3. Sanayi Şurası 'bakanlar Oturumu'
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, iklim değişikliği ve çevre olgusunun sadece ekolojik olaylardan ibaret olmayıp ekonomiyi, enerji ve sanayi yatırımlarını, sosyal hayatı ve hukuku da içeren bütüncül bir boyutta ele alınması gerektiğini söyledi.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından ATO Congresium'da düzenlenen '3. Sanayi Şurası' Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın katılımıyla gerçekleştirildi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, dünyayı tehdit eden çevre sorunlarının başında gelen küresel ısınma ve iklim değişikliğinin 20. yüzyılın ikinci yarısından bu yana insanlığın en önemli sorunu ve gerçeği konumunda olduğunu belirterek, "Günümüz dünyasında iklim değişikliği ve çevre olgusu sadece ekolojik olaylardan ibaret olmayıp ekonomiyi, enerji ve sanayi yatırımlarını, sosyal hayatı ve hukuku da içeren bütüncül bir boyutta ele alınması gereken önemli bir süreçtir. Süreci irdelemek gerekirse 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren sanayileşme ile kendini hissettiren ve insanlığı tehdit eden problemlerin başında gelen çevre sorunları esasen çok eski tarihlere dayanmaktadır. Kalkınma sürecinin başında daha çok yerel ölçekli görülen, önemseyen nasıl olsa çözülür gözüyle bakılan ve sadece çimlenme olarak algılanan bu çevre sorunları yerel olmaktan çıkıp, ülkelerin sınırları ötesine taşmış ortaya çıkan zararlar bölgesel ve uluslararası boyuta ulaşmıştır” diye konuştu.
Tüm dünyanın ortak sorunları haline gelen çevre sorunları ve iklim değişikliğinin dünyanın en önemli gündemi olduğunu vurgulayan Bakan Bayraktar, artan küresel sorunları nedeniyle Birleşmiş Milletler nezdinden Çevre ve Kalkınma Komisyonu'nun kurulduğunu, bu komisyonla kalkınma ve çevrenin birlikte ele alınmaya başladığını anlattı.
İklim değişikliği ve çevre sorunlarına düzenlen uluslararası organizasyonlarla çözüm arandığını da değinen Bayraktar, "Ülkemizde elektrik tüketiminin 10 yıl içerisinde 2 kat artacağı öngörülüyor. Bu doğrultuda yeşil enerjiye ağırlık vermeliyiz. Kyoto Protokolü konusunda bazı ülkelerin isteksiz davrandıklarını görüyoruz. Japonya ve Kanada protokolden vazgeçti, ABD ve Çin gibi ülkeler bu sürece tam olarak dahil olmuyor. Biz Türkiye olarak kim ne yaparsa yapsın, insanların geleceğini ilgilendiren bu ortak problemi çözmek için üzerimize düşeni yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
Tüm dünyaya baktığımız zaman şehirleşmenin getirdiği olumsuz etkilerden olan Türkiye’de kişi başına düşen sera gazı emisyon oranın 5 ton seviyesinde olduğunu söyleyen Bayraktar, şunları söyledi:
“OECD ülkelerinde 15 ton, ABD'de 19 ton, Kanada’da 17 ton, Rusya'da 11 ton karbondioksit gazıdır.
Türkiye'nin gelişen bir ekonomi olduğu göz önünde bulundurulduğun da söz konusu oranın bir miktar daha artacaktır.”
Bayraktar, Bakanlık olarak, gerek iklim değişikliği gerekse de çevre sorunlarıyla ilgili düzenlemeleri ve eylem planlarını hayata geçirdiklerini kaydetti.
Ulaştırma, Haberleşme ve Denizcilik Bakanı Binali Yıldırım, Türkiye'nin geçen 11 yılda büyüdüğünü, daha zengin bir ülke olmaya gayret ettiğini, bunu kamu-özel tüm kesimlerin katkısıyla yaptığını ifade ederek, "Ülkemiz son 10 yılda ortaya koyduğu büyümeyi gelecek 10 yılda sürdürmesi ve 10 büyük ekonomi arasına girmesi için mutlaka ulaşım ve iletişim yatırımlarına hız kesmeden devam etmesi gerekiyor” dedi.
“TÜRKİYE'NİN DÜNYA HAVACILIĞINDAN ALDIĞI PAY 3 KAT ARTTI”
Türkiye'nin bugün 238 noktaya uçar hale geldiğini belirten Yıldırım, “Türkiye bu anlamda büyük bir başarıya imza attı. Dünyanın 7'inci, Avrupa'nın 3'üncü sırasında bir bayrak taşıyıcıya sahip. Havacılıkta rekor üstüne rekorlar kıran, dünyaya parmak ısırtan bir noktaya geldik. Türkiye'nin dünya havacılığından aldığı payın 3 kat arttı. Bütün bunlar Türkiye'yi dünyanın en büyük havalimanlarından birini yapmaya zorladı” değerlendirmesini yaptı.
Türkiye'nin ihracatını 4 kat artırdıysa bunun arkasında yapılan yolların olduğunu ifade eden Yıldırım, “Son 10 yılda demiryollarına 40 milyar lira harcandı. 2003'ten bu yana 1 yılda yapılan demiryolu uzunluğu 172 kilometreye çıktı” dedi.
Ülkelerin bir araya gelerek krizden nasıl çıkılacağını konuştuklarını anlatan Yıldırım, "Krizden çıkmanın yolunu Türkiye bütün dünyaya gösterdi. 5 seanstan sonra anladılar krizden çıkmanın yolu yatırımlara hız vermek. Türkiye baştan beri bunu yaptı. Alt yapı yatırımlarına hiç ara vermedik, aynı hızla devam ettik. Algıyı değiştirdik. Anadolu'ya gittiğinizde 3 bin 900 noktada çalışan makinaları, insanları gördüğünüz zaman siz bu ülkede kriz var diyenlere güler geçersiniz” şeklinde konuştu.
“YOLLARI BÖLDÜK ÜLKEYİ BİRLEŞTİRDİK, YOLLARI BÖLDÜK HAYATLARI BİRLEŞTİRDİK”
Türkiye'nin motorlu araç sayısının 2002'den bu yana yüzde 100 atarak 17,6 milyona çıktığını hatırlatan Yıldırım, şöyle konuştu:
"Bölünmüş yolları yapmasaydık Türkiye'nin karayolu ağındaki trafik yükü İstanbul ve Ankara'nın trafiğinden beter olacaktı. Şimdi bile o sinyalleri alıyoruz. Bayramlarda, yılbaşı gibi önemli günlerde belirli akslarda sıkıntı yaşıyoruz. 10 yıl içersinde 16 bin 800 kilometre bölünmüş yol yaptık, böylece bu alandaki kapasite 23 bin kilometreye ulaştı. Bu bölünmüş yollarla yakıt ve zamanla yılda 15,5 milyar lira tasarruf sağlandı. Bölünmüş yolların maliyeti 60-65 milyar lira olduğu dikkate alındığında harcanan para 4 yılda geri dönüyor.”
Bakan Yıldırım, "Talebin sizi zorladığı yere yol yaparsanız Türkiye'yi dengeli kalkındıramazsınız. Onun için yol ağımızı son 10 yılda ağırlıklı olarak Ankara'nın doğusunda artırma gayretinde olduk. Bölünmüş yollarla birbirine bağlanan il sayısındaki artışa ve ölümlü kazalardaki gerileme yaşandı. Yolları böldük ülkeyi birleştirdik, yolları böldük hayatları birleştirdik" değerlendirmesini yaptı.
Denizciliğe verilen destekleri de anlatan Bakan Yıldırım, ülkenin denizcilik filosunun güçlendirildiğini ve dış ticarette denizciliğin öneminin arttığını belirtti.
Yıldırım, Türkiye'nin denizcilikte yük taşımada dünyada 13. ülke noktasına geldiğine işaret etti.
Türkiye'nin emek yoğun üretimden akıl yoğun üretime geçtiğini belirten Yıldırım, şöyle konuştu:
"Türkiye uzun yıllar üretti ama aklı başkalarından aldı. Aklı başkalarından aldığınız zaman lider ülke olamazsınız, söz sahibi, karar verici ülke olamazsınız. Türkiye'nin karar verici ülke olması için aklı da bilgiyi de kendisinin üretmesi ve kullanması lazım. Bunları üretime ve refaha dönüştürmesi lazım. Bunu da yapacak hale geldik. Ülkemizi iletişimde Afrika seviyesinden aldık, Avrupa'nın ilk 5 ülkesi arasına soktuk."
Yıldırım, Türkiye'nin yazılım alanında çok daha katma değerli ürünler ortaya koyması ve teknolojik ürünleri kendisinin üretmesi gerektiğini söyledi.
Binali Yıldırım, bakanlık olarak şurada ortaya konulacak her türlü vizyonun, hedefin gerçekleştirilmesi için üzerlerine düşün görevleri yapmaya hazır olduklarını kaydetti.
Bakan Yıldırım, yapılan üretim istenilen noktaya ulaştırılamıyorsa bunun hiçbir önemi olmadığını, bunun da iletişim ve ulaşıma duyulan ihtiyacı ortaya koyduğunu ifade etti.
Konuşmaların ardından Bakanlar salonda bulunanların sorularını cevapladı. Kentsel dönüşümle ilgili bir soru üzerine Bakan Bayraktar, Türkiye'nin kentsel dönüşümde dünyada öncü olduğunu ifade ederek, "Bizim şehirlerimiz 1945'li yıllardan sonra bir kamplaşma şeklinde oluştu. Bizim gibi ülkelerde büyük, global şehirler oluştu. Maalesef siyaset ve seçim dönemlerinde şehirlerde kaçak yapılaşmalar arttı. Şimdi ise önümüzde yerel seçimler var. Kaçak yapılaşmadan söz eden var mı? Yok. Bizim hükümetlerimiz döneminde bunlar olmadı. Kentsel dönüşümde biz devlet olarak ortamı oluşturuyor, düzenlemeler yapıyoruz ama iş, belediyeler eliyle yürüyor. Parti ayrımı gözetmeksizin yardımlar yapıyoruz ve oralardaki sosyolojik yapıyı son derece önemsiyoruz. Kentsel dönüşümü vatandaşın rızası ve talebi doğrultusunda yürütüyoruz" şeklinde konuştu