Tansu Çiller'den geç gelen itiraf
Tansu Çiller, mağdur sıfatıyla verdiği ifadede, her darbe gibi 28 Şubat'ta da mağdurun yine millet olduğunu belirtti
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi, tensip kararıyla Çiller'in talimatla ifadesinin alınmasına karar vermişti. Çiller, 26 Eylül 2013'te 4 sayfalık ifadesini yazılı olarak İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'ne verdi. Dava dosyasına giren ifadesinde Çiller, özetle şunları söyledi:
'İçişleri Bakanı Meral Akşener'den BÇG belgelerini, milletten saklanmaması gerektiği düşüncesiyle Başbakan Necmettin Erbakan'a iletmesini istedim. Erbakan, belgeleri Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e götürmüş. Demirel'in belgeleri üst rütbeli subaylar ile paylaşması üzerine sivil toplum kuruluşları ve basında ailem ve benim aleyhimde karalama kampanyası başladı.
'Milli irade hiçe sayıldı'
Erbakan'a 28 Şubat kararlarının görüşülmeksizin Genelkurmay Başkanı ve komutanları emekliye sevk etmemiz gerektiğini söyledim. Erbakan, kararnameyi Demirel'in imzalamayacağını söyleyince'o zaman erken seçime gideriz'dedim. Erbakan bu teklifi'Meclisten erken seçim kararı çıkaramayız, çıkarsak bile bizi seçime sokmazlar, partilerimiz hakkında kapatma davası açarlar ve toplumdaki gerilim artar'gerekçesiyle kabul etmedi.
28 Şubat darbesinin geçmişte, tankla, tüfekle yapılan darbelerden farkı, darbe yapılacağı korkusunun bilinçli bir biçimde egemen kılınarak, kesin değil süreç şeklinde yapılmış olmasıdır. Bu süreçte bir kısım sivil gruplar ve kuruluşlar, askeri cenah ile irtibatlı bir biçimde birlikte hareket etmiş ve hükümetin faaliyet alanı daraltılarak, hükümet programını uygulaması engellenmeye çalışılmış ve neticede milli iradeye rağmen hükümet çökertilmiştir.
'Gerçek dışı belge üretildi'
BÇG, bir kısım sivil kesimler ile işbirliği içinde hükümeti düşürmeyi planlamış ve uygulamayı da beni ve aile bireylerimi, gerçek dışı belgeler üreterek, asılsız haberler, çeşitli beyanlar ve her türlü yöntemlerle kamuoyu önünde yıpratmak suretiyle DYP parçalanarak millet iradesinin Meclis'e gönderdiği çoğunluğun, bir başka iradeye teslim edilerek, azınlığa dönüştürülmesine ve iktidarın düşürülmesi amacına ulaşılmıştır.
'Vekil ikna odaları kuruldu'
Bu işbirliği çerçevesinde otellerde milletvekili ikna odaları kurulmuş, milletvekilleri şantaj, korku, ikbal, menfaat vaatleriyle DYP'den koparılmış, güvenoyu alacak sayıya ulaşılmasına kadar beklenip, ne karşılığında olduğu belli olmayan transferler sonucu kurulan bu hükümetin gerçek milli iradeyi temsil ettiğini söylemek mümkün değildir.
'Milletimiz fakirleştirildi'
Nitekim milli irade ipotek altına alınarak kurdurulan yeni hükümet, bizim yapmadığımız başta 8 yıllık zorunlu eğitimi uygulamaya koyduğu gibi çok sayıda yeni banka kurmuş, ileriki yıllarda bunlar batırılarak milletin sırtına trilyonluk yükler bindirilmiş ve maalesef milletimiz fakirleştirilmiştir. Sonuçta her darbe gibi mağdur yine milletimiz olmuştur. Gensoru ile düşürülen Cumhuriyet tarihinin ilk hükümeti de bu hükümet olmuştur. Başbakanı da ihalelerdeki yolsuzluklar sebebiyle Yüce Divan'da yargılanmıştır.
'Başbakanlıktan vazgeçtim'
BÇG belgelerini ilk kez biz ortaya çıkardık. BÇG'nin öncelikli hedefinin DYP liderinin örtülü olarak yıpratılarak siyaseten bitirilmesi yolu ile DYP'nin çökertilmesi ve hükümetin düşürülmesi olduğu açıkça anlaşılmıştır. Bu duruma son vermek, Türkiye'nin önünü açmak, askeri vesayetten kurtarmak ve demokrasinin yerleşmesi için başbakanlıktan dahi vazgeçtim. Demokrasi ve ülke menfaati için en radikal çözümleri, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarını azletmek dahil her türlü tedbiri almaya çalıştım ancak, daha o gün, 15 yıl sonrasını görmüş olmama ve bunu defaatle, ilgililer nezdinde seslendirmeme rağmen uygulama olanağımız engellenmiş oldu.
Sadece askeri vesayetin kaldırılması ile değil, iktidar olmak için her şeyi mübah gören siyasetçiler ve istediklerini almak için her türlü iftirayı atan demokrasi düşmanları ile de mücadele ettim. Esasen bugün iktidarda olanlar da, ancak devlet başının desteğini aldıktan sonra bu hesabı sorabilir hale gelmiştir.'
'İçişleri Bakanı Meral Akşener'den BÇG belgelerini, milletten saklanmaması gerektiği düşüncesiyle Başbakan Necmettin Erbakan'a iletmesini istedim. Erbakan, belgeleri Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e götürmüş. Demirel'in belgeleri üst rütbeli subaylar ile paylaşması üzerine sivil toplum kuruluşları ve basında ailem ve benim aleyhimde karalama kampanyası başladı.
'Milli irade hiçe sayıldı'
Erbakan'a 28 Şubat kararlarının görüşülmeksizin Genelkurmay Başkanı ve komutanları emekliye sevk etmemiz gerektiğini söyledim. Erbakan, kararnameyi Demirel'in imzalamayacağını söyleyince'o zaman erken seçime gideriz'dedim. Erbakan bu teklifi'Meclisten erken seçim kararı çıkaramayız, çıkarsak bile bizi seçime sokmazlar, partilerimiz hakkında kapatma davası açarlar ve toplumdaki gerilim artar'gerekçesiyle kabul etmedi.
28 Şubat darbesinin geçmişte, tankla, tüfekle yapılan darbelerden farkı, darbe yapılacağı korkusunun bilinçli bir biçimde egemen kılınarak, kesin değil süreç şeklinde yapılmış olmasıdır. Bu süreçte bir kısım sivil gruplar ve kuruluşlar, askeri cenah ile irtibatlı bir biçimde birlikte hareket etmiş ve hükümetin faaliyet alanı daraltılarak, hükümet programını uygulaması engellenmeye çalışılmış ve neticede milli iradeye rağmen hükümet çökertilmiştir.
'Gerçek dışı belge üretildi'
BÇG, bir kısım sivil kesimler ile işbirliği içinde hükümeti düşürmeyi planlamış ve uygulamayı da beni ve aile bireylerimi, gerçek dışı belgeler üreterek, asılsız haberler, çeşitli beyanlar ve her türlü yöntemlerle kamuoyu önünde yıpratmak suretiyle DYP parçalanarak millet iradesinin Meclis'e gönderdiği çoğunluğun, bir başka iradeye teslim edilerek, azınlığa dönüştürülmesine ve iktidarın düşürülmesi amacına ulaşılmıştır.
'Vekil ikna odaları kuruldu'
Bu işbirliği çerçevesinde otellerde milletvekili ikna odaları kurulmuş, milletvekilleri şantaj, korku, ikbal, menfaat vaatleriyle DYP'den koparılmış, güvenoyu alacak sayıya ulaşılmasına kadar beklenip, ne karşılığında olduğu belli olmayan transferler sonucu kurulan bu hükümetin gerçek milli iradeyi temsil ettiğini söylemek mümkün değildir.
'Milletimiz fakirleştirildi'
Nitekim milli irade ipotek altına alınarak kurdurulan yeni hükümet, bizim yapmadığımız başta 8 yıllık zorunlu eğitimi uygulamaya koyduğu gibi çok sayıda yeni banka kurmuş, ileriki yıllarda bunlar batırılarak milletin sırtına trilyonluk yükler bindirilmiş ve maalesef milletimiz fakirleştirilmiştir. Sonuçta her darbe gibi mağdur yine milletimiz olmuştur. Gensoru ile düşürülen Cumhuriyet tarihinin ilk hükümeti de bu hükümet olmuştur. Başbakanı da ihalelerdeki yolsuzluklar sebebiyle Yüce Divan'da yargılanmıştır.
'Başbakanlıktan vazgeçtim'
BÇG belgelerini ilk kez biz ortaya çıkardık. BÇG'nin öncelikli hedefinin DYP liderinin örtülü olarak yıpratılarak siyaseten bitirilmesi yolu ile DYP'nin çökertilmesi ve hükümetin düşürülmesi olduğu açıkça anlaşılmıştır. Bu duruma son vermek, Türkiye'nin önünü açmak, askeri vesayetten kurtarmak ve demokrasinin yerleşmesi için başbakanlıktan dahi vazgeçtim. Demokrasi ve ülke menfaati için en radikal çözümleri, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarını azletmek dahil her türlü tedbiri almaya çalıştım ancak, daha o gün, 15 yıl sonrasını görmüş olmama ve bunu defaatle, ilgililer nezdinde seslendirmeme rağmen uygulama olanağımız engellenmiş oldu.
Sadece askeri vesayetin kaldırılması ile değil, iktidar olmak için her şeyi mübah gören siyasetçiler ve istediklerini almak için her türlü iftirayı atan demokrasi düşmanları ile de mücadele ettim. Esasen bugün iktidarda olanlar da, ancak devlet başının desteğini aldıktan sonra bu hesabı sorabilir hale gelmiştir.'