanlışımız, öğrenenleri konuşmaya zorlamaktır. Hem öğretmenler hem de öğreniciler, öğrenici konuşmaya hazır olmadan, konuşmaya zorlamakta ve zorlanmaktadırlar. Bunun sonucunda, öğrenici kendine güveni kazanamadan ve akıcı olarak konuşma durumuna gelemeden ’konuşma’ ile karşı karşıya gelmektedir. Konuşmaya zorlamak, büyük bir yanlıştır. Öğrenicileri asla zorlamamalı, onların güvenlerini sarsmamalıyız. Öğrenci yalnızca ve yalnızca ’hazır’ olduğu zaman konuşmalıdır. Ta ki konuşma, kolay ve doğal olana dek. Bu durum oluşmadan, konuşmaya, hele de hızlı konuşmaya kalkışmamalıyız” diye konuştu.
“HİÇ KULLANILMAYAN KİTAP DİLİNİ ÖĞRENMEYE VEYA ÖĞRETMEYE ÇALIŞIYORUZ”
“Bir başka engel, yalnızca kitap dilini içeren ders kitaplarından hedef dili öğrenmeye ve öğretmeye çalışmaktır” diyen Songün “Ne yazık ki, öğrenicilerin çoğu bu kitapları kullanmak zorundalar ve bu kitaplar ’resmi dil’ denen, gerçek dil ortamında hiç kullanılmayan dili kapsamaktadırlar. Arkadaşlarla, aile üyeleriyle, iş arkadaşlarıyla konuşulan dil, deyimlerle, birkaç sözcükten oluşan sözcelerle ve hatta argo dil ile kullanılan dildir. Yerli konuşmacılarla konuşurken, kitap diline bağlı kalmamalıyız ve tabi ki onların kullandığı dili kullanabilmeliyiz” şeklinde konuştu.
Yanlışlardan birinin de, ’mükemmel’ olmaya çalışmak olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Recep Songün, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Öğreticiler de, öğreniciler de, dil bilgisi kurallarına odaklanıyor. Bunun için endişe duyuyoruz. Öğretmenler, yapılan yanlışları düzeltiyorlar. Yanlışı görünce sinirleniyorlar, hatta öğrenciye hakaret ediyorlar. Öğrenciler ‘mükemmel’ olmaya çalışıyor ve de buna zorlanıyorlar. Oysa, hiç kimse mükemmel değildir. Yerli konuşmacılar da yanlışlar yapıyorlar, biz de yapıyoruz, öğrenci de yapacaktır. Öyleyse, en doğru, en mükemmel de değil, sağlıklı iletişimde karar kılmalı, o noktaya odaklanmalıyız. Amacımız mükemmel olmak değil, görüşlerimizi, bildiğimizi ve duygularımızı açık ve anlaşılır bir biçimde ifade etmek olmalıdır. Yanlışlar yapsak ta, bunlar zamanla, kullana kullana ortadan kalkacaktır.”
“İYİ BİR ÖĞRETMEN SİZE SADECE YARDIMCI OLUR; İŞ SİZDE BİTER”
Prof. Dr. Recep Songün, en önemli olan yanlışlardan birinin de, İngilizce öğreten, Fransızca, Almanca, Rusça, İtalyanca öğreten okullara, dershanelere çok güvenmek olduğunun altını çizerek “Sanki oralara gidince, her şey güllük gülistanlık olacakmış gibi, yanlış bir bir düşünceye sahibiz. Bu tür yerlere gidenle, öğretmenleri ve okulları, kendilerinin öğrenmemelerinin nedeni olarak görmektedirler. Bu büyük bir sorumsuzluk örneğidir. Asla doğru değildir. Sorumlu olan sizlersiniz, yabancı dil öğrenmeye çalışanlardır. İyi bir öğretmen size yalnızca yardımcı olabilir. Kendi öğreniminizden sorumlu olan sizsiniz. Hiçbir öğretmen size öğretemez. Öğrenmeyi yalnızca siz, kendiniz yapabilirsiniz.Etkili olabilecek derleri de, araç gereçleri de siz bulmalısınız. Her gün dinlemeli ve okumalısınız. Duygularınızı yönetebilmeli, güdülenmiş ve enerji dolu olmalısınız. Hep olumlu ve iyimser olmalısınız. Yaptığınız yanlışları başkaları da yapıyorsa, onları düzeltebilir ve daha sonraları doğru olarak kullanabilirsiniz. Bunu yalnızca siz kendiniz yapabilirsiniz.Yanlışları düzelttiğiniz zaman, çalışma biçiminizi de değiştirin. İnanın ki, daha hızlı öğrenirsiniz.Konuşmanız gelişir, öğrendiğiniz yabancı dili öğrenmekten zevk alırsınız. Bu zevkin tadına doyulmaz” dedi.