Psikolog Yarapsanlı Açıklaması

Özel Tekirdağ Yaşam Hastanesi’nde görevli Uzman Klinik Psikolog Burcu Yarapsanlı, çocuğun ısrarcı şekilde bir alanda zeki olduğunun ispatlanmasının çocuğun etiketlenmesine neden olduğunu ifade ederek, “Çıkan ölçüm sonuçlarına göre uzman psikolog ya da aileler tarafından çocuğun iyi ya da kötü anlamda etiketlenmesi aile içi ilişkilere zarar verebildiği gibi, çocuğun sosyal alanda beslenme kaynağı olan arkadaş çevresine karşı da kendisini o çevreye ait hissetmeye yönelik sorgulamalar yapmasına neden olabilmektedir” dedi.

Psikolog Yarapsanlı Açıklaması

Zeka testini uygulama kararının ancak zeka ölçümü konusunda yeterli donanıma sahip bir uzman tarafından verilmesi gerektiğini ifade eden Yarapsanlı, uzmanın gerekli gördüğü durumlar doğrultusunda testin uygulanması gerektiğini kaydederek, “Böylece çocuklar üstün olmak ya da üstün kalabilmek için yaşamlarında sürekli rekabet halinde olmak yerine, içlerinde var olan yetenekleri geliştirerek ilgi alanlarının ve yeteneklerinin peşinden gidebilen, güvende hissettikleri aile ve arkadaş çevresi içerisinde büyüyebilen başarılı çocuklar olmaktadır” açıklamasında bulundu.

Türk kültüründe, ailelerin çocuklarına imkanları doğrultusunda sunmuş oldukları eğitim süreci içerisinde tüm dikkatlerini çocuklarının ilgi, yetenek ve başarılı oldukları alanlara yönelttiklerinin görüldüğünü dile getiren Psikolog Yarapsanlı, “Bunun sonucunda aileler, çocuklarının davranışlarından ve hızlı öğrenme stillerinden etkilenerek onların değişim ve gelişime açık olan her davranışından gurur duymaktadır. Ancak, günümüzde giderek yaygınlaşan ve kulaktan dolma bilgilerle anlam ve içeriğinin değişmesine neden olan pek çok durumun başında 'çocuğum zeki mi? Üstün zekalı mı? Ya da benim çocuğum niye diğer çocuklar gibi başarılı değil' sorgulamaları sonucunda ailelerin yaptığı yanlış yönlenmeler gelmektedir” dedi.

Yanlış yönlenmelerden ilkinin sosyal çevrede ya da okul hayatında çocukları için duymuş oldukları ‘Bu çocuk çok zeki. Bir IQ’sunu ölçtürün’ cümleleri ile ortaya çıktığını belirten Yarapsanlı, bunun sonucunda, ailelerin çocuklarından beklentilerinin arttığını ve çocuğun okulda bir dersinden dahi başarı seviyesinin düşmesine ya da çocuklarının hata yapmalarına tahammül göstermemeye, katı tutumlar sergilemeye yöneldikleri görüldüğünü söyledi.

Böyle durumlarda hem ailelerin hem de çocukların travmatize olabilecek boyutta hayal kırıklıkları yaşayabildiğini ifade eden Psikolog Yarapsanlı, “Bu tür dezavantajları gözardı eden ve çocuğunun zekasının yüksek olduğuna inanan aileler, çocuğun zeka düzeyini ispat edebilmek için zeka testi yaptırmaya gereksinim duymaktadır. Ailelerin zeka testlerinin uygulanışı hakkında yeterli bilgi sahibi olmamalarından dolayı, klinik alanda yeterli test bilgisi ve uygulama eğitimi almamış olan psikologlara yönelebilen aileler uzman olmayan kişiler tarafından yapılan yanlış değerlendirmeler sonucunda çocuklarına taşıyabileceklerinden fazla beklenti ve sorumluluk yükleyebilmektedir. Bu durumda çocuklar, psikososyal gelişim süreci içerisinde özgüvenlerinin sarsılması ya da bir anda içe kapanma gibi psikolojik kökenli olumsuz tepkisel davranışlar geliştirebilmektedir. Halk arasında, zeki çocuk tanımı; derslerine çok çalışan ya da sessiz, sakin ve kolay söz dinleyen çocuklar üzerinden yapılabilmektedir. Ancak bu tanım tamamen yanlış bir tanım olup, klinik değerlendirmeler sonucunda hareketli ya da derslerle ilgili olmayan çocuğun zeka değerlendirmesinde de farklı ilgi alanları doğrultusunda üstün performans gösterebildiği ispat edilebilmektedir. Bu nedenle uzun yıllar boyunca yalnızca okul derslerinde başarılı olmayı üstün zeka ile karıştıran bilgileri çürütecek şekilde 'Çoklu Zeka Kuramı Teorisi' kabul görmüştür. Yani bu teori ile çocuğun bir sınavda matematik sorularının hepsini çözmesi demek o çocuğun sayısal alanda zeki olduğunu gösterebildiği gibi sporda, müzikte, sosyal ilişkiler kurma gibi alanlarda da başarılar gösteren çocukların da zeka seviyelerinin yüksek olduğu ileri sürülebilmektedir” diye konuştu.

Yapılan bilimsel çalışmalarda zekanın sabit kalmadığı ve gerekli şartlar ile doğru eğitim sağlandığında farklı alanlarda, çocukların daha önce belirlenmiş zeka seviyelerinin üstüne çıkabildiğinin kanıtlandığını dile getiren Psikolog Yarapsanlı, zakanın Çoklu Zeka Teorisi'ne göre 7 farklı alanda kendini gösterebildiğini ifade etti.

Matematik-fen derslerini çözebilen ve bu derslerden hoşlanan çocukların mantıksal-matematiksel zeka düzeyi daha yüksekken müziğe karşı ilgisi olan, ritm tutabilen, enstrüman çalabilen ve şarkı söyleyebilen çocukların ise müzikal zeka düzeylerinin daha yüksek olduğunun ortaya çıktığını aktaran Yarapsanlı, “Bunun yanı sıra mimarlık ve denizcilik gibi mesleklere sahip olan kişilerin zeka ve performans düzeyleri araştırıldığında bu kişilerin çocukluk dönemlerinde görsel-mekansal zeka düzeylerinin daha yüksek olduğu görülmektedir. Sporcu, sanatçı ve dansçıların bedensel-kinestetik zeka düzeylerinin yüksek olduğu görülürken; öğretmen, pazarlamacı, satıcı ve politikacıların kişilerarası zeka seviyelerinin daha yüksek olduğu görülmektedir. Felsefeci ve bilim adamlarının ise benlik zeka seviyelerinin yüksek olduğu kanıtlanmıştır. Bilimsel olarak doğrulanmış olan farklı zeka türlerinden dolayı sadece ders başarısına ya da uslu olup olmamasına yönelik çocuğun zeki olup olmadığını değerlendirmek hem çocuğa hem de gelecek yaşamına doğrudan zarar veren bir önyargı olarak çocuğun her döneminde karşısına çıkabilmektedir” ifadelerini kullandı.

“YÜKSEK SEVİYEDE OLAN ZEKA ALANI, HER ZAMAN ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE DOĞRUDAN KENDİSİNİ GÖSTERMEYEBİLİR”
Çocukluk döneminde 'yaramaz' olarak adlandırılan çocukların oyunlarına bakıldığında bedenlerinin çok esnek olabildiğine, kum ve çamurla oynarken çok iyi dizaynlarda kaleler, evler yapabildiklerine, arkadaş grubu içerisinde lider olarak ön plana çıkabildiklerine ve grup içerisindeki diğer çocuklara fikirlerini kabul ettirebildiklerine dair davranışlarına çoğu zaman aldırış edilmediğine hatta fark edilmediğine dikkat çeken Psikolog Yarapsanlı, bu yeteneklerin zekanın davranışlar, hayal gücü ve oyunlar içerisine gizlenmiş olan yansımaları olarak ortaya çıktığını vurguladı

Yarapsanlı, bu nedenle zeka testi yaptırmanın çoğu zaman çocuğun zeka seviyesiyle ilgili bir takım geçerli bilgileri sunduğunu, asıl zekayı değerlendirebilmek için testin yanı sıra çocuğun ailesi tarafından çok iyi şekilde gözlemlenerek gözlemlerinin test sonucu ile birlikte değerlendirilmesi gerektiğini söyledi

Günümüz toplum koşulları içerisinde eğitim sistemi ile ebeveynlerin çocuk yetiştirme tarzları incelendiğinde, mükemmeliyetçi anne-babaların çocuklarının bol sınavlı eğitim hayatları boyunca mükemmel olmalarını istediğini ve bu nedenle çocukların hayatlarına çok sayıda kursları, özel hocaları ve farklı sosyal aktivite derslerini sokmaya çalıştıklarının görüldüğünü dile getiren Psikolog Yarapsanlı, "Çocuklara verilen bu yoğun programın tümüne bakıldığında bu ilginin onların farklı zeka alanlarının beslemesine ortam hazırlayan eğitimler olduğu görülmektedir. Bu nedenle pek çok ailenin ağzından; 'bizim çocuk çok hızlı koşar ama matematiği zayıf ya da sözel derslerimiz çok iyi ezberi çok kuvvetli ama fen bilgisinde hiç iyi değil. Hatta dershanedeki deneme sınavlarında birinci oluyor ama müzik dersinde bir flütü çalamıyor' gibi cümleleri oldukça yaygın şekilde duyabilmekteyiz. Buradan da anlaşılabileceği gibi çocukların zeka performans düzeyleri tek bir alandan ölçülememektedir. Eğitim sistemi içerisinde sürekli gelişim halinde olan çocuklara yapılan zeka testlerinden elde edilen ölçüm sonuçları, çocuğun öğrenme süreçlerini etkileyen ciddi bir fizyolojik kusuru olmadığı takdirde kalıcı olmamakta ve testlerden elde edilen sayısal zeka değerlerinin değişebildiği görülmektedir. Bu nedenle ailelerin çocuklarının IQ seviyelerini merak ederek sadece meraklarından dolayı zeka testi yaptırmaya getirmeleri testin uygulanması için yeterli bir neden değildir. Çocuğun ısrarcı bir şekilde bir alanda zeki olduğunun ispatlanması çocuğun etiketlenmesine neden olan sonuçlardan biri olabilmektedir. Çıkan ölçüm sonuçlarına göre uzman psikolog ya da aileler tarafından çocuğun iyi ya da kötü anlamda etiketlenmesi aile içi ilişkilere zarar verebildiği gibi, çocuğun sosyal alanda beslenme kaynağı olan arkadaş çevresine karşı da kendisini o çevreye ait hissetmeye yönelik sorgulamalar yapmasına neden olabilmektedir. Bu nedenle zeka testini uygulama kararı ancak zeka ölçümü konusunda yeterli donanıma sahip bir uzman tarafından verilebilmekte ve uzmanın gerekli gördüğü durumlar doğrultusunda testin uygulanması gerekmektedir. Böylece çocuklar üstün olmak ya da üstün kalabilmek için yaşamlarında sürekli rekabet halinde olmak yerine, içlerinde var olan yetenekleri geliştirerek ilgi alanlarının ve yeteneklerinin peşinden gidebilen, güvende hissettikleri aile ve arkadaş çevresi içerisinde büyüyebilen başarılı çocuklar olmaktadır" diye konuştu.

Kaynak: İHA